iltasyazilim
FD Üye
Milli Çaba Dönemindeki Savaşlar
Ulusal Uğraş Döneminde Yapılan Savaşlar nelerdir
Milli Uğraş Döneminde Yapılan Savaşlar şunlardır:
Iİnönü Muharebesi
IIİnönü Muharebesi
KütahyaEskişehir Muharebesi
Sakarya Meydan Muharebesi
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi
I İNÖNÜ MUHAREBESİ
Yunanlılar, Bursa ve Uşak mıntıkalarından Eskişehir ve Afyon istikametlerinde 6 Ocak 1921'de ileri harekata geçtiler Yunan harekatı üç koldan ilerleyerek İnönü önünde birleşiyordu Yunanlılar, 3 günlük yürüyüşten sonradan 9 Ocak günü İnönü mevzilerinin önüne gelmişlerdi Başlıca savaş 10 Ocak günü sabah saat 630'da Yunanlıların taarruza geçmesi ile başladı Saldırısı kırılan düşmana aleyhinde savaş 10 Ocak 1921'de kazanıldı
Savaşın İnönü bölgesinde yapılması bir tesadüf değildi İnönü savaşlarının zamanını Yunanlılar, fakat savaş alanını Türkler seçmişlerdi Türk ordusunun savunma planına kadar, Bursa ve Kocaeli yönünden gelecek bir düşman taarruzu İnönü'de karşılanacaktı 11 Ocak 1921'de o güne değin fazla kayıp vermiş ve fazla hırpalanmış olan düşman, daha fazla ilerlemeye kendisinde kudret göremeyerek, yeniden Bursa civarındaki eski mevzilerine çekilmek zorunda kaldı Bu Nedenle enerjik bir sevk ve idare sistemiyle düşmanın iki misli kuvvetlerine karşısında, çelimsiz kuvvetlerle yoğun bir savunma yapılmış ve düşman ordusu üç gün içinde yenilerek geri çekilmeye zoraki bırakılmıştır
I İnönü Zaferi sonunda Albay İsmet Bey,1 Mart 1921'de generalliğe yükseltildi Kazanılan bu zaferin tarihi önemi, Batı Cephesi'nde kazanılan ilk zafer oluşu ve Sevr tatbikçilerine ulusal teşkilatın ne çağrıda bulunmak olduğunu göstermesidir I İnönü Savaşıyla Kuvayı Milliye devri son bulmuş, Büyük Ahali Meclisi Hükümeti'nin ve ordusunun içerde ve dışında itibarı birden yükselmiş, ordunun ve Meclis'in otoritesi artmıştır
II İNÖNÜ MUHAREBESİ
Londra Konferansı'nın bir sonuç vermemesi, Sevr projesini uygulamak için İtilaf Devletlerini yeni bir çabaya yöneltmiş ve bu amaçla Yunan işgal ordusunu savaşa teşvik etmişlerdi Bundan faydalanan Yunanlılar, 23 Mart 1921'de Bursa'dan İnönü istikametine ilerlemeye başladılar Türk ordusunun yüksek azim ve imanla savaşması, 31 Mart 1921 akşamına kadar süren kanlı çarpışmalar sonunda düşmanı İnönü'de ikinci defa acınacak halde etti Yaptıkları iki saldırının da püskürtülmesi üzerine Yunan kuvvetleri, 31 Mart gecesinden itibaren çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar, çekilen düşman, süvari sınıfı birliklerimizle izlenmiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir
Fevzi Paşanın (Anlamak) Mecliste bu savaştan bahsederken söylediklerinden anlaşıldığına göre, Yunan ordusunun amacı mutlaka yenmekti Başkumandanları Papulas, bu sebeple Karaköy'e gelmiş ve alaylarını bana kalırsa birbiri ardınca savaşa sokmuştur Düşman bir taraftan kesin olarak Türk ordusunu alt etmek ve dört beş günde Eskişehir'e, bir ayda da Ankara'ya gelerek Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek amacındaydı Düşmanın hareketlerinden amacını anlayan kumandanlık, gerekli gelen önlemleri almıştı İsmet Paşa bir taraftan da düşmana umduğu yerde yok, bizim istediğimiz yerde savaşı yaptırmak suretiyle, düşmanın savaş planını başarısızlığa uğratmıştır Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda bu başarı, Mustafa Kemal'in hoş ifadesiyle, milletin maküs talihini(tersine dönmüş talihini) de yenen bir galibiyet olmuştu
KÜTAHYA EŞKİŞEHİR MUHAREBESİ
İnönü Savaşları'nda savunma taktiği uygulamak zorunda kalan Türk Ordusu, Aslıhanlar Dumlupınar çarpışmalarında ise demin saldırı gücü olmadığını göstermişti Bu durumdan yararlanmayı düşünen Yunan Genelkurmayı yeni bir plan hazırladı Daha dinç birliklerle, İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide bulunan mevzilerimize yüklenerek buraları işgal etmek ve gerekirse Ankara'ya değin ilerlemek düşüncesindeydiler Yunanlılar bu amaçla, yeni birliklerle en ince ayrıntısına kadar güçlendiler ve 10 Temmuz'dan itibaren saldırıya geçtiler Kuvvetsiz birliklerle tutulan Kütahya güneyine yüklendikten daha sonra, cephe boyunca ilerlemeye başladılar 20 Temmuz'a dek yaptıkları saldırılarla kuvvetlerimizi geri çekilmeye zorladılar Cephe durumu ile ilgilenen Mustafa Kemal Paşa, kuvvetlerimizin Sakarya'nın doğusuna değin çekilmesini gerekli gördü Böylece zaman kazanılacaktı Bu plan uygulanırken, 21 Temmuz'da her yerde saldırıya geçen Yunan kuvvetleri, büyük fedakarlıklarla yavaşlatıldı ve 25 Temmuz'da Sakarya'nın aleyhinde kıyısına geçildi
Bu savaşlar sonucunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik merkezler elden çıktı Savaş gücü azaldı ve yurtta büyük bir hüsran gözüktü TBMM'de moral bozukluğu başladı ve sert tartışmalar oldu Gerçekte, Yunan kuvvetleri büyük alev ve tabanca üstünlüklerine karşın, ordumuzu yok edememişlerdi Ordumuz, Sakarya'nın doğusunda, emniyet altındaydı Buna karşın savaşın kaybedilmesi cephe ardından büyük bir yıkım haberi gibi etki yapmıştı
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ
İnönü'de ikinci kez yenilen Yunanlılar, ordularını takviye etmek amacıyla kuvvetlerini artırmışlardı Türk Ordusu ise hemen şimdi hazırlıklarını tamamlayamamış, yurdun tüm kaynaklarından yararlanma imkanını bulamamıştı Oysa II İnönü Savaşından sonradan, Güney Cephesi kaldırılmış, Güney ve Batı cepheleri birleştirilmişti Bu Nedenle Batı Cephesinde daha fazla zorlama toplamak imkanı sağlanmıştı
Yunanlılar, 10 Temmuz 1921'de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk Ordusunu yok etmek istediler Desteklenmiş kuvvetleriyle kuvvetli bir şekilde ilerlemeyi başardılar Türk Ordusu, güç durumdan kendisini kurtarmak amacıyla Eskişehir'e kadar çekildi Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921'de Batı Cephesi karargahına geldi ve durumu yakından görüp inceledi Ordunun düzenlenip kuvvetlendirilmesi için, Sakarya'nın doğusuna değin çekilmesini zorunlu fark etti Bunun üzerine, Türk Ordusu, 25 Temmuz 1921'de strateji savunma yapmak amacıyla Sakarya'nın doğusuna çekildi
Türkiye Büyük Ahali Meclisi orduları Sakarya'nın doğusuna çekilmekle askeri bakımdan büyük bir menfaat elde etti Türk kuvvetleri için şiddet olsa da, Yunanlılar için daha şiddet olan bir koşul oluşturuldu Böylece, Türk kuvvetleri düşmanın büyüyen taarruzlarının tehdidinden kurtarılmış, Sakarya'nın doğusunda tekrar düzenlenerek savunma gücü artırılmıştı Yunanlılar ise mevzilerini genişletmişler, ulaştırma şartları baskı bir arazide ileri gitmek ve ikmal yerine getirmek zorunda kalmışlardı
Sakarya gerisine çekilme, halkın maneviyatı üzerinde ciddi bir sarsıntı oluşturmuştu ve Meclis'te de bunun belirtileri ortaya çıkmıştı Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri; Ordu nereye gidiyor, insanlar nereye götürülüyor? Bu hareketin kuşkusuz bir sorumlusu vardır, o nerededir? Bu fazla acı veren durumun ve yürekler acısı görünümün hakiki sorumlusunu ordunun başında görmek isterdikdiyerek Mustafa Kemal Paşaya dil uzatmaya başladılar Büyük Halk Meclisi'nde ve dışında son çare ve son önlem olarak Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçmesinde menfaat umulduğu yolunda bir kanaat oluştu Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921'de Büyük Insanlar Meclisi'ne verdiği bir önerge ile Başkumandanlığı kabul ettiğini bildirdi ve oysa Meclis'in elindeki yetkileri de doğrusu kullanmayı istek etti Bu önerge üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri, kendisine Başkumandan ünvanını ve Meclis'in yetkilerini göstermek hakkını önce vermek istemediler Fakat ünvan ve yetki, 5 Ağustos 1921 tarihli kanunla tanındı
Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921'de Polatlı'daki Cephe Karargahına giderek ordunun başına geçti Cephede yoklama yaparken, attan düşerek birkaç kaburga kemiği kırıldı Savaşı cephede yaralı ve kaburga kemiği sarılı bir şekilde yönetmek zorunda kaldı
23 Ağustos'ta düşman ordusu ciddi olarak cephemize taarruz etti Ordumuz 100 kilometrelik cephe üzerinde akım eden meydan muharebesinde, düşmanın üstün kuvvetlerini ilk önce yıpratarak, taarruza devam etmekten yoksun bir ayla getirdi 23 Ağustos'tan 13 Eylül'e değin gece gündüz kesintisiz yirmi iki gün aralıksız bu kanlı savaştan sonradan, düşman ordusu mağlup ve acınacak halde bir şekilde cepheyi terketti
Sakarya Meydan Savaşı sonucu, askeri harekat yön değiştirmiştir Sakarya, geri çekilme ve gerilemenin durdurulduğu ileri gidişin başladığı noktayı oluşturmuştur Sakarya Zaferi, bütün memlekette günlerce süren coşkun sevinç gösterilerine ve heyecanlı kutlamalara vesile oldu Meclis, 19 Eylül 1921'de kabul edilen bir kanunla, Türk Milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa'ya Mareşallık rütbesi ve Gazilik ünvanını verdi
Sakarya Zaferi, dış ilişkilerimizde durumumuzun düzeltilmesine ve itibarımızın artmasına yardımcı oldu 9 Haziran 1921'den beri Ankara'da Fransız temsilcisi Franklin Bouillon'la görüşmeler yapılmaktaydı Bu görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra, 20 Ekim 1921'de Ankara'da olumlu bir şekilde sonuçlanarak, Ankara İtilafnamesi adıyla tarihe geçen bir antlaşmayla noktalandı Sakarya zaferi, askerlik ve politika bakımından da Kurtuluş Mücadelemizin manâlı bir merhalesi oldu Yunan ordusunun taarruz kabiliyeti kırıldı
BÜYÜK TAARRUZ ve BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ
Sakarya Savaşı'ndan sonra, kamuoyunda ve TBMM'nde taarruz için sabırsızlık baş göstermişti Gazi Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922'de Büyük Irk Meclisi'nin bakımlı bir toplantısında üzüntü ve rahatsızlık duyanlara açıklamalar yapmıştı
Ordumuzun kararı, taarruzdur Ama bu taarruzu tehir ediyoruz Sebebi, hazırlığımızı adamakıllı bitirmeye azıcık daha vakit lazımdır Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten fazla daha kötüdürdiyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken, dahası da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırlıyordu Haziran 1922 ortalarında, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza vermek kararını almıştı Başlıca maksat, yok edici bir meydan savaşı gerçekleştirmek, düşmanı tez ve belirlenmiş bir netice alacak şekilde vurmaktı Mustafa Kemal Paşa, ordu birlikleri arasında bir futbol maçı organize edilmesi bahanesiyle ordu komutanlarını Akşehir'e eğlence etti Bu Nedenle Yunanlıların ve İşgal Devletlerinin dikkatleri çekilmeyecekti 28 Temmuz gecesini, komutanlarla genel taarruz hakkında konuşarak geçirdi ve gereken direktifleri verdi Mustafa Kemal Paşa, daha sonra 20 Ağustos 1922'de Ankara'dan Akşehir'e giderek, 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi Çok dar bir şekilde yürütülen bu olayları kamuoyundan gizlemek maksadıyla, 21 Ağustos'da Çankaya köşkünde bir akarsu daveti verileceği gazete ve ajanslara bildirilmişti
26 Ağustos sabahı Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, yanına Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa(Anlayışlı Olmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı Büyük taarruz burada başladı Topçuların sabahleyin saat 4:30'da taciz ateşi ile başlayan harekat, saat 5:00'de manâlı noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti Piyadelerimiz, Sabah 6:00'da Tınaztepe'ye hamle mesafesine yaklaşarak, tel örgüleri aşıp, Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonradan, Tınaztepe'yi ele geçirdiler Bundan daha sonra, saat 9:00'da Belentepe, sonra KalecikSivrisi düşmandan temizlendi Taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1 Ordu Birlikleri, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye dek onbeş kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçird 5 Süvari Kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu 2 Ordu da cephede saptama görevini aksatmadan sürdürdü
26 Ağustos günü Türk Ordusunun Büyük Taarruz'u, Genelkurmay Başkanlığı'nca TBMM'ne bildirildi Bu haber Meclis'i coşturdu ve heyecanlı gösterilere vesile oldu
27 Ağustos Pazar sabahı gün ağarırken, Türk Ordusu tüm cephelerde bitmiş taarruza geçti Bu taarruzlar genelde süngü hücumlarıyla ve insan üstü çabalarla gerçekleştirildi 27 Ağustos saat 18:00'de, Afyon 8 Tümen göre kurtarıldı Afyon kurtuluşun şanlı ve onurlu müjdesi olmuştu Başkomutanlık karargahı ile Batı Cephesi Komutanlığı karargahı Afyon'a taşındı
28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri, başarılı geçen taarruz harekatı ile düşmanın 5 Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlandı 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin hızla sonuçlandırılmasını zorunlu buldular Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak, tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar Karar süratli ve ahenkli bir şekilde gerçekleştirildi 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekatı Türk Ordusunun belirlenmiş zaferi ile sonuçlandı Büyük Taarruz'un son safhası askeri tarihimize Başkumandan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir
30 Ağustos 1922 Başkumandan Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları aralarında kanımca yöneticilik ettiği savaşta adamakıllı değil edilmiş ya da esir edilmişti Bu Nedenle tasarlanan kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan bütün galibiyet ile uygulanmıştı 30 Ağustos 1922'nin gurur verici zaferi ile Mustafa Kemal, kaçabilen düşmanın takip edilmesini ve üç koldan Ege'ye doğru ilerlemesini uygun buldu Ordular birincil hedefiniz Akdeniz'dir İleridiyerek, tarihi emrini 1 Eylül 1922'de verdi Yunanlılar, İzmir'e içten kaçmaktaydı Ilk Önce Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis elde etmek üzere çok sayıda esir ele geçirilmişti
Ordumuz bu muharebede, on beş günde 400 kilometre katederek, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi Sabuncu Bel'den geçen 2 Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir'e doğru akarken, bunun solunda 1 Tümen de Kadife Kale'ye dürüst yürüyordu Bu Tümenin 2 Alayı Tuzluoğlu Fabrikası'ndan geçerek Kordonboyu'na ulaştı Yüzbaşı Şeref Bey Hükümet Konağına, 5 Süvari Tümenimizin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık dairesine, 4 Alay Komutanı Reşat Bey de Kadife Kale'ye bayrağımızı çektiler
İzmir'de askerlerimiz coşku içinde karşılandılar ve çiçek yağmuruna tutuldular Süvarilerimizin Kordon boyundan geçişi fazla ihtişamlı idi Kurtuluş zaferinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in kurtuluşunu Belkahve'den seyretti Türk Ordusunun, 400 kilometrelik bir mesafeyi savaşarak katedip İzmir'e ulaşması içerde ve dışarda şaşkınlık ve takdir uyandırdı
Büyük Türk zaferi karşı endişeye düşen ve o anda da İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri, savaşı durdurmayı ve Türklerin haklı isteklerini yerine getirmeyi kendi çıkarlarına uygun buldular Lord Kinross'a kadar,İngiltere, önemli bir krizle karşı karşıya bulunduğunu anlamaya başlıyor Ahali, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütareke Antlaşması'yla, silahlı çatışma durdurulduğu gibi, Edirne dahil Trakya'nın da Türkiye'ye bırakılacağı ve bir ay içerisinde Yunanlılar kadar boşaltılacağı kabul edildi Anadolu'da Yunan politikasını yürüten İngiltere Başbakanı Lloyd George, bu gelişmeler üstüne istifa etti
Alıntı *
Ulusal Uğraş Döneminde Yapılan Savaşlar nelerdir
Milli Uğraş Döneminde Yapılan Savaşlar şunlardır:
Iİnönü Muharebesi
IIİnönü Muharebesi
KütahyaEskişehir Muharebesi
Sakarya Meydan Muharebesi
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi
I İNÖNÜ MUHAREBESİ
Yunanlılar, Bursa ve Uşak mıntıkalarından Eskişehir ve Afyon istikametlerinde 6 Ocak 1921'de ileri harekata geçtiler Yunan harekatı üç koldan ilerleyerek İnönü önünde birleşiyordu Yunanlılar, 3 günlük yürüyüşten sonradan 9 Ocak günü İnönü mevzilerinin önüne gelmişlerdi Başlıca savaş 10 Ocak günü sabah saat 630'da Yunanlıların taarruza geçmesi ile başladı Saldırısı kırılan düşmana aleyhinde savaş 10 Ocak 1921'de kazanıldı
Savaşın İnönü bölgesinde yapılması bir tesadüf değildi İnönü savaşlarının zamanını Yunanlılar, fakat savaş alanını Türkler seçmişlerdi Türk ordusunun savunma planına kadar, Bursa ve Kocaeli yönünden gelecek bir düşman taarruzu İnönü'de karşılanacaktı 11 Ocak 1921'de o güne değin fazla kayıp vermiş ve fazla hırpalanmış olan düşman, daha fazla ilerlemeye kendisinde kudret göremeyerek, yeniden Bursa civarındaki eski mevzilerine çekilmek zorunda kaldı Bu Nedenle enerjik bir sevk ve idare sistemiyle düşmanın iki misli kuvvetlerine karşısında, çelimsiz kuvvetlerle yoğun bir savunma yapılmış ve düşman ordusu üç gün içinde yenilerek geri çekilmeye zoraki bırakılmıştır
I İnönü Zaferi sonunda Albay İsmet Bey,1 Mart 1921'de generalliğe yükseltildi Kazanılan bu zaferin tarihi önemi, Batı Cephesi'nde kazanılan ilk zafer oluşu ve Sevr tatbikçilerine ulusal teşkilatın ne çağrıda bulunmak olduğunu göstermesidir I İnönü Savaşıyla Kuvayı Milliye devri son bulmuş, Büyük Ahali Meclisi Hükümeti'nin ve ordusunun içerde ve dışında itibarı birden yükselmiş, ordunun ve Meclis'in otoritesi artmıştır
II İNÖNÜ MUHAREBESİ
Londra Konferansı'nın bir sonuç vermemesi, Sevr projesini uygulamak için İtilaf Devletlerini yeni bir çabaya yöneltmiş ve bu amaçla Yunan işgal ordusunu savaşa teşvik etmişlerdi Bundan faydalanan Yunanlılar, 23 Mart 1921'de Bursa'dan İnönü istikametine ilerlemeye başladılar Türk ordusunun yüksek azim ve imanla savaşması, 31 Mart 1921 akşamına kadar süren kanlı çarpışmalar sonunda düşmanı İnönü'de ikinci defa acınacak halde etti Yaptıkları iki saldırının da püskürtülmesi üzerine Yunan kuvvetleri, 31 Mart gecesinden itibaren çıkış mevzilerine çekilmeye başladılar, çekilen düşman, süvari sınıfı birliklerimizle izlenmiş ve düşmana çekilirken de kayıplar verdirilmiştir
Fevzi Paşanın (Anlamak) Mecliste bu savaştan bahsederken söylediklerinden anlaşıldığına göre, Yunan ordusunun amacı mutlaka yenmekti Başkumandanları Papulas, bu sebeple Karaköy'e gelmiş ve alaylarını bana kalırsa birbiri ardınca savaşa sokmuştur Düşman bir taraftan kesin olarak Türk ordusunu alt etmek ve dört beş günde Eskişehir'e, bir ayda da Ankara'ya gelerek Sevr Antlaşması'nı kabul ettirmek amacındaydı Düşmanın hareketlerinden amacını anlayan kumandanlık, gerekli gelen önlemleri almıştı İsmet Paşa bir taraftan da düşmana umduğu yerde yok, bizim istediğimiz yerde savaşı yaptırmak suretiyle, düşmanın savaş planını başarısızlığa uğratmıştır Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda bu başarı, Mustafa Kemal'in hoş ifadesiyle, milletin maküs talihini(tersine dönmüş talihini) de yenen bir galibiyet olmuştu
KÜTAHYA EŞKİŞEHİR MUHAREBESİ
İnönü Savaşları'nda savunma taktiği uygulamak zorunda kalan Türk Ordusu, Aslıhanlar Dumlupınar çarpışmalarında ise demin saldırı gücü olmadığını göstermişti Bu durumdan yararlanmayı düşünen Yunan Genelkurmayı yeni bir plan hazırladı Daha dinç birliklerle, İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide bulunan mevzilerimize yüklenerek buraları işgal etmek ve gerekirse Ankara'ya değin ilerlemek düşüncesindeydiler Yunanlılar bu amaçla, yeni birliklerle en ince ayrıntısına kadar güçlendiler ve 10 Temmuz'dan itibaren saldırıya geçtiler Kuvvetsiz birliklerle tutulan Kütahya güneyine yüklendikten daha sonra, cephe boyunca ilerlemeye başladılar 20 Temmuz'a dek yaptıkları saldırılarla kuvvetlerimizi geri çekilmeye zorladılar Cephe durumu ile ilgilenen Mustafa Kemal Paşa, kuvvetlerimizin Sakarya'nın doğusuna değin çekilmesini gerekli gördü Böylece zaman kazanılacaktı Bu plan uygulanırken, 21 Temmuz'da her yerde saldırıya geçen Yunan kuvvetleri, büyük fedakarlıklarla yavaşlatıldı ve 25 Temmuz'da Sakarya'nın aleyhinde kıyısına geçildi
Bu savaşlar sonucunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik merkezler elden çıktı Savaş gücü azaldı ve yurtta büyük bir hüsran gözüktü TBMM'de moral bozukluğu başladı ve sert tartışmalar oldu Gerçekte, Yunan kuvvetleri büyük alev ve tabanca üstünlüklerine karşın, ordumuzu yok edememişlerdi Ordumuz, Sakarya'nın doğusunda, emniyet altındaydı Buna karşın savaşın kaybedilmesi cephe ardından büyük bir yıkım haberi gibi etki yapmıştı
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ
İnönü'de ikinci kez yenilen Yunanlılar, ordularını takviye etmek amacıyla kuvvetlerini artırmışlardı Türk Ordusu ise hemen şimdi hazırlıklarını tamamlayamamış, yurdun tüm kaynaklarından yararlanma imkanını bulamamıştı Oysa II İnönü Savaşından sonradan, Güney Cephesi kaldırılmış, Güney ve Batı cepheleri birleştirilmişti Bu Nedenle Batı Cephesinde daha fazla zorlama toplamak imkanı sağlanmıştı
Yunanlılar, 10 Temmuz 1921'de iki ayrı cepheden taarruza geçerek Türk Ordusunu yok etmek istediler Desteklenmiş kuvvetleriyle kuvvetli bir şekilde ilerlemeyi başardılar Türk Ordusu, güç durumdan kendisini kurtarmak amacıyla Eskişehir'e kadar çekildi Mustafa Kemal Paşa, 18 Temmuz 1921'de Batı Cephesi karargahına geldi ve durumu yakından görüp inceledi Ordunun düzenlenip kuvvetlendirilmesi için, Sakarya'nın doğusuna değin çekilmesini zorunlu fark etti Bunun üzerine, Türk Ordusu, 25 Temmuz 1921'de strateji savunma yapmak amacıyla Sakarya'nın doğusuna çekildi
Türkiye Büyük Ahali Meclisi orduları Sakarya'nın doğusuna çekilmekle askeri bakımdan büyük bir menfaat elde etti Türk kuvvetleri için şiddet olsa da, Yunanlılar için daha şiddet olan bir koşul oluşturuldu Böylece, Türk kuvvetleri düşmanın büyüyen taarruzlarının tehdidinden kurtarılmış, Sakarya'nın doğusunda tekrar düzenlenerek savunma gücü artırılmıştı Yunanlılar ise mevzilerini genişletmişler, ulaştırma şartları baskı bir arazide ileri gitmek ve ikmal yerine getirmek zorunda kalmışlardı
Sakarya gerisine çekilme, halkın maneviyatı üzerinde ciddi bir sarsıntı oluşturmuştu ve Meclis'te de bunun belirtileri ortaya çıkmıştı Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri; Ordu nereye gidiyor, insanlar nereye götürülüyor? Bu hareketin kuşkusuz bir sorumlusu vardır, o nerededir? Bu fazla acı veren durumun ve yürekler acısı görünümün hakiki sorumlusunu ordunun başında görmek isterdikdiyerek Mustafa Kemal Paşaya dil uzatmaya başladılar Büyük Halk Meclisi'nde ve dışında son çare ve son önlem olarak Mustafa Kemal Paşa'nın ordunun başına geçmesinde menfaat umulduğu yolunda bir kanaat oluştu Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921'de Büyük Insanlar Meclisi'ne verdiği bir önerge ile Başkumandanlığı kabul ettiğini bildirdi ve oysa Meclis'in elindeki yetkileri de doğrusu kullanmayı istek etti Bu önerge üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın muhalifleri, kendisine Başkumandan ünvanını ve Meclis'in yetkilerini göstermek hakkını önce vermek istemediler Fakat ünvan ve yetki, 5 Ağustos 1921 tarihli kanunla tanındı
Mustafa Kemal Paşa, 12 Ağustos 1921'de Polatlı'daki Cephe Karargahına giderek ordunun başına geçti Cephede yoklama yaparken, attan düşerek birkaç kaburga kemiği kırıldı Savaşı cephede yaralı ve kaburga kemiği sarılı bir şekilde yönetmek zorunda kaldı
23 Ağustos'ta düşman ordusu ciddi olarak cephemize taarruz etti Ordumuz 100 kilometrelik cephe üzerinde akım eden meydan muharebesinde, düşmanın üstün kuvvetlerini ilk önce yıpratarak, taarruza devam etmekten yoksun bir ayla getirdi 23 Ağustos'tan 13 Eylül'e değin gece gündüz kesintisiz yirmi iki gün aralıksız bu kanlı savaştan sonradan, düşman ordusu mağlup ve acınacak halde bir şekilde cepheyi terketti
Sakarya Meydan Savaşı sonucu, askeri harekat yön değiştirmiştir Sakarya, geri çekilme ve gerilemenin durdurulduğu ileri gidişin başladığı noktayı oluşturmuştur Sakarya Zaferi, bütün memlekette günlerce süren coşkun sevinç gösterilerine ve heyecanlı kutlamalara vesile oldu Meclis, 19 Eylül 1921'de kabul edilen bir kanunla, Türk Milletinin bir şükranı olarak Mustafa Kemal Paşa'ya Mareşallık rütbesi ve Gazilik ünvanını verdi
Sakarya Zaferi, dış ilişkilerimizde durumumuzun düzeltilmesine ve itibarımızın artmasına yardımcı oldu 9 Haziran 1921'den beri Ankara'da Fransız temsilcisi Franklin Bouillon'la görüşmeler yapılmaktaydı Bu görüşmeler, Sakarya zaferinden sonra, 20 Ekim 1921'de Ankara'da olumlu bir şekilde sonuçlanarak, Ankara İtilafnamesi adıyla tarihe geçen bir antlaşmayla noktalandı Sakarya zaferi, askerlik ve politika bakımından da Kurtuluş Mücadelemizin manâlı bir merhalesi oldu Yunan ordusunun taarruz kabiliyeti kırıldı
BÜYÜK TAARRUZ ve BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ
Sakarya Savaşı'ndan sonra, kamuoyunda ve TBMM'nde taarruz için sabırsızlık baş göstermişti Gazi Mustafa Kemal Paşa, 4 Mart 1922'de Büyük Irk Meclisi'nin bakımlı bir toplantısında üzüntü ve rahatsızlık duyanlara açıklamalar yapmıştı
Ordumuzun kararı, taarruzdur Ama bu taarruzu tehir ediyoruz Sebebi, hazırlığımızı adamakıllı bitirmeye azıcık daha vakit lazımdır Yarım hazırlıkla, yarım tedbirlerle yapılacak taarruz, hiç taarruz etmemekten fazla daha kötüdürdiyerek bir taraftan zihinlerdeki şüpheyi bertaraf etmeye çalışırken, dahası da orduyu son zaferi sağlayacak bir taarruz için hazırlıyordu Haziran 1922 ortalarında, Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa, taarruza vermek kararını almıştı Başlıca maksat, yok edici bir meydan savaşı gerçekleştirmek, düşmanı tez ve belirlenmiş bir netice alacak şekilde vurmaktı Mustafa Kemal Paşa, ordu birlikleri arasında bir futbol maçı organize edilmesi bahanesiyle ordu komutanlarını Akşehir'e eğlence etti Bu Nedenle Yunanlıların ve İşgal Devletlerinin dikkatleri çekilmeyecekti 28 Temmuz gecesini, komutanlarla genel taarruz hakkında konuşarak geçirdi ve gereken direktifleri verdi Mustafa Kemal Paşa, daha sonra 20 Ağustos 1922'de Ankara'dan Akşehir'e giderek, 26 Ağustos 1922 Cumartesi sabahı düşmana taarruz emrini verdi Çok dar bir şekilde yürütülen bu olayları kamuoyundan gizlemek maksadıyla, 21 Ağustos'da Çankaya köşkünde bir akarsu daveti verileceği gazete ve ajanslara bildirilmişti
26 Ağustos sabahı Başkumandan Mustafa Kemal Paşa, yanına Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa(Anlayışlı Olmak), Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere Kocatepe'deki yerini aldı Büyük taarruz burada başladı Topçuların sabahleyin saat 4:30'da taciz ateşi ile başlayan harekat, saat 5:00'de manâlı noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti Piyadelerimiz, Sabah 6:00'da Tınaztepe'ye hamle mesafesine yaklaşarak, tel örgüleri aşıp, Yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonradan, Tınaztepe'yi ele geçirdiler Bundan daha sonra, saat 9:00'da Belentepe, sonra KalecikSivrisi düşmandan temizlendi Taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1 Ordu Birlikleri, Büyük Kaleciktepe'den Çiğiltepe'ye dek onbeş kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçird 5 Süvari Kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulundu 2 Ordu da cephede saptama görevini aksatmadan sürdürdü
26 Ağustos günü Türk Ordusunun Büyük Taarruz'u, Genelkurmay Başkanlığı'nca TBMM'ne bildirildi Bu haber Meclis'i coşturdu ve heyecanlı gösterilere vesile oldu
27 Ağustos Pazar sabahı gün ağarırken, Türk Ordusu tüm cephelerde bitmiş taarruza geçti Bu taarruzlar genelde süngü hücumlarıyla ve insan üstü çabalarla gerçekleştirildi 27 Ağustos saat 18:00'de, Afyon 8 Tümen göre kurtarıldı Afyon kurtuluşun şanlı ve onurlu müjdesi olmuştu Başkomutanlık karargahı ile Batı Cephesi Komutanlığı karargahı Afyon'a taşındı
28 Ağustos Pazartesi ve 29 Ağustos Salı günleri, başarılı geçen taarruz harekatı ile düşmanın 5 Tümeninin çevrilmesi ile sonuçlandı 29 Ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin hızla sonuçlandırılmasını zorunlu buldular Düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak, tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar Karar süratli ve ahenkli bir şekilde gerçekleştirildi 30 Ağustos 1922 Çarşamba günü taarruz harekatı Türk Ordusunun belirlenmiş zaferi ile sonuçlandı Büyük Taarruz'un son safhası askeri tarihimize Başkumandan Meydan Muharebesi olarak geçmiştir
30 Ağustos 1922 Başkumandan Meydan Muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak, Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ateş hatları aralarında kanımca yöneticilik ettiği savaşta adamakıllı değil edilmiş ya da esir edilmişti Bu Nedenle tasarlanan kesin sonuç beş gün içinde elde edilmiş ve hazırlanan plan bütün galibiyet ile uygulanmıştı 30 Ağustos 1922'nin gurur verici zaferi ile Mustafa Kemal, kaçabilen düşmanın takip edilmesini ve üç koldan Ege'ye doğru ilerlemesini uygun buldu Ordular birincil hedefiniz Akdeniz'dir İleridiyerek, tarihi emrini 1 Eylül 1922'de verdi Yunanlılar, İzmir'e içten kaçmaktaydı Ilk Önce Yunan Ordusu Başkomutanı Trikopis elde etmek üzere çok sayıda esir ele geçirilmişti
Ordumuz bu muharebede, on beş günde 400 kilometre katederek, 9 Eylül 1922 sabahı İzmir'e girdi Sabuncu Bel'den geçen 2 Süvari Tümeni, Mersinli yolu ile İzmir'e doğru akarken, bunun solunda 1 Tümen de Kadife Kale'ye dürüst yürüyordu Bu Tümenin 2 Alayı Tuzluoğlu Fabrikası'ndan geçerek Kordonboyu'na ulaştı Yüzbaşı Şeref Bey Hükümet Konağına, 5 Süvari Tümenimizin öncüsü Yüzbaşı Zeki Bey Kumandanlık dairesine, 4 Alay Komutanı Reşat Bey de Kadife Kale'ye bayrağımızı çektiler
İzmir'de askerlerimiz coşku içinde karşılandılar ve çiçek yağmuruna tutuldular Süvarilerimizin Kordon boyundan geçişi fazla ihtişamlı idi Kurtuluş zaferinin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in kurtuluşunu Belkahve'den seyretti Türk Ordusunun, 400 kilometrelik bir mesafeyi savaşarak katedip İzmir'e ulaşması içerde ve dışarda şaşkınlık ve takdir uyandırdı
Büyük Türk zaferi karşı endişeye düşen ve o anda da İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını işgal altında bulunduran İtilaf Devletleri, savaşı durdurmayı ve Türklerin haklı isteklerini yerine getirmeyi kendi çıkarlarına uygun buldular Lord Kinross'a kadar,İngiltere, önemli bir krizle karşı karşıya bulunduğunu anlamaya başlıyor Ahali, Türklerle yeni bir savaştan korkuyordu 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütareke Antlaşması'yla, silahlı çatışma durdurulduğu gibi, Edirne dahil Trakya'nın da Türkiye'ye bırakılacağı ve bir ay içerisinde Yunanlılar kadar boşaltılacağı kabul edildi Anadolu'da Yunan politikasını yürüten İngiltere Başbakanı Lloyd George, bu gelişmeler üstüne istifa etti
Alıntı *