iltasyazilim
FD Üye
Sual: Âyet ve hadisle bildirildiği halde, Mirac mucizesini inkâr eden olmuş mudur?
CEVAP
Ehli sünnet âlimleri, sözbirliği ile Miracın hak olduğunu bildiriyorlar
Fitne yani imtihan uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı Hazreti Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı
Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allahü teâlânın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder
Mirac hakkında birçok hadisi şerif vardır Birkaçı şöyle:
(İsra gecesi Miraca çıkınca Cennetin kapısı üzerinde “Sadakanın on, ödünç vermenin sevabı onsekiz mislidir yazılmış olduğunu gördüm) Beyheki
(İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm) Ebu Nuaym
(İsra gecesi, nura gark olmuş bir zat gördüm “Bu kim? dedim Cebrail aleyhisselam, “Dünyada iken Allahü teâlâyı devamlı anan, kalbi camiye bağlı ve anababasına asi olmayan bir zattır dedi) İ Ebiddünya
(Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum “Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir dendi) I Ahmed
(Mirac gecesi, uğradığım her melek topluluğu, ümmetime hacamatı tavsiye etti) Hakim
(Mirac gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum İlmi ile amel etmeyen din adamlarıdırdendi) Buhari, Müslim
(Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm) Tirmizi
(Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen bir topluluk gördüm Biçtiği mahsul yeniden eski haline dönüyordu “Bunlar kim? dedim Cebrail aleyhisselam, “Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir Bunların bir iyiliğine yedi yüz misli sevap verilir Harcadıklarının yerine yenisi verilir dedi) Bezzar
Uzun bir hadisi şerifin özeti şöyle:
(Cebrail aleyhisselamla bütün gökleri geçerek Sidrei müntehaya geldim Cenneti gösterdiler Daha sonra elli vakit namazla dönerken Musa aleyhisselamı gördüm Elli vakit namazın ümmetime zor geleceğini, dönüp namaz vakitlerini azaltmasını Allahü teâlâdan istememi söyledi Azar azar kaldırılarak sonunda beş vakte indirildi) Müslim
Bazı bid’at ehli, sahihi Müslimdeki bu hadisi şerife inanmıyorlar Peygamber efendimizin derecesinin Musa aleyhisselamdan daha yüksek olduğu için, ondan öğrenmesi, onun tavsiyesine göre hareket etmesi uygun değil, böyle şey olmaz diyorlar Halbuki bilindiği gibi, Kur’anı kerimde, Musa aleyhisselamın Hazreti Hızır’dan ilim öğrendiği bildirilmektedir Bu kıssayı aşağıda yazdık Hazreti Hızır peygamber olmadığı gibi derecesi Musa aleyhisselamla mukayese bile edilmez Musa aleyhisselam, ülülazm bir Peygamberdir Demek ki, mevki ve derecesi yüksek olan bir zat, derecesi daha aşağıdaki bir zattan ilim öğrenebilir, onun tecrübesine istinaden söylediği tavsiyeye uyabilir
Mekke'den Kudüs'e ancak bir ayda gidip gelinebilir Kısa bir anda Mekke'den Kudüs'e varıp gelmek ancak Allahü teâlânın kudreti ile olur Buna inanıp da, daha uzaklara gittiğine inanmamak, Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmeyi gerektirir İşte mezhepsizlerin anlamadığı husus burasıdır Allahü teâlâ dilerse niçin olmasın? Peygamber efendimiz, (Göklere ve daha uzaklara gidip geldim) buyuruyor Bunu inkâr etmekteki maksat nedir? Gayri müslimler, İslamiyet’i yıkmak için, böyle konularda yerli maşalarını kullanıyorlar
İmtihan rüyada olmaz
Sual: Mirac rüyada oldu diyorlar Peygamberimiz uyanıkken olmadı mı?
CEVAP
Rüyada olanlar da oldu Ancak meşhur İsra olayı uyanıkken oldu Namaz da o gece beş vakit olarak farz oldu
İsra suresinin ilk âyeti kerimesinin meali şöyledir:
(Kuluna Muhammed aleyhisselama bir gece bazı âyetlerimizi Allahü teâlânın kudret ve azametine delâlet eden nice harika olayları göstermek için, onu Mescidi Haram'dan Mekke’den, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya Kudüs’e götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir Her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören Odur) İsra 1
Âyeti kerimede geçen İsra kelimesi, gece yürümek anlamındadır İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz Uyanık iken, yürümek manasına kullanılır Yine aynı surede mealen buyuruluyor ki:
(İsra gecesi, sana, o temaşayı o gece gösterdiğimiz olayları ve Kur'anda lanetlenen Cehennemdeki Zakkum isimli ağacı da, yalnız insanlara bir fitne imtihan yaptık Miracı ve zakkum ağacını inkâr ettiler Bizim ikazımız, ancak onların taşkınlıklarını artırıyor) İsra 60
İmtihan rüyada olmaz, uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamaz, kâfirler, hep birlikte isyan etmez, Müslüman görünen münafıklar, böyle şey olmaz demezlerdi Onları Müslüman sananlar da, bunları mürted oldu zannettiler Onun için bazı kitaplarda, (Mirac olayı, bir çok kişinin mürted olmasına sebep oldu) diye yazar İnançları sarsan bir olay olmasaydı, Hazreti Ebu Bekir de, inkâr fırtınası içinde, Resulullahın miracını tasdik etmezdi Allahü teâlâ, bu tasdikinden dolayı Resulü Muhammed aleyhisselam vasıtası ile ona Sıddık ismini verdi Burada sıddık, sözünde ve imanında çok doğru olan demektir Ebu Bekri Sıddık, Resulullahın Miracını ilk tasdik edenlerden olduğu için yüksek derecelere kavuştu, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü oldu Allah’a ve Resulüne iman edip, Onların sözünü tasdik etmek müminlerin alametlerindendir Bir âyet meali:
(Müminler, “İşittik, itaat ettik Allah ve Resulünün sözlerini beğendik, kabul ettik derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır) Nur 51
İsra suresinin 60 âyeti kerimesinde bildirilen fitne imtihan hâlâ devam ediyor, aklını ölçü alan mutezile kafalı kimseler, böyle bir mucizeye akıl erdiremedikleri için, Miracı bir türlü kabul edemiyorlar Evet olay çok büyüktür, bir mucizedir, insanların yapması imkansızdır, ama bunu Allahü teâlâ yapıyor Onun kudretinden hiç şüphe edilir mi?
Kâfirlerin telaşı ve soruları
Bu gidip gelmek, gayet kısa zamanda oldu Geldiğinde, mübarek yatakları henüz sıcak idi Gelince, nasıl gidip geldiğini anlattı Burak’la Mescidi Aksa’ya gittiğini, oradan gökleri geçerek Cenneti Cehennemi ve daha başka yerleri gezdiğini söyledi Dönüşte yolda, develi yolcular gördüğünü, bir devenin ürküp yıkıldığını söyledi (İnşallah çarşamba günü Mekke’ye gelirler) buyurdu Kâfirler bu olayı işitince inkâr edip, “Akla zıttır, mümkün değildir dediler “Bu iş burada bitti, mal, mülk, saltanat verdik, davasından vazgeçiremedik Ama artık ondan kurtulduk diye sevinçlerinden oynamaya başladılar Birkaçı hemen Hazreti Ebu Bekir’in evine geldi Çünkü onun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı
Kapıya çıkınca hemen sordular:
Ey Ebu Bekir, sen çok kere Kudüs'e gittin geldin, iyi bilirsin Mekke'den Kudüs'e gidip gelmek ne kadar zaman sürerdediler Hazreti Ebu Bekir, İyi biliyorum, bir aydan fazladedi Kâfirler bu söze sevindiler “Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur dediler Gülerek, alay ederek ve Hazreti Ebu Bekir'in de kendi kafalarında olduğuna sevinerek, Senin efendin, Kudüs'e bir gecede gidip geldiğini söylüyor, artık iyice sapıttıdiyerek, Hazreti Ebu Bekir'e sevgi, saygı ve güven gösterdiler
Hazreti Ebu Bekir, Resulullah efendimizin mübarek adını işitince Eğer O söyledi ise, inandım Bir anda gidip gelmiştir O, gerçek söyler Ondan yalan sâdır olmaz diyerek içeri girdi Kâfirler neye uğradıklarını anlayamadılar Vay canına, Muhammed ne yaman büyücü imiş Ebu Bekir’e sihir yapmışdiyorlardı
Hazreti Ebu Bekir hemen giyinip, Resulullah efendimizin yanına geldi Büyük kalabalık arasında yüksek sesle, Ya Resulallah! Miracınız mübarek olsun! Allah’a sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere hizmetçi yapmakla şereflendirdi Parlayan yüzünü görmekle, kalbleri alan, ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdi Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur, inandım Canım sana feda olsun dedi
Kâfirler bu hâle çok kızdı Müminlerin kuvvetli imanına, Peygamberin her sözüne hemen inanmalarına, Onun çevresinde pervane gibi toplanmalarına dayanamadılar Peygamber efendimiz daha önce Kudüs’ü, Mescidi Aksa’yı görmemişti, bunu kâfirler de bildiği için, Resulullahı mahcup, mağlup etmek için, imtihan etmeye yeltenip dediler ki:
“Sen Kudüs’e gittim diyorsun Söyle bakalım! Mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var?
Resulullah hepsine cevap verirken, Hazreti Ebu Bekir, “Öyledir ya Resulallah, aynen öyledir ya Resulallah derdi Çünkü Hazreti Ebu Bekir, tüccardı, Kudüs’ü Mescidi Aksa’yı iyi biliyordu, çok gidip gelmişti Kâfirlerin kendileri de oraları çok iyi biliyorlardı Bu bakımdan kâfirler, “Yanlış söylüyorsun diyemiyorlar, inat için dahi olsa, Resulullahın cevaplarını inkâr edemiyorlardı
Resulullah efendimiz, edebinden, hayasından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı Mescidi Aksa’nın kaç penceresi olduğunu bilmiyordu Daha sonra bu olayı şöyle anlattı:
(Mescidi Aksa’da etrafıma bakmamıştım Sorduklarını görmemiştim Kureyş beni yalanlayınca, o anda Cebrail aleyhisselam, Mescidi Aksa’yı gözümün önüne getirdi Televizyon gibi görüyor, sayıyordum Sorularına, hemen cevap veriyordum) Buhari
Çarşamba günü güneş batarken, Resulullahın bahsettiği kervan Mekke’ye geldi Kervandakiler, fırtına eser gibi olduğunu, bir devenin yıkıldığını söylediler Bu hâl müminlerin imanını kuvvetlendirdi Kâfirlerin düşmanlığını artırdı
Kur’anı kerim âyetlerinin inmesi, mucizelerin görülmesi müminlerin imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, kâfirlerin de düşmanlıklarını artırırdı İki âyet meali:
(Müminler, Allah anılınca kalbleri ürperen, âyetler okununca, imanları artan kuvvetlenen ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir) Enfal 2
(Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen âyetler, onların kâfirlerin çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır) Maide 64
Hazreti Hızır ve Musa aleyhisselam
Bir kimse, ilim tahsil etmeden marifet ve keramet sahibi olabilir Kur’anı kerimde, Kehf suresinin 60 âyeti kerimesinden 82 âyetinin sonuna kadar anlatılan olayda, ilmi ledünniden, bâtın ilminden bahsedilmektedir
Kıssa özetle şöyledir:
Hazreti Musa, “Ya Rabbi, benden âlim olan ve bâtın ilmini bilen zatı nerede bulurum? diye sordu Allahü teâlâ da, “Ya Musa, yola çık, çantana koyduğun balık canlanıp denize gittiği yerde, o zatı bulursun buyurdu Hazreti Musa, Hazreti Yuşa ile yola çıktı Bir pınarın yanına oturdular Bu pınar âbı hayat idi Bu suya dokunan ölü canlanırdı Bu sudan bir damla balığa değince, balık canlanıp denize gitti Hazreti Yuşa bunu gördü ise de söylemeyi unuttu Hazreti Musa sorunca, hatırlayıp balığın canlanıp denize gittiğini söyledi Geri dönüp oraya gelince, o zatı gördüler Hazreti Musa, “Bana bâtın ilmini öğretir misin? dedi O zat, “Allahü teâlânın bana öğrettiği ilmin hepsini sen bilmezsin Bilmediğin için de yaptıklarıma sabredemezsin dedi Hazreti Musa, “İnşallah beni sabredenlerden bulursun dedi O zat, “Ya Musa, tuhafına gitse de, yaptıklarımdan bana bir şey sormayacaksındedi
Üçü bir gemiye bindiler Gemiciler, bunların iyi kimseler olduklarını anlayarak para almadılar O zat, geminin bir tahtasını söktü İçeri su girmeye başladı Hazreti Musa, “Gemiciler, bize iyilik etti, para almadı Sen de bunları denizde boğacaksın dedi O zat, “Hani bana karışmayacaktın?dedi
Gemiden inince, sahilde oynayan çocukları gördüler O zat, çocuklardan birini öldürdü Hazreti Musa, “Çocuğun günahı neydi? demekten kendini alamadı O zat, “Yine işime karıştın dedi
Antakya’ya uğradılar Kimse yemek vermedi O zat, yıkılmak üzere olan bir binanın koca duvarını bir eli ile tutup doğrultuverdi Hazreti Musa, “Bunu ücretle yapsaydın, bir ekmek parası çıkarırdıkdedi O zat, “Artık ayrılma zamanımız geldi Çünkü üç defa işime karıştın dedi Hazreti Musa, “Bunların hikmeti nedir? dedi O zat, “Bunları Allahü teâlânın emri ile yaptım Gemiciler on kardeşti Geminin kazancı ile geçiniyorlardı Bir derebeyi, sağlam gemileri zorla alıyordu Bu geminin arızalı olduğunu duyunca almaktan vazgeçecekti Biz de iyiliğe iyilik etmiş olduk
Günahsız çocuğa gelince, bunun ana babası salih idi Çocuk büyüyünce, küfre zorlayarak onlara zulüm ve işkence edecekti Bunun yerine neslinden 70 Peygamber meydana gelecek hayırlı bir evlat vermesi için dua ettim
Doğrulttuğum duvar, öksüzlere aitti Babaları duvarın altına bir hazine saklamıştı Duvarı düzeltmeseydim, yıkılıp hazine meydana çıkacak, eller alacaktı Öksüzlere de bir iyilik etmiş olduk
Kur’anı kerimdeki bu kıssa, bâtın ilmine sahip keramet sahibi kimselerin bulunduğunu açıkça bildirmektedir Cenabı Hakkın ihsanı boldur Dilediğine bu ilmi verir, onu marifet sahibi yapar
Miracta Allah’ı görmek
Sual: Mutezile itikadında bir arkadaş, (Peygamberimiz, miraca gidince göklerde Allah’ı gördü demek, ona mekân isnat etmek olduğu için küfürdür Bu bakımdan mirac diye bir olay yoktur) diyor Rafızîler de böyle diyor Bu görüş doğru olamaz mı?
CEVAP
Kesinlikle yanlıştır Burada iki sual var: 1 Mirac hak mıdır? 2 Allahü teala ile bir yerde konuşmak ona mekân tayin etmek mi olur?
1 Ehli sünnet âlimleri, sözbirliğiyle Miracın hak olduğunu bildiriyorlar Kavlülfasl kitabında deniyor ki: İsra suresinin ilk âyeti kerimesinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice harika olaylardan bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor İsra kelimesi rüya için kullanılmaz Uyanıkken, gece yürümek manasına kullanılır Yine buyuruldu ki:
(Sana miracda gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık) İsra 60
Fitne yani imtihan uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı Hazreti Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı
Resulullahın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke’den Kudüs’e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allahü teâlânın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder Mirac hakkında birçok hadisi şerif vardır Bu hadisi şerifler nasıl inkâr edilebilir ki?
Mekke’den Kudüs’e ancak bir ayda gidip gelinebilir Kısa bir anda Mekke’den Kudüs’e varıp gelmek ancak Allahü teâlânın kudretiyle olur Buna inanıp da daha uzaklara gittiğine inanmamak, Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmeyi gerektirir İşte mezhepsizlerin anlamadığı husus burasıdır Allahü teâlâ dilerse niçin olmasın? Peygamber efendimiz, (Göklere ve daha uzaklara gidip geldim) buyuruyor Bunu inkâr etmekteki maksat nedir? Gayrimüslimler, İslamiyet’i yıkmak için böyle konularda yerli maşalarını kullanıyorlar
2 Zaman ve mekân mefhumu yaratıklar yani insanlar içindir Yaratan yani Allahü teâlâ için değildir Zamanları, mekânları her şeyi o yaratmıştır İnsanlara göre olan ezelle ebedi birleştirip cenneti cehennemi insanlarla nasıl doldurduğunu Habibine göstermiştir Şimdi cehennem boşken, ezel ebed birleşince, Resulullah efendimiz Cehenneme girenleri görmüştür Allahü teâlâyı da, cenneti, cehennemi de ahirete giderek görmüştür
Allahü teâlânın kullarının cennetlik ve cehennemlik olmasını bilmesi de böyledir (Allah ileride ne olacaksa bilir) demek insanlara anlatmak içindir Yoksa Allahü teâlâ için zaman diye bir mefhum yok, ilerisi gerisi diye bir şey yok Gelecek ve geçmiş, insanlar içindir Allahü teâlâ hepsini bir anda görüyor, biliyor An kelimesi de Allah için söylenmez; ama başka kelime olmadığı için böyle söyleniyor
Bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, cenneti, cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdiremeyip inkâr etmiştir Bir kısmı da hâşâ (Miracı kabul etmek, Allah’a mekân tayin etmek olur) diyerek miracı inkâr ediyor Allahü teâlâ, Musa aleyhisselam ile Tur dağında konuşmuştur Tur dağı Allah’ın mekânı mıdır? Elbette değildir Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir Cennet de Allahü teâlânın mekânı değildir Allahü teâlâ mekândan münezzehtir
Cesed beden demektir
Sual: S Ebediyye kitabında deniyor ki:
(Ehli sünnet velcemaat âlimleri buyurdu ki, miracda, ruh ve cesed birlikte olarak, Mekkei mükerreme’den Kudüs’e ve oradan, yedi kat göke ve sonra Sidre denilen yere ve Sidre’den Kâbe kavseyn makamına, uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir)
Cesed, ruhsuz bedene denmiyor mu? (Ruh ve cesed birlikte) demek yerine, (Ruh ve beden birlikte) demek gerekmez mi?
CEVAP
Bazı kelimelerin birkaç mânâsı olur Bu da cümledeki durumuna göre mânâsı değişir Örnek verelim:
Harç kelimesinin birkaç manası vardır Mesela maliyede harç demek, vergi demektir İnşaatta, su, kum karıştırılmış çimento demektir Ziraatta, gübre karıştırılmış toprak demektir Mutfakta da harç vardır: Köfte harcı, dolma harcı gibi Maliyenin harcı, çimento değildir Ziraattaki harç, vergi değildir Mutfaktaki köfte harcı da, vergi veya çimento değildir
Piyasada birçok Osmanlıca sözlük vardır Hepsinde de cesed için; ten, gövde, vücut, beden, ruhsuz vücut diye yazar Ruh ve cesed kelimeleri birlikte kullanılınca, ruhsuz yani ölü beden anlaşılmaz Ölünün cesedi soğuktur denirse, ruhsuz beden olduğu anlaşılır Cesedin çoğulu ecsaddır Cesedler, cisimler, tenler, vücutlar demektir Mesela madde âlemine, âlemi ecsad denir
Bir de cümlenin sonunda, (Uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir) deniyor Uyanık dendiği için de, ölü denmediği, canlı olarak götürüldüğü pek açıktır
CEVAP
Ehli sünnet âlimleri, sözbirliği ile Miracın hak olduğunu bildiriyorlar
Fitne yani imtihan uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı Hazreti Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı
Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allahü teâlânın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder
Mirac hakkında birçok hadisi şerif vardır Birkaçı şöyle:
(İsra gecesi Miraca çıkınca Cennetin kapısı üzerinde “Sadakanın on, ödünç vermenin sevabı onsekiz mislidir yazılmış olduğunu gördüm) Beyheki
(İsra gecesi her gökte, Muhammedün Resulullah ve arkasından Ebu Bekri Sıddık yazılı olduğunu gördüm) Ebu Nuaym
(İsra gecesi, nura gark olmuş bir zat gördüm “Bu kim? dedim Cebrail aleyhisselam, “Dünyada iken Allahü teâlâyı devamlı anan, kalbi camiye bağlı ve anababasına asi olmayan bir zattır dedi) İ Ebiddünya
(Miracda, Cehennemde kokmuş leş yiyenlerin kim olduğunu sordum “Bunlar, gıybet ederek insanların etlerini yiyenlerdir dendi) I Ahmed
(Mirac gecesi, uğradığım her melek topluluğu, ümmetime hacamatı tavsiye etti) Hakim
(Mirac gecesinde ateşten makasla kendi dudaklarını kesenleri görüp, kim olduklarını sordum İlmi ile amel etmeyen din adamlarıdırdendi) Buhari, Müslim
(Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm) Tirmizi
(Mirac gecesi, ekin ekip bir günde biçen bir topluluk gördüm Biçtiği mahsul yeniden eski haline dönüyordu “Bunlar kim? dedim Cebrail aleyhisselam, “Bunlar Allah yolunda cihad edenlerdir Bunların bir iyiliğine yedi yüz misli sevap verilir Harcadıklarının yerine yenisi verilir dedi) Bezzar
Uzun bir hadisi şerifin özeti şöyle:
(Cebrail aleyhisselamla bütün gökleri geçerek Sidrei müntehaya geldim Cenneti gösterdiler Daha sonra elli vakit namazla dönerken Musa aleyhisselamı gördüm Elli vakit namazın ümmetime zor geleceğini, dönüp namaz vakitlerini azaltmasını Allahü teâlâdan istememi söyledi Azar azar kaldırılarak sonunda beş vakte indirildi) Müslim
Bazı bid’at ehli, sahihi Müslimdeki bu hadisi şerife inanmıyorlar Peygamber efendimizin derecesinin Musa aleyhisselamdan daha yüksek olduğu için, ondan öğrenmesi, onun tavsiyesine göre hareket etmesi uygun değil, böyle şey olmaz diyorlar Halbuki bilindiği gibi, Kur’anı kerimde, Musa aleyhisselamın Hazreti Hızır’dan ilim öğrendiği bildirilmektedir Bu kıssayı aşağıda yazdık Hazreti Hızır peygamber olmadığı gibi derecesi Musa aleyhisselamla mukayese bile edilmez Musa aleyhisselam, ülülazm bir Peygamberdir Demek ki, mevki ve derecesi yüksek olan bir zat, derecesi daha aşağıdaki bir zattan ilim öğrenebilir, onun tecrübesine istinaden söylediği tavsiyeye uyabilir
Mekke'den Kudüs'e ancak bir ayda gidip gelinebilir Kısa bir anda Mekke'den Kudüs'e varıp gelmek ancak Allahü teâlânın kudreti ile olur Buna inanıp da, daha uzaklara gittiğine inanmamak, Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmeyi gerektirir İşte mezhepsizlerin anlamadığı husus burasıdır Allahü teâlâ dilerse niçin olmasın? Peygamber efendimiz, (Göklere ve daha uzaklara gidip geldim) buyuruyor Bunu inkâr etmekteki maksat nedir? Gayri müslimler, İslamiyet’i yıkmak için, böyle konularda yerli maşalarını kullanıyorlar
İmtihan rüyada olmaz
Sual: Mirac rüyada oldu diyorlar Peygamberimiz uyanıkken olmadı mı?
CEVAP
Rüyada olanlar da oldu Ancak meşhur İsra olayı uyanıkken oldu Namaz da o gece beş vakit olarak farz oldu
İsra suresinin ilk âyeti kerimesinin meali şöyledir:
(Kuluna Muhammed aleyhisselama bir gece bazı âyetlerimizi Allahü teâlânın kudret ve azametine delâlet eden nice harika olayları göstermek için, onu Mescidi Haram'dan Mekke’den, çevresini mübarek kıldığımız Mescidi Aksa'ya Kudüs’e götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir Her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören Odur) İsra 1
Âyeti kerimede geçen İsra kelimesi, gece yürümek anlamındadır İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz Uyanık iken, yürümek manasına kullanılır Yine aynı surede mealen buyuruluyor ki:
(İsra gecesi, sana, o temaşayı o gece gösterdiğimiz olayları ve Kur'anda lanetlenen Cehennemdeki Zakkum isimli ağacı da, yalnız insanlara bir fitne imtihan yaptık Miracı ve zakkum ağacını inkâr ettiler Bizim ikazımız, ancak onların taşkınlıklarını artırıyor) İsra 60
İmtihan rüyada olmaz, uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamaz, kâfirler, hep birlikte isyan etmez, Müslüman görünen münafıklar, böyle şey olmaz demezlerdi Onları Müslüman sananlar da, bunları mürted oldu zannettiler Onun için bazı kitaplarda, (Mirac olayı, bir çok kişinin mürted olmasına sebep oldu) diye yazar İnançları sarsan bir olay olmasaydı, Hazreti Ebu Bekir de, inkâr fırtınası içinde, Resulullahın miracını tasdik etmezdi Allahü teâlâ, bu tasdikinden dolayı Resulü Muhammed aleyhisselam vasıtası ile ona Sıddık ismini verdi Burada sıddık, sözünde ve imanında çok doğru olan demektir Ebu Bekri Sıddık, Resulullahın Miracını ilk tasdik edenlerden olduğu için yüksek derecelere kavuştu, Peygamberlerden sonra insanların en üstünü oldu Allah’a ve Resulüne iman edip, Onların sözünü tasdik etmek müminlerin alametlerindendir Bir âyet meali:
(Müminler, “İşittik, itaat ettik Allah ve Resulünün sözlerini beğendik, kabul ettik derler, işte kurtuluşa erenler bunlardır) Nur 51
İsra suresinin 60 âyeti kerimesinde bildirilen fitne imtihan hâlâ devam ediyor, aklını ölçü alan mutezile kafalı kimseler, böyle bir mucizeye akıl erdiremedikleri için, Miracı bir türlü kabul edemiyorlar Evet olay çok büyüktür, bir mucizedir, insanların yapması imkansızdır, ama bunu Allahü teâlâ yapıyor Onun kudretinden hiç şüphe edilir mi?
Kâfirlerin telaşı ve soruları
Bu gidip gelmek, gayet kısa zamanda oldu Geldiğinde, mübarek yatakları henüz sıcak idi Gelince, nasıl gidip geldiğini anlattı Burak’la Mescidi Aksa’ya gittiğini, oradan gökleri geçerek Cenneti Cehennemi ve daha başka yerleri gezdiğini söyledi Dönüşte yolda, develi yolcular gördüğünü, bir devenin ürküp yıkıldığını söyledi (İnşallah çarşamba günü Mekke’ye gelirler) buyurdu Kâfirler bu olayı işitince inkâr edip, “Akla zıttır, mümkün değildir dediler “Bu iş burada bitti, mal, mülk, saltanat verdik, davasından vazgeçiremedik Ama artık ondan kurtulduk diye sevinçlerinden oynamaya başladılar Birkaçı hemen Hazreti Ebu Bekir’in evine geldi Çünkü onun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı
Kapıya çıkınca hemen sordular:
Ey Ebu Bekir, sen çok kere Kudüs'e gittin geldin, iyi bilirsin Mekke'den Kudüs'e gidip gelmek ne kadar zaman sürerdediler Hazreti Ebu Bekir, İyi biliyorum, bir aydan fazladedi Kâfirler bu söze sevindiler “Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur dediler Gülerek, alay ederek ve Hazreti Ebu Bekir'in de kendi kafalarında olduğuna sevinerek, Senin efendin, Kudüs'e bir gecede gidip geldiğini söylüyor, artık iyice sapıttıdiyerek, Hazreti Ebu Bekir'e sevgi, saygı ve güven gösterdiler
Hazreti Ebu Bekir, Resulullah efendimizin mübarek adını işitince Eğer O söyledi ise, inandım Bir anda gidip gelmiştir O, gerçek söyler Ondan yalan sâdır olmaz diyerek içeri girdi Kâfirler neye uğradıklarını anlayamadılar Vay canına, Muhammed ne yaman büyücü imiş Ebu Bekir’e sihir yapmışdiyorlardı
Hazreti Ebu Bekir hemen giyinip, Resulullah efendimizin yanına geldi Büyük kalabalık arasında yüksek sesle, Ya Resulallah! Miracınız mübarek olsun! Allah’a sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere hizmetçi yapmakla şereflendirdi Parlayan yüzünü görmekle, kalbleri alan, ruhları çeken tatlı sözlerini işitmekle nimetlendirdi Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur, inandım Canım sana feda olsun dedi
Kâfirler bu hâle çok kızdı Müminlerin kuvvetli imanına, Peygamberin her sözüne hemen inanmalarına, Onun çevresinde pervane gibi toplanmalarına dayanamadılar Peygamber efendimiz daha önce Kudüs’ü, Mescidi Aksa’yı görmemişti, bunu kâfirler de bildiği için, Resulullahı mahcup, mağlup etmek için, imtihan etmeye yeltenip dediler ki:
“Sen Kudüs’e gittim diyorsun Söyle bakalım! Mescidin kaç kapısı, kaç penceresi var?
Resulullah hepsine cevap verirken, Hazreti Ebu Bekir, “Öyledir ya Resulallah, aynen öyledir ya Resulallah derdi Çünkü Hazreti Ebu Bekir, tüccardı, Kudüs’ü Mescidi Aksa’yı iyi biliyordu, çok gidip gelmişti Kâfirlerin kendileri de oraları çok iyi biliyorlardı Bu bakımdan kâfirler, “Yanlış söylüyorsun diyemiyorlar, inat için dahi olsa, Resulullahın cevaplarını inkâr edemiyorlardı
Resulullah efendimiz, edebinden, hayasından karşısındakinin yüzüne bile bakmazdı Mescidi Aksa’nın kaç penceresi olduğunu bilmiyordu Daha sonra bu olayı şöyle anlattı:
(Mescidi Aksa’da etrafıma bakmamıştım Sorduklarını görmemiştim Kureyş beni yalanlayınca, o anda Cebrail aleyhisselam, Mescidi Aksa’yı gözümün önüne getirdi Televizyon gibi görüyor, sayıyordum Sorularına, hemen cevap veriyordum) Buhari
Çarşamba günü güneş batarken, Resulullahın bahsettiği kervan Mekke’ye geldi Kervandakiler, fırtına eser gibi olduğunu, bir devenin yıkıldığını söylediler Bu hâl müminlerin imanını kuvvetlendirdi Kâfirlerin düşmanlığını artırdı
Kur’anı kerim âyetlerinin inmesi, mucizelerin görülmesi müminlerin imanlarını kuvvetlendirdiği gibi, kâfirlerin de düşmanlıklarını artırırdı İki âyet meali:
(Müminler, Allah anılınca kalbleri ürperen, âyetler okununca, imanları artan kuvvetlenen ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir) Enfal 2
(Andolsun ki, sana Rabbinden indirilen âyetler, onların kâfirlerin çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır) Maide 64
Hazreti Hızır ve Musa aleyhisselam
Bir kimse, ilim tahsil etmeden marifet ve keramet sahibi olabilir Kur’anı kerimde, Kehf suresinin 60 âyeti kerimesinden 82 âyetinin sonuna kadar anlatılan olayda, ilmi ledünniden, bâtın ilminden bahsedilmektedir
Kıssa özetle şöyledir:
Hazreti Musa, “Ya Rabbi, benden âlim olan ve bâtın ilmini bilen zatı nerede bulurum? diye sordu Allahü teâlâ da, “Ya Musa, yola çık, çantana koyduğun balık canlanıp denize gittiği yerde, o zatı bulursun buyurdu Hazreti Musa, Hazreti Yuşa ile yola çıktı Bir pınarın yanına oturdular Bu pınar âbı hayat idi Bu suya dokunan ölü canlanırdı Bu sudan bir damla balığa değince, balık canlanıp denize gitti Hazreti Yuşa bunu gördü ise de söylemeyi unuttu Hazreti Musa sorunca, hatırlayıp balığın canlanıp denize gittiğini söyledi Geri dönüp oraya gelince, o zatı gördüler Hazreti Musa, “Bana bâtın ilmini öğretir misin? dedi O zat, “Allahü teâlânın bana öğrettiği ilmin hepsini sen bilmezsin Bilmediğin için de yaptıklarıma sabredemezsin dedi Hazreti Musa, “İnşallah beni sabredenlerden bulursun dedi O zat, “Ya Musa, tuhafına gitse de, yaptıklarımdan bana bir şey sormayacaksındedi
Üçü bir gemiye bindiler Gemiciler, bunların iyi kimseler olduklarını anlayarak para almadılar O zat, geminin bir tahtasını söktü İçeri su girmeye başladı Hazreti Musa, “Gemiciler, bize iyilik etti, para almadı Sen de bunları denizde boğacaksın dedi O zat, “Hani bana karışmayacaktın?dedi
Gemiden inince, sahilde oynayan çocukları gördüler O zat, çocuklardan birini öldürdü Hazreti Musa, “Çocuğun günahı neydi? demekten kendini alamadı O zat, “Yine işime karıştın dedi
Antakya’ya uğradılar Kimse yemek vermedi O zat, yıkılmak üzere olan bir binanın koca duvarını bir eli ile tutup doğrultuverdi Hazreti Musa, “Bunu ücretle yapsaydın, bir ekmek parası çıkarırdıkdedi O zat, “Artık ayrılma zamanımız geldi Çünkü üç defa işime karıştın dedi Hazreti Musa, “Bunların hikmeti nedir? dedi O zat, “Bunları Allahü teâlânın emri ile yaptım Gemiciler on kardeşti Geminin kazancı ile geçiniyorlardı Bir derebeyi, sağlam gemileri zorla alıyordu Bu geminin arızalı olduğunu duyunca almaktan vazgeçecekti Biz de iyiliğe iyilik etmiş olduk
Günahsız çocuğa gelince, bunun ana babası salih idi Çocuk büyüyünce, küfre zorlayarak onlara zulüm ve işkence edecekti Bunun yerine neslinden 70 Peygamber meydana gelecek hayırlı bir evlat vermesi için dua ettim
Doğrulttuğum duvar, öksüzlere aitti Babaları duvarın altına bir hazine saklamıştı Duvarı düzeltmeseydim, yıkılıp hazine meydana çıkacak, eller alacaktı Öksüzlere de bir iyilik etmiş olduk
Kur’anı kerimdeki bu kıssa, bâtın ilmine sahip keramet sahibi kimselerin bulunduğunu açıkça bildirmektedir Cenabı Hakkın ihsanı boldur Dilediğine bu ilmi verir, onu marifet sahibi yapar
Miracta Allah’ı görmek
Sual: Mutezile itikadında bir arkadaş, (Peygamberimiz, miraca gidince göklerde Allah’ı gördü demek, ona mekân isnat etmek olduğu için küfürdür Bu bakımdan mirac diye bir olay yoktur) diyor Rafızîler de böyle diyor Bu görüş doğru olamaz mı?
CEVAP
Kesinlikle yanlıştır Burada iki sual var: 1 Mirac hak mıdır? 2 Allahü teala ile bir yerde konuşmak ona mekân tayin etmek mi olur?
1 Ehli sünnet âlimleri, sözbirliğiyle Miracın hak olduğunu bildiriyorlar Kavlülfasl kitabında deniyor ki: İsra suresinin ilk âyeti kerimesinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice harika olaylardan bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke’den Kudüs’e götürdüğünü bildiriyor İsra kelimesi rüya için kullanılmaz Uyanıkken, gece yürümek manasına kullanılır Yine buyuruldu ki:
(Sana miracda gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık) İsra 60
Fitne yani imtihan uyanıkken olur Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf karşılamazdı Hazreti Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere kavuşmazdı
Resulullahın, Mekke’den Kudüs’e götürüldüğüne inanmayan kâfir olur Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke’den Kudüs’e götüren Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allahü teâlânın kudretinden ancak kâfirler şüphe eder Mirac hakkında birçok hadisi şerif vardır Bu hadisi şerifler nasıl inkâr edilebilir ki?
Mekke’den Kudüs’e ancak bir ayda gidip gelinebilir Kısa bir anda Mekke’den Kudüs’e varıp gelmek ancak Allahü teâlânın kudretiyle olur Buna inanıp da daha uzaklara gittiğine inanmamak, Allahü teâlânın kudretinden şüphe etmeyi gerektirir İşte mezhepsizlerin anlamadığı husus burasıdır Allahü teâlâ dilerse niçin olmasın? Peygamber efendimiz, (Göklere ve daha uzaklara gidip geldim) buyuruyor Bunu inkâr etmekteki maksat nedir? Gayrimüslimler, İslamiyet’i yıkmak için böyle konularda yerli maşalarını kullanıyorlar
2 Zaman ve mekân mefhumu yaratıklar yani insanlar içindir Yaratan yani Allahü teâlâ için değildir Zamanları, mekânları her şeyi o yaratmıştır İnsanlara göre olan ezelle ebedi birleştirip cenneti cehennemi insanlarla nasıl doldurduğunu Habibine göstermiştir Şimdi cehennem boşken, ezel ebed birleşince, Resulullah efendimiz Cehenneme girenleri görmüştür Allahü teâlâyı da, cenneti, cehennemi de ahirete giderek görmüştür
Allahü teâlânın kullarının cennetlik ve cehennemlik olmasını bilmesi de böyledir (Allah ileride ne olacaksa bilir) demek insanlara anlatmak içindir Yoksa Allahü teâlâ için zaman diye bir mefhum yok, ilerisi gerisi diye bir şey yok Gelecek ve geçmiş, insanlar içindir Allahü teâlâ hepsini bir anda görüyor, biliyor An kelimesi de Allah için söylenmez; ama başka kelime olmadığı için böyle söyleniyor
Bazı bid’at ehli, Peygamber efendimizin bir anda, cenneti, cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdiremeyip inkâr etmiştir Bir kısmı da hâşâ (Miracı kabul etmek, Allah’a mekân tayin etmek olur) diyerek miracı inkâr ediyor Allahü teâlâ, Musa aleyhisselam ile Tur dağında konuşmuştur Tur dağı Allah’ın mekânı mıdır? Elbette değildir Cennete giren müminler de Allahü teâlâyı görecektir Cennet de Allahü teâlânın mekânı değildir Allahü teâlâ mekândan münezzehtir
Cesed beden demektir
Sual: S Ebediyye kitabında deniyor ki:
(Ehli sünnet velcemaat âlimleri buyurdu ki, miracda, ruh ve cesed birlikte olarak, Mekkei mükerreme’den Kudüs’e ve oradan, yedi kat göke ve sonra Sidre denilen yere ve Sidre’den Kâbe kavseyn makamına, uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir)
Cesed, ruhsuz bedene denmiyor mu? (Ruh ve cesed birlikte) demek yerine, (Ruh ve beden birlikte) demek gerekmez mi?
CEVAP
Bazı kelimelerin birkaç mânâsı olur Bu da cümledeki durumuna göre mânâsı değişir Örnek verelim:
Harç kelimesinin birkaç manası vardır Mesela maliyede harç demek, vergi demektir İnşaatta, su, kum karıştırılmış çimento demektir Ziraatta, gübre karıştırılmış toprak demektir Mutfakta da harç vardır: Köfte harcı, dolma harcı gibi Maliyenin harcı, çimento değildir Ziraattaki harç, vergi değildir Mutfaktaki köfte harcı da, vergi veya çimento değildir
Piyasada birçok Osmanlıca sözlük vardır Hepsinde de cesed için; ten, gövde, vücut, beden, ruhsuz vücut diye yazar Ruh ve cesed kelimeleri birlikte kullanılınca, ruhsuz yani ölü beden anlaşılmaz Ölünün cesedi soğuktur denirse, ruhsuz beden olduğu anlaşılır Cesedin çoğulu ecsaddır Cesedler, cisimler, tenler, vücutlar demektir Mesela madde âlemine, âlemi ecsad denir
Bir de cümlenin sonunda, (Uyanık olarak, gece, bir anda götürülmüş ve getirilmiştir) deniyor Uyanık dendiği için de, ölü denmediği, canlı olarak götürüldüğü pek açıktır