Erken gebelik evresinde, henüz tam olarak bilemediğimiz nedenlerle normal gelişim süreci yaşanmaz ve bebeğin gelişmediği veya anormal olarak geliştiği, bebek eşini oluşturacak olan hücrelerin kontrol dışı çoğaldığı ve büyüdüğü bir durum olan mol gebeliği (gestasyonel trofoblastik hastalık [GTH]) gelişir. Kısacası GTH, döllenmiş yumurtanın uterus içine yerleşmesinden sonra gelişen kanser benzeri veya kanser gibi bir süreçtir.
Çevresel faktörlerin; düşük sosyoekonomik düzey, diyet (karotenden fakir diyet alanlarda risk fazla) ve 17’den küçük 30’dan büyük anne yaşının bu hastalığın gelişiminde önemli olduğu düşünülmektedir. GTH’nin en sık Asya’da görünmektedir.
Tedaviye çok iyi yanıt verir. İki ana başlık altında toplanır; mol gebeliği (hidatidiform mol) ve mol kanseri (koryokarsinom).
A- Mol gebeliği (Hidatidiform mol): Mol gebeliği olarak da adlandırılan bu form GTH’nin kanser olmayan formudur. Hücrelerdeki anormal büyüme ve çoğalma hastalığın karakteristik görüntüsü olan “üzüm salkımı” benzeri kistik bir yapının gelişmesine neden olur. Bu görüntü nedeniyle GTH halk arasında üzüm gebeliği olarak da bilinir.
B- Mol kanseri (Koryokarsinom): GTH’nin kanser formudur. Burada hastalık tüm vücuda yayılabilir.
Şikâyetler, başta şiddetli bulantı-kusma olabilir. Kanda gebelik testi olarak bilinen ß-HCG’nin kandaki seviyesi çoğunlukla beklenenden yüksektir. Gebelik şikâyetlerinin daha belirgin olmasının başlıca nedeni budur. Buna bağlı olarak GTH’li hastalarda troid bezinin nornalden fazla çalışması durumu daha sıklıkla görülür ve bu durum tedaviyi gerektirebilir. Bunun yanı sıra hastalarda gebeliğin neden olduğu yüksek tansiyon, gebelik zehirlenmesi, beklenenden erken (20. Gebelik haftasından önce) gelişebilir. Ayrıca hastalık vücuda yayılmışsa yayıldığı yerlerle ilgili şikâyetler de görülebilir. Düşük durumu gerçek bir düşük olmayıp büyüyüp genişlemiş ve üzüm salkımı halini almış hücrelerin dökülmesi şeklindedir. Çoğunlukla hastalar tarafından tanımlanır. Ultrasonografiyle (USG) hastalık rahatlıkla tanımlanabilir.
Hidatidiform molün tedavisi uterusun boşaltılmasıdır. Bu işlem çoğunlukla dilatasyon & küretaj (D&C) dediğimiz ve halk arasında küretaj olarak bilinen yöntemle yapılır. Küretaj materyali muhakkak patolojide incelenmelidir. Boşaltma işlemini takiben kanser olmayan hastalarımız düzenli takiplere çağrılır. Bu takiplerde kan ß-HCG düzeyinin düşmesi izlenir. ß-HCG düzeyi belli bir hızda ve çoğunlukla 8 hafta içinde normale iner. Takipteki hastanın ilk 6 ay gebe kalmaması önemlidir. Bunun nedeni gebelik ile ß-HCG’nin yükselmesidir ve takipteki hastada ß-HCG’nin yükselmesi hastalığın tekrarı olarak değerlendirilebilir. Bu durum gereksiz müdahale ve tedavilere neden olabilir. İlk 6 ay içinde kişi gebelikten korunmak için genellikle doğum kontrol hapı kullanılır.
Takipte ß-HCG düzeyi düşmezse veya artarsa, D&C ile alınan parçanın sonucu mol kanseri (koryokarsinom) gelmişse, hastalığın yayılmasıyla ilgili bir bulgu söz konusuysa bu durum gestasyonel trofoblastik tümör (GTT) olarak adlandırılır. GTT’nin tedavisi kemoterapidir ve takibi farklıdır.
Kemoterapiyi takiben hastalar kan ß-HCG düzeyiyle hastalığın seyri açısından takip edilir. Tam cevap, serum ß-HCG düzeyinin ardışık üç hafta 10mIU/ml’nin altında olması kabul edilmektedir.