Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
iltasyazilim
FD Üye
Muhammed Günahsız
Faruki Muhammed Masum Faruki hazretleri, evliyanın meşhurlarındandır İmamı Rabbani hazretlerinin üçüncü oğludur Silsilei aliyyenin yirmi dördüncüsüdür Hindistan'ın Serhend şehrinde doğdu
Daha üç yaşında iken, sözcüki tevhid söylerdi Kur'anı kerimi kısa zamanda ezberledi 11 yaşında iken, zikir ve murakabe yolunu babası imamı Rabbani hazretlerinden aldı Babası istidadının yüksekliğini anlayınca, Hâl, ilimden daha sonra olduğu için, önce ilim okumak gerekirbuyurup oğluna zihinsel olarak ve nakli ilimleri okutmaya başladı Ona, İlim tahsilini tez bitir ama, seninle büyük işlerimiz varbuyururdu 14 yaşında iken babasına, Kendimde bir nur görüyorum ancak, tüm evren güneş gibi ondan aydınlanmaktadırdiye arz edince, babası, Sen zamanın kutbu olursunmüjdesini verdi daha sonra kendisi, Allahü teâlâya hamd olsun Babamın müjdelediğine kavuştum demiştir
16 yaşında iken, tüm ilimlerin tahsilini bitirip tasavvufa yöneldi Babasının feyizlerine kavuştu Kendisi de, O esrar denizlerinin dalgıcı oldum buyurmuştur Öyle yetişti ama, onun bereketi ve feyizleri bütün âleme yayıldı İslam tarihinde hidayeti onunki dek yaygın olan bir âlim ve mürşid görülmemiştir 900 bin kişi ona talebe olmuş, talebelerinden 140 bini evliyalık mertebelerine kavuşmuş, 7 bini de mürşidi kâmil olmuştur Talebeleri onun huzurunda ara sıra bir ayda, ara sıra bir haftada evliya olurlardı Bazılarını bir teveccühte, makamların hepsine ulaştırırdı
Babası ömrünün son günlerinde ona: Benim bu dünyada kalmam yalnız kayyumluk vazifesi nedeniyle idi Bu artık sana verildi Bu dünyadan göç etmem yaklaştıbuyurmuştur
Talebelerinden olan Muhammed Hanifi Kâbili, Hocasının himmeti ile çok büyük marifetlere kavuştu Hocasından icazet alarak memleketi olan Kâbil'e döndü Halkı irşada başladı Onu da kıskananlar oldu Bir grup insan, ona gelip, Bir keramet görmedikçe, sizin büyüklüğünüze inanmayız Biz bir ağırlama hazırlıyoruz Üstadınızı ziyafet ediyoruz Bugün yemek zamanında Serhend'den Kâbil'e bir anda gelmesini bekliyoruz Eğer gelirse, hepimiz senin taleben oluruzdiye ek ettiler Serhend ’den, Kâbile bir ayda gelinemezdi Hâce Muhammed Hanif, hocasına olan bağlılığının çokluğundan bunu kabul edip, Hocam yemeği yatsı namazından daha sonra yer Siz yemekleri hazırlayın, geleceğini ümit ederimdedi
Oradakiler gülmeye, alaylı bir şekilde yemekleri hazırlamaya başladılar Zaman gelince Yatsı vakti oldu Artık yemek yemek yiyelimdediler Hâce, Yemeği getirin, üstadım bu saatlerde yemek yemek yerbuyurdu Oradakiler, yemekleri getirirken, Muhammed Günahsız hazretleri altı oğlu ile birlikte evin kapısından içeri girdi Kendisine hazırlanan yere oturdu Oradakiler bu hâli görür görmez, hayrete düşüp özür istemek zorunda kaldılar Muhammed Masum hazretleri Yalnız Muhammed Hanif'in hatırı için geldim Yoksa maksadım, sizin ikna olmanız değildir Evliyadan keramet istenmezbuyurdu Daima beraber yemeğe başladılar Oradakiler, sohbetin bereketiyle kalblerindeki zulmetten kurtuldular Onu sevenler arasına girip, saadete erdiler *
Faruki Muhammed Masum Faruki hazretleri, evliyanın meşhurlarındandır İmamı Rabbani hazretlerinin üçüncü oğludur Silsilei aliyyenin yirmi dördüncüsüdür Hindistan'ın Serhend şehrinde doğdu
Daha üç yaşında iken, sözcüki tevhid söylerdi Kur'anı kerimi kısa zamanda ezberledi 11 yaşında iken, zikir ve murakabe yolunu babası imamı Rabbani hazretlerinden aldı Babası istidadının yüksekliğini anlayınca, Hâl, ilimden daha sonra olduğu için, önce ilim okumak gerekirbuyurup oğluna zihinsel olarak ve nakli ilimleri okutmaya başladı Ona, İlim tahsilini tez bitir ama, seninle büyük işlerimiz varbuyururdu 14 yaşında iken babasına, Kendimde bir nur görüyorum ancak, tüm evren güneş gibi ondan aydınlanmaktadırdiye arz edince, babası, Sen zamanın kutbu olursunmüjdesini verdi daha sonra kendisi, Allahü teâlâya hamd olsun Babamın müjdelediğine kavuştum demiştir
16 yaşında iken, tüm ilimlerin tahsilini bitirip tasavvufa yöneldi Babasının feyizlerine kavuştu Kendisi de, O esrar denizlerinin dalgıcı oldum buyurmuştur Öyle yetişti ama, onun bereketi ve feyizleri bütün âleme yayıldı İslam tarihinde hidayeti onunki dek yaygın olan bir âlim ve mürşid görülmemiştir 900 bin kişi ona talebe olmuş, talebelerinden 140 bini evliyalık mertebelerine kavuşmuş, 7 bini de mürşidi kâmil olmuştur Talebeleri onun huzurunda ara sıra bir ayda, ara sıra bir haftada evliya olurlardı Bazılarını bir teveccühte, makamların hepsine ulaştırırdı
Babası ömrünün son günlerinde ona: Benim bu dünyada kalmam yalnız kayyumluk vazifesi nedeniyle idi Bu artık sana verildi Bu dünyadan göç etmem yaklaştıbuyurmuştur
Talebelerinden olan Muhammed Hanifi Kâbili, Hocasının himmeti ile çok büyük marifetlere kavuştu Hocasından icazet alarak memleketi olan Kâbil'e döndü Halkı irşada başladı Onu da kıskananlar oldu Bir grup insan, ona gelip, Bir keramet görmedikçe, sizin büyüklüğünüze inanmayız Biz bir ağırlama hazırlıyoruz Üstadınızı ziyafet ediyoruz Bugün yemek zamanında Serhend'den Kâbil'e bir anda gelmesini bekliyoruz Eğer gelirse, hepimiz senin taleben oluruzdiye ek ettiler Serhend ’den, Kâbile bir ayda gelinemezdi Hâce Muhammed Hanif, hocasına olan bağlılığının çokluğundan bunu kabul edip, Hocam yemeği yatsı namazından daha sonra yer Siz yemekleri hazırlayın, geleceğini ümit ederimdedi
Oradakiler gülmeye, alaylı bir şekilde yemekleri hazırlamaya başladılar Zaman gelince Yatsı vakti oldu Artık yemek yemek yiyelimdediler Hâce, Yemeği getirin, üstadım bu saatlerde yemek yemek yerbuyurdu Oradakiler, yemekleri getirirken, Muhammed Günahsız hazretleri altı oğlu ile birlikte evin kapısından içeri girdi Kendisine hazırlanan yere oturdu Oradakiler bu hâli görür görmez, hayrete düşüp özür istemek zorunda kaldılar Muhammed Masum hazretleri Yalnız Muhammed Hanif'in hatırı için geldim Yoksa maksadım, sizin ikna olmanız değildir Evliyadan keramet istenmezbuyurdu Daima beraber yemeğe başladılar Oradakiler, sohbetin bereketiyle kalblerindeki zulmetten kurtuldular Onu sevenler arasına girip, saadete erdiler *
