Muhammed Said FarUki hayatı
MUHAMMED SAÎD FARUKÎ
Hindistan'da yetişen buyuk velilerden İslam alimlerinin onderi, gozbebeği, velilerin baş tacı, ariflerin ışığı, tasavvuf bilgilerinin mutehassısı ve İslamın bekcisi olan İmamı Rabbani muceddidi elfi sani Ahmedi FarUki Serhendi hazretlerinin ikinci oğludur Babası gibi buyuk alim ve veli idi 1596 (H 1005) senesinin Şa'ban ayında doğdu
Ahlakının guzelliği, faziletlerinin cokluğu, guler yuzu, yumuşak sozu, işlerinin halis olması ile zinetlenmişti Tahsilini genc yaşında bitirdi Fen ve din ilimlerinde mutehassıs oldu Babasının gayretli calışmaları, yardımları sayesinde, buyuklerin sevgisine ve yuksek hallere kavuştu On yedi yaşında manevi kemalata vasıl oldu Bircok kıymetli kitaplara ta'likler ve haşiyeler yaptı Mişkati Mesabih'e ta'likleri cok kıymetlidir Namazda otururken parmak kaldırmamak icin, Hanefi mezhebine gore yazdığı risalesi şaheserdir Bu eserinde parmak kaldırmamanın daha iyi olduğunu isbat etmiştir Yuksek pederinin garib sırlarına, acaib marifetlerine mahrem idi MektUbatı Saidiyye kitabında yuz mektup vardır 1660 (H1070) senesinde vefat etti
Babası İmamı Rabbani hazretleri buyurdu ki: MuhammedSaid, beş yaşında iken ağır bir hastalığa tutulmuştu Bu hastalığın şiddetli zamanında, kendisine Ne istersin?diye sorulduğunda; Hazreti Hace'yi isterimdedi (Babası İmamı Rabbani hazretlerinin yuksek hocasıBakibillah'ı kastetmişti) Bu durumu Bakibillah hazretlerine arzedilince şoyle buyurdu: Muhammed Said'in hatırı sayılır Bir soz soyledi ve gaybi olarak bizden nisbet aldı
Hace Bakibillah hazretleri, İmamı Rabbani'ye yazdığı mektupların bazılarında, bu oğullarını, şefkat ve merhamet ile anıp dua ederdi Sevdiklerinden birine, Hazreti İmam'ın medhi hakkında yazdığı bir mektupta şoyle yazıyordu: Daha kucuk olan Ahmed'in cocukları, hepsi esrarı ilahidir Şaşılacak, inanılmayacak kabiliyetleri, istidatları vardır Kısaca şecereyi tayyibedirler Allahu teala onları en guzel şekilde yarattıHazreti HaceBakibillah'ın bu şerefli sozleri, butun oğullarının istidat ve kabiliyetlerinin, yaradılışlarının yuksek olduğunu gosteriyor, yuksek derecelere kavuştuklarını haber veriyordu Bu Mahdumzade de buyuyunce, zahiri ilmin tahsili ile meşgUl oldu İlminin bir kısmını, hazreti İmam'ın huzUrunda elde etti Bir kısmını da ağabeyinin yanında kazandı Bazı ilimleri de Şeyh Tahiri Lahori'nin yanında tamamlayıp ikmal etti Akli ve nakli butun ilimlerde tam bir maharet elde etti Bu tahsil esnasında yuksek babalarının tasarruf ve bereketli teveccuhleriyle bu buyuk yola bağlılığı kuvvetlendi ve yuksek hallere kavuştu Butun bu zahiri olgunlukları ve manevi terakkileri on yedi yaşında ikmal edip bitirmişti O zamandan beri akli ve nakli ilimlerde maharet sahibi olup, daima ders okutur, bazı kıymetli kitaplara ilaveler ve haşiyeler yapardı Bunlardan biri MişkatulMesabih'e yaptığı ilavelerdir Hanefi mezhebi imamlarından alınan sağlam hadisleri acık delillerle, doğru şahidlerle, en kıymetli kitaplardan alıp buraya yazmıştır Okuyan alimler, cok beğendiler Onu medhedip, cok dua eylediler Hayali Haşiyesi uzerine de haşiyesi vardır Bu eseri de cok sağlamdır Hatta bunda sırf kendine mahsus sozleri de vardır Zamanının alimleri bu eseri okuyunca, Muhammed Said hazretlerinin son derece ince ilimlere sahib olduğunu kabUl etmişlerdir
Munazarada, butun Hindistan alimlerini susturacak ayrı bir meziyeti vardı Muhammed Haşimi Keşmi bu hususta şoyle anlattı:
Bir gun bu fakir de yanlarında idim Alimlerden biri kendilerinden usUli fıkha dair cok zor bir mesele sordu Bu soruyu, gayet acık ve geniş olarak cevaplandırdı O alim kulağıma eğilip, Bu Mahdumzade'nin, ilimde bir eşi yoktur Biliyor musun?dedi
Yine bir gece, zamanın buyuklerinden biri buyuk bir meclis hazırladı O memleketin alimlerini, meşayıhını ve ileri gelenlerini de davet ettiler O mecliste tazim secdesi ve ibadetteki secdeler hakkında cok derin ilimler ortaya dokuldu Hazreti Mahdumzade MuhammedSaid, aziz kardeşi MuhammedMa'sUm ile beraber bir tarafta idi Alimlerin buyuklerinden kalabalık bir grup bir tarafta idiler Her ilimde sozu en yuksek dereceye getiriyorlardı Mecliste olanlar bunların kim olduklarını bilmek icin kalkıp, yanlarına gelip, bunları seyrediyorlardı Bu iki kardeşi tanımadıklarından, bu azizlerin kim olduklarını soruyorlardı Hazreti İmam'ın oğulları olduklarını oğrenince; Bu vilayet sedefinden ne icin boyle hidayet incileri zuhUra gelmesin?dediler
Yine bu Mahdumzade teşehhudde parmak kaldırmamak hakkında Hanefi mezhebine gore bir risale yazıp, buyurdular ki: Evla olan, parmak kaldırmamaktırParmak kaldırılmasının gerekli olduğunu iddia eden alimler, risaledeki cevaplar karşısında şaşırıp kaldılar
Haşimi Keşmi anlattı: Bir gun hazreti İmam bu iki kardeşin zahiri ve batıni ilimlere sahip olmaları hakkında bu fakire şoyle buyurdular: Oğlum Muhammed Sadık vefat edince, kendi kendime; Zahir ilimlerde bu kadar faziletli, kalb hallerinde bu kadar yuksek oğlu nerede bulurum?dedim Allahu teala ihsan ederek, bu mubarek kardeşini, yuksek ağabeyinin vekili eylediBu ihsanından dolayı Allahu tealaya hamd u senalar olsun
Zamanın alimlerinden Asafı Cahi, akli ilimlerde derin bilgi sahibi olup, cevaplandıramadığı bazı meseleleri Muhammed Said'e arzederdi Allahu tealanın yardımıyla, anında en guzel cevapları alır ici rahatlardı Asafı Cahi zaman zaman Sultan Şah Cihan'ın huzUruna gider, Muhammed Said hazretlerini medh edip; Şeyh Muhammed Said, Muceddidi elfi sani'nin oğludur İlimde babası ile beraberdirderdi Muhammed Said ne zaman sultanın huzUrunda bulunsa, padişah, ondan başkasına dini sual sormazdı Halbuki padişahın meclisinde her zaman yuksek alimler bulunurdu
Muhammed Said hazretleri kalb ilimlerini de, zahir ilimler gibi yuksek babasının sohbetinden elde etti Kemal derecesine kavuşup, bu buyukler yolunda, talipleri yetiştirmek icin babalarından hilafet ve icazet aldı Talebelerin yetişmesi ve terbiyesi ile meşgUl oldu Hatta babaları, omurlerinin sonuna doğru talebeler ile meşgUl olmaktan el cekip, bunları bu oğlu ve diğer oğlu Hace Muhammed Ma'sUm hazretlerine havale ettiler İmamı Rabbani hazretleri, fıkıh bilgileri uzerinde bir meseleyi araştırmak isteyince, bu oğlundan sorardı Verdiği doğru ve sağlam cevaplardan cok hoşlanırdı Ona dua ederdi Bu iki oğlu hakkında; Her kutbun iki imamı olur Siz ikiniz de imamsınızbuyurdular
Yine babası İmamı Rabbani hazretleri, onun hakkında şoyle buyurmuştur: MuhammedSaid, ulemai rasihinden, derin alimlerin onde gelenlerindendir Allahu tealanın halilidir (dostudur) O'nun rahmet hazinesidir Yarın kıyamet gunu rahmet hazinelerinin taksimi ona verilir Şefaat makamından buyuk payı vardır
Tasavvuf yolunda yukselirken ve inerken, kavuştuğum her makamdaMuhammed Said yanımdaydı
İnişte, Abdulkadiri Geylani hazretlerinin makamına geldiğimde gordum ki, MuhammedSaid benimle beraberdir
Yine buyurdu: İkinizi de (MuhammedMa'sUm ile) VilayetiAhmedi makamında buluyorum
Keşf ve muşahede halinde gordum ki, kıyamet kopmuş, Arasat meydanında toplanmışız Ardımda eshabımla Sırat uzerindeyiz Gordum ki Muhammed Said onumuzden hızlı hızlı gidiyor Defteri de sağ elindedir BoyleceCennet'in kapısına kadar geldik
Hazreti Mahdum Muhammed Said buyurdu ki: Veba gunlerinde babama buyuk musibetlerin vaki' olduğu sıralarda, yani, uc gun icinde ağabeyim HaceMuhammed Sadık, kardeşlerimden Muhammed Ferruh, Muhammed Îsa ve daha başka yakınları ile vefat ettiklerinde, ben de ağır hastalanmıştımNeredeyse umid kesilmişti Hazreti İmam cok uzulduler Bu sırada bir gece Hak teala tarafından kendisine oyle husUsi tecelliler ve zuhUrlar oldu ki, bunların bu musibetleri unutturan ilahi teselli ve mujdeler oldukları bildirildiHazreti İmam buyurdular ki: Rabbimin bu lutuf ve ihsanları arasında iken, manevi bir emir geldi ki: Muhammed Said ile Muhammed Ma'sUm'u getirin!Getirdiler İkisini de dizlerime oturttular Her ikisini de yaşlanmış ve sakalları ağarmış gordum Bana şoyle buyuruldu ki; Bu iki oğlunu sana bağışladım Cok yaşayacaklardırHazreti İmam, Hak tealanın bu lutfundan cok memnun olup kalktılar ve mujde verdiler Halbuki bu iki oğulları henuz yirmi yaşına gelmemişlerdi
Muhammed Said buyurdu ki: Yuksek babam vefatından iki ay kadar once buyurdular ki: Cok derin sırlar bildiriliyor Onları kime anlatayım Siz her zaman burada olmuyorsunuzO gunden itibaren dışarıdaki dersi bırakıp devamlı sohbet ve hizmetlerinde bulundum Kimseden duyulmayan o sırları ve keşfleri dinler oldum O gunlerde bu cinsten olan ihsan ve ikramlar oncekilere kıyasla cok daha fazlaydı Bunlar gizli olup acıklamaya gelmez
Yuksek babamın son hastalıklarında, imameti bana verdikleri zaman, namazda imam olmam sebebiyle, babama ihsan edilen ve ortulmesi lazım olan sırlar bana da akmaya başladı Yuksek babam buyurdular ki: Muhammed Said! Butun bunlar senin imam olman ve namazda one gecmenin bereketleridir Senin bu yuksek ihsanlardan ve derin sırlardan nasibin ve payın tamdır
Hazreti İmam'ın bu iki oğluna, ihsan, merhamet ve muhabbet nazarları son derece idiTenhada ve kalabalıkta sırdaşı, hakikat ve mahrem bilgilerinde muhatabı idiler Dunya işlerinde eminleri, muşavirleri ve mutlak vekilleri, ibadet ve taatlerinde en iyi hizmet edicileri hep bunlardı Dunya ve ahiret husUsunda buyuk yardımcısı Muhammed Said hazretleri idi
Muhammed Said hazretleri saniyesini bile boşa gecirmez, bir gunde yapacağı işleri onceden planlardıVakitlerini şoyle taksim etmişti Sabah namazını kılar, ardından o vakitte okunacak ve yapılacak dua ve vazifeleri okurdu Sonra Allahu tealayı kalbinden zikrederdi İşrak vakti gelince, işrak namazını kılardı Sıcak zamanlarda, gecenin uykusuzluğunu gidermek icin ikiuc saat istirahat ederdi Sonra kalkar, abdest alır, talebeye ders verir, bu hal oğleye kadar devam ederdi Oğle namazını vaktin evvelinde eda eder, sonra hafızdan Kur'anı kerim dinlerdiBitirdikten sonra, kendisi Kur'anı kerim okurdu Bazan da oğle namazından once Kur'anı kerim okur, oğleden sonra ders ile meşgUl olup, bu durum ikindiye kadar devam ederdiSonra yeniden abdest alıp, ikindiyi kılar ve ardından vaz ederdi Bazan ikindiyi kıldıktan sonra husUsi odasına gider, akşama kadar orada kalır, akşam olunca namaz icin cıkar, akşam namazını vaktin evvelinde kılardı Sonra akşam vazifelerini okur, evvabin namazını kılardı Bu namazda uzun sUreler okurdu İmamı Azam hazretlerinin mezhebine gore yatsı vakti girince, yani ufukta beyazlık kaybolunca namazını kılıp, odalarına giderdi Soğuk mevsimlerde gecenin ucte birine kadar yatsı namazını geciktirip, oyle kılardı Gecenin sonuna doğru teheccude kalkardı, namazda uzun sUreler okurdu Coğu zaman teheccud namazının abdesti ile sabah namazını kılardı Her vakitte okunması bildirilen duaları okur, ayrıca vakit belirtilmemiş duaları da okurdu Bunlarla birlikte her gun beş bin kelimei tayyibe okurdu Bu kadar devamlı taat, vakitleri gozetip değerlendirme ve ibadet, insan gucunun dışında idi Buna rağmen, talebenin yetiştirilmesinde eshabıyla sohbetinde, eksiklik ve kusur etmezdi Hak taliblerine feyz sacar, onları ilerletir, yuksek makamlara kavuştururdu Bu yolun talibleri cok uzak memleketlerden huzUruna gelir, yuksek makamlara kavuşurlardı
Sır mahremlerinden cok guvenilir biri anlattı: Bir defa Muhammed Said hazretleri hastalandı Hastalığı uzadıkca ağırlaştı Zayıfladı, bitkin hale geldi Tabibler care bulamadılar Birgun hazreti İmam yolda bir kağıt gordu, eğilip aldı Uzerinde, Allah ismi şerifi yazılıydı Onu opup temiz bir yere koydular Bunun uzerine Allahu teala tarafından kendilerine; Bizim ismimizi yucelttiğin icin, oğlunu sana bağışladık ve hastalığını sıhhate cevirdikdiye ilham edildi ve kısa zamanda o hastalıktan iyileşti
HaceMuhammed Said'in, makam, keramet ve harikulade halleri sayılamıyacak kadar coktur Kalblerden gecenleri bilmede, kabir hallerini keşfte ayrı bir husUsiyeti vardı Bir mesele hakkında bir şey soylese, Allahu teala onun hatırı icin o işi soylediği gibi yaratırdı
HadaratulKuds muellifi, Bedreddin Serhendi hazretleri anlatır: Geniş bir ova gordum Veliler, salihler ve bazı insanlar oraya toplanmıştı HaceMuhammed Said bir taht uzerinde oturuyor ve butun bu kalabalık, ona yuz donmuş onu dinliyordu Bu kalabalığın imamı, buyuğu ve rehberi o idi
Hazreti MuhammedSaid'in bağlılarından olan Vezir Hanın hamile olan hanımı, kendisine bir mektup yazıp; Hak tealanın bana bir erkek evlad vermesi icin teveccuh buyurundedi Hazreti MuhammedSaid dua etti ve cevabında o hanıma; Rahat olun, Allahu teala yakın zamanda sana bir erkek evlad verecektirdiye yazdı Hamile olan o hanım, doğum yapınca, bir oğlu dunyaya geldi
Bir kimsenin oğlu olmek uzereydi Oğlunu cok sevdiği icin, vefatının biraz daha gecikmesini arzu ediyordu Bu sebeple ağlayarak Muhammed Said hazretlerinin huzUruna geldi ve; Ey İmam hazretleri! Allahu teala, hazreti Îsa aleyhisselama oluleri diriltme mucizesini ihsan etti Siz de peygamberlerin aleyhimusselam varislerisiniz Oğlum şu anda olmek uzeredir Haline bir teveccuh buyurmanızı istirham ediyorumdiye yalvardı Muhammed Said bir muddet cevap vermedi, murakabe ettikten sonra başlarını kaldırıp; Oğlunun canı geri geldi, dirildi ve sağlamlaştıbuyurdular O kimse sevinerek evine koştu Evde yerinden kalkamayan, konuşamayan, sekeratı mevt halindeki oğlunu, iyileşmiş buldu
İmamı Rabbani hazretlerinin oğullarına yazdığı bir mektup aşağıdadır:
Allahu tealaya hamd olsun ResUlune salat ve selam olsun Kıymetli oğullarım! Siz ne kadar, bizim sohbetimizi istiyorsanız, ben de o kadar sizi gormek, sizinle konuşmak istiyorum Fakat ne yapalım ki, butun arzular ele gecmiyor
Mısra':
Ruzgar, ekseriye geminin istemediği taraftan eser
Bu asker arasında, isteksiz ve rağbetsiz kalmamda, buyuk faydalar goruyorum Burada bir saat kalmağı, başka yerlerde bir cok saatler kalmaktan daha iyi buluyorum Burada oyle şeyler ele geciyor ki, başka yerlerde bunun zerresine kavuşacağımı zannetmiyorum Buranın marifetlerinin yuksekliği başka, halleri ve makamları ayrıdır Sultanın buradan ayrılmama mani olmasında, yuksek bir kemal kapısı ve hakiki sahibimiz olan Allahu tealanın rızasını buluyorum Kendi saadetimi bu hapiste duşunuyorum Bilhassa bu karışık gunlerde, acaib muameleler ve bu tefrika ve fitne zamanlarında cok garib guzellikler goruyorum Fakat bu şaşılacak yeni ve taze nimetlerin gunden gune akıp gelmesi karşısında oğullarımı duşunuyorum Onlardan uzak kaldığım, onların yanında olamadığım icin kalbim yanıyor, ciğerim kavruluyor Benim istememin, sizin isteğinizden daha fazla olduğunu zannederim MeşhUr sozdur ki: Babanın oğlunu istediği kadar oğul babayı istemezHer ne kadar asalet ve furu' olmak, bunun aksi ise de bu boyledir
Muhammed Haşimi Keşmi anlattı: Bir vakit, halvetde iken İmamıRabbani hazretleri bu fakire; Cok daha yaşayacağımı zannetmiyorum Bu dunyadan goc yakın gorunuyor Muhammed Said'in bu mesnedde yerimde oturmasını istiyorumbuyurdular Bu fakir, onların bu sozlerini oğullarına soyledim Tam bir tevazu ile; Benim gibi bir kabiliyetsiz, boyle şeylere kendimi hicbir zaman layık gormuyorum Hazreti İmam her nereye gitse, kardeşim Muhammed Ma'sUm'u, kendi yerine oturturlar, bana ise, ona hizmet ve uymayı emir buyururlardı Eğer bu umid, babamın yuksek hatırına gelmeseydi boyle buyurmazlardı Ben şehrin dışındaki yuksek dedemin mezarının başında bir hucreye cekilir (yani vefat edersem), bu mesnedi, o gozlerimin nUru Muhammed Ma'sUm'a havale ederimbuyurdular Bu sozleri MuhammedMa'sUm'a arzettim O da ağladı ve şoyle buyurdu: Aziz kardeşim MuhammedSaid beni kendi hizmetine layık gormuyor Hallerin doğruluğuna, ihtiyatlı olmağa, melek ahlaklı olmağa, ilmin kuvvetine ve buna benzer şeylere bakıyorum Kendimi onların en aşağı talebesi buluyorum Kendi saadetimi onlara hizmette goruyorum Bu fakir bu hadiseyi, halvette iken hazreti İmam'a arzettim Cok hoşlarına gitti ve gozleri yaşardı Bu fakire; Goruyormusun, bu iki kardeş arasında nasıl muhabbet ve bağlılık var?buyurdular Onlara dualar eylediler Allah kabUl eylesin
CİNLER
Haşimi Keşmi anlattı: Hazreti MahdumzadeMuhammedSaid bu fakire anlattı: Bir gece kendi evimde, pencereleri icerden kapayıp uyuyordum Gecenin bir kısmı gecmişti ki, bir kimse kuvvetle kapıyı caldı Acaba bu saatte kimdir?diye hayret ettim Her ne kadar; Kim var orada?deyip bağırdıysam da cevap vermedi Kapının yanına gelip, kapıyı acmak istedim O kimse kapıyı kendi tarafına cekti Ben de bana doğru cektim Bu esnada hazreti İmam'ın sesini duydum Bana; MuhammedSaid hazır ol!buyurdular Onların sesi gelir gelmez, kapıdaki zat kayboldu Daha sonra babamın huzUruna gidince, daha ben olayı anlatmadan; Bu gece senin evine cin girip sana eziyet vermek istedi Bunu farkettim, bağırdım ve onu kovdumbuyurdularBuna temasla, hazreti İmam'ın yuksek talebelerinden bir kısmı, onların mubarek dillerinden naklederek şoyle anlattılar: Bir gece evimde, uyumak icin yattım Tam gozlerimi kapayıp, uykuya dalarken, bir cinin bana tesir ve tasarruf etmek istediğini anladım La havle vela kuvvete illa billahmubarek kelimesini okudum Bu kelime ağzımdan cıkar cıkmaz meleklerin gelip, o cini parca parca ettiklerini, yanında olanları etrafımdan koğduklarını ve filan yere goturduklerini gordum
1) HadaratulKuds; s234
2) UmdetulMakamat; s226
3) ZubdetulMakamat; s308
4) Tam İlmihal Seadeti Ebediyye; (49 Baskı) s1121
5) Rehber Ansiklopedisi; c12, s298
6) İslam AlimleriAnsiklopedisi; c16, s117
MUHAMMED SAÎD FARUKÎ
Hindistan'da yetişen buyuk velilerden İslam alimlerinin onderi, gozbebeği, velilerin baş tacı, ariflerin ışığı, tasavvuf bilgilerinin mutehassısı ve İslamın bekcisi olan İmamı Rabbani muceddidi elfi sani Ahmedi FarUki Serhendi hazretlerinin ikinci oğludur Babası gibi buyuk alim ve veli idi 1596 (H 1005) senesinin Şa'ban ayında doğdu
Ahlakının guzelliği, faziletlerinin cokluğu, guler yuzu, yumuşak sozu, işlerinin halis olması ile zinetlenmişti Tahsilini genc yaşında bitirdi Fen ve din ilimlerinde mutehassıs oldu Babasının gayretli calışmaları, yardımları sayesinde, buyuklerin sevgisine ve yuksek hallere kavuştu On yedi yaşında manevi kemalata vasıl oldu Bircok kıymetli kitaplara ta'likler ve haşiyeler yaptı Mişkati Mesabih'e ta'likleri cok kıymetlidir Namazda otururken parmak kaldırmamak icin, Hanefi mezhebine gore yazdığı risalesi şaheserdir Bu eserinde parmak kaldırmamanın daha iyi olduğunu isbat etmiştir Yuksek pederinin garib sırlarına, acaib marifetlerine mahrem idi MektUbatı Saidiyye kitabında yuz mektup vardır 1660 (H1070) senesinde vefat etti
Babası İmamı Rabbani hazretleri buyurdu ki: MuhammedSaid, beş yaşında iken ağır bir hastalığa tutulmuştu Bu hastalığın şiddetli zamanında, kendisine Ne istersin?diye sorulduğunda; Hazreti Hace'yi isterimdedi (Babası İmamı Rabbani hazretlerinin yuksek hocasıBakibillah'ı kastetmişti) Bu durumu Bakibillah hazretlerine arzedilince şoyle buyurdu: Muhammed Said'in hatırı sayılır Bir soz soyledi ve gaybi olarak bizden nisbet aldı
Hace Bakibillah hazretleri, İmamı Rabbani'ye yazdığı mektupların bazılarında, bu oğullarını, şefkat ve merhamet ile anıp dua ederdi Sevdiklerinden birine, Hazreti İmam'ın medhi hakkında yazdığı bir mektupta şoyle yazıyordu: Daha kucuk olan Ahmed'in cocukları, hepsi esrarı ilahidir Şaşılacak, inanılmayacak kabiliyetleri, istidatları vardır Kısaca şecereyi tayyibedirler Allahu teala onları en guzel şekilde yarattıHazreti HaceBakibillah'ın bu şerefli sozleri, butun oğullarının istidat ve kabiliyetlerinin, yaradılışlarının yuksek olduğunu gosteriyor, yuksek derecelere kavuştuklarını haber veriyordu Bu Mahdumzade de buyuyunce, zahiri ilmin tahsili ile meşgUl oldu İlminin bir kısmını, hazreti İmam'ın huzUrunda elde etti Bir kısmını da ağabeyinin yanında kazandı Bazı ilimleri de Şeyh Tahiri Lahori'nin yanında tamamlayıp ikmal etti Akli ve nakli butun ilimlerde tam bir maharet elde etti Bu tahsil esnasında yuksek babalarının tasarruf ve bereketli teveccuhleriyle bu buyuk yola bağlılığı kuvvetlendi ve yuksek hallere kavuştu Butun bu zahiri olgunlukları ve manevi terakkileri on yedi yaşında ikmal edip bitirmişti O zamandan beri akli ve nakli ilimlerde maharet sahibi olup, daima ders okutur, bazı kıymetli kitaplara ilaveler ve haşiyeler yapardı Bunlardan biri MişkatulMesabih'e yaptığı ilavelerdir Hanefi mezhebi imamlarından alınan sağlam hadisleri acık delillerle, doğru şahidlerle, en kıymetli kitaplardan alıp buraya yazmıştır Okuyan alimler, cok beğendiler Onu medhedip, cok dua eylediler Hayali Haşiyesi uzerine de haşiyesi vardır Bu eseri de cok sağlamdır Hatta bunda sırf kendine mahsus sozleri de vardır Zamanının alimleri bu eseri okuyunca, Muhammed Said hazretlerinin son derece ince ilimlere sahib olduğunu kabUl etmişlerdir
Munazarada, butun Hindistan alimlerini susturacak ayrı bir meziyeti vardı Muhammed Haşimi Keşmi bu hususta şoyle anlattı:
Bir gun bu fakir de yanlarında idim Alimlerden biri kendilerinden usUli fıkha dair cok zor bir mesele sordu Bu soruyu, gayet acık ve geniş olarak cevaplandırdı O alim kulağıma eğilip, Bu Mahdumzade'nin, ilimde bir eşi yoktur Biliyor musun?dedi
Yine bir gece, zamanın buyuklerinden biri buyuk bir meclis hazırladı O memleketin alimlerini, meşayıhını ve ileri gelenlerini de davet ettiler O mecliste tazim secdesi ve ibadetteki secdeler hakkında cok derin ilimler ortaya dokuldu Hazreti Mahdumzade MuhammedSaid, aziz kardeşi MuhammedMa'sUm ile beraber bir tarafta idi Alimlerin buyuklerinden kalabalık bir grup bir tarafta idiler Her ilimde sozu en yuksek dereceye getiriyorlardı Mecliste olanlar bunların kim olduklarını bilmek icin kalkıp, yanlarına gelip, bunları seyrediyorlardı Bu iki kardeşi tanımadıklarından, bu azizlerin kim olduklarını soruyorlardı Hazreti İmam'ın oğulları olduklarını oğrenince; Bu vilayet sedefinden ne icin boyle hidayet incileri zuhUra gelmesin?dediler
Yine bu Mahdumzade teşehhudde parmak kaldırmamak hakkında Hanefi mezhebine gore bir risale yazıp, buyurdular ki: Evla olan, parmak kaldırmamaktırParmak kaldırılmasının gerekli olduğunu iddia eden alimler, risaledeki cevaplar karşısında şaşırıp kaldılar
Haşimi Keşmi anlattı: Bir gun hazreti İmam bu iki kardeşin zahiri ve batıni ilimlere sahip olmaları hakkında bu fakire şoyle buyurdular: Oğlum Muhammed Sadık vefat edince, kendi kendime; Zahir ilimlerde bu kadar faziletli, kalb hallerinde bu kadar yuksek oğlu nerede bulurum?dedim Allahu teala ihsan ederek, bu mubarek kardeşini, yuksek ağabeyinin vekili eylediBu ihsanından dolayı Allahu tealaya hamd u senalar olsun
Zamanın alimlerinden Asafı Cahi, akli ilimlerde derin bilgi sahibi olup, cevaplandıramadığı bazı meseleleri Muhammed Said'e arzederdi Allahu tealanın yardımıyla, anında en guzel cevapları alır ici rahatlardı Asafı Cahi zaman zaman Sultan Şah Cihan'ın huzUruna gider, Muhammed Said hazretlerini medh edip; Şeyh Muhammed Said, Muceddidi elfi sani'nin oğludur İlimde babası ile beraberdirderdi Muhammed Said ne zaman sultanın huzUrunda bulunsa, padişah, ondan başkasına dini sual sormazdı Halbuki padişahın meclisinde her zaman yuksek alimler bulunurdu
Muhammed Said hazretleri kalb ilimlerini de, zahir ilimler gibi yuksek babasının sohbetinden elde etti Kemal derecesine kavuşup, bu buyukler yolunda, talipleri yetiştirmek icin babalarından hilafet ve icazet aldı Talebelerin yetişmesi ve terbiyesi ile meşgUl oldu Hatta babaları, omurlerinin sonuna doğru talebeler ile meşgUl olmaktan el cekip, bunları bu oğlu ve diğer oğlu Hace Muhammed Ma'sUm hazretlerine havale ettiler İmamı Rabbani hazretleri, fıkıh bilgileri uzerinde bir meseleyi araştırmak isteyince, bu oğlundan sorardı Verdiği doğru ve sağlam cevaplardan cok hoşlanırdı Ona dua ederdi Bu iki oğlu hakkında; Her kutbun iki imamı olur Siz ikiniz de imamsınızbuyurdular
Yine babası İmamı Rabbani hazretleri, onun hakkında şoyle buyurmuştur: MuhammedSaid, ulemai rasihinden, derin alimlerin onde gelenlerindendir Allahu tealanın halilidir (dostudur) O'nun rahmet hazinesidir Yarın kıyamet gunu rahmet hazinelerinin taksimi ona verilir Şefaat makamından buyuk payı vardır
Tasavvuf yolunda yukselirken ve inerken, kavuştuğum her makamdaMuhammed Said yanımdaydı
İnişte, Abdulkadiri Geylani hazretlerinin makamına geldiğimde gordum ki, MuhammedSaid benimle beraberdir
Yine buyurdu: İkinizi de (MuhammedMa'sUm ile) VilayetiAhmedi makamında buluyorum
Keşf ve muşahede halinde gordum ki, kıyamet kopmuş, Arasat meydanında toplanmışız Ardımda eshabımla Sırat uzerindeyiz Gordum ki Muhammed Said onumuzden hızlı hızlı gidiyor Defteri de sağ elindedir BoyleceCennet'in kapısına kadar geldik
Hazreti Mahdum Muhammed Said buyurdu ki: Veba gunlerinde babama buyuk musibetlerin vaki' olduğu sıralarda, yani, uc gun icinde ağabeyim HaceMuhammed Sadık, kardeşlerimden Muhammed Ferruh, Muhammed Îsa ve daha başka yakınları ile vefat ettiklerinde, ben de ağır hastalanmıştımNeredeyse umid kesilmişti Hazreti İmam cok uzulduler Bu sırada bir gece Hak teala tarafından kendisine oyle husUsi tecelliler ve zuhUrlar oldu ki, bunların bu musibetleri unutturan ilahi teselli ve mujdeler oldukları bildirildiHazreti İmam buyurdular ki: Rabbimin bu lutuf ve ihsanları arasında iken, manevi bir emir geldi ki: Muhammed Said ile Muhammed Ma'sUm'u getirin!Getirdiler İkisini de dizlerime oturttular Her ikisini de yaşlanmış ve sakalları ağarmış gordum Bana şoyle buyuruldu ki; Bu iki oğlunu sana bağışladım Cok yaşayacaklardırHazreti İmam, Hak tealanın bu lutfundan cok memnun olup kalktılar ve mujde verdiler Halbuki bu iki oğulları henuz yirmi yaşına gelmemişlerdi
Muhammed Said buyurdu ki: Yuksek babam vefatından iki ay kadar once buyurdular ki: Cok derin sırlar bildiriliyor Onları kime anlatayım Siz her zaman burada olmuyorsunuzO gunden itibaren dışarıdaki dersi bırakıp devamlı sohbet ve hizmetlerinde bulundum Kimseden duyulmayan o sırları ve keşfleri dinler oldum O gunlerde bu cinsten olan ihsan ve ikramlar oncekilere kıyasla cok daha fazlaydı Bunlar gizli olup acıklamaya gelmez
Yuksek babamın son hastalıklarında, imameti bana verdikleri zaman, namazda imam olmam sebebiyle, babama ihsan edilen ve ortulmesi lazım olan sırlar bana da akmaya başladı Yuksek babam buyurdular ki: Muhammed Said! Butun bunlar senin imam olman ve namazda one gecmenin bereketleridir Senin bu yuksek ihsanlardan ve derin sırlardan nasibin ve payın tamdır
Hazreti İmam'ın bu iki oğluna, ihsan, merhamet ve muhabbet nazarları son derece idiTenhada ve kalabalıkta sırdaşı, hakikat ve mahrem bilgilerinde muhatabı idiler Dunya işlerinde eminleri, muşavirleri ve mutlak vekilleri, ibadet ve taatlerinde en iyi hizmet edicileri hep bunlardı Dunya ve ahiret husUsunda buyuk yardımcısı Muhammed Said hazretleri idi
Muhammed Said hazretleri saniyesini bile boşa gecirmez, bir gunde yapacağı işleri onceden planlardıVakitlerini şoyle taksim etmişti Sabah namazını kılar, ardından o vakitte okunacak ve yapılacak dua ve vazifeleri okurdu Sonra Allahu tealayı kalbinden zikrederdi İşrak vakti gelince, işrak namazını kılardı Sıcak zamanlarda, gecenin uykusuzluğunu gidermek icin ikiuc saat istirahat ederdi Sonra kalkar, abdest alır, talebeye ders verir, bu hal oğleye kadar devam ederdi Oğle namazını vaktin evvelinde eda eder, sonra hafızdan Kur'anı kerim dinlerdiBitirdikten sonra, kendisi Kur'anı kerim okurdu Bazan da oğle namazından once Kur'anı kerim okur, oğleden sonra ders ile meşgUl olup, bu durum ikindiye kadar devam ederdiSonra yeniden abdest alıp, ikindiyi kılar ve ardından vaz ederdi Bazan ikindiyi kıldıktan sonra husUsi odasına gider, akşama kadar orada kalır, akşam olunca namaz icin cıkar, akşam namazını vaktin evvelinde kılardı Sonra akşam vazifelerini okur, evvabin namazını kılardı Bu namazda uzun sUreler okurdu İmamı Azam hazretlerinin mezhebine gore yatsı vakti girince, yani ufukta beyazlık kaybolunca namazını kılıp, odalarına giderdi Soğuk mevsimlerde gecenin ucte birine kadar yatsı namazını geciktirip, oyle kılardı Gecenin sonuna doğru teheccude kalkardı, namazda uzun sUreler okurdu Coğu zaman teheccud namazının abdesti ile sabah namazını kılardı Her vakitte okunması bildirilen duaları okur, ayrıca vakit belirtilmemiş duaları da okurdu Bunlarla birlikte her gun beş bin kelimei tayyibe okurdu Bu kadar devamlı taat, vakitleri gozetip değerlendirme ve ibadet, insan gucunun dışında idi Buna rağmen, talebenin yetiştirilmesinde eshabıyla sohbetinde, eksiklik ve kusur etmezdi Hak taliblerine feyz sacar, onları ilerletir, yuksek makamlara kavuştururdu Bu yolun talibleri cok uzak memleketlerden huzUruna gelir, yuksek makamlara kavuşurlardı
Sır mahremlerinden cok guvenilir biri anlattı: Bir defa Muhammed Said hazretleri hastalandı Hastalığı uzadıkca ağırlaştı Zayıfladı, bitkin hale geldi Tabibler care bulamadılar Birgun hazreti İmam yolda bir kağıt gordu, eğilip aldı Uzerinde, Allah ismi şerifi yazılıydı Onu opup temiz bir yere koydular Bunun uzerine Allahu teala tarafından kendilerine; Bizim ismimizi yucelttiğin icin, oğlunu sana bağışladık ve hastalığını sıhhate cevirdikdiye ilham edildi ve kısa zamanda o hastalıktan iyileşti
HaceMuhammed Said'in, makam, keramet ve harikulade halleri sayılamıyacak kadar coktur Kalblerden gecenleri bilmede, kabir hallerini keşfte ayrı bir husUsiyeti vardı Bir mesele hakkında bir şey soylese, Allahu teala onun hatırı icin o işi soylediği gibi yaratırdı
HadaratulKuds muellifi, Bedreddin Serhendi hazretleri anlatır: Geniş bir ova gordum Veliler, salihler ve bazı insanlar oraya toplanmıştı HaceMuhammed Said bir taht uzerinde oturuyor ve butun bu kalabalık, ona yuz donmuş onu dinliyordu Bu kalabalığın imamı, buyuğu ve rehberi o idi
Hazreti MuhammedSaid'in bağlılarından olan Vezir Hanın hamile olan hanımı, kendisine bir mektup yazıp; Hak tealanın bana bir erkek evlad vermesi icin teveccuh buyurundedi Hazreti MuhammedSaid dua etti ve cevabında o hanıma; Rahat olun, Allahu teala yakın zamanda sana bir erkek evlad verecektirdiye yazdı Hamile olan o hanım, doğum yapınca, bir oğlu dunyaya geldi
Bir kimsenin oğlu olmek uzereydi Oğlunu cok sevdiği icin, vefatının biraz daha gecikmesini arzu ediyordu Bu sebeple ağlayarak Muhammed Said hazretlerinin huzUruna geldi ve; Ey İmam hazretleri! Allahu teala, hazreti Îsa aleyhisselama oluleri diriltme mucizesini ihsan etti Siz de peygamberlerin aleyhimusselam varislerisiniz Oğlum şu anda olmek uzeredir Haline bir teveccuh buyurmanızı istirham ediyorumdiye yalvardı Muhammed Said bir muddet cevap vermedi, murakabe ettikten sonra başlarını kaldırıp; Oğlunun canı geri geldi, dirildi ve sağlamlaştıbuyurdular O kimse sevinerek evine koştu Evde yerinden kalkamayan, konuşamayan, sekeratı mevt halindeki oğlunu, iyileşmiş buldu
İmamı Rabbani hazretlerinin oğullarına yazdığı bir mektup aşağıdadır:
Allahu tealaya hamd olsun ResUlune salat ve selam olsun Kıymetli oğullarım! Siz ne kadar, bizim sohbetimizi istiyorsanız, ben de o kadar sizi gormek, sizinle konuşmak istiyorum Fakat ne yapalım ki, butun arzular ele gecmiyor
Mısra':
Ruzgar, ekseriye geminin istemediği taraftan eser
Bu asker arasında, isteksiz ve rağbetsiz kalmamda, buyuk faydalar goruyorum Burada bir saat kalmağı, başka yerlerde bir cok saatler kalmaktan daha iyi buluyorum Burada oyle şeyler ele geciyor ki, başka yerlerde bunun zerresine kavuşacağımı zannetmiyorum Buranın marifetlerinin yuksekliği başka, halleri ve makamları ayrıdır Sultanın buradan ayrılmama mani olmasında, yuksek bir kemal kapısı ve hakiki sahibimiz olan Allahu tealanın rızasını buluyorum Kendi saadetimi bu hapiste duşunuyorum Bilhassa bu karışık gunlerde, acaib muameleler ve bu tefrika ve fitne zamanlarında cok garib guzellikler goruyorum Fakat bu şaşılacak yeni ve taze nimetlerin gunden gune akıp gelmesi karşısında oğullarımı duşunuyorum Onlardan uzak kaldığım, onların yanında olamadığım icin kalbim yanıyor, ciğerim kavruluyor Benim istememin, sizin isteğinizden daha fazla olduğunu zannederim MeşhUr sozdur ki: Babanın oğlunu istediği kadar oğul babayı istemezHer ne kadar asalet ve furu' olmak, bunun aksi ise de bu boyledir
Muhammed Haşimi Keşmi anlattı: Bir vakit, halvetde iken İmamıRabbani hazretleri bu fakire; Cok daha yaşayacağımı zannetmiyorum Bu dunyadan goc yakın gorunuyor Muhammed Said'in bu mesnedde yerimde oturmasını istiyorumbuyurdular Bu fakir, onların bu sozlerini oğullarına soyledim Tam bir tevazu ile; Benim gibi bir kabiliyetsiz, boyle şeylere kendimi hicbir zaman layık gormuyorum Hazreti İmam her nereye gitse, kardeşim Muhammed Ma'sUm'u, kendi yerine oturturlar, bana ise, ona hizmet ve uymayı emir buyururlardı Eğer bu umid, babamın yuksek hatırına gelmeseydi boyle buyurmazlardı Ben şehrin dışındaki yuksek dedemin mezarının başında bir hucreye cekilir (yani vefat edersem), bu mesnedi, o gozlerimin nUru Muhammed Ma'sUm'a havale ederimbuyurdular Bu sozleri MuhammedMa'sUm'a arzettim O da ağladı ve şoyle buyurdu: Aziz kardeşim MuhammedSaid beni kendi hizmetine layık gormuyor Hallerin doğruluğuna, ihtiyatlı olmağa, melek ahlaklı olmağa, ilmin kuvvetine ve buna benzer şeylere bakıyorum Kendimi onların en aşağı talebesi buluyorum Kendi saadetimi onlara hizmette goruyorum Bu fakir bu hadiseyi, halvette iken hazreti İmam'a arzettim Cok hoşlarına gitti ve gozleri yaşardı Bu fakire; Goruyormusun, bu iki kardeş arasında nasıl muhabbet ve bağlılık var?buyurdular Onlara dualar eylediler Allah kabUl eylesin
CİNLER
Haşimi Keşmi anlattı: Hazreti MahdumzadeMuhammedSaid bu fakire anlattı: Bir gece kendi evimde, pencereleri icerden kapayıp uyuyordum Gecenin bir kısmı gecmişti ki, bir kimse kuvvetle kapıyı caldı Acaba bu saatte kimdir?diye hayret ettim Her ne kadar; Kim var orada?deyip bağırdıysam da cevap vermedi Kapının yanına gelip, kapıyı acmak istedim O kimse kapıyı kendi tarafına cekti Ben de bana doğru cektim Bu esnada hazreti İmam'ın sesini duydum Bana; MuhammedSaid hazır ol!buyurdular Onların sesi gelir gelmez, kapıdaki zat kayboldu Daha sonra babamın huzUruna gidince, daha ben olayı anlatmadan; Bu gece senin evine cin girip sana eziyet vermek istedi Bunu farkettim, bağırdım ve onu kovdumbuyurdularBuna temasla, hazreti İmam'ın yuksek talebelerinden bir kısmı, onların mubarek dillerinden naklederek şoyle anlattılar: Bir gece evimde, uyumak icin yattım Tam gozlerimi kapayıp, uykuya dalarken, bir cinin bana tesir ve tasarruf etmek istediğini anladım La havle vela kuvvete illa billahmubarek kelimesini okudum Bu kelime ağzımdan cıkar cıkmaz meleklerin gelip, o cini parca parca ettiklerini, yanında olanları etrafımdan koğduklarını ve filan yere goturduklerini gordum
1) HadaratulKuds; s234
2) UmdetulMakamat; s226
3) ZubdetulMakamat; s308
4) Tam İlmihal Seadeti Ebediyye; (49 Baskı) s1121
5) Rehber Ansiklopedisi; c12, s298
6) İslam AlimleriAnsiklopedisi; c16, s117