iltasyazilim
FD Üye
Münacat; sözcük anlamı fısıldamak ve gizlice birisine bir şeyler uyarlamak olan Arapça kökenli bir kelimedir Ben burada kelime anlamından ziyade, tasavvufta fakat kullanış şekline tarafından münacatı ele alacağım
Münacat tasavvufta yaratıcıya (Allah) ’ a yakarma anlamında kullanılır Bu itibarla yazılan manzum, nazım ya da nesir yazılara bahşedilen addır Münacatın temel amacı, Allahın kudreti karşısında kulun kendi varlığının ne değin zayıf olduğunu ayrım edip; işlediği günahlara rağmen bağışlanma istemesi mantığına dayanır Tevhidle çok benzeşse de birbirine karıştırılmaması gerekir Münacatta Allah ’ın kudretine boyun eğme; tevhidde ise Allah ’ın yarattıklarına hayran almak esastır aynı zamanda tevhid keza Allah ’ın birliğini kabul etmek ve buna kanaât getirmektir
Münacatın birincil örnekleri İslam sonrası Arap edebiyatında görülür Hz Muhammed (sav) bazı duaları tasavvuf münacatına esas olmuştur Birincil münacat örneği olarak Hz Ali ’nin münacatı gösterilir sonradan İran (Fars) edebiyatına geçmiş ve ilk örneği Hâce Abdullah Herevi göre ortaya koyulmuştur Bundan daha sonra adeta her şairin eserlerinde münacat örneklerine eşit gelinir daha sonra münacat örnekleri Türk edebiyatında görülmeye başlanmıştır
Münacat Arap edebiyatında yazılırken sanat ikinci planda tutulurdu fakat İran ve Türk edebiyatlarına girmesiyle birlikte Münacat aynı zamanda sanatlı olarak işlenmeye başlamış ve son halini almıştır En bilinen Münacat örnekleri : Mesnevi –* Mevlana Celaleddin Rumi, Fuzuli, Ali Şir Nevai, Şeyhi, Adli, Necib, Esrar Büyükbaba kadar ortaya koyulan münacatlardır
Hem Türk edebiyatında Kutadgu Bilig ’ de bir münacat örneği olarak yazılmamış olsa da eserin başında oysa bazı metinler münacat örneği taşımaktadırlar( Ulu Tanrının övgüsü, Peygamberin övgüsü*, Dört Sahabenin Övgüsü)
Türk edebiyatında münacat Batı edebiyatlarının etkisiyle birazcık daha değişime uğramıştır Bundan Böyle münacatlar yalnızca Allah ’a yakarma bağışlama dileme biçiminde değil bunun yanında yaratıcıdan istekte bulunmak ve bundan tövbe etmek şekliyle de işlenmeye başlanmıştır Bu dönemin önemli münacat yazarları ise; Şinasi, Ziya Paşa ve Mehmet Akif Ersoy ‘dur Günümüzde de münacat örnekleri görülmektedir Şayet de en bilineni İsmet Özel ’e ait münacattır
Sözlük:
Manzum: Duygu ve düşüncelerin sanatlı bir şekilde, uyaklı olarak anlatılmasına manzum denir Mısralardan oluşur fakat her manzum şiir değildir
Nazım: Belli bir ölçü ve kalıp başlıca alınarak yapılmış yazınsal ürünlerdir Bütün şiir türleri nazımdır
Nesir: Ölçüsüz yazılan bütün imlâ şekillerini kapsar Roman, hikaye, test bunun örneklerindendir
Haşretmek: Arapça kökenli bu sözcüğün Türkçe tam karşılığı olmasa da ayıtmak anlamı taşımaktadır
*Peygamberin Övgüsü
Esirgeyen Rabbim, insanların en seçkini ve en iyisi sevgili Peygamberi yolladı O, karanlık gecede halka meşale idi; ışığı seni aydınlattı O Tanrı ’nın davetçisi idi, sen bu sayede içten yola girdin ey yiğit! Onun tek dileği ümmeti idi Gece gündüz Tanrı ’dan her zaman seni isted; şimdi sen onu öv ve rızasını dile Onun tüm kaygısı ümmeti, ümmetinin azaptan kurtulması idi Ana – babadan daha merhametliydi ümmetine O ümmeti üstüne Tanrı ’nın rahmeti idi O, bu kara yerde de azizdi mavi gökte de; Tanrı onu yüceltmiştiOnun yoluna gönlümü bağladım, onun sözlerine gönülden inandım İlahi benim gönlümü gözet! Beni sevgili Peygamberle birlikte haşret! Kıyamette dolunay gibi yüzünü göster ve bana şefaatçi kıl ! (Yusuf Has Hacip)
Litaratür:
Yusuf Has Hacip Kutadgu bilig
Diyanet İşleri diyanetgovtr
Türk Dil Kurumu
Münacat tasavvufta yaratıcıya (Allah) ’ a yakarma anlamında kullanılır Bu itibarla yazılan manzum, nazım ya da nesir yazılara bahşedilen addır Münacatın temel amacı, Allahın kudreti karşısında kulun kendi varlığının ne değin zayıf olduğunu ayrım edip; işlediği günahlara rağmen bağışlanma istemesi mantığına dayanır Tevhidle çok benzeşse de birbirine karıştırılmaması gerekir Münacatta Allah ’ın kudretine boyun eğme; tevhidde ise Allah ’ın yarattıklarına hayran almak esastır aynı zamanda tevhid keza Allah ’ın birliğini kabul etmek ve buna kanaât getirmektir
Münacatın birincil örnekleri İslam sonrası Arap edebiyatında görülür Hz Muhammed (sav) bazı duaları tasavvuf münacatına esas olmuştur Birincil münacat örneği olarak Hz Ali ’nin münacatı gösterilir sonradan İran (Fars) edebiyatına geçmiş ve ilk örneği Hâce Abdullah Herevi göre ortaya koyulmuştur Bundan daha sonra adeta her şairin eserlerinde münacat örneklerine eşit gelinir daha sonra münacat örnekleri Türk edebiyatında görülmeye başlanmıştır
Münacat Arap edebiyatında yazılırken sanat ikinci planda tutulurdu fakat İran ve Türk edebiyatlarına girmesiyle birlikte Münacat aynı zamanda sanatlı olarak işlenmeye başlamış ve son halini almıştır En bilinen Münacat örnekleri : Mesnevi –* Mevlana Celaleddin Rumi, Fuzuli, Ali Şir Nevai, Şeyhi, Adli, Necib, Esrar Büyükbaba kadar ortaya koyulan münacatlardır
Hem Türk edebiyatında Kutadgu Bilig ’ de bir münacat örneği olarak yazılmamış olsa da eserin başında oysa bazı metinler münacat örneği taşımaktadırlar( Ulu Tanrının övgüsü, Peygamberin övgüsü*, Dört Sahabenin Övgüsü)
Türk edebiyatında münacat Batı edebiyatlarının etkisiyle birazcık daha değişime uğramıştır Bundan Böyle münacatlar yalnızca Allah ’a yakarma bağışlama dileme biçiminde değil bunun yanında yaratıcıdan istekte bulunmak ve bundan tövbe etmek şekliyle de işlenmeye başlanmıştır Bu dönemin önemli münacat yazarları ise; Şinasi, Ziya Paşa ve Mehmet Akif Ersoy ‘dur Günümüzde de münacat örnekleri görülmektedir Şayet de en bilineni İsmet Özel ’e ait münacattır
Sözlük:
Manzum: Duygu ve düşüncelerin sanatlı bir şekilde, uyaklı olarak anlatılmasına manzum denir Mısralardan oluşur fakat her manzum şiir değildir
Nazım: Belli bir ölçü ve kalıp başlıca alınarak yapılmış yazınsal ürünlerdir Bütün şiir türleri nazımdır
Nesir: Ölçüsüz yazılan bütün imlâ şekillerini kapsar Roman, hikaye, test bunun örneklerindendir
Haşretmek: Arapça kökenli bu sözcüğün Türkçe tam karşılığı olmasa da ayıtmak anlamı taşımaktadır
*Peygamberin Övgüsü
Esirgeyen Rabbim, insanların en seçkini ve en iyisi sevgili Peygamberi yolladı O, karanlık gecede halka meşale idi; ışığı seni aydınlattı O Tanrı ’nın davetçisi idi, sen bu sayede içten yola girdin ey yiğit! Onun tek dileği ümmeti idi Gece gündüz Tanrı ’dan her zaman seni isted; şimdi sen onu öv ve rızasını dile Onun tüm kaygısı ümmeti, ümmetinin azaptan kurtulması idi Ana – babadan daha merhametliydi ümmetine O ümmeti üstüne Tanrı ’nın rahmeti idi O, bu kara yerde de azizdi mavi gökte de; Tanrı onu yüceltmiştiOnun yoluna gönlümü bağladım, onun sözlerine gönülden inandım İlahi benim gönlümü gözet! Beni sevgili Peygamberle birlikte haşret! Kıyamette dolunay gibi yüzünü göster ve bana şefaatçi kıl ! (Yusuf Has Hacip)
Litaratür:
Yusuf Has Hacip Kutadgu bilig
Diyanet İşleri diyanetgovtr
Türk Dil Kurumu