iltasyazilim
FD Üye
“MÜRŞİD
(AYDINLATAN)
MÜRŞİD, KURÂN’DIR!
Bir safsata dolaşıyor ortada;
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytan’tır!
Evet,doğruYalnız, MÜRŞİD KUR’ÂN ‘DIR!
Eğer mürşidin Kur’ân değilse“Mürşid aydınlatan demektirseni aydınlatan bilgi kaynağı Kur’ân değilse, sen vehmine hayaline kendi düşüncende tasavvurunda yarattıklarına tâbi olursun, bunun sonucunda da gerekenleri yapmadığı için helâk olursun, demektir bunun manâsı!
Bizler Kur’ân ‘dan öğrendiklerimizianlayabildiğimiz kadarını sizlerle paylaşırız
Bizler dediğimiz kim?
Yani kendini merakı dolayısıyla bu konuya vermişbu konuda birtakım çalışmalar yapan kişiler,bizler!
Bizler kelimesi;şu işin bir okuluna girelimbu işin eğitimini yapılım bu işten iyi para kazanalım deyip de bu konuyla ilgilenenler değil,meslek olarak dinle ilgilenenler değil,profesyonel olarak para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçenler değil!
Mevlâna para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçmedi!
Yunus para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçmedi
Hacı Bektâşı Veli para kazanmak için dinle ilgilenme yolunu seçmedi!
Allah’ın ilmini fıtri kabiliyeti ve istidadı dolayısıyla araştırıp onu insanlarla karşılıksız olarak paylaşma yoluna gidenleri kastediyorum,ben“bizler kelimesiyle!
Köyündeki Bilgeye ulaşıp sormuşlar
— Üstad, mürşidi olmayanın mürşidi şeytandırdeniyor Ne dersin sen? Mürşidimiz yoksa, illâki biz şeytana mı tâbiyiz?
— Siz bu açıklamayı, gidip bir mürşid bulup ona tâbi olmak diye anlıyorsunuz, değil mi?
— Evet Üstad Başka nasıl anlayabiliriz ki?
— “Mürşid isminin mânâsı “aydınlatan anlamındadır Önce bunu iyi anlayın!
Kur’ân, cehâleti “karanlıkla, ilmi ise “nur kelimesiyle sembolleştirmiştir
Yani, senin cehâlet karanlığının aydınlatılması işini yapana “mürşid denmiştir “İrşad etme “aydınlatmadır
VEHMİNE TÂBİ OLANIN MÜRŞİDİ İSE
ŞEYTANDIR!
Şimdi diğer taraftan farkedelim ki Karanlıkta kalmış, önünü, yolunu, geleceğini göremeyen adam ne yapar? Elbette “ZAN üzere hareket ederek bir tarafa yönelir
Hatırla ki, Kur'ân daima “ZAN üzere hareket etmeyi yermiştir İnsanların gerçek ve yakîn üzere hareket etmelerini önermiştir
“ZANnın kökeninde ise “VEHİM vardır!
“Vehim ise insanın ilimakılmantık doğrultusundan sapıp, “ZAN üzere DUYGULARI, şartlanmaları ve buna dayanan değer yargılarıyla hareket etmesine yol açar
“VEHME tâbi olmanın Kur'an’daki anlatım veya tâbiri “ŞEYTÂNİYETe tâbi olmaktır
Şeytan diye bir kavim yoktur; “şeytanlaşmış cin kavmi vardır Bu yüzden “ŞEYTÂNİYETE BÜRÜNMÜŞ cin ve insan topluluğundan bahsedilir ki, Kur’ân’da bundan sakınmamızı tavsiye eder
İnsanın aklı durur, mantığı zayıflarsa, artık ilmin gereğini değil; bedensel dürtülerinin ve duygularının gereğini “VEHMİNİN oluşturduğu bir şekilde açığa çıkan “ZANlarına göre ortaya koyar Ki, bu da onun “Mürşidinin şeytan olması benzetmesiyle anlatılır
İlimakılmantık çizgisini bırakarak bedensel dürtüler ve duygular yolunda davranışlar ortaya koyan kişi, şeytanı mürşid edindiği için de helâk olur!
“ALLAH için harcayamadığı varlığını bedensel dürtüleri ve duygular doğrultusunda harcayanlar, elbette ki bunun sonucunda hüsrana uğrayacaklardır
EbuCehil de Hazreti Muhammed’i tanıyor, hemen hergün O’nu görüyordu; ama O’nun getirdiklerine tâbi olmadığı için; “vehim ve “zannı terkedip yani “şeytana tâbi olmayı bırakıp, Rasûl’ün getirdiği ilimakıliman çizgisine girmediği için hüsrana uğramıştır
Demek ki, “HEVÂSINI İLÂH EDİNEN, bedensel dürtüleri ve duyguları doğrultusunda hareket edenler, kimi tanımış olurlarsa olsunlar, sonuçta hüsrana uğrayacaklardır, “şeytâniyete tâbi oldukları için
Bilmem yeterince açık oldu mu?
“BAŞ OLMA HEVESİNDEN GEÇEMEMİŞ OLANLARIN
TASAVVUF ÖNDERLİKLERİ
“Baş olma hevesinden geçememiş olanların tasavvuf önderlikleri, tabiatının sigara arzusunu terk edemeyen şeyhlerinki gibidir Onların alâmeti, kendi müntesibi olmayanları suçlamak ve aşağılamaktır!
Kendine bağlı olmayanlara gayrı gözüyle bakarak; onları, kendine bağlanmadıkça ayrı görüp, onların dedikodularını yapan takım başları, çelik çomak oyunlarına devam etsinler! Bunun farkına varmayan müntesipleri de, onların âkıbetine mustahak olurlar elbette
Akıllı olan, ayırımcılığın olduğu hiçbir takım ve grupta yer almaz!
İman ehlinin dedikodusunu yapan bizden değildir!
Benliğini terk etmiş olan zâtta dedikodu ve gıybet kesinlikle olmaz!
Orijin varken kopya çevresinde toplananlar, kopyanın kopyası olmaktan öteye geçemezler!
Orijin yalnızca “Allah Rasûlüdür!
MEHDİLER ÇOĞALDIĞINDA(!) İMAN SAHİPLERİ NE YAPMALI?
“Âhir zamansa bu yaşadığımız devir; depremler artacak ve sıklaşacak; mehdi(?)ler çoğalacak; cinler(UFO) yeryüzünde görülür hâle gelecek; tanrı olduğunu iddia edecek varlıklar seyredilecektir
Ne mutlu o iman sahiplerine ki
Âlemlere rahmet olan Allah Rasulü'nün uyarılarını dikkate alarak aldatıcılara kanmaz; Kur’ân esaslarını “Kur’ân'ın ruhuna göre değerlendirerek yaşamına yön verir Geçici dünya menfaatleri için dünya kavgasına girmez!
UZAKTAN KONTROL İLE KİMSE TERBİYE EDİLEMEZ!
Hayâli kavramlardan arınınız!… Uzaklardan bir kontrol ile kimse elini oynatasıya terbiye edilemez!…
Duyguların yanlış değerlendirmelerin uzaktan hokuspokusla düzeltilebileceği, ancak gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayâldir!
Yaşam biçiminizin ve davranışlarınızdaki yanlışların kontrolü, asla mümkün değildir Bunu ancak ilminiz kadarıyla siz başarabilirsiniz!
TÂBİ OLUNACAK TEK ZÂT,
RASÛLLLAH’TIR!
Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanırlar ama tâbi olunacak tek zât, Rasùlullah' tır!
SADECE KURÂN’A MÜRİD OLUN!
Deriz ki;
“Siz sadece, Efendimizi örnek alınız; ve KUR’ÂN ’I MÜRŞİD kabul ederek, O’na mürid olunuz! Çünkü Kur’ân, sizi, sadece Efendimize tâbi olmakla, mükellef kılmıştır!
Eğer, kendi kendine bir şeyler yapamıyorsan, bir bileni, bir öze ermişi ara!
Çeşme senin ayağına gelmez, susadıysan, sen çeşmeyi ara ve ona git! O sana yol gösterir!
“BİZ DÜNYANIN SEMÂSINI YILDIZLARLA DONATTIK VE BÜTÜN ŞEYTANLARDAN KORUDUK (3767)
Bilenler, öze ermişler, gökteki yıldızlar misâlidir Tefekkür semâsının yıldızlarıdır onlar!
Onlar artık şeytanlardan, bütün menfaat duygularından, kötü düşüncelerden sıyrılmış, cinlerin dahi ulaşamayacağı mertebelere yerleşmişlerdir Allah dostlarından, korunmuşlardan olmuşlardır
Artık sen, onlardan biriyle yolunu doğrult!
“YILDIZLA ONLAR HİDÂYET BULURLAR (1616)
Duymadın mı Efendimizin sözünü;
«Ashabım gökteki yıldızlar misâlidir; hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz!»
buyurduğunu
Öyle ise, sen, o gerçek yolu kendin bulamıyorsan, bu yıldızlarla bul Onlardan sual et bilmediklerini
Rehberin, Efendimiz; MÜRŞİDİN, KUR’ÂN, râbıtan, Zâtı Hak olsun!
Bil ki, hiç bir fânî mürşid olamaz ve değildir!
O kişilerin her biri, en ziyade, Efendimizin vârisleridir Varislere ise, ancak o kişilikde olanlar kalabilir Öyle ise;
“RASÛLÜN ÜZERİNDE TEBLİĞDEN BAŞKA VAZİFE YOKTUR(599)
Âyetinde bulunduğu gibi; ki bu gerçeği Muhyiddini A’rabî (selâm ona) de Füsus nâm kitabında belirtmiştir sadece tebliğciden, ikaz ediciden, müjdeleyiciden, şahidden başka bir şey değilken; kimin haddinedir , şeyhlik, mürşidlik iddiasına kalkışmak!
Kur’ân ’da, kendisine “mürşid diye hitap edilmemiş; “mürşidim dememiş Efendimiz önümüzde dururken; bazı kişilerin böyle bir davaya kalkışmaları, elbette ki, bir hikmettir!
Ne hayrettir, ve ne hikmettir, ki daha “nefslerini tanımamış; sigarayı bile terkedememiş kişiler, GERÇEK MÜRŞİD KUR’ÂN’ın, vasfını üzerlerine alıyor, kendilerini O’nun yerine koyuyorlar!
Bir zaman ki, baykuşlar güneşi tarif ediyor!
Fakat, şurası bilinsin ki, vakit tamam olmuş, yolların birleşmesi zamanı gelmiştir!
Yakın bir zamanda, «YA EYYÜHEL MÜDDESİR» âyetinin işaret ettiği tecellinin örtüsü kaldırılacak, iddia sahibi kişiler, kendilerini tanıyacaklardır
Bize müsaade, ancak bu kadardır bugün için! Rab gerçeği ortaya çıkartıcıdır
Muhterem kişi,
İşte bütün bunlardan dolayıdır ki; bilenleri, öze ermişleri bul ve onlardan sor; fakat kimseye bağlanma!
Efendimiz, Hz Muhammed Aleyhisselâm’ı, Efendi bil kendine; bağlan O’nun ruhaniyetine, MÜRŞİDİN, KUR’ÂN; Dostun da “ALLAH olsun!
Bil ki veren, verdirten hep O’dur!
Rab diler bir şey verirse, kimse mâni olamaz Rab sana bir şeyi nasib etmedi ise de, bütün yaradılmışlar bir araya gelse onu sana veremezler!
Eğer verir derlerse, zaten o nasibindedir de ondan deriz Vermem de deselerdi, o gene seni bulacaktı! Çünkü, her verilen şey dahi, bir tecelli olduğu için; sende zuhur edecek tecelliler tamama ermeden, sen ölmezsin Artık idrake çalış bunu!
MÜRŞİDE BAĞLANMAK, İLME BAĞLANMAKTIR!
“Tarikata girip şeyhe bağlanma denen olay bugünkü uygulamada görülen taklitçi zihniyet uygulaması değildir!
“Şeyhe bağlanmak demek şudur:
Orijinal adı “şeyhin, mürşiddir Bu kelimenin anlamı ise, aydınlatandemektir! Aydınlanma ise, asla taklit ile olmayıp, yanlızca tahkik ile gerçekleşir
“Kişinin bir mürşide bağlanması demek, o kişinin kendisini aydınlatacak bir fâniyi bulup, onun kendisine tutacağı ilim ışığına perdesini kapatmaması demektir
“Mürşide bağlanmak, ilme bağlanmaktır, orijinal anlamıyla; ki, ilmin elde edilmesi de ancak, araştırma, soruşturma, hakikatı arayıp bulma şeklinde gerçekleşir
Bugünkü tarikat uygulamalarıyla, gerçek mürşid tâlip uygulamasının isim benzerliğinden başka uyar tarafı yoktur kanaatime göre!
Teslimiyet, körü körüne denileni yap diye anlaşılıyor ki günümüzde, bana göre bu anlayış da yanlıştır İnsan beynini, aklını, en geniş şekilde kullanarak ancak hedefine varabilir
“Teslimiyet demek; kişinin kendisini İLME, İRFANA teslim etmesi demektir Ayakkabı boyayıp, havlu tutmak demek değil; anlayışındayım
Bilgiden istifade etmek ayrı şeydir, tâbi olmak ayrı şey Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanırlar ama tâbi olunacak tek Zât Rasûlullah'tır!
Ben tahkike erecek gücü aklı kendimde bulamıyorum diyenler, diledikleri kişinin görüşlerinin yolundan gidebilirler Ama hataları ve sevapları kendileri sırtlanarak!
Öbür tarafta, “ben şuna tâbi olmuştum da ondan dolayı bu yanlış fikre kapıldım ya da “şu yanlış davranışı ortaya koydum gibi bir mazeret geçerli olmayacaktır
Kişinin sorularının bittiği yer, onun tatmin olma noktasıdır Buna da duygularla değil akılla erişilir!
Hz Muhammed aklı olanlara ve ilmi duyguyla değil akılla değerlendirebileceklere yararlı olmuştur
Duygu ve şartlanmalarla O'na yanaşanlar ise neticede O'na karşı cephede yer almışlardır
Dostlar , ilme sarılan kurtuluşa erer
Kişilere sarılanın işi ise şansa kalmıştır!
Sağlam yoldan gitmek isteyen daima akıl ve mantığını kullanarak ilim yolunu seçsin
YETİŞTİRİCİNİN İRFANI
Yetiştiricinin irfanını anlamak istiyorsan, seni neye yönlendirdiğine bak
Her şeyin rücû edeceği TEKe mi; fiiller fâsit dairesine mi?
Ahmed Hulûsi
alıntıdıır
(AYDINLATAN)
MÜRŞİD, KURÂN’DIR!
Bir safsata dolaşıyor ortada;
Mürşidi olmayanın mürşidi şeytan’tır!
Evet,doğruYalnız, MÜRŞİD KUR’ÂN ‘DIR!
Eğer mürşidin Kur’ân değilse“Mürşid aydınlatan demektirseni aydınlatan bilgi kaynağı Kur’ân değilse, sen vehmine hayaline kendi düşüncende tasavvurunda yarattıklarına tâbi olursun, bunun sonucunda da gerekenleri yapmadığı için helâk olursun, demektir bunun manâsı!
Bizler Kur’ân ‘dan öğrendiklerimizianlayabildiğimiz kadarını sizlerle paylaşırız
Bizler dediğimiz kim?
Yani kendini merakı dolayısıyla bu konuya vermişbu konuda birtakım çalışmalar yapan kişiler,bizler!
Bizler kelimesi;şu işin bir okuluna girelimbu işin eğitimini yapılım bu işten iyi para kazanalım deyip de bu konuyla ilgilenenler değil,meslek olarak dinle ilgilenenler değil,profesyonel olarak para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçenler değil!
Mevlâna para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçmedi!
Yunus para kazanmak için dinle ilgilenmeyi seçmedi
Hacı Bektâşı Veli para kazanmak için dinle ilgilenme yolunu seçmedi!
Allah’ın ilmini fıtri kabiliyeti ve istidadı dolayısıyla araştırıp onu insanlarla karşılıksız olarak paylaşma yoluna gidenleri kastediyorum,ben“bizler kelimesiyle!
Köyündeki Bilgeye ulaşıp sormuşlar
— Üstad, mürşidi olmayanın mürşidi şeytandırdeniyor Ne dersin sen? Mürşidimiz yoksa, illâki biz şeytana mı tâbiyiz?
— Siz bu açıklamayı, gidip bir mürşid bulup ona tâbi olmak diye anlıyorsunuz, değil mi?
— Evet Üstad Başka nasıl anlayabiliriz ki?
— “Mürşid isminin mânâsı “aydınlatan anlamındadır Önce bunu iyi anlayın!
Kur’ân, cehâleti “karanlıkla, ilmi ise “nur kelimesiyle sembolleştirmiştir
Yani, senin cehâlet karanlığının aydınlatılması işini yapana “mürşid denmiştir “İrşad etme “aydınlatmadır
VEHMİNE TÂBİ OLANIN MÜRŞİDİ İSE
ŞEYTANDIR!
Şimdi diğer taraftan farkedelim ki Karanlıkta kalmış, önünü, yolunu, geleceğini göremeyen adam ne yapar? Elbette “ZAN üzere hareket ederek bir tarafa yönelir
Hatırla ki, Kur'ân daima “ZAN üzere hareket etmeyi yermiştir İnsanların gerçek ve yakîn üzere hareket etmelerini önermiştir
“ZANnın kökeninde ise “VEHİM vardır!
“Vehim ise insanın ilimakılmantık doğrultusundan sapıp, “ZAN üzere DUYGULARI, şartlanmaları ve buna dayanan değer yargılarıyla hareket etmesine yol açar
“VEHME tâbi olmanın Kur'an’daki anlatım veya tâbiri “ŞEYTÂNİYETe tâbi olmaktır
Şeytan diye bir kavim yoktur; “şeytanlaşmış cin kavmi vardır Bu yüzden “ŞEYTÂNİYETE BÜRÜNMÜŞ cin ve insan topluluğundan bahsedilir ki, Kur’ân’da bundan sakınmamızı tavsiye eder
İnsanın aklı durur, mantığı zayıflarsa, artık ilmin gereğini değil; bedensel dürtülerinin ve duygularının gereğini “VEHMİNİN oluşturduğu bir şekilde açığa çıkan “ZANlarına göre ortaya koyar Ki, bu da onun “Mürşidinin şeytan olması benzetmesiyle anlatılır
İlimakılmantık çizgisini bırakarak bedensel dürtüler ve duygular yolunda davranışlar ortaya koyan kişi, şeytanı mürşid edindiği için de helâk olur!
“ALLAH için harcayamadığı varlığını bedensel dürtüleri ve duygular doğrultusunda harcayanlar, elbette ki bunun sonucunda hüsrana uğrayacaklardır
EbuCehil de Hazreti Muhammed’i tanıyor, hemen hergün O’nu görüyordu; ama O’nun getirdiklerine tâbi olmadığı için; “vehim ve “zannı terkedip yani “şeytana tâbi olmayı bırakıp, Rasûl’ün getirdiği ilimakıliman çizgisine girmediği için hüsrana uğramıştır
Demek ki, “HEVÂSINI İLÂH EDİNEN, bedensel dürtüleri ve duyguları doğrultusunda hareket edenler, kimi tanımış olurlarsa olsunlar, sonuçta hüsrana uğrayacaklardır, “şeytâniyete tâbi oldukları için
Bilmem yeterince açık oldu mu?
“BAŞ OLMA HEVESİNDEN GEÇEMEMİŞ OLANLARIN
TASAVVUF ÖNDERLİKLERİ
“Baş olma hevesinden geçememiş olanların tasavvuf önderlikleri, tabiatının sigara arzusunu terk edemeyen şeyhlerinki gibidir Onların alâmeti, kendi müntesibi olmayanları suçlamak ve aşağılamaktır!
Kendine bağlı olmayanlara gayrı gözüyle bakarak; onları, kendine bağlanmadıkça ayrı görüp, onların dedikodularını yapan takım başları, çelik çomak oyunlarına devam etsinler! Bunun farkına varmayan müntesipleri de, onların âkıbetine mustahak olurlar elbette
Akıllı olan, ayırımcılığın olduğu hiçbir takım ve grupta yer almaz!
İman ehlinin dedikodusunu yapan bizden değildir!
Benliğini terk etmiş olan zâtta dedikodu ve gıybet kesinlikle olmaz!
Orijin varken kopya çevresinde toplananlar, kopyanın kopyası olmaktan öteye geçemezler!
Orijin yalnızca “Allah Rasûlüdür!
MEHDİLER ÇOĞALDIĞINDA(!) İMAN SAHİPLERİ NE YAPMALI?
“Âhir zamansa bu yaşadığımız devir; depremler artacak ve sıklaşacak; mehdi(?)ler çoğalacak; cinler(UFO) yeryüzünde görülür hâle gelecek; tanrı olduğunu iddia edecek varlıklar seyredilecektir
Ne mutlu o iman sahiplerine ki
Âlemlere rahmet olan Allah Rasulü'nün uyarılarını dikkate alarak aldatıcılara kanmaz; Kur’ân esaslarını “Kur’ân'ın ruhuna göre değerlendirerek yaşamına yön verir Geçici dünya menfaatleri için dünya kavgasına girmez!
UZAKTAN KONTROL İLE KİMSE TERBİYE EDİLEMEZ!
Hayâli kavramlardan arınınız!… Uzaklardan bir kontrol ile kimse elini oynatasıya terbiye edilemez!…
Duyguların yanlış değerlendirmelerin uzaktan hokuspokusla düzeltilebileceği, ancak gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayâldir!
Yaşam biçiminizin ve davranışlarınızdaki yanlışların kontrolü, asla mümkün değildir Bunu ancak ilminiz kadarıyla siz başarabilirsiniz!
TÂBİ OLUNACAK TEK ZÂT,
RASÛLLLAH’TIR!
Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanırlar ama tâbi olunacak tek zât, Rasùlullah' tır!
SADECE KURÂN’A MÜRİD OLUN!
Deriz ki;
“Siz sadece, Efendimizi örnek alınız; ve KUR’ÂN ’I MÜRŞİD kabul ederek, O’na mürid olunuz! Çünkü Kur’ân, sizi, sadece Efendimize tâbi olmakla, mükellef kılmıştır!
Eğer, kendi kendine bir şeyler yapamıyorsan, bir bileni, bir öze ermişi ara!
Çeşme senin ayağına gelmez, susadıysan, sen çeşmeyi ara ve ona git! O sana yol gösterir!
“BİZ DÜNYANIN SEMÂSINI YILDIZLARLA DONATTIK VE BÜTÜN ŞEYTANLARDAN KORUDUK (3767)
Bilenler, öze ermişler, gökteki yıldızlar misâlidir Tefekkür semâsının yıldızlarıdır onlar!
Onlar artık şeytanlardan, bütün menfaat duygularından, kötü düşüncelerden sıyrılmış, cinlerin dahi ulaşamayacağı mertebelere yerleşmişlerdir Allah dostlarından, korunmuşlardan olmuşlardır
Artık sen, onlardan biriyle yolunu doğrult!
“YILDIZLA ONLAR HİDÂYET BULURLAR (1616)
Duymadın mı Efendimizin sözünü;
«Ashabım gökteki yıldızlar misâlidir; hangisine uyarsanız hidâyeti bulursunuz!»
buyurduğunu
Öyle ise, sen, o gerçek yolu kendin bulamıyorsan, bu yıldızlarla bul Onlardan sual et bilmediklerini
Rehberin, Efendimiz; MÜRŞİDİN, KUR’ÂN, râbıtan, Zâtı Hak olsun!
Bil ki, hiç bir fânî mürşid olamaz ve değildir!
O kişilerin her biri, en ziyade, Efendimizin vârisleridir Varislere ise, ancak o kişilikde olanlar kalabilir Öyle ise;
“RASÛLÜN ÜZERİNDE TEBLİĞDEN BAŞKA VAZİFE YOKTUR(599)
Âyetinde bulunduğu gibi; ki bu gerçeği Muhyiddini A’rabî (selâm ona) de Füsus nâm kitabında belirtmiştir sadece tebliğciden, ikaz ediciden, müjdeleyiciden, şahidden başka bir şey değilken; kimin haddinedir , şeyhlik, mürşidlik iddiasına kalkışmak!
Kur’ân ’da, kendisine “mürşid diye hitap edilmemiş; “mürşidim dememiş Efendimiz önümüzde dururken; bazı kişilerin böyle bir davaya kalkışmaları, elbette ki, bir hikmettir!
Ne hayrettir, ve ne hikmettir, ki daha “nefslerini tanımamış; sigarayı bile terkedememiş kişiler, GERÇEK MÜRŞİD KUR’ÂN’ın, vasfını üzerlerine alıyor, kendilerini O’nun yerine koyuyorlar!
Bir zaman ki, baykuşlar güneşi tarif ediyor!
Fakat, şurası bilinsin ki, vakit tamam olmuş, yolların birleşmesi zamanı gelmiştir!
Yakın bir zamanda, «YA EYYÜHEL MÜDDESİR» âyetinin işaret ettiği tecellinin örtüsü kaldırılacak, iddia sahibi kişiler, kendilerini tanıyacaklardır
Bize müsaade, ancak bu kadardır bugün için! Rab gerçeği ortaya çıkartıcıdır
Muhterem kişi,
İşte bütün bunlardan dolayıdır ki; bilenleri, öze ermişleri bul ve onlardan sor; fakat kimseye bağlanma!
Efendimiz, Hz Muhammed Aleyhisselâm’ı, Efendi bil kendine; bağlan O’nun ruhaniyetine, MÜRŞİDİN, KUR’ÂN; Dostun da “ALLAH olsun!
Bil ki veren, verdirten hep O’dur!
Rab diler bir şey verirse, kimse mâni olamaz Rab sana bir şeyi nasib etmedi ise de, bütün yaradılmışlar bir araya gelse onu sana veremezler!
Eğer verir derlerse, zaten o nasibindedir de ondan deriz Vermem de deselerdi, o gene seni bulacaktı! Çünkü, her verilen şey dahi, bir tecelli olduğu için; sende zuhur edecek tecelliler tamama ermeden, sen ölmezsin Artık idrake çalış bunu!
MÜRŞİDE BAĞLANMAK, İLME BAĞLANMAKTIR!
“Tarikata girip şeyhe bağlanma denen olay bugünkü uygulamada görülen taklitçi zihniyet uygulaması değildir!
“Şeyhe bağlanmak demek şudur:
Orijinal adı “şeyhin, mürşiddir Bu kelimenin anlamı ise, aydınlatandemektir! Aydınlanma ise, asla taklit ile olmayıp, yanlızca tahkik ile gerçekleşir
“Kişinin bir mürşide bağlanması demek, o kişinin kendisini aydınlatacak bir fâniyi bulup, onun kendisine tutacağı ilim ışığına perdesini kapatmaması demektir
“Mürşide bağlanmak, ilme bağlanmaktır, orijinal anlamıyla; ki, ilmin elde edilmesi de ancak, araştırma, soruşturma, hakikatı arayıp bulma şeklinde gerçekleşir
Bugünkü tarikat uygulamalarıyla, gerçek mürşid tâlip uygulamasının isim benzerliğinden başka uyar tarafı yoktur kanaatime göre!
Teslimiyet, körü körüne denileni yap diye anlaşılıyor ki günümüzde, bana göre bu anlayış da yanlıştır İnsan beynini, aklını, en geniş şekilde kullanarak ancak hedefine varabilir
“Teslimiyet demek; kişinin kendisini İLME, İRFANA teslim etmesi demektir Ayakkabı boyayıp, havlu tutmak demek değil; anlayışındayım
Bilgiden istifade etmek ayrı şeydir, tâbi olmak ayrı şey Bütün insanlar her dalda birbirlerinden yararlanırlar ama tâbi olunacak tek Zât Rasûlullah'tır!
Ben tahkike erecek gücü aklı kendimde bulamıyorum diyenler, diledikleri kişinin görüşlerinin yolundan gidebilirler Ama hataları ve sevapları kendileri sırtlanarak!
Öbür tarafta, “ben şuna tâbi olmuştum da ondan dolayı bu yanlış fikre kapıldım ya da “şu yanlış davranışı ortaya koydum gibi bir mazeret geçerli olmayacaktır
Kişinin sorularının bittiği yer, onun tatmin olma noktasıdır Buna da duygularla değil akılla erişilir!
Hz Muhammed aklı olanlara ve ilmi duyguyla değil akılla değerlendirebileceklere yararlı olmuştur
Duygu ve şartlanmalarla O'na yanaşanlar ise neticede O'na karşı cephede yer almışlardır
Dostlar , ilme sarılan kurtuluşa erer
Kişilere sarılanın işi ise şansa kalmıştır!
Sağlam yoldan gitmek isteyen daima akıl ve mantığını kullanarak ilim yolunu seçsin
YETİŞTİRİCİNİN İRFANI
Yetiştiricinin irfanını anlamak istiyorsan, seni neye yönlendirdiğine bak
Her şeyin rücû edeceği TEKe mi; fiiller fâsit dairesine mi?
Ahmed Hulûsi
alıntıdıır