iltasyazilim
FD Üye
Mûsa Sedrani Özet Olarak Hayatı
Meşhur velîlerden On ikinci asırda yaşamıştır Şihâbüddîni Sühreverdî hazretlerinin oğlu şöyle anlatmıştır:
Bir hac seferinde babamla berâberdik Kâbe'yi tavâf ederken Mağribli bir şeyh gördüm Sohbetinden bereketlenmek için insanlar, huzûrunda toplanıyor, ziyâretine geliyordu Beni de o zâta tanıtıp; Bu Şihâbüddîni Sühreverdî'nin oğludurdediler Bana merhaba deyip başımdan öptü ve hayır duâ etti Onun duâsının bereketini dâimâ kendimde gördüm Ümid ederim ama, onun duâsının bereketine âhirette de kavuşurum Beni o zâta tanıtanlara bu zâtın kim olduğunu sordum Bu zâta Şeyh Mûsâ derlerdiye cevap verdiler Tavaftan sonradan babama; Oğlun Şeyh Mûsâ ile görüştüdediklerinde, babam fazla memnun olup, bana duâ etti Şeyh Mûsâ'nın üstünlüğünden bahsetti
Şeyh Mûsâ'nın talebelerinden biri; Onun Kur'ânı kerîmi çok hatmetmesi doğrudur Bunu daha evvelden işitmiştim Hatırıma bu nasıl olur, diye gelmişti Bir gece onunla birlikte Kâbe'yi tavâf ettim Tavâfdan sonra HacerülEsvedi öptü Oturup Kur'ânı kerîm okumaya başladı Fâtiha sûresinden başlayıp, Hacerülesvedden Kâbe'nin kapısı karşısına dek dört adımlık yeri yürüyene değin kısa zamanda bir hatmi tamamladı Ben harf harf tâkip ettimdedi Babam ve orada yer alan cemâat bu sözleri dinleyip kabûl ettiler Bunun üzerine babam Şihâbüddîni Sühreverdî'ye; Bu hal zamânın genişlemesi kâbilinden ve evliyâda hâsıl olan bir hal midir?dedim Babam; Öyledirdedi Bu hâdiseyi isbat için de şöyle anlattı:
ŞeyhüşŞüyûh İbni Sekîne'nin kuyumculuk yapan bir müridi vardı Bu mürid, Cumâ günleri dervişlerin, talebelerin seccâdelerini câmiye getirir, namazdan sonradan da toplayıp dergâha götürürdü Yine bir Cumâ günü seccâdeleri alıp birbirine bağladı Dicle Nehri kenarına gitti Gusül abdesti edinmek için nehre girdi Suya girip çıkınca baktı ve oranın Dicle Nehri olmadığını fark etti Burası neresidir?diye bir kimseden sorunca; Mısır'dır ve bu nehir Nil Nehridirdediler Hayret edip, oradan şehre gitti Bir kuyumcu dükkanına vardı Üzerinde sâdece örtünecek dek bir bez vardı Kuyumcu onun da kuyumcu olduğunu ve başından acâib bir hâdisenin geçtiğini anladı Ona hoş muâmele yapıp evine götürdü Onu kızı ile nikâhladı Bu evlilikten üç çocuğu oldu Bu hal üzere yedi sene geçti Bir gün Nil Nehrine gidip suya girdi Sudan başını çıkarınca, kendini Dicle kenarında buldu Yedi sene önce suya girdiği yer ve elbiseleri de koyduğu yerde duruyordu Elbiselerini giyinip dergâha gitti Dervişlerin seccâdelerini bağladığı gibi buldu Ona çabuk ol cemâat mescide girmeye başladı demeleri üzerine, seccâdeleri mescide götürdü Namazdan sonra da dergâha döndü Başından geçen hâle fazla şaşırmış bir halde evine döndü Hanımı; Misâfirler için balık pişirmemizi istemiştin Balık pişti hazır, misâfirleri getirdedi Gidip misâfirleri getirdi balık yediler
Sonra hocası İbni Sekîne'nin evine gidip, başından geçen hâdiseyi anlattı Mısır'daki çocuklarını gidip getirbuyurdu Bilâhare gidip getirdi Hocası ona; Sen Dicle'ye girdiğin sırada hatırında ne vardı?diye sorunca; Hatırımda meâlen; Rabbinin indinde bir gün, saydığınızdan bin yıl gibidirbuyrulan âyeti kerîme vardı Bunu düşünüyordumdedi Hocası; Bu hal, Allahü teâlânın rahmetidir Senin müşkülünün halli ve îmânının tashihidir Allahü teâlâ bâzı kullarına kasıtlı olarak almak üzere zamânı böyle uzun yapmaya ve yeniden kısa göstermeye kâdirdirbuyurdu *
Meşhur velîlerden On ikinci asırda yaşamıştır Şihâbüddîni Sühreverdî hazretlerinin oğlu şöyle anlatmıştır:
Bir hac seferinde babamla berâberdik Kâbe'yi tavâf ederken Mağribli bir şeyh gördüm Sohbetinden bereketlenmek için insanlar, huzûrunda toplanıyor, ziyâretine geliyordu Beni de o zâta tanıtıp; Bu Şihâbüddîni Sühreverdî'nin oğludurdediler Bana merhaba deyip başımdan öptü ve hayır duâ etti Onun duâsının bereketini dâimâ kendimde gördüm Ümid ederim ama, onun duâsının bereketine âhirette de kavuşurum Beni o zâta tanıtanlara bu zâtın kim olduğunu sordum Bu zâta Şeyh Mûsâ derlerdiye cevap verdiler Tavaftan sonradan babama; Oğlun Şeyh Mûsâ ile görüştüdediklerinde, babam fazla memnun olup, bana duâ etti Şeyh Mûsâ'nın üstünlüğünden bahsetti
Şeyh Mûsâ'nın talebelerinden biri; Onun Kur'ânı kerîmi çok hatmetmesi doğrudur Bunu daha evvelden işitmiştim Hatırıma bu nasıl olur, diye gelmişti Bir gece onunla birlikte Kâbe'yi tavâf ettim Tavâfdan sonra HacerülEsvedi öptü Oturup Kur'ânı kerîm okumaya başladı Fâtiha sûresinden başlayıp, Hacerülesvedden Kâbe'nin kapısı karşısına dek dört adımlık yeri yürüyene değin kısa zamanda bir hatmi tamamladı Ben harf harf tâkip ettimdedi Babam ve orada yer alan cemâat bu sözleri dinleyip kabûl ettiler Bunun üzerine babam Şihâbüddîni Sühreverdî'ye; Bu hal zamânın genişlemesi kâbilinden ve evliyâda hâsıl olan bir hal midir?dedim Babam; Öyledirdedi Bu hâdiseyi isbat için de şöyle anlattı:
ŞeyhüşŞüyûh İbni Sekîne'nin kuyumculuk yapan bir müridi vardı Bu mürid, Cumâ günleri dervişlerin, talebelerin seccâdelerini câmiye getirir, namazdan sonradan da toplayıp dergâha götürürdü Yine bir Cumâ günü seccâdeleri alıp birbirine bağladı Dicle Nehri kenarına gitti Gusül abdesti edinmek için nehre girdi Suya girip çıkınca baktı ve oranın Dicle Nehri olmadığını fark etti Burası neresidir?diye bir kimseden sorunca; Mısır'dır ve bu nehir Nil Nehridirdediler Hayret edip, oradan şehre gitti Bir kuyumcu dükkanına vardı Üzerinde sâdece örtünecek dek bir bez vardı Kuyumcu onun da kuyumcu olduğunu ve başından acâib bir hâdisenin geçtiğini anladı Ona hoş muâmele yapıp evine götürdü Onu kızı ile nikâhladı Bu evlilikten üç çocuğu oldu Bu hal üzere yedi sene geçti Bir gün Nil Nehrine gidip suya girdi Sudan başını çıkarınca, kendini Dicle kenarında buldu Yedi sene önce suya girdiği yer ve elbiseleri de koyduğu yerde duruyordu Elbiselerini giyinip dergâha gitti Dervişlerin seccâdelerini bağladığı gibi buldu Ona çabuk ol cemâat mescide girmeye başladı demeleri üzerine, seccâdeleri mescide götürdü Namazdan sonra da dergâha döndü Başından geçen hâle fazla şaşırmış bir halde evine döndü Hanımı; Misâfirler için balık pişirmemizi istemiştin Balık pişti hazır, misâfirleri getirdedi Gidip misâfirleri getirdi balık yediler
Sonra hocası İbni Sekîne'nin evine gidip, başından geçen hâdiseyi anlattı Mısır'daki çocuklarını gidip getirbuyurdu Bilâhare gidip getirdi Hocası ona; Sen Dicle'ye girdiğin sırada hatırında ne vardı?diye sorunca; Hatırımda meâlen; Rabbinin indinde bir gün, saydığınızdan bin yıl gibidirbuyrulan âyeti kerîme vardı Bunu düşünüyordumdedi Hocası; Bu hal, Allahü teâlânın rahmetidir Senin müşkülünün halli ve îmânının tashihidir Allahü teâlâ bâzı kullarına kasıtlı olarak almak üzere zamânı böyle uzun yapmaya ve yeniden kısa göstermeye kâdirdirbuyurdu *