Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Müslümanca yaşamaya dair hatırlanası 12 husus...

Müslümanca yaşamaya dair hatırlanası 12 husus...

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Aklımız erdiğinden beri kendimizi “Müslüman biliyoruz Öyle ki “Sen Müslüman değilsin! sözünü hakaret sayıyoruz İslam’ın beş şartını ezberden saymaya hazırız Yeri geliyor “Müslüman olmayanları hizaya çekmeye hevesleniyoruz Günahkârları “emri bilmaruf ve nehyi ani’l münkerle ütülemek için fırsat kolluyoruz Aramızdan birileri gayri Müslimlere azıcık empati beslemeye kalksa, “diyalogcu ve “işbirlikçi etiketiyle paspas ediyoruz Günahkâr da olsa bir insanın anlaşılması gerektiğini ağzından kaçırıverse benim gibi biri, bir çırpıda “light Müslümanlaşıyor, tribünlere oynamakla, birilerine “şirin gözükme ikiyüzlülüğüyle suçlanıyor
Şu ana kadar yukarıda saydığım ve sayamadığım etiketlerin bir çoğunu aldım Bu satırlar bittiğinde aklıma gelmeyenleri de almayı göze aldım Aşağıda yazdıklarım, şu “hazır Müslümanlığımızı ve “doğuştan edindiğimiz imanımızı “fabrika ayarlarına geri dönerek yeniden yüklemeye bir çağrıdır Hemen belirtmeliyim ki, bu konuda üstadım Said Nursî’dir Hiçbir yerinde “Biz Müslümanlar “Dinimiz der ki… diye bir ifade bulamayacağınız Risalei Nur’unihtimal ki kimi Risale okuyucularının da karşı çıkacağı‘Müslüman’ı ve ‘Mümin’i ‘insan olmak’tan başlayarak yeniden inşa eden söylemiyle formatlanmış aklımın ürünleridir:
1 “Bizim dinimiz dediğimiz İslam tüm insanlığa hitap etmekte ve tüm varoluşu tanımlamaktadır İslam varlığın estetik kodlarıyla barışık yaşamanın adıdır “Biz diye bildiklerimiz de “başkaları diye ötelediklerimiz de İslam’a sahip olmakla değil İslam’a tâbi olmakla yükümlüdür İslam, bize ait değil, “bizim dinimiz değil; biz İslam’a aidiz
2 Takva sahibi olmak, Allah’a daha yakın olmaktır Allah’a yakınlığı ancak Allah bilir ve Allah ölçer O yakınlığın bir rengi ve tonu yoktur Kimse kendisini başkalarına göre “koyu Müslüman, bir başkasını da kendisine göre “light ya da “ılımlı sayamaz Hele de dinde daha “ileri olan biri “geride kaldığını düşündüğü birilerini aşağılayamaz Kılık kıyafetiyle, zikri ve tarikatıyla, camiye gidiş sıklığı ve Kur’ân’dan daha çok sayfa okumakla kendini “daha muttaki bilenler, daha az “takva bildiklerine tepeden bakamaz Çünkü, Allah’la olmak, Allah’ı yanına çekip başkaları üzerinde Allah adına otorite kullanmak değildir Allah’a daha yakın olan, Allah’a muhatap olmanın sorumluluğuyla daha çok titrer Sapma tehlikesini daha yakınlarında bilerek daha çok duyarlılık yüklenir, daha çok tövbe etme ihtiyacı duyar Daha çok sevildiğini bilerek, o sevgiyi yitirme mahcubiyetini daha çok taşır Başkalarından önce kendine çekidüzen verir Kendi hatalarını sayıp dökmekten hatalarından dolayı başkalarına sövüp saymaya fırsat bulmaz Kendi ayıplarını bilmenin mahcubiyetiyle başkalarını kınamaya yüzü kalmaz Daha az günahkâr olan daha çok günahkâr olana düşman olmaz Aksine o günaha kendisinin de sapabileceğini hatırlar, günahtan korkar, günahkâra acır Günahkârın günahına bakıp kendisini temize çıkarmaya kalkmaz Kendini günahtan uzak tuttuğu için gururlanmak yerine sadece Rabbine şükreder “Ben çarşaflıyım sen değilsin çarşafından ayrıcalık çıkarmaz “Ben namaz kılıyorum, sen bara gidiyorsun ama türü dışlamalara prim vermez
3 İslam ilk insanla başlamıştır İslam, her insanla yeniden başlar Her insan, İslam’a teslim olma borçludur Teslimiyet borcunu tam olarak ödeyip alacaklı duruma geçmiş biri de olmadı henüz Hazreti Peygamber (asm) bile “Sana hakkıyla şükredemedik… diyerek hakkını hakkını veremediğini belirtir Öyleyse, kendini doğuştan “Müslüman bilen bizlerin Müslümanlığımıza bir mirasmış gibi yaslanıp “başkalarına üstünlük taslama hakkı yok Tam da bu yüzden, “Allah indinde din İslam’dır mealindeki ayete “Allah indinde ben ne kadar Müslümanım? diye kendimizi sorgulayacak bir sorumlulukla muhatap oluruz “Allah indinde din İslam’dır ayetini “Allah indinde sadece Müslümanlar makbuldür; o da biziz! diye anlarsak, ayetin anlamını ıskalarız, teslim olma sorumluluğunu üzerimizden atarız Hıristiyan diye bildiğim adamın Allah indindeki makbuliyetini sorgulamaktan daha öncelikli olan, Müslüman diye bildiğim benim Allah indindeki makbuliyetimi sorgulamaktır Önceliğimi böyle bilirsem, Allah indinde adam olmak için umutlanırım Öbür türlüsü kendime başkalarının hataları üzerinden erdem biçmeye kalkmaktır ki, baştan adam olmanın yolunu kendime kapatırım
4 Kur’ân “bizim diye kendi kültürümüze hapsedeceğimiz, ulusal kimliğimizin etiketi, kişisel anlayışlarımızın kalkanı yapacağımız nostaljik bir hatıra değildir Kur’ân, Yaratıcı’nın tüm insanlığa hitabıdır İnsanlığın ortak paydasıdır Vahiy, müslümanların tarafını tutmaz Müslümanları daha çok sözlerine tâbi olmaya çağırır Hitabı “insanlık ailesinedir: “Yâ eyyühennâs… “Yâ eyyühe’l insan… Hitabı “iman etme çabası içinde olan herkese yöneliktir “Yâ eyyühellezîne âmenu…ey iman edenler… şeklindeki hitapları, kendilerini mümin bilenleri onaylamak için değil, o onayı hak edecek iman etme eyleminin hakkını vermeye çağrıdır Kur’ân “bizim kitabımız diye yanımıza çekerek başkaları karşısında kullanacağımız bir koz değil, başkalarından çok biz muhataplarını anlama, kavrama, yaşama sorumluluğuyla borçlandırır Kur’ân’dan üstünlük alacaklı değiliz; Kur’ân’a sorumluluk borçluyuz Kitab’a yaslanmamız, Kitab’la uslanmamız gerekir Kitab’ına uydurmak değil, Kitab’a uymak beklenir Müslümanlardan
5 İnsan gibidir Kur’ân; kendisine ne kadar ilgi gösterilirse o da o kadar ilgi gösterir Ne kadar ciddiye alınırsa, o kadar derinden söyler sözlerini “Bizim kitabımız diyerek kendilerini Kur’ân’ın muhatabı sayan bizler, Kur’ân’a başkalarından daha çok ilgi borçluyuz Kur’ân üzerinden kendine ayrıcalıklar biçmeler, üstünlükler devşirmeler Müslüman’ın işi değil Müslüman’a düşen Kitab’ın hakkını vermektir; Kitab üzerinden hak talep etmek değil Hal böyle olunca, “Hıristiyanlar ve Yahudiler kendi kitaplarını tahrif etmişler gerekçesinin ardına saklanıp ona buna “diyalogcu demelerle kendimizi temize çıkarmak boş iş… Artık ayetleri aklımızca tasnif etmeyi bırakmalı, aklımızı ayetlere vurup aklımızı dönüştürmeye bakmalıyız
6 İmanın şartları arasında Tevrat’a ve İncil’e de iman etmek vardır “Kitaplara iman etmek İncil’e ve Tevrat’a inanmayı içerir Peygamberlere iman etmek, İsa Aleyhisselam’ı da Mûsa Aleyhisselam’ı da “bizim peygamberimiz bilmek demeye gelir Kim demiş “onlar başkalarının Peygamberi diye Hiç olmazsa, “Bizim Kitabımızda bu iki peygamberin sözünün sözümüz edildiğini bilelim de susalım İncil de, Tevrat da, İncil’in ve Tevrat’ın takipçileri de bir şekilde bir yerde bir gerçeği dillendiriyorsa, o gerçeğe sırt dönmek, yok saymak, dudak bükmek insanlığa sığar mı? İnsanlığa sığmayan Müslümanlığa sığar mı?
7 İslam, kimin elinde olursa olsun doğru ve güzel olana taraftar olma duyarlılığıdır Müslüman bir ülkede yaşamaya dayanıp, Müslüman bir ebeveynden doğmaya yaslanıp İslam’ı kendi taraftarımız eylemek, çantada keklik görmek değildir Çin’de de olsa, Çince de söylense, “kitapsız bir Çinli’nin dudağından dökülüyor da olsa, hikmet yitiğimizdir Bulunduğu yerde görüp almak, başımıza taç etmek İslam’ın şartıdır Çirkin ve batıl söz, şeyhimizin dudağında da olsa, zulüm ve aşağılama kardeşimizin elinden de gelse, karşısındayız, “münkerimizdir, bize ait değildir “Biz Müslümanız, haklıyız; onlar Hıristiyan, Yahudi ve kâfir; haksızlar kolaycılığı daha konforlu geliyor olabilir ama işe yaramaz Bu yaklaşım İslam’ı sadece “Müslüman taraftarlığı olarak tarif eder; kimseyi hakkıyla İslam etmez
8 Gariptir ki, ülkemizde “misyonerlike açıkça ve topluca tepki gösterirken, ahlaksızlığa ve dinsizliğe karşı pek suskunuzdur Çünkü “misyonerler “bizim dinimize karşı “kendi dinlerini takdim ederler Türklere ait olmayan bir dinin propagandası “kanımıza dokunur Ama Türkleştirildiği için tüm “millîler ahlaksızlık da olsa benimsenebilir Meselâ, “millî ise “piyangoya ses çıkmaz, “millî içki olduğu sürece rakıya laf edilmez Mesele hakikatin izinden yürümekse, “bize ait olan ve “bize ait olmayan diye bir ayırım yoktur Hakikat bize ait değil, biz hakikate ait olmalıyız Kaldı ki Hıristiyan misyonerinin bize Hz İsa’yı ve Hz Meryem’i daha iyi anlatması mümkün müdür ki? “Biz bir Müslüman olarak İsa Aleyhisselam’a misyonerden daha çok tâbi değil miyiz? Hazreti Meryem’i nice papaz ve rahipten daha iyi ve net tanıyor değil miyiz? Kur’ân’da Peygamberimiz Muhammed Mustafa (asm) annesi hakkında tek bir kelime yokken, İsa Aleyhisselam’ın annesi hakkında tek başına sûre var değil midir? Herkese ve her millete ait olan İslam’ı “millîleştirirsek, işte o zaman misyonerlerin düştüğü hataya düşeriz; Hıristiyanlaşırız, Yahudileşiriz Hıristiyanlardan çekineceğimize Hıristiyanlaşmaktan çekinmeli değil miydik? Yahudilerin hepsini insafsızca lanetli ilan edene kadar içimizdeki Yahudileşme eğilimine karşı canla başla direnmeli değil miyiz?
9 “Onlar kitaplarını tahrif etmiş, biz öyle bir şey yapmadık ki… diyerek, Kur’ân’ın tarifiyle “Ehli Kitab olan Hıristiyan ve Yahudileri hepten kâfir edip kendimizi hepten aklamak yok İslam’da Tamam; “Tevrat ve İncil ile Yahudi ve Hıristiyanlar arasında tahrifilişkisi var Onlar Kitab'ı tahrif ettiler Muharref bir Kitab'a inanmaya tepki gösteriyoruz Müslümanlar olarak Haklıyız elbette Ancak, Kur'ân ile Müslümanlar arasındaki ilişkiyi tarif eden tehcire de aynı derecede tepki göstermemiz gerekmez mi? Kur'ân'ın tarifiyle (2530) Müslümanlar da Kitab'ı “mehcur etmiştir Yani Kitab'a “son kullanma tarihi geçmiş, miadı dolmuş, tedavülden kalkmış kalp para muamelesi yapmaktadırlar Kitab'ı tahrif etmeye gösterdiğimiz tepkinin hiç olmazsa onda birini tehcir etmeye göstermemiz gerekmez mi? Üstelik tahrif başkalarının cürmü tehcir bizim cürmümüzdür Müslüman’a kendi kusurunu başkalarından daha büyük bilmek düşüyor değil mi?
10 “Emri bi’lmaruf, nehyi ani’lmünker doğru bildiğimizi başkalarına emretmek, yanlış bildiğimizi başkalarına yasaklamak değildir Bildiğimiz doğru ve yanlışlar önce kendi yakamıza yapışmamızı gerektirir “Ben ne kadar doğruyu yaşıyorum? diye kendini sorgulatır Başkalarına doğruyu “emretmenin en doğru, en sahici ve en etkili yolu, kendine doğruyu emretmektir, kendi nefsinde doğruyu yaşamaktır “Emri bi’lmaruf, nehyi ani’lmünker başkalarına jandarma yapmaz bizi Yoksa, merhemini başına sürmeyen kel gibi çaresiz ve komik oluruz Bir kişiden “kendi marufu bildiği bir işi yapması istenir ancak Namaz kılmayı kendine “maruf yani “güzel bir borç bilmiyorsa kişi, ona namazı emretmek sadece zorlama olur “Emretmek demek, ona namazın güzelliğini anlatacak zarafeti kuşanmaktır Namazı “emretmek, namaz kılan biri olarak namazımızla başkalarına örnek olmakla başlar Namazı başkalarına emreden daha çok kendine namaz kıldırır, kendini namazla daha çok adam kılar Namaz kılmayandan daha çok secde eder Başkalarını uyarırken, kendi kıyafetine, kendi anlayışına, kendi cemaatine, kendinden yana olmaya çağırmaz insanı, Rabbine çağırır Hakikati anlatmanın karşılığında kendine taraftarlık ücreti istemez Çok iyi bilir ki Rabbi “ücret istemeyenlere tâbi olmaya çağırır insanları
11 Bu vesileyle, Kur’ân’ın “kötülerden söz ederken de, “kötülerin kötülükleriyle meşgul olmaya değil, kötüler karşısında da iyi olmaya, kötülüklerden uzak durmaya çağırdığını hatırlamak gerek Örneğin, Musa ve Harun Aleyhimüsselâm’ı “azgın Firavun karşısında “yumuşak sözlü olmaya çağırırken, kendi elçilerine sorumluluk yükler Firavun üzerinden Mûsa’ca (as) duruşu öğretir bize Bu durumda, Elçi’lerin izinden yürüdüğünü söyleyen “bizleri de Firavun’un nasıl bir adam olduğu değil Firavun karşısında nasıl bir adam olunacağı ilgilendirir Mevlana’nın hatırlatmasıyla, başkası şarap içmiş olabilir ama bizim sarhoşa sarhoşça davranmayacak bir ayıklık içinde olmamız gerekir Yoksa şarabı başkası içer, biz sarhoş oluruz; değil mi?
12 Haddimi biliyorum Yazdıklarımda hata olabileceğini kabul ediyorum Eksik anlatmış, yanlış anlaşılacak şekilde yazmış olabilirim ama yerleşik sloganların düşünce yerine koyulmasına da karşıyım Haddimi bildirmeye kalkanların da haddini bilmiş olmasını diliyorum Bunları İslam’dan ayrıcalık elde etmiş biri olarak değil, İslam’a teslimiyet borcumu ödemek niyetiyle yazıyorum Bu hatırlatmaları, Kur’ân’ı taraftarım eylemek için değil, Kur’ân’a talebe olmak için yapıyorum

Senai Demirci

Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
 
858,496Konular
982,201Mesajlar
30,125Kullanıcılar
JubeydSon üye
Üst Alt