iltasyazilim
FD Üye
Müzik Tarihsel Gelişimi,
Müziğin Tarihsel Gelişimi Vikipedi,
Müziğin Tarihsel Gelişimi hakkında veri
Müziğin Tarihsel Gelişimi
İnsan düşüncesinin ürünü olduğu değin şehvetli bir deşarj yolu da olan müzik, yaratıldığı ortamla, çağın dünya görüşü ile, kısaca insan yaşamı ve toplumla, bütün diğer sanatlar gibi sımsıkı bağlıdır Müzik yoluyla bir yana jurnal yaşamın üstüne çıkıp zorlama kazanırken, bir yana da birlikte yaşamanın kurallarını öğreniriz
İnsana, bütün sanatlardan daha büyük bir rahatlık ve etkileme gücüyle ulaşan müziği “seslerle düşünme, sesler aracılığı ile yaşamı duyumsama ve geliştirme yolunda insan gerçeğinin, bütün ilişkileri içinde, araştırılması ve aktarılması sanatı olarak tanımlayabiliriz Bu arayışta en çarpıcı maksat, insanı korumaktır Bu koruma işlevi bugün artık somut olarak görülen ve anında kavranabilen bir nitelik değildir
Müzik, matematiksel bir mantık, disiplin, zamanı yararlanma, susma, dialog kurma, hareket etme ve ilişkiler sanatıdır da
Sadece sınırlı bir bölümünü sesler ve gürültüler halinde kavrayabildiğimiz titreşimler, doğanın en keskin kanıtıdır Normal yapıda her insan, işitme ve müzikle ilgili yetilerden kendi payına düşeni almış olarak doğar Müziği, varlığına, aldığı eğitime, ırkına, yaşadığı çağa tarafından üretir
Müzik malzemesi, insan doğmadan milyonlarca yıl önce hazırdı Çünkü doğa, baki bir “sesli malzemedir Gök gürültüsü, yer kayması, zelzele, suyun akışı ve çalkantısı, havanın bakımlı boğazlardaki hareketi gibi olaylar, doğadaki sayısız sesler ve titreşimlerden bir bölümünü oluşturur
Kapalı ilkel toplumların incelenmesi aracılığıyla birincil insanların müzik eğilimleri ve üretimleri hakkında yaklaşık bilgiler edinilebilmektedir Bu, geçmişin örtüsünü kaldırmanın bir yoludur ve oldukça güvenilir bir yöntemdir Ilk ırk gök gürültüsünde doğa üstü güçlerin simgesini, fırtınanın uğultusunda kötü ruhların sesini, denizin ağırbaşlı görüntüsünde veya patlamasında tanrıların iyiliğini ya da öfkesini buluyorlardı Yankı bir çeşit kehanet, vahşi hayvanların sesleri bilinmeyenin habercisi olarak algılanıyordu Böylece, insanlığın başlangıcında din ve müzik birbirine karıştı Kısıtlı bir kelime dağarcığına sahip olan ilkel insan gördüklerini adlandırıyordu Duygularını, içgüdülerini ve kutsal güçlere inancını anlatmak için anında o anda kendiliğinden düzenleniveren seslerden yararlanıyordu
Artan Bir Şekilde müzik, ninni ya da yas şarkısında olsun ya da büyüyle karışmış bir törende olsun, ilkel insanın, bütün gereksinmelerine yanıt verecek biçimde ve her alanda varlığına sımsıkı girdi Günümüze ulaşan bilgiler ile kapalı toplumların yaşamları incelendiğinde ilk insanın, hançeresinden kuş seslerine aynı tiz sesler, vahşi hayvan homurtuları gibi pes sesler çıkardığı ve bunları doğa karşı kuvvetli almak için kullandığı varsayılmaktadır
Müziğin doğasında olan ses, böylece kullanılır ülkü gelmiş olmaktadır Ritm ise, gelişmeye başlayan insanın, tanrısal güçlere aleyhinde kendini affetme ettirme isteklerini açığa vurduğu ve doğa aleyhinde, kazanım çoşkularını simgeleyen törenlerde ortaya çıkmaya başlamıştır Kuvvet kazanılmış bir avın çevresindeki kutlama törenlerinin, ava çıkmak için yapılan törenlerin dansla ilişkisi açıktır
İnsandaki ritm duygusunu, “bir vuruş, bir şamata veya bağırışın tekrarından ve simetrisinden doğan haz biçiminde tanımlayabiliriz Doğadan aldığımız en muhakkak mesaj ritmdir şüphesiz Simetri, her tarafta, düzenli her yerde, akustik Görünüşteki dağınıklığa rağmen her şey tamamen ölçülüdür Gece ve gündüz, mevsimler, üreme, filizleme, çiçek açma, solma, yaşam ve ölümhepsi belirlenmiş bir disipline boyun eğer Bu da insanoğluna, doğanın ve kendi mekanizmasının ritmlerle kenarlı olduğunu kısa sürede kavratmıştır
Birincil insan, ayakları, elleri ve gırtlağı ile yarattığı ölçülü iskeleti gitgide artarak çeşitli seslerle doldurdu Zamanla basınçlı hava sütununun tınısını buldu, onu bir tüp içinde titreştirmeğe başladı Delik bir öküz boynuzu, içi oyuk bir kamış ya da kemikten uyumlu sesler çıkarttı Varlıklı üfleme çalgıları böyle doğdu Avcılıkta kullandığı gerilmiş yayın çıkardığı ses, yeni bir enstrüman ailesinin doğmasına neden oldu Bundan sonradan müzisyenler sesin ve tınının sırlarını çözmeye uğraştılar1
İlkel insandan kavim yaşamına geçildikten sonra, müzik toplumsal yaşama da girdi Her toplum kendi hayat biçimine, değerlerine, inanç ve törelerine yerinde müzik üretti Kendi çalgılarını, ezgilerini, ritmlerini oluşturdu
Türk müzik tarihi de kendi bünyesinde, kendine has ve kendi ürettiği biçimi ile genel müzik tarihi içinde yerini aldı Türk müzik tarihi “keza Türk ’lerin tarih boyunca müzik ile olan her türlü ilgisinin, hem de Türk müzik sistemi ile bu sisteme karışan her türlü müziğin teknik gelişmelerinin incelenmesi2 biçiminde tanımlanabilir
Birincil çağlardan itibaren Dünya ’da gelişen ve yayılan Türk ’ler, müzikteki ilerlemelerini gittikleri yerlere taşımışlar ve geliştirmişlerdir Bugün Türk ’lerle ilgisi olan bütün ulusların müziklerinde, Türk müziğinin etkisi görülmektedir Bir çok batılı besteci, eserlerinde Türk motiflerini işlemiştir Özetle Türk müziği etkisine Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ’nın bir bölümünde rastlamak mümkündür Ayrıca Türk ’ler, nota ve müzik aletlerinin gelişmesine de öncülük etmişlerdir Kemençe (ıklığ), tar, kopuz, saz, vurmalı çalgılardan davul, tef, kudüm, kös vb bunlara en iyi örneklerdir3
Türk müziğinin tarihsel gelişimi ve dönemleri ise 2 başlıca başlık altında toplanır
1 Türk Millet ’nin tarihsel gelişimi
2 Herzamanki Türk Müziğinin tarihsel gelişimi *
Müziğin Tarihsel Gelişimi Vikipedi,
Müziğin Tarihsel Gelişimi hakkında veri
Müziğin Tarihsel Gelişimi
İnsan düşüncesinin ürünü olduğu değin şehvetli bir deşarj yolu da olan müzik, yaratıldığı ortamla, çağın dünya görüşü ile, kısaca insan yaşamı ve toplumla, bütün diğer sanatlar gibi sımsıkı bağlıdır Müzik yoluyla bir yana jurnal yaşamın üstüne çıkıp zorlama kazanırken, bir yana da birlikte yaşamanın kurallarını öğreniriz
İnsana, bütün sanatlardan daha büyük bir rahatlık ve etkileme gücüyle ulaşan müziği “seslerle düşünme, sesler aracılığı ile yaşamı duyumsama ve geliştirme yolunda insan gerçeğinin, bütün ilişkileri içinde, araştırılması ve aktarılması sanatı olarak tanımlayabiliriz Bu arayışta en çarpıcı maksat, insanı korumaktır Bu koruma işlevi bugün artık somut olarak görülen ve anında kavranabilen bir nitelik değildir
Müzik, matematiksel bir mantık, disiplin, zamanı yararlanma, susma, dialog kurma, hareket etme ve ilişkiler sanatıdır da
Sadece sınırlı bir bölümünü sesler ve gürültüler halinde kavrayabildiğimiz titreşimler, doğanın en keskin kanıtıdır Normal yapıda her insan, işitme ve müzikle ilgili yetilerden kendi payına düşeni almış olarak doğar Müziği, varlığına, aldığı eğitime, ırkına, yaşadığı çağa tarafından üretir
Müzik malzemesi, insan doğmadan milyonlarca yıl önce hazırdı Çünkü doğa, baki bir “sesli malzemedir Gök gürültüsü, yer kayması, zelzele, suyun akışı ve çalkantısı, havanın bakımlı boğazlardaki hareketi gibi olaylar, doğadaki sayısız sesler ve titreşimlerden bir bölümünü oluşturur
Kapalı ilkel toplumların incelenmesi aracılığıyla birincil insanların müzik eğilimleri ve üretimleri hakkında yaklaşık bilgiler edinilebilmektedir Bu, geçmişin örtüsünü kaldırmanın bir yoludur ve oldukça güvenilir bir yöntemdir Ilk ırk gök gürültüsünde doğa üstü güçlerin simgesini, fırtınanın uğultusunda kötü ruhların sesini, denizin ağırbaşlı görüntüsünde veya patlamasında tanrıların iyiliğini ya da öfkesini buluyorlardı Yankı bir çeşit kehanet, vahşi hayvanların sesleri bilinmeyenin habercisi olarak algılanıyordu Böylece, insanlığın başlangıcında din ve müzik birbirine karıştı Kısıtlı bir kelime dağarcığına sahip olan ilkel insan gördüklerini adlandırıyordu Duygularını, içgüdülerini ve kutsal güçlere inancını anlatmak için anında o anda kendiliğinden düzenleniveren seslerden yararlanıyordu
Artan Bir Şekilde müzik, ninni ya da yas şarkısında olsun ya da büyüyle karışmış bir törende olsun, ilkel insanın, bütün gereksinmelerine yanıt verecek biçimde ve her alanda varlığına sımsıkı girdi Günümüze ulaşan bilgiler ile kapalı toplumların yaşamları incelendiğinde ilk insanın, hançeresinden kuş seslerine aynı tiz sesler, vahşi hayvan homurtuları gibi pes sesler çıkardığı ve bunları doğa karşı kuvvetli almak için kullandığı varsayılmaktadır
Müziğin doğasında olan ses, böylece kullanılır ülkü gelmiş olmaktadır Ritm ise, gelişmeye başlayan insanın, tanrısal güçlere aleyhinde kendini affetme ettirme isteklerini açığa vurduğu ve doğa aleyhinde, kazanım çoşkularını simgeleyen törenlerde ortaya çıkmaya başlamıştır Kuvvet kazanılmış bir avın çevresindeki kutlama törenlerinin, ava çıkmak için yapılan törenlerin dansla ilişkisi açıktır
İnsandaki ritm duygusunu, “bir vuruş, bir şamata veya bağırışın tekrarından ve simetrisinden doğan haz biçiminde tanımlayabiliriz Doğadan aldığımız en muhakkak mesaj ritmdir şüphesiz Simetri, her tarafta, düzenli her yerde, akustik Görünüşteki dağınıklığa rağmen her şey tamamen ölçülüdür Gece ve gündüz, mevsimler, üreme, filizleme, çiçek açma, solma, yaşam ve ölümhepsi belirlenmiş bir disipline boyun eğer Bu da insanoğluna, doğanın ve kendi mekanizmasının ritmlerle kenarlı olduğunu kısa sürede kavratmıştır
Birincil insan, ayakları, elleri ve gırtlağı ile yarattığı ölçülü iskeleti gitgide artarak çeşitli seslerle doldurdu Zamanla basınçlı hava sütununun tınısını buldu, onu bir tüp içinde titreştirmeğe başladı Delik bir öküz boynuzu, içi oyuk bir kamış ya da kemikten uyumlu sesler çıkarttı Varlıklı üfleme çalgıları böyle doğdu Avcılıkta kullandığı gerilmiş yayın çıkardığı ses, yeni bir enstrüman ailesinin doğmasına neden oldu Bundan sonradan müzisyenler sesin ve tınının sırlarını çözmeye uğraştılar1
İlkel insandan kavim yaşamına geçildikten sonra, müzik toplumsal yaşama da girdi Her toplum kendi hayat biçimine, değerlerine, inanç ve törelerine yerinde müzik üretti Kendi çalgılarını, ezgilerini, ritmlerini oluşturdu
Türk müzik tarihi de kendi bünyesinde, kendine has ve kendi ürettiği biçimi ile genel müzik tarihi içinde yerini aldı Türk müzik tarihi “keza Türk ’lerin tarih boyunca müzik ile olan her türlü ilgisinin, hem de Türk müzik sistemi ile bu sisteme karışan her türlü müziğin teknik gelişmelerinin incelenmesi2 biçiminde tanımlanabilir
Birincil çağlardan itibaren Dünya ’da gelişen ve yayılan Türk ’ler, müzikteki ilerlemelerini gittikleri yerlere taşımışlar ve geliştirmişlerdir Bugün Türk ’lerle ilgisi olan bütün ulusların müziklerinde, Türk müziğinin etkisi görülmektedir Bir çok batılı besteci, eserlerinde Türk motiflerini işlemiştir Özetle Türk müziği etkisine Asya, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ’nın bir bölümünde rastlamak mümkündür Ayrıca Türk ’ler, nota ve müzik aletlerinin gelişmesine de öncülük etmişlerdir Kemençe (ıklığ), tar, kopuz, saz, vurmalı çalgılardan davul, tef, kudüm, kös vb bunlara en iyi örneklerdir3
Türk müziğinin tarihsel gelişimi ve dönemleri ise 2 başlıca başlık altında toplanır
1 Türk Millet ’nin tarihsel gelişimi
2 Herzamanki Türk Müziğinin tarihsel gelişimi *