Lutfen Paylaşalım:
Seccaden kumlardı
Devirlerden, diyarlardan
Gelip goklerde buluşan
Ezanların vardı
Mescit mumin, minber mumin
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere amin!
Ve mubarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
Kapına gelenler ya MUHAMMED,
Uzaktan, yakından
Mumin donduler kapından!
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dunyada aziz ummet,
MUHAMMED ummetiydi
Konsun yine pervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Şimdi SENİ ananlar, anıyor ağlar gibi
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Duşkunlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi
Nerde kaldın ey RESUL,
Nerde kaldın ey NEBİ?
Gunler, ne gunlerdi, ya MUHAMMED;
Cağlar ne cağlardı:
Daha dunyaya gelmeden
Muminlerin vardı
Ve bir gun ki gaflet
Coller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin guluydun
Ummetin gozbebeği,
Goklerin RESULUYDUN
Elci geldin, elciler gonderdin
Ruhunu ALLAH’a,
Elini ummetine verdin
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye gocerdin
Biz bu dunyadan nereye
Gocelim, ya MUHAMMED?
Yeryuzunde, riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor
Diller, sayfalar, satırlar
Ebu Leheb oldudiyorlar:
Ebu Leheb olmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Neler duydu şu dunyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey NEBİ,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe’ne siyahlar
Yakışmamıştı, ya MUHAMMED,
Bugunku kadar!
Haset gururla savaşta;
Gurur, Kaf Dağı'nda derebeyi
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği
İyiliğin turbesine
Turbedar oldu iyi!
Vicdanlar sakat
Cıkmadan yarına
İyilikler getir, guzellikler getir
Adem oğullarına!
Şu gorduğun duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir
Fethedemedik ya MUHAMMED,
Senelerdir
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi
Bahcende en guzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi
Gunahın kursağında
Haramların peteği!
Bayram yaptı yabanlar;
Semave’yi boşaltıp
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerdenbir atlayışla
Aşırdı aşıranlar
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!
Gozleri perdeleyen toprak,
Yuzlere serptiğin topraktı
Yere dokulmeyecekti, ey NEBİ,
Yabanların gozunde kalacaktı!
Konsun yine pervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Ne oldu, ey bulut,
Golgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar!
Ucsuz bucaksız collerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir
Şu tekbir getiren mağara,
Orumceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir
Orumcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi
Hakkı goremeyen
Gozlerdeydi!
Şu kuytu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuvaki bilinmez,
Kuşları hudhud mudur,
Guvercin mi kumru mu?
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye ucurdu mu?
Ey Abva’da yatan olu,
Bahcende actı dunyanın
En guzel gulu;
Hatıran, uyusun collerin
Ilık kumlarıyla ortulu!
Dinleyene, hala,
Coller ses verir:
Yaleyl!susar,
Uğultular gelir
Mersiye okur Uhud,
Kaside soyler Bedir
Sen de, bir hac gunu,
Başta MUHAMMED, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yuz bin olup donuşunu
Destan yap, ey şehir!
Ebubekir’de nur, Osman’da nurlar
Kureyş uluları, karşılarında
Meydan okuyan bir Omer bulurlar;
Ali’nin onunde kapılar acılır,
Ali’nin onunde eğilir surlar
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehit olurlar
Bir mutlu gunde, ki olum tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh kanatlıydı
Konsunyinepervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Vicdanlar, sakat cıkmadan,
Ya MUHAMMED, yarına;
İyiliklerle gel, guzelliklerle gel
Adem oğullarına!
Yureklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliya okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’an’ı goz nuruyla coğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
Naatını Galip yazsın,
Mevlid’ini Suleyman’lar!
Sutunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Carpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, Ey MUHAMMED, bahardır
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!
Hacdan doner gibi gel;
Mirac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanat, ruzgar kanat;
Hızır kanat, Cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanat
Acılsın goklerin kapıları,
Acılsın perdeler, kat kat!
Collere dokulsun yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, gunahsızlar!
Col gecelerinden, yanık
Turkuler yapan kızlar
Sancağını saclarıyla dokusun;
Bilali Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davut okusun!
Konsunyinepervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Arif Nihat Asya
( 1904 1975 )
Seccaden kumlardı
Devirlerden, diyarlardan
Gelip goklerde buluşan
Ezanların vardı
Mescit mumin, minber mumin
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere amin!
Ve mubarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
Kapına gelenler ya MUHAMMED,
Uzaktan, yakından
Mumin donduler kapından!
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dunyada aziz ummet,
MUHAMMED ummetiydi
Konsun yine pervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Şimdi SENİ ananlar, anıyor ağlar gibi
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Duşkunlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi
Nerde kaldın ey RESUL,
Nerde kaldın ey NEBİ?
Gunler, ne gunlerdi, ya MUHAMMED;
Cağlar ne cağlardı:
Daha dunyaya gelmeden
Muminlerin vardı
Ve bir gun ki gaflet
Coller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin guluydun
Ummetin gozbebeği,
Goklerin RESULUYDUN
Elci geldin, elciler gonderdin
Ruhunu ALLAH’a,
Elini ummetine verdin
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye gocerdin
Biz bu dunyadan nereye
Gocelim, ya MUHAMMED?
Yeryuzunde, riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor
Diller, sayfalar, satırlar
Ebu Leheb oldudiyorlar:
Ebu Leheb olmedi, ya MUHAMMED;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Neler duydu şu dunyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey NEBİ,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe’ne siyahlar
Yakışmamıştı, ya MUHAMMED,
Bugunku kadar!
Haset gururla savaşta;
Gurur, Kaf Dağı'nda derebeyi
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği
İyiliğin turbesine
Turbedar oldu iyi!
Vicdanlar sakat
Cıkmadan yarına
İyilikler getir, guzellikler getir
Adem oğullarına!
Şu gorduğun duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir
Fethedemedik ya MUHAMMED,
Senelerdir
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi
Bahcende en guzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi
Gunahın kursağında
Haramların peteği!
Bayram yaptı yabanlar;
Semave’yi boşaltıp
Save’yi dolduranlar
Atını hendeklerdenbir atlayışla
Aşırdı aşıranlar
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!
Gozleri perdeleyen toprak,
Yuzlere serptiğin topraktı
Yere dokulmeyecekti, ey NEBİ,
Yabanların gozunde kalacaktı!
Konsun yine pervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Ne oldu, ey bulut,
Golgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar!
Ucsuz bucaksız collerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir
Şu tekbir getiren mağara,
Orumceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir
Orumcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi
Hakkı goremeyen
Gozlerdeydi!
Şu kuytu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuvaki bilinmez,
Kuşları hudhud mudur,
Guvercin mi kumru mu?
Kuşlarını bir sabah,
Medine’ye ucurdu mu?
Ey Abva’da yatan olu,
Bahcende actı dunyanın
En guzel gulu;
Hatıran, uyusun collerin
Ilık kumlarıyla ortulu!
Dinleyene, hala,
Coller ses verir:
Yaleyl!susar,
Uğultular gelir
Mersiye okur Uhud,
Kaside soyler Bedir
Sen de, bir hac gunu,
Başta MUHAMMED, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yuz bin olup donuşunu
Destan yap, ey şehir!
Ebubekir’de nur, Osman’da nurlar
Kureyş uluları, karşılarında
Meydan okuyan bir Omer bulurlar;
Ali’nin onunde kapılar acılır,
Ali’nin onunde eğilir surlar
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehit olurlar
Bir mutlu gunde, ki olum tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh kanatlıydı
Konsunyinepervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Vicdanlar, sakat cıkmadan,
Ya MUHAMMED, yarına;
İyiliklerle gel, guzelliklerle gel
Adem oğullarına!
Yureklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliya okusun Kur’an’lar!
Ve Kur’an’ı goz nuruyla coğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
Naatını Galip yazsın,
Mevlid’ini Suleyman’lar!
Sutunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Carpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
Gel, Ey MUHAMMED, bahardır
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!
Hacdan doner gibi gel;
Mirac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
Bulutlar kanat, ruzgar kanat;
Hızır kanat, Cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanat
Acılsın goklerin kapıları,
Acılsın perdeler, kat kat!
Collere dokulsun yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, gunahsızlar!
Col gecelerinden, yanık
Turkuler yapan kızlar
Sancağını saclarıyla dokusun;
Bilali Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davut okusun!
Konsunyinepervazlara
Guvercinler;
Hu hulara karışsın
Aminler
Mubarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha’lar, Yasin’ler!
Arif Nihat Asya
( 1904 1975 )