iltasyazilim
FD Üye
Namaz, fıtratımızın bir gereği haline getirilmeli
Namazı dert edinmek lâzımdır Kıyam, kıraat, rükû, sücûd vs namazın şekillerinden ibarettir Oysa asıl olan, muhteva ve ruhtur
Nasıl ki yemeiçme, cismaniyetimiz için bir ihtiyaçtır, namaz da manevî hayatımız ve ruhumuz için bir gıdadır Namaz, fıtratımızın bir gereği haline getirilmelidir Ruh, gıdasını ancak, bu şekilde kılınan bir namazdan alabilir Meselâ, Kevser Sûresi’ni bin defa okur, her seferinde ayrı şeyler hissedersiniz Sonra da bu hale şaşar kalır ve “Kevser sûresi bir satırlık bir şey ama, meğer içinde kitapları dolduracak muhteva varmış der, kendinizden geçersiniz Onun için, namazları angarya kabilinden kılmamak gerekir
Namazda dikkat edilecek bir diğer husus da, nasıl vücut geliştirme çalışmalarında kalbi yormamak için fikir dünyasından uzaklaşmak gereklidir, öyle de, ruhu geliştirmek için dünyevî düşünceleri devreden çıkarmak, bütünüyle kalb ve ruh insanı haline gelmek şarttır Tabii, namazın dış şekillerini özenle yerine getirmek ile bu muhteva arasında sıkı bir münasebet olduğu da bir gerçek
Bir de, bazılarının namazına bakıp da, değişik tavır ve uygulamalara gidilmemelidir Başkası namazında elini, kolunu, başını sallayabilir Bu, kimseyi ilgilendirmemeli Herkes, kendi namazını kılmalıdır Ayrıca, başkaları namazlarını nasıl eda ederlerse etsinler, Allah’a borçlarını ödemiş olacaklarından şüpheye düşmemeli, neticesinde insanı günaha sürükleyecek olan sûi zan kapısını katiyen açmamalıyız Kaldı ki biz, kimsenin davranışlarına hakem de değiliz
Bir diğer husus da, namaz kılarken şartları hesaba katmamalıyız Aslında şartların insanın namazına tesir edeceği muhakkaktır Fakat bunu bile bile irademizle bu şartları aşmalı ve kalbi kemal noktasına yönlendirmeliyiz Feyze, berekete en açık olduğumuz zamanlarda bile sadece O’nu mülâhaza etmeliyiz Meselâ, Allah’la, aranıza girecek bir cezbe, sizi o anda arşı Rahman’a ulaştıracak bile olsa hemen “Hayır Rabb’im ben bunu istemem, şu namaz kılanlardan birisi gibi olayım, yeter diyebilmelisiniz
Son bir husus da, herkesin namazı, içinde bulunduğu mertebe ve dereceye göre farklılık arz eder Siz kılmış olduğunuz namazı, İmamı Rabbani’ye anlatsanız, belki size güler Veya İmamı Rabbani, İbni Arabi’ye anlatsa, o da güler Zira buudlar farklıdır Burada önemli olan nokta bizim gibi avamı nasa, hakîkî namaz mülâhazasına, düşünce yolunu açmaktır Bir zerre iken, kendini deryaya salıverme ve damla iken derya olma Bunun ötesinde de, Rabb’im lutfederse, şu anda mahiyetini, keyfiyetini dahi bilmediğimiz; ama dedikodusunu, nakilciliğini yaptığımız o mertebelere ulaştırılabileceğimizi yine O’nun rahmetinden bekleyebiliriz
Alıntıdır
Namazı dert edinmek lâzımdır Kıyam, kıraat, rükû, sücûd vs namazın şekillerinden ibarettir Oysa asıl olan, muhteva ve ruhtur
Nasıl ki yemeiçme, cismaniyetimiz için bir ihtiyaçtır, namaz da manevî hayatımız ve ruhumuz için bir gıdadır Namaz, fıtratımızın bir gereği haline getirilmelidir Ruh, gıdasını ancak, bu şekilde kılınan bir namazdan alabilir Meselâ, Kevser Sûresi’ni bin defa okur, her seferinde ayrı şeyler hissedersiniz Sonra da bu hale şaşar kalır ve “Kevser sûresi bir satırlık bir şey ama, meğer içinde kitapları dolduracak muhteva varmış der, kendinizden geçersiniz Onun için, namazları angarya kabilinden kılmamak gerekir
Namazda dikkat edilecek bir diğer husus da, nasıl vücut geliştirme çalışmalarında kalbi yormamak için fikir dünyasından uzaklaşmak gereklidir, öyle de, ruhu geliştirmek için dünyevî düşünceleri devreden çıkarmak, bütünüyle kalb ve ruh insanı haline gelmek şarttır Tabii, namazın dış şekillerini özenle yerine getirmek ile bu muhteva arasında sıkı bir münasebet olduğu da bir gerçek
Bir de, bazılarının namazına bakıp da, değişik tavır ve uygulamalara gidilmemelidir Başkası namazında elini, kolunu, başını sallayabilir Bu, kimseyi ilgilendirmemeli Herkes, kendi namazını kılmalıdır Ayrıca, başkaları namazlarını nasıl eda ederlerse etsinler, Allah’a borçlarını ödemiş olacaklarından şüpheye düşmemeli, neticesinde insanı günaha sürükleyecek olan sûi zan kapısını katiyen açmamalıyız Kaldı ki biz, kimsenin davranışlarına hakem de değiliz
Bir diğer husus da, namaz kılarken şartları hesaba katmamalıyız Aslında şartların insanın namazına tesir edeceği muhakkaktır Fakat bunu bile bile irademizle bu şartları aşmalı ve kalbi kemal noktasına yönlendirmeliyiz Feyze, berekete en açık olduğumuz zamanlarda bile sadece O’nu mülâhaza etmeliyiz Meselâ, Allah’la, aranıza girecek bir cezbe, sizi o anda arşı Rahman’a ulaştıracak bile olsa hemen “Hayır Rabb’im ben bunu istemem, şu namaz kılanlardan birisi gibi olayım, yeter diyebilmelisiniz
Son bir husus da, herkesin namazı, içinde bulunduğu mertebe ve dereceye göre farklılık arz eder Siz kılmış olduğunuz namazı, İmamı Rabbani’ye anlatsanız, belki size güler Veya İmamı Rabbani, İbni Arabi’ye anlatsa, o da güler Zira buudlar farklıdır Burada önemli olan nokta bizim gibi avamı nasa, hakîkî namaz mülâhazasına, düşünce yolunu açmaktır Bir zerre iken, kendini deryaya salıverme ve damla iken derya olma Bunun ötesinde de, Rabb’im lutfederse, şu anda mahiyetini, keyfiyetini dahi bilmediğimiz; ama dedikodusunu, nakilciliğini yaptığımız o mertebelere ulaştırılabileceğimizi yine O’nun rahmetinden bekleyebiliriz
Alıntıdır