Namazda Bayanların Ayakları Hangi Şekilde Olmalı?
Ibn Nüceym (970/1562), kadının erkekten farklı olduğu hususları genel olarak sayarken namaz konusuna da değinir ve bunlara ilave olarak beş tane daha fark zikreder ki, şunlardır:
"... Ezanı ve kameti mekruhtur, cehri namazlarda sesli okumaz, rükuda ve secdede kendini toplu tutar, imamı uyarması gerekirse tesbihle değil, el çırpma ile ikaz eder, evde namaz kılması daha iyidir." (Ibn Nüceym, el-Esbah, 384.)
Haskafi'nin on beş fark zikrettiğini söylerken Ibn Abidin (1252/1836) onun şerhine yaptığı haşiyede bunları yirmi beşe çıkarır, ama bunların bir kısmını namazdan saymamız zordur. Dolayısıyla oradaki farklı maddeler sadece şunlardır:
"...ellerini yenlerinden çıkarmaz, rükuda az eğilir, dizlerini (rükuda) kırar..." (Ibn Abidin, I/504)
"el-Bahr"dan yaptığı bir nakille de kadının secdede ayak parmaklarını dikmeyeceğini söyler.(age)
Buna göre kadın secdede ya ayaklarını parmakları üzerine dikmeyip, ayaklarının üstleri yere gelecek şekilde yatırır ya da "teverrük"e hazırlık olmak üzere ayaklarını parmak uçlarını sağa çevirerek yakalarını yana yatırır. Bu konuda bir açıklık göremedik. Ancak alışıla gelen birinci uygulamadır.
Keza kadının rukuda ayaklarını dört parmak açmayıp bitiştireceğine dair de bir ifadeye rastlamadık. Ancak Ibn Nüceym'in "rukuda ve secdede kendini toplu tutar / büzülür" ve Ibn Abidin'in de buna yakın ifadesi, bir toplama ve büzülmenin ayakları da bir araya getirmeyi gerektireceği şeklinde anlaşılmış olabilir. Bu durumda kadın ayaklarını rüku'da bir arada tutar, secdede dikmeyip üstleri üzerine ya da sağa doğru yan yatirir.
Ibn Nüceym (970/1562), kadının erkekten farklı olduğu hususları genel olarak sayarken namaz konusuna da değinir ve bunlara ilave olarak beş tane daha fark zikreder ki, şunlardır:
"... Ezanı ve kameti mekruhtur, cehri namazlarda sesli okumaz, rükuda ve secdede kendini toplu tutar, imamı uyarması gerekirse tesbihle değil, el çırpma ile ikaz eder, evde namaz kılması daha iyidir." (Ibn Nüceym, el-Esbah, 384.)
Haskafi'nin on beş fark zikrettiğini söylerken Ibn Abidin (1252/1836) onun şerhine yaptığı haşiyede bunları yirmi beşe çıkarır, ama bunların bir kısmını namazdan saymamız zordur. Dolayısıyla oradaki farklı maddeler sadece şunlardır:
"...ellerini yenlerinden çıkarmaz, rükuda az eğilir, dizlerini (rükuda) kırar..." (Ibn Abidin, I/504)
"el-Bahr"dan yaptığı bir nakille de kadının secdede ayak parmaklarını dikmeyeceğini söyler.(age)
Buna göre kadın secdede ya ayaklarını parmakları üzerine dikmeyip, ayaklarının üstleri yere gelecek şekilde yatırır ya da "teverrük"e hazırlık olmak üzere ayaklarını parmak uçlarını sağa çevirerek yakalarını yana yatırır. Bu konuda bir açıklık göremedik. Ancak alışıla gelen birinci uygulamadır.
Keza kadının rukuda ayaklarını dört parmak açmayıp bitiştireceğine dair de bir ifadeye rastlamadık. Ancak Ibn Nüceym'in "rukuda ve secdede kendini toplu tutar / büzülür" ve Ibn Abidin'in de buna yakın ifadesi, bir toplama ve büzülmenin ayakları da bir araya getirmeyi gerektireceği şeklinde anlaşılmış olabilir. Bu durumda kadın ayaklarını rüku'da bir arada tutar, secdede dikmeyip üstleri üzerine ya da sağa doğru yan yatirir.