Narsisizm ya da “Bensevi”, ismini Yunan mitolojisinde suda hayalini görerek kendine aşık olan ve kendine ulaşmak için canına kıyan Narkissos’dan almaktadır. “Narcissus´un Metamorfozu” (1937), İspanyol ressam Salvador Dalí´nin kanvas üzerine bir resmidir ve bu mitolojik hikayeden esinlenmiştir. Resim, Narcissus´un bir havuza oturduğunu, aşağıya baktığını göstermektedir. Uzakta değil, ona yakın olan fakat oldukça farklı algılanan çürümüş bir taş figür vardır; bir armut ya da yumurta tutan el gibi bir Narcissus büyümektedir. Dalí´nin yumurtaları, diğer tablolarda cinsellik için bir sembol olarak kullanılmıştır. Arka planda, bir grup çıplak figürler görülebilirken, ufukta üçüncü bir Nergis figürü görünür. Nergis çiçeği, Narkissus’un metamorfozu sonrasında dönüştüğü canlıdır.
Latin şair Ovidius tarafından nakledilen öyküye göre Irmak Tanrısı Kephissos’un yakışıklılığıyla nam salan oğlu Narkissos, kendisine aşık olan ve kendisini Zeus’tan kıskanan Hera tarafından; konuşamamakla, kim konuşursa onun son kelimesini tekrarlamakla cezalandırılan dağ nympelerinden Echo’yu hor gördüğü ve aşkına karşılık vermediği için tanrıların gazabına uğramıştır. Başkalarını sevmediği için kendini sevmekle cezalandırılan Narkissos, bir gün kırda dolaşırken su içmek için bir pınara eğildiğinde durgun suda kendini yüzünü görmüş ve kendisini ölüme götürecek bir aşka düşmüştür. Narkissos’un eriyip bittiği ırmak kıyısında açan çiçeğe nergis adı verilmiştir. Rivayete göre Narkissos tarafından reddedildiğinden itibaren dağlara kaçan ve orada tek başına bir yaşam süren Echo ise, hala oradadır ve kim yüksek sesle bir şey söylerse son kelimeyi tekrar etmektedir.
Narsisizm; psikoloji literatüründe ilk kez 1910 yılında Freud tarafından homoseksüellerin seks objesi seçimiyle ilgili bir terim olarak kullanılmıştır. Freud, homoseksüellerin kendilerini seks objesi olarak gördüklerini; narsistik özellikler taşıdıklarını ve partner olarak kendilerini annelerinin sevdiği gibi sevecek, kendilerine benzeyen genç kişiler aradıklarını ifade etmiştir.
Narsisizm -narcissism-, kişinin imajına yüklediği aşk olarak tanımlanabilmektedir. Bu bağlamda narsist ya da narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler; kendilerine aşık, hep en gözde olmak isteyen, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Bu hedeflerine ulaşamadıklarında ya da gereken ilgiyi göremediklerinde tıpkı Narkissos gibi çökmektedirler.
Narsisistik Kişilik Bozukluğu Nedir?
Amerikan Psikiyatri Derneği’nin 2013 yılında yayınlanan Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiki El Kitabı’nın 5. edisyonuna göre (DSM-5), Narsisistik Kişilik Bozukluğu olan kişilerde aşağıdaki kriterler görülebilir:
1- Bu kişilerin en tipik özelliklerinden biri büyüklenmeleri, örneğin başarılarını ve yeteneklerini abartmalarıdır. Gösterdikleri başarılarla oransız bir biçimde, üstün biri olarak görünme beklentisi içindedirler. Başkalarının da onları üstün biri olarak görmelerini isterler.
2- Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik, çekicilik gibi kavramlara sahip olma fantezilerine saplanıp kalmışlardır.
3- “Özel” ve eşi benzeri bulunmaz biri olduklarına, ancak özel ya da üstün diğer kişiler ya da kurumlarca anlaşılabileceklerine, ancak onlarla ilişki kurmaları gerektiğine inanırlar.
4- Sürekli olarak başkaları tarafından hayran olunmaya ve çok beğenilmeye ihtiyaç duyarlar.
5- Özel bir davranışı, kayırılmayı hak ettiklerini düşünürler ve bu beklenti içindedirler.
6- Kendi çıkarları, başarıları için başkalarını kullanırlar, başkalarından yararlanırlar.
7- Başkalarının duygularına, isteklerine karşı empati kuramazlar, anlamak istemezler.
8- Sıklıkla ve yoğun bir biçimde, başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanırlar.
9- Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergilerler.