Zaten varlığını ara ara hissettiğim bu adamın büyüsüne çabuk kapıldığımı anlıyorum. Daha onu ilk gördüğüm anda, etrafındakileri etkileyen, sürekli konuşup esprilerle kahkahalar patlatan haliydi beni çeken. Zamanla tek istediğinin beğenilmek ve onaylanmak olduğunu anlıyor, duygularımın onun için ne kadar da önemsiz olduğunu fark ediyor olmama rağmen ondan kaçamıyordum. Haftanın beş gününü spor salonunda geçiriyor, ona olan ihtiyacımı görmezden geliyor, bir araya geldiğimizde sıkıldığını belirten davranışlarda bulunuyordu. Onun istekleri, onun başarıları, onun kariyeri… Beni kıyasıya eleştirirken bu ilişkinin neresinde olduğumu anlayamıyordum.
Böyle anlarda içimde uyanan duyguların en deriniydi değersizlik duygusu. Beni terk etmesinden korkmama rağmen tüm cesaretimi toplayıp ayrılmayı istediğim birkaç denememde, telaşa kapılıp ayrılmak istememişti. Her defasında bir süre ilgi göstermeye çalışıyor, bana ihtiyacı olduğunu söylüyor, sonra döngü yine aynı şekilde sürüyordu. Bugünse merak ettiğim nokta, duygusal ihtiyaçlarımı böylesi görmezden gelen bu adamın beni zedelemesine neden izin verdiğim, ona nasıl boyun eğdiğim…
Son zamanlarda dilimize sık aldığımız bir kelime narsizim. Kimi zaman karşımızdakine ne kadar narsist olduğunu hatırlatıyoruz, kimi zaman da birileri bize narsistçe davrandığımızı hatırlatıyor… Özellikle sosyal medyanın kullanımının yaygınlaşması ile göz önüne daha sık alınan bir konu haline geldi. Peki bir insana narsist diyebilmek bu kadar kolay mı? Buna karar verebilmek için narsizmi anlamak gerekiyor. Narsist bir birey bencilliği, her zaman haklı olduğuna dair inancı, onay arayıcılığı, duygusal yoksunluğu ve empati kurma problemleri ile kendini belli eder. Diğerlerinin güvenilmez olduğunu düşünürken hak ettiği ilgi, şefkat ve sevgiye asla ulaşamayacağına inanır. Olgunlaşmış sevgiyi keşfetmediği için güvenli ve sevgi dolu bağ kurmanın özlemi içerisindedir. Derinlerde bir yerde bu bağı ararken diğerinin ne düşündüğü ve ne hissettiği ona yabancı gelir. Oysaki duygusal ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için diğerleri ile bağ kurması şarttır. Bu noktada zorlandığı için derin duygusal ilişkiler yerine yüzeysel ilişkiler kurmayı tercih eder. Üstelik bu yolla içeride saklanmış olan kusurluluk, değersizlik, sevilmez biri olduğuna dair inancı diğerleri tarafından ulaşılamaz hale gelir. Hatta bu inançların telafisi olarak narsistik birey, kendine yüksek standartlar oluşturup iş ve kariyer anlamında yüksek duvarlar örmeyi tercih edebilir. Kendini teşhir eden ve büyüklenen bir narsistin etrafındaki insanlar, zamanla onun kendiyle övünmesinden sıkılacak, tam da korktuğu yalnızlıkla yüzleşmek zorunda kalacaktır. Kimi zamansa incinebilirliği kolay olabilir. Bununla beraber, örüntüde benliğe ilişkin olumlu algılar ve empati yeteneği varsa, yaşama uyumu kolaylaştıran, olumlu sonuçlar doğuran bir narsizmden söz edebiliriz. Bunun adı ise “sağlıklı narsizm”dir. Tüm bunlar göz önüne alındığında narsist bir birey ile yaşamanın, hele hele duygusal ilişki içerisinde bulunmanın zor yanları olacaktır. Narsistik kişilik örgütlenmesine sahip bireyler kolay kolay psikiyatriste başvurmazlar. Sadece gerçek bir terk edilme kaygısı yaşantıladığı veya depresif yakınmalarının olduğu zamanlarda yardım arayışına girerler. Narsist bir bireyle ilişki içerisinde olduğunuzu ve zorlandığınızı fark ediyorsanız, narsistin sizi tetikleyebileceği bir kimyaya sahipsiniz demektir. Sizin de duygusal yoksunluğunuz, kusurlu olduğunuza dair hisleriniz, terk edilmeye karşı hassasiyetiniz olabilir. Narsistik kişilik örgütlenmesinin temellerinden birkaçı koşulsuz sevgiden mahrum kalmak, çocukluktaki güvenli bağlanmanın sağlanamamış olması ve ebeveyni tarafından mükemmelin beklenmiş olmasıdır. Ebeveyn çocuk arasındaki ilişkinin sağlam temellerinin olmadığı durumlarda oluşacak olumsuzlukların yetişkinliğe yansıması kaçınılmaz görünüyor. Çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarına kulak verin. Nasıl sağlıklı yetişkin olunacağını sizden öğrensin.