nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
NEDEN KEMALİSTİM?
Öykümüz Kurtuluş Savaşı yıllarında başlar
Kahramanlarımızın ilki, Parisİstanbul aralarında trenle mekik dokuyan genç
bir Türk işadamı
Macaristan'da genç bir bayanla tanışır
Evlenme teklif eder ve evlenirler
İzmirli işadamı, olayı ailesine açamaz
Macaristan'da bir kızı olur
Kızına Nermin adını verir
Nermin büyümekte, Mustafa Kemal'in yaptıklarını, gazetelerden heyecanla
izlemektedir
Baba İzmir'de ölür
Aile, geçim sıkıntısına düşer
14 yaşındaki Nermin, Macaristan'da paralı olan öğrenimini sürdüremez olur
Mustafa Kemal'in ülkesinde eğitim parasızdır
Nermin, baba yurduna gitmeye karar verir
Annesinin haberi olmadan Türk Büyükelçiliği'ne başvurur Ona bir pasaportla
birlikte, eline durumunu açıklayan dahası Türkçe mektup verirler Başı
sıkıştığında, derdini anlatamadığında o mektubu gösterecektir
Olayı öğrenen annesi de ona destek verir Üçüncü mevki bir tren
kompartımanının tahta sıraları üzerinde, günlerce sürecek bir seyahat
başlar
Tren, Türkiye topraklarına girer Gümrük memurları, elinde Türk pasaportu
olan fakat Türkçe bilmeyen bu çocuğun durumunu çok ilginç bulur, antre izni de
hemencecik verilir
Hikaye uzun
Ufak Nermin, İstanbul'da bir yanlamasına Almanca dersleri verirken öte taraftan
Türkçe öğrenir Mustafa Kemal'in parasız kıldığı eğitim olanaklarından
yararlanır
İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirir Gazetecilik yapar Türkçe'nin
ardından İngilizce ve Fransızca da öğrenmiştir
Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne tezgâhtar olur Modern siyaset biliminin
Türkiye'ye girmesine öncülük edenler aralarında yer alır
Gün olur, Türkçesinin bozuk olduğunu öne sürerek öğretim üyeliğinden
atılmasını isteyenler çıkar
Tükenmez bir enerji ve heyecanla, gençlere bir şeyler verme isteğini
yitirmez Milletlerarası toplantılarda Türkiye'yi, Türk kadınını, Mustafa
Kemal'i savunur, savunur, savunur
Bir oğlu olmuş, adını da Mustafa Kemal koymuştur
Prof Nermin AbadanUnat, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki son dersini
bundan dört sene önce verirken aralarında benim de bulunduğum bir grup eski
öğrencisi de sınıftaydı Kimisi profesör, kimisi doçent, kimisi çiçeği
burnunda araştırma görevlisi Deniz Baykal da daha sonra yetişmişti
Son dersin sonunda, nefes bile almaya korkarak dinlediğimiz yukarıdaki hayat
öyküsünü anlattı bize
Ve sözlerini şöyle noktaladı:
Ben yurdumu kendi irademle seçtim Mustafa Kemal olmasaydı, şayet ben de
olmazdım Niçin Kemalist olduğumu, böylece sanıyorum ancak bundan böyle
anlamışsınızdır
Fazla etkilendiğim bu öyküyü yazdığımda, sonunu şöyle bağlamıştım: Bu
sözleri, parası olanlara Bilkent'i, olmayanlara Süleymancı yurtlarını
gösterenlere adıyoruz
Bakıyorum da aradan geçen zamanda, ne Nermin Hoca'nın öyküsü güncelliğini
yitirmiş, ne de benim altına düştüğüm anekdot
Tıpatıp artan bir şekilde daha aktüel, daha reel, daha manalı olan Mustafa Kemal'in
kendisi gibi!
Ahmet Taner KIŞLALI
Cumhuriyet, 15 Kasım 1992 *
Öykümüz Kurtuluş Savaşı yıllarında başlar
Kahramanlarımızın ilki, Parisİstanbul aralarında trenle mekik dokuyan genç
bir Türk işadamı
Macaristan'da genç bir bayanla tanışır
Evlenme teklif eder ve evlenirler
İzmirli işadamı, olayı ailesine açamaz
Macaristan'da bir kızı olur
Kızına Nermin adını verir
Nermin büyümekte, Mustafa Kemal'in yaptıklarını, gazetelerden heyecanla
izlemektedir
Baba İzmir'de ölür
Aile, geçim sıkıntısına düşer
14 yaşındaki Nermin, Macaristan'da paralı olan öğrenimini sürdüremez olur
Mustafa Kemal'in ülkesinde eğitim parasızdır
Nermin, baba yurduna gitmeye karar verir
Annesinin haberi olmadan Türk Büyükelçiliği'ne başvurur Ona bir pasaportla
birlikte, eline durumunu açıklayan dahası Türkçe mektup verirler Başı
sıkıştığında, derdini anlatamadığında o mektubu gösterecektir
Olayı öğrenen annesi de ona destek verir Üçüncü mevki bir tren
kompartımanının tahta sıraları üzerinde, günlerce sürecek bir seyahat
başlar
Tren, Türkiye topraklarına girer Gümrük memurları, elinde Türk pasaportu
olan fakat Türkçe bilmeyen bu çocuğun durumunu çok ilginç bulur, antre izni de
hemencecik verilir
Hikaye uzun
Ufak Nermin, İstanbul'da bir yanlamasına Almanca dersleri verirken öte taraftan
Türkçe öğrenir Mustafa Kemal'in parasız kıldığı eğitim olanaklarından
yararlanır
İstanbul Hukuk Fakültesi'ni bitirir Gazetecilik yapar Türkçe'nin
ardından İngilizce ve Fransızca da öğrenmiştir
Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne tezgâhtar olur Modern siyaset biliminin
Türkiye'ye girmesine öncülük edenler aralarında yer alır
Gün olur, Türkçesinin bozuk olduğunu öne sürerek öğretim üyeliğinden
atılmasını isteyenler çıkar
Tükenmez bir enerji ve heyecanla, gençlere bir şeyler verme isteğini
yitirmez Milletlerarası toplantılarda Türkiye'yi, Türk kadınını, Mustafa
Kemal'i savunur, savunur, savunur
Bir oğlu olmuş, adını da Mustafa Kemal koymuştur
Prof Nermin AbadanUnat, Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki son dersini
bundan dört sene önce verirken aralarında benim de bulunduğum bir grup eski
öğrencisi de sınıftaydı Kimisi profesör, kimisi doçent, kimisi çiçeği
burnunda araştırma görevlisi Deniz Baykal da daha sonra yetişmişti
Son dersin sonunda, nefes bile almaya korkarak dinlediğimiz yukarıdaki hayat
öyküsünü anlattı bize
Ve sözlerini şöyle noktaladı:
Ben yurdumu kendi irademle seçtim Mustafa Kemal olmasaydı, şayet ben de
olmazdım Niçin Kemalist olduğumu, böylece sanıyorum ancak bundan böyle
anlamışsınızdır
Fazla etkilendiğim bu öyküyü yazdığımda, sonunu şöyle bağlamıştım: Bu
sözleri, parası olanlara Bilkent'i, olmayanlara Süleymancı yurtlarını
gösterenlere adıyoruz
Bakıyorum da aradan geçen zamanda, ne Nermin Hoca'nın öyküsü güncelliğini
yitirmiş, ne de benim altına düştüğüm anekdot
Tıpatıp artan bir şekilde daha aktüel, daha reel, daha manalı olan Mustafa Kemal'in
kendisi gibi!
Ahmet Taner KIŞLALI
Cumhuriyet, 15 Kasım 1992 *