Nefesimi Süreyim Ayrılıklar uyandırmalı âmâ yüreğimi Cehennem yangınlarından Ölmeden çıktıysa bedenim; bundan böyle Benim olmalıyım, benim Yeter yüreğimi bir çift gözün Ateşine rehin verdiğim Ateş artıyı Değildir karşılığımız Pusatını dağ Sisinden bölge, firarını mermisine Itimat eden bir namludur bu Eşkıya sevda ancak; zulasında asılı Durur kefenlediği ölümü Ellerinin çeliğine su verilmiştir ta Adem`den beri Bilir ve intihar Cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini Güneşin kızılca kıyametine çatar Kuruyan umut dallarını Yanacaksa Cehennemden beter yanmalı! Kim anlar oysa eşkıyanın sağlamlığını; Özleminin çiseyle yıkanmış şafak Değerini kim? Hani ellerine kuşlar İnerdi, kardan üşüyen kuşlar Bahçen kuş sevinçleriyle inlerdi ay Şahrud Eşkıya yüreğime çığ düştü Üşüyorum ha Aç ellerini Geldim mutsuzluğumla Yürek susuzluğumla Koynuna al demiyom Eşikte koyma beni Koynunda yatır demem Yeter bağışla beni Aç ellerin gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Dağlara dargın olur mu? Banara matem olur mu? İki can bir bedenken Bambaşka yatmak olur mu? İki kalp bir canken Ayrı düşmek olur mu? Biliyorum suçluyum Kentin lekeli suyuyum Sevmesini bilmiyorsam Geçmişin sonucuyum Aç kapıyı gireyim Sana ömrüm vereyim Kuruyan dudaklarına Nefesimi süreyim Emrah ALTINOK