iltasyazilim
FD Üye
Allah’ı sevmek ve onun razı olduğunu bilmek soyut bir durum olduğu için anlamak zordur Bir insan ben Allah’ı seviyorum diyebilir Fakat bu durum içimizdeki bir duyguyu anlattığından dolayı, dışımızda bunu göstermemiz gerekir
Diğer taraftan, Allah bizden razı mı? Biz onun yanında nasıl bir kuluz? Bu sorular da aynı şekilde anlaşılması zor konulardır Bunu anlamanın da bir yolu olmalı
İşte hem bizim Allah’ı sevdiğimizin anlaşılması, hem de Allah’ın bizden razı olduğunu anlamanın yolunu şu ayeti kerime de Allah’ımız bildiriyor “Ey Muhammed deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun, ta ki Allah ta sizi sevsin
Dikkat edilirse Allah’ı sevmemizin göstergesi Hz Peygamber Efendimize uyarak islamı yaşamaktır Biz Peygamberimize uyarak hayatımızı yaşarsak, netice de Allah’ın da bizi sevdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz Mesela, babanızı ve annenizi sevdiğiniz nasıl anlaşılır Onların isteklerini yapar, memnun olmadığı şeyleri de terk ederseniz, o zaman sevdiğiniz ortaya çıkmış olur Onlar bize demeseler bile biz bundan anlarız ki onlar da bizi seviyorlardır Tam tersi olsa dediklerinin hiç birini yapmam ama, kalbime bak onları çok seviyorum dese kime inandıra bilirsiniz
Demek ki Allah Peygamberimizi bir model olarak yaratmış ve en güzel örnekleri onda göstermiş Bize de, eğer beni seviyorsanız, size Peygamber gönderdiğim Hz Muhammed’e uyunuz O takdirde anlayın ki ben de sizi seviyorum Sözün özü: Allah’ın bizi sevdiğinin göstergesi, bizim ne kadar Hz Muhammed’e benzediğimizdir Ona göre sonuca varabiliriz
Size, bize ve tüm insanlara yol haritası kur’an ve Sünnettir Bundan başkasını size tavsiye edemeyiz Yani kur’anı ve sünneti rasulullahı ( asm ) kendimize rehber edinmek, kendimizi onlara endekslemek ve imani bahis ve kitapları tefekkür ile okumaktır Yani imanın ve kur’anın anlattığı ve bahsettiği kurani ve imani kitaplar bulabilseniz veya bu konuları tefekkür ve mütalaa eden şahsiyetlerle beraber olmakla onlardan istifade edebilseniz sizin hem dünyanıza hem de ahiretinize faydalı olacaktır
Namazları vaktinde kılmak, büyük günahlara dikkat etmek ve namazın arkasındaki tesbihatı yapmak ayrıca sizi tekamül ettirecektir
Bu konuda size bazı tavsiyelerimiz olabilir:
1 Çevrenizde güven ve itimat duyduğunuz bazı kimselerle istişare ederek islami çizgiyi koruyan ve sorularınıza cevap verebilecek cemaat mensuplarıyla görüşmenizi
2 Zafer, Nesil, Cihan ve Nil yayınlarında çıkan kitaplardan bazılarını seçerek okumanızı
3 Bizim tavsiye edeceğimiz şu kitapları okumanızı öneririz:
(zafer yayınlarında çıkanlar, Yerebatan cd 452 Cağaloğlu, İst Tlf 212 5270207)
Gerçeğe Doğru Serisi 6 cilt
Nurdan kelimeler 4 cilt
Nurdan Cümleler 2 cilt
Bir Kader Sohbeti
Ölüm son Değildir 3 cilt
Risale Okumaları 2 cilt
(Nesil Yayınlarında çıkanlar, Sanayi Cd Bilge Sk No: 2 Yeni Bosna İst Tlf 212 5513225)
Dört Halife
Sahabe Modeli
Peygamberimizin Hayatı 2 cilt
İslam Nasıl Anlamalı
Gençliğe Sesleniş
Vesvese sebepleri ve kurtuluş yolları
Kendini Arayan Adam
Müslüman Nasıl Yaşamalı
Peygamberimizin Tebliğ Metodu 2 cilt
Kuranda Cihad ve Savaş
Ayette geçen Nefis ve Malın Allah’a satılması ne demektir?
Nur Külliyatında, “Muhakkak, Allah müminlerden nefislerini ve mallarını cennet mukabili satın almış bulunuyor mealindeki âyeti kerimenin tefsiri yapılırken bir temsil getirilir ve temsilin bir yerine de şu mesaj yüklenir “Hem o fabrikadaki âletler benim namımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek Hem fiyatı, hem ücretleri birden bine yükselecek Sözler
Bir sohbette arkadaşlarıma, toprağın ve suyun fiyatlarını sormuş ve bir cevap alamamıştım Muzun fiyatını sorduğumda ise yüksek bir rakamla karşıma çıkmışlardı İşte toprak ve su Allah’ın bir fabrikası olan ağaca girdiklerinde, öteden muz olarak çıkıyor ve büyük bir kıymet kazanıyorlar Aynı şekilde, otu inek denilen bir canlı fabrikaya veriyoruz, et ve süt elde ediyoruz Şeker pancarı, fabrikadan şeker olarak çıkarken, çiçek tozları kovanda bal oluyorlar
İnsan, etrafını saran böyle sonsuz ibret tablolarından ders alarak nefis ve malını, Rabbinin emir tezgâhına soksa, alâyı illiyyin denilen o üstün makama erecek ve cennet ehli olma şerefine kavuşacak
Nefis denilince insanın zâtını anlıyoruz, mal denilince de zâtın tasarrufuna verilen emanetleri Bir başka ifadeyle, “nefis insana ihsan edilen dahilî nimetleri; “mal ise haricî nimetleri temsil etmekte Her ikisi de insanı ya alâı İlliyyîne çıkaran yahut esfeli safiline düşüren imtihan âletleri
Âyeti kerimede nefisten başlandığını dikkate alarak nefsimiz üzerinde biraz duralım
İnsan aklı, fizik ve kimyadan, ticaret ve ziraattan, kumar ve soyguna kadar her şeyde istimal edilmeye müsait Bunların bir kısmı insanı yükseltirken, diğerleri alçaltır
İnsan kalbi bir umman İman ve küfürden, adalet ve zulme, tevazu ve kibre, itaat ve isyana, muhabbet ve nefrete, af ve intikama ve daha nice müspet ve menfi mânâlara açık İnsanın alâyı illiyyîne yükselmesinde yahut esfeli safilîne yuvarlanmasında en büyük pay onun
Kalbe bağlı lâtifeler, hisler bedenin organlarından çok Bunlar da insanı ya yücelere çıkarır yahut çukurlara düşürür Sevgiden başlayalım İnsan bu his ile, ya Rabbini ve Mevlâsını sever, yahut nefsini ve menfaatini İşte birinci hâl yükseliş, ikincisi çöküştür
Bir diğeri, “endişe duygusu İnsan, ya maddî ve dünyevî problemleri kendisine dert edinir, bunların endişesiyle ruhunu perişan eder Yahut, bu dünya yolculuğunun cehennemle son bulma endişesi onu durmadan çalışmaya, gayrete ve duaya sevk eder Birincisi, aşağıların aşağısı, ikincisi yüceler yücesidir
Beş duyumuz da bu ölçüye vurulmalı İnsan bunlarla sâlih amel de işleyebilir, isyan ve günah da Birinciler, insanı en ileri makamlara, ikinciler ise en derin azaplara hazırlar Yine Nur Külliyatında, “küfür, mahiyeti insaniyyeyi yıkar, elmastan kömüre kalbeder denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir Demek ki, insan ahseni takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratılmış Kendisini rıza çizgisinden, istikamet hattından dışarı çıkarırsa, ceza alarak aşağıların aşağısına atılıyor Bu çöküş “kömür olmakla sembolize edilmiş Bilim adamlarımızın ifadelerine göre, elmasla kömürün temel taşları aynı Sadece kristalleşme şekilleri farklı İşte bu farklılıktan birbirine zıt iki mahiyet doğuyor Aynı harflerle farklı kelimelerin yazılabilmesi gibi, aynı insan mahiyetinden de, birbirine zıt meyveler çıkabiliyor: Mümin kâfir, salihfasık, âdilzâlim, mütevazı mağrur gibi
Bu misâle göre:
•Ahseni takvim, “en güzeli yazabilecek kıvamda, kabiliyette yaratılmış olma
•Alâyı illiyyîn, “bunu başarabilenlerin yüksek makamı
•Esfeli safilîn, ise “yanlış yazanların büyük düşüş ve çöküşü
Allah Resulü (asm), “Dünya âhiretin tarlasıdır buyurur O halde insan bu dünyada, çekirdek kabilinden de olsa, “alâyı illiyyîn şerefine erecektir ki, bu mazhariyet âhirette o yüce makam olarak kendini göstersin Ve yine insan, işlediği isyanlarla, “esfelei safilîne lâyık olacaktır ki, bu liyakat o dehşetli azabı meyve versin
Sözün özü: Yüksek insanlar da, alçak insanlar da bu dünyada yetişiyorlar Ve âhirette her nefis kendi ameline uygun saadete eriyor yahut azaba düşüyor
CİNSEL BASKIDAN KURTULMA ÇARESİ NEDİR?
Müstehcenliğinden dolayı cevap vermekte zorlandığım konulardan biri de, cinsel duyguların baskısından kurtulmak isteyenlerin başvurduğu kendini tatmin konusu
Bu konu ısrarla sorulduğundan zorluğuna rağmen cevap vermeye gayret edeceğim Önce meseleye genel bir bakışla bakalım izin verirseniz
Rabbimiz aile hayatını kolaylıkla yürütmesi için insanlara cinsi his vermiştir Bu hissin getirdiği derin bir ilgi ile karşı cinsler birbirlerini sevmiş, bu sevgi sebebiyle birbirlerine hoşgörü ile bakacak hale gelmişlerdir
Ancak bazen bu cinsi his bilhassa gençlerde baskılar da meydana getirmiş, onları gayri meşruluklara itecek bir etkiyi de göstermiştir
İşte bu durumda Rabbimiz rüyada ihtilam olma halini yaratmış, had safhada cinsel his baskısına maruz kalan kimseler rüyadaki bu ihtilam olma yoluyla cinsel his baskısından kurtulmuşlar, gayri meşruluklara yönelme duygusuna girmemişlerdir
Ne var ki bazen ortamın aşırı tahrikinden dolayı rüyadaki teskin olma hali yetmeyip uyanıkken de kendini teskin etme ihtiyacı duyanlar olmuş; bunun dini hükmünü merak ederek öğrenmek istemişlerdir
Cinsellik duygusunun aşırı baskısından kurtulmak için baş vurulan bu kendini teskin etme olayına (istimna masturbasyon) kitaplarda (haram, mekruh, caiz) diyenlerin olduğunu görüyoruz
Şahısların özel durumlarından dolayı böyle farklı hükümlerin verildiği anlaşılmaktadır Bu mevzuda en başta cinselliği ateşleyen, sahibini günaha zorlayacak derecede tahrik eden görüntü ve teşhirleri seyretmeme ve öyle müstehcen ortamlardan uzak durma kararı çok mühim
Böylesine tahrikçi görüntülerden insan, büyük bir dikkatle kaçınmalı, sahibini dayanması güç his ayaklanmasına iten zeminlerden mutlaka uzak kalmalı ki; ihtilam olmakla cinsel his baskısından kurtulabilecekken, ayrıca bir de kendini teskin etme zorlamasına maruz kalmasın, kendi kendini böyle sağlıklı olmayan bir durumla karşı karşıya bırakmasın
Bundan dolayı İsra sûresindeki ayet: (zina yapmayın!) demeyip (zinaya yaklaşmayın!) diyor Yani zina teşhir ve teşviklerine yaklaşmayın Çünkü teşhire yaklaşanlar tahrik o!urlar, tahrik olanlar cinsel his baskısına maruz kalırlar Maruz kalanlar da günahı göze alacak hale gelirler
Öyle ise günahı göze aldıracak duygu ayaklanmasına sebep olan görüntüleri seyretmekten uzak durmak, konunun ihmal edilmez tedbîrlerinin en başta gelenidir
Bu konuda bir başka ikaz da tesettür ayetlerinden alınmaktadır Bu ayetlerde de:
– Mümin erkekler, mümine kadınlar gözlerini harama bakmaktan kapasınlar! diyor Gözleri kapamak mümkün mü?
Yani gözlerini harama bakmaktan o kadar korusunlar kî sanki kapamışlar gibi hayallerini temiz tutsunlar, günaha iteleyecek tahrike maruz kalmasınlar
Bu ikazdan da anlaşılıyor ki, bozulmuş vasatlarda ilk tedbir, mümkün olduğu kadarıyla tahrikçi görüntüler seyretmekten uzak kalmak; fıtratın gereği olan ihtilam olmayla iktifa edip kendini sinirsel zafiyete de uğratacak suiistimale, gayri meşru tatmin yollarına mecbur bırakmamaktır
Bütün bu dikkat ve korunmaya rağmen maruz kaldığı baskıdan kurtulmak için kendini teskin etmek zorunda kalan kişi; (büyük günaha düşmemek için küçüğüne başvuran) kimse durumundadır Buna: (büyüğüne yönelmemek için küçüğüyle yetinme hali) demek te mümkündür (Merakılfelah)
Ancak bunun en mahzurlu tarafı, baskıyı gidermek için arada sırada başvurduğu bu kurtulma çaresini, zevk alma alışkanlığına dönüştürüp devamlı yapma bağımlılığına düşme yanlışıdır
Alimlerin haram hükmünü verdikleri, yahut ta harama yakın şekilde mekruh saydıkları, bu türlü bir bağımlılık halidir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız
Diğer taraftan, Allah bizden razı mı? Biz onun yanında nasıl bir kuluz? Bu sorular da aynı şekilde anlaşılması zor konulardır Bunu anlamanın da bir yolu olmalı
İşte hem bizim Allah’ı sevdiğimizin anlaşılması, hem de Allah’ın bizden razı olduğunu anlamanın yolunu şu ayeti kerime de Allah’ımız bildiriyor “Ey Muhammed deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun, ta ki Allah ta sizi sevsin
Dikkat edilirse Allah’ı sevmemizin göstergesi Hz Peygamber Efendimize uyarak islamı yaşamaktır Biz Peygamberimize uyarak hayatımızı yaşarsak, netice de Allah’ın da bizi sevdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz Mesela, babanızı ve annenizi sevdiğiniz nasıl anlaşılır Onların isteklerini yapar, memnun olmadığı şeyleri de terk ederseniz, o zaman sevdiğiniz ortaya çıkmış olur Onlar bize demeseler bile biz bundan anlarız ki onlar da bizi seviyorlardır Tam tersi olsa dediklerinin hiç birini yapmam ama, kalbime bak onları çok seviyorum dese kime inandıra bilirsiniz
Demek ki Allah Peygamberimizi bir model olarak yaratmış ve en güzel örnekleri onda göstermiş Bize de, eğer beni seviyorsanız, size Peygamber gönderdiğim Hz Muhammed’e uyunuz O takdirde anlayın ki ben de sizi seviyorum Sözün özü: Allah’ın bizi sevdiğinin göstergesi, bizim ne kadar Hz Muhammed’e benzediğimizdir Ona göre sonuca varabiliriz
Size, bize ve tüm insanlara yol haritası kur’an ve Sünnettir Bundan başkasını size tavsiye edemeyiz Yani kur’anı ve sünneti rasulullahı ( asm ) kendimize rehber edinmek, kendimizi onlara endekslemek ve imani bahis ve kitapları tefekkür ile okumaktır Yani imanın ve kur’anın anlattığı ve bahsettiği kurani ve imani kitaplar bulabilseniz veya bu konuları tefekkür ve mütalaa eden şahsiyetlerle beraber olmakla onlardan istifade edebilseniz sizin hem dünyanıza hem de ahiretinize faydalı olacaktır
Namazları vaktinde kılmak, büyük günahlara dikkat etmek ve namazın arkasındaki tesbihatı yapmak ayrıca sizi tekamül ettirecektir
Bu konuda size bazı tavsiyelerimiz olabilir:
1 Çevrenizde güven ve itimat duyduğunuz bazı kimselerle istişare ederek islami çizgiyi koruyan ve sorularınıza cevap verebilecek cemaat mensuplarıyla görüşmenizi
2 Zafer, Nesil, Cihan ve Nil yayınlarında çıkan kitaplardan bazılarını seçerek okumanızı
3 Bizim tavsiye edeceğimiz şu kitapları okumanızı öneririz:
(zafer yayınlarında çıkanlar, Yerebatan cd 452 Cağaloğlu, İst Tlf 212 5270207)
Gerçeğe Doğru Serisi 6 cilt
Nurdan kelimeler 4 cilt
Nurdan Cümleler 2 cilt
Bir Kader Sohbeti
Ölüm son Değildir 3 cilt
Risale Okumaları 2 cilt
(Nesil Yayınlarında çıkanlar, Sanayi Cd Bilge Sk No: 2 Yeni Bosna İst Tlf 212 5513225)
Dört Halife
Sahabe Modeli
Peygamberimizin Hayatı 2 cilt
İslam Nasıl Anlamalı
Gençliğe Sesleniş
Vesvese sebepleri ve kurtuluş yolları
Kendini Arayan Adam
Müslüman Nasıl Yaşamalı
Peygamberimizin Tebliğ Metodu 2 cilt
Kuranda Cihad ve Savaş
Ayette geçen Nefis ve Malın Allah’a satılması ne demektir?
Nur Külliyatında, “Muhakkak, Allah müminlerden nefislerini ve mallarını cennet mukabili satın almış bulunuyor mealindeki âyeti kerimenin tefsiri yapılırken bir temsil getirilir ve temsilin bir yerine de şu mesaj yüklenir “Hem o fabrikadaki âletler benim namımla ve benim tezgâhımda işlettirilecek Hem fiyatı, hem ücretleri birden bine yükselecek Sözler
Bir sohbette arkadaşlarıma, toprağın ve suyun fiyatlarını sormuş ve bir cevap alamamıştım Muzun fiyatını sorduğumda ise yüksek bir rakamla karşıma çıkmışlardı İşte toprak ve su Allah’ın bir fabrikası olan ağaca girdiklerinde, öteden muz olarak çıkıyor ve büyük bir kıymet kazanıyorlar Aynı şekilde, otu inek denilen bir canlı fabrikaya veriyoruz, et ve süt elde ediyoruz Şeker pancarı, fabrikadan şeker olarak çıkarken, çiçek tozları kovanda bal oluyorlar
İnsan, etrafını saran böyle sonsuz ibret tablolarından ders alarak nefis ve malını, Rabbinin emir tezgâhına soksa, alâyı illiyyin denilen o üstün makama erecek ve cennet ehli olma şerefine kavuşacak
Nefis denilince insanın zâtını anlıyoruz, mal denilince de zâtın tasarrufuna verilen emanetleri Bir başka ifadeyle, “nefis insana ihsan edilen dahilî nimetleri; “mal ise haricî nimetleri temsil etmekte Her ikisi de insanı ya alâı İlliyyîne çıkaran yahut esfeli safiline düşüren imtihan âletleri
Âyeti kerimede nefisten başlandığını dikkate alarak nefsimiz üzerinde biraz duralım
İnsan aklı, fizik ve kimyadan, ticaret ve ziraattan, kumar ve soyguna kadar her şeyde istimal edilmeye müsait Bunların bir kısmı insanı yükseltirken, diğerleri alçaltır
İnsan kalbi bir umman İman ve küfürden, adalet ve zulme, tevazu ve kibre, itaat ve isyana, muhabbet ve nefrete, af ve intikama ve daha nice müspet ve menfi mânâlara açık İnsanın alâyı illiyyîne yükselmesinde yahut esfeli safilîne yuvarlanmasında en büyük pay onun
Kalbe bağlı lâtifeler, hisler bedenin organlarından çok Bunlar da insanı ya yücelere çıkarır yahut çukurlara düşürür Sevgiden başlayalım İnsan bu his ile, ya Rabbini ve Mevlâsını sever, yahut nefsini ve menfaatini İşte birinci hâl yükseliş, ikincisi çöküştür
Bir diğeri, “endişe duygusu İnsan, ya maddî ve dünyevî problemleri kendisine dert edinir, bunların endişesiyle ruhunu perişan eder Yahut, bu dünya yolculuğunun cehennemle son bulma endişesi onu durmadan çalışmaya, gayrete ve duaya sevk eder Birincisi, aşağıların aşağısı, ikincisi yüceler yücesidir
Beş duyumuz da bu ölçüye vurulmalı İnsan bunlarla sâlih amel de işleyebilir, isyan ve günah da Birinciler, insanı en ileri makamlara, ikinciler ise en derin azaplara hazırlar Yine Nur Külliyatında, “küfür, mahiyeti insaniyyeyi yıkar, elmastan kömüre kalbeder denilerek, büyük bir hakikat dersi verilir Demek ki, insan ahseni takvim ile ifade buyrulan bir elmas mahiyetinde yaratılmış Kendisini rıza çizgisinden, istikamet hattından dışarı çıkarırsa, ceza alarak aşağıların aşağısına atılıyor Bu çöküş “kömür olmakla sembolize edilmiş Bilim adamlarımızın ifadelerine göre, elmasla kömürün temel taşları aynı Sadece kristalleşme şekilleri farklı İşte bu farklılıktan birbirine zıt iki mahiyet doğuyor Aynı harflerle farklı kelimelerin yazılabilmesi gibi, aynı insan mahiyetinden de, birbirine zıt meyveler çıkabiliyor: Mümin kâfir, salihfasık, âdilzâlim, mütevazı mağrur gibi
Bu misâle göre:
•Ahseni takvim, “en güzeli yazabilecek kıvamda, kabiliyette yaratılmış olma
•Alâyı illiyyîn, “bunu başarabilenlerin yüksek makamı
•Esfeli safilîn, ise “yanlış yazanların büyük düşüş ve çöküşü
Allah Resulü (asm), “Dünya âhiretin tarlasıdır buyurur O halde insan bu dünyada, çekirdek kabilinden de olsa, “alâyı illiyyîn şerefine erecektir ki, bu mazhariyet âhirette o yüce makam olarak kendini göstersin Ve yine insan, işlediği isyanlarla, “esfelei safilîne lâyık olacaktır ki, bu liyakat o dehşetli azabı meyve versin
Sözün özü: Yüksek insanlar da, alçak insanlar da bu dünyada yetişiyorlar Ve âhirette her nefis kendi ameline uygun saadete eriyor yahut azaba düşüyor
CİNSEL BASKIDAN KURTULMA ÇARESİ NEDİR?
Müstehcenliğinden dolayı cevap vermekte zorlandığım konulardan biri de, cinsel duyguların baskısından kurtulmak isteyenlerin başvurduğu kendini tatmin konusu
Bu konu ısrarla sorulduğundan zorluğuna rağmen cevap vermeye gayret edeceğim Önce meseleye genel bir bakışla bakalım izin verirseniz
Rabbimiz aile hayatını kolaylıkla yürütmesi için insanlara cinsi his vermiştir Bu hissin getirdiği derin bir ilgi ile karşı cinsler birbirlerini sevmiş, bu sevgi sebebiyle birbirlerine hoşgörü ile bakacak hale gelmişlerdir
Ancak bazen bu cinsi his bilhassa gençlerde baskılar da meydana getirmiş, onları gayri meşruluklara itecek bir etkiyi de göstermiştir
İşte bu durumda Rabbimiz rüyada ihtilam olma halini yaratmış, had safhada cinsel his baskısına maruz kalan kimseler rüyadaki bu ihtilam olma yoluyla cinsel his baskısından kurtulmuşlar, gayri meşruluklara yönelme duygusuna girmemişlerdir
Ne var ki bazen ortamın aşırı tahrikinden dolayı rüyadaki teskin olma hali yetmeyip uyanıkken de kendini teskin etme ihtiyacı duyanlar olmuş; bunun dini hükmünü merak ederek öğrenmek istemişlerdir
Cinsellik duygusunun aşırı baskısından kurtulmak için baş vurulan bu kendini teskin etme olayına (istimna masturbasyon) kitaplarda (haram, mekruh, caiz) diyenlerin olduğunu görüyoruz
Şahısların özel durumlarından dolayı böyle farklı hükümlerin verildiği anlaşılmaktadır Bu mevzuda en başta cinselliği ateşleyen, sahibini günaha zorlayacak derecede tahrik eden görüntü ve teşhirleri seyretmeme ve öyle müstehcen ortamlardan uzak durma kararı çok mühim
Böylesine tahrikçi görüntülerden insan, büyük bir dikkatle kaçınmalı, sahibini dayanması güç his ayaklanmasına iten zeminlerden mutlaka uzak kalmalı ki; ihtilam olmakla cinsel his baskısından kurtulabilecekken, ayrıca bir de kendini teskin etme zorlamasına maruz kalmasın, kendi kendini böyle sağlıklı olmayan bir durumla karşı karşıya bırakmasın
Bundan dolayı İsra sûresindeki ayet: (zina yapmayın!) demeyip (zinaya yaklaşmayın!) diyor Yani zina teşhir ve teşviklerine yaklaşmayın Çünkü teşhire yaklaşanlar tahrik o!urlar, tahrik olanlar cinsel his baskısına maruz kalırlar Maruz kalanlar da günahı göze alacak hale gelirler
Öyle ise günahı göze aldıracak duygu ayaklanmasına sebep olan görüntüleri seyretmekten uzak durmak, konunun ihmal edilmez tedbîrlerinin en başta gelenidir
Bu konuda bir başka ikaz da tesettür ayetlerinden alınmaktadır Bu ayetlerde de:
– Mümin erkekler, mümine kadınlar gözlerini harama bakmaktan kapasınlar! diyor Gözleri kapamak mümkün mü?
Yani gözlerini harama bakmaktan o kadar korusunlar kî sanki kapamışlar gibi hayallerini temiz tutsunlar, günaha iteleyecek tahrike maruz kalmasınlar
Bu ikazdan da anlaşılıyor ki, bozulmuş vasatlarda ilk tedbir, mümkün olduğu kadarıyla tahrikçi görüntüler seyretmekten uzak kalmak; fıtratın gereği olan ihtilam olmayla iktifa edip kendini sinirsel zafiyete de uğratacak suiistimale, gayri meşru tatmin yollarına mecbur bırakmamaktır
Bütün bu dikkat ve korunmaya rağmen maruz kaldığı baskıdan kurtulmak için kendini teskin etmek zorunda kalan kişi; (büyük günaha düşmemek için küçüğüne başvuran) kimse durumundadır Buna: (büyüğüne yönelmemek için küçüğüyle yetinme hali) demek te mümkündür (Merakılfelah)
Ancak bunun en mahzurlu tarafı, baskıyı gidermek için arada sırada başvurduğu bu kurtulma çaresini, zevk alma alışkanlığına dönüştürüp devamlı yapma bağımlılığına düşme yanlışıdır
Alimlerin haram hükmünü verdikleri, yahut ta harama yakın şekilde mekruh saydıkları, bu türlü bir bağımlılık halidir
Linkleri sadece kayıtlı üyelerimiz görebilirForumTR üyesi olmak için tıklayınız