iltasyazilim
FD Üye
Dünya yüzeyinin* şekillenmesi açısından en manâlı pay hiç kuşkusuz akarsulara aittir Yüzeydeki sularının bir yatak içinde toplanıp akmasıyla oluşurlar Akarsuyun doğduğu yere nehir kaynağı, döküldüğü yere nehir ağzı denir Akarsular küçükten büyüğe içten nehir, akarsu, öz, ırmak ve dere biçiminde sıralanırlar Bir nehir irili ufaklı birçok kola ayrılmıştır Bunlar daima beraber tüm bir sistemi oluştururken, kollardan en bol su ile devam etmekte olan asıl akarsudur
Dere Havzası Nedir?
Akarsuyun tüm kollarıyla birlikte toplandığı bölgeye akarsu havzası denir Bu havzanın genişliği ise, iklim koşullarına ve yüzey şekillerine bağlıdır
Nehir havzaları iki bölümde incelenir:
Açık Havza: Sularını denize ulaştırabilen havzalara açık havza denir (Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya, Susurluk, Gediz, Minik Menderes, Büyük Menderes, Aksu, Göksu, Seyhan, Ceyhan, Fırat, Dicle Çoruh gibi)
Kapalı Havza: Sularını denize ulaştıramayan havzalara kapalı havza denir Kapalı havzaların oluşmasında yer şekilleri, sıcaklık ve nem etkilidir (Van Gölü Kapalı Havzası, Tuz Gölü Kapalı Havzası, Konya Kapalı Havzası, Göller Yöresi Kapalı Havzası gibi)
Nehir Akış Hızı
Akarsuyun akış hızı yatağın her iki kesitinde farklıdır Suyun hızı yanlarda, dipte ve su yüzeyinde sürtünme nedeniyle azdır Suyun en hızlı aktığı yer akarsuyun en derin yerinin üzerinde ve yüzeyin azıcık altındadır Akarsu yatağında suyun en süratli aktığı noktaları birleştiren çizgiye sürat çizgisi(talveg) denir Akış hızı, yatağın eğimi ve genişliği ile taşınan su miktarına ast olarak değişir
Su Bölümü Çizgisi
Birbirine komşu iki nehir havzasını birbirinden ayıran sınıra su bölümü çizgisi denir Su bölümü çizgisi genel olarak dağların doruklarından geçer Su bölümü çizgisi kurak bölgelerde, bataklık alanlarda, karistik alanlarda çoğunlukla muhakkak olmazlar
Akarsu Debisi
Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su miktarına denir Akarsuyun debisi yılın dağıtılmış zamanlarında değişerek farklılık gösterir Akarsuyun debisi yağış miktarı rejimi, yağış tipi, zeminin özelliği, kaynak suları, sıcaklık ve uçup gitme gibi etmenlere ast olarak değişir Dere debisi bir diğer ifadeyle; dere akımı olarak da bilinir
Dere Rejimi
Çay debisinin yıl içerisinde gösterdiği değişmelere rejim ya da akım düzeni denir Akarsu rejimini belirleyen temel etken havzanın yağış miktarıdır Yağışların az, sıcaklık ve buharlaşmanın pozitif olduğu dönemlerde nehir akımı düşer Yağışların pozitif olduğu ve kar erimelerinin görüldüğü dönemlerde akım yükselir
Nehir rejimleri dört tiptir:
Uyumlu Rejim: Akımı yıl içerisinde pozitif değişmez akarsuların rejim tipidir
Düzensiz Rejim: Akımı yıl içerisinde büyük değişmeler gösteren akarsuların rejim tipidir
Karma Rejim: Farklı iklim bölgelerinden geçen akarsuların rejim tipidir Örnek: Nil Nehri
Sel Tipi Rejim: İlkbahar yağışları ve kar erimeleri ile bol su içeren, yaz aylarında ise suları değil denecek kadar azlan akarsuların rejim tipidir Örneğin ülkemizdeki İç Anadolu Bölgesi akarsuları
İklim Bölgelerine Göre Çay Rejimleri
Sıcaklıkyağış koşulları ile akarsuların taşıdıkları su miktarı ve akıntı düzeni arasında sıkı bir ilişki vardır Farklı iklim bölgelerindeki akarsuların rejimleri birbirinden öbür olabilir Ancak iklim bölgelerinin yüksek ve karlı bölümlerindeki akarsuların rejimleri benzerdir Kar erimelerinin olduğu dönemlerden eğilim yükselir Kış aylarında kar yağışının fazla olması akımın düşük olmasına neden olur
Yağmurlu Ekvatoral İklimde Nehir Rejimi: Bu iklim tipinde yağışlar bol ve yağış rejimi düzenli olduğu için Ekvatora Yakın bölge akarsuları yıl baştan başa bol su taşır Misal: Amazon ve Kongo nehirleri
Yağmurlu Okyanusal İklimde Nehir Rejimi: Bu iklim tipinde yağışların bol ve ahenkli olması nedeniyle akarsular sene baştan başa bol su taşır Örnek: İngiltere ’deki Thames Nehri
Muson İkliminde Akarsu Rejimi: Bu iklim tipinde yaz yağışları nedeniyle eğilim yükselir Kış kuraklığı eğilim düşer Örneğin Ganj ve İndus nehirleri
Akdeniz İkliminde Çay Rejimi: Yaz kuraklığına, sıcaklık ve buharlaşmanın fazlalığına alt olarak yaz aylarında cereyan düşüktür
Türkiye Akarsularının Özellikleri
Türkiye ’nin dağlık ve engebeli bir ülke olması nedeniyle, akarsularımızın boyu genel olarak kısadır Yağışlı ve kar erimelerinin olduğu dönemlerde taşan, kurak dönemlerde ise kuruyacak derecede suları eksilen akarsularımızın rejimleri düzensizdir Karadeniz Bölgesi ’ndeki akarsularımızın dışındakiler çoğunlukla bol su taşımazlar Akarsularımız rejimlerinin düzensiz ve yatak eğimlerinin pozitif olması sebebiyle ulaşıma yerinde değildir Türkiye bugünkü görünümünü 3 ve 4 zamandaki orojenik ve epirojenik hareketlerle kazanmıştır böylece akarsularımız hemen şimdi denge profiline ulaşamamıştır Fakat Türkiye ’deki akarsuların yatak eğimleri ve sızıntı hızları fazla olduğundan hidroelektrik potansiyelleri yüksektir
Akarsuların döküldükleri deniz veya göl yüzeyine taban seviyesi denir Deniz yüzeyi başlıca taban seviyesini oluşturur Göl yüzeyi veya kapalı havza yüzeyi lokal taban seviyesi diye adlandırılır Akarsular aşındırma ve biriktirmesini taban seviyesine kadar yapar Yatağını taban seviyesine indirmiş olan akarsular yıpratma ve biriktirme faaliyetini dengelemiştir Aşınım ve birikimin eşitlendiği bu profile denge profili denir Akarsuların amacı bulundukları bölgeyi aşındırarak deniz seviyesine yaklaştırmak öteki bir deyişle denge profiline ulaşmaktır Akarsuyun aşınım sürecinde görülen şekiller; yayla ve peneplendir Plato, çay vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzlüklerdir Peneplen ise,* geniş arazi bölümlerinin, akarsu aşınım faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine yakın ayla indirilmesiyle oluşmuş, eksik engebeli kısımlardır Bir akarsuyun denge profiline ulaşabilmesi ve arazinin peneplen haline gelebilmesi için tektonik hareketlerin görülmediği milyonlarca yılın geçmesi gerekmektedir
İklim değişikliklerinde ve tektonik hareketlere ast olarak deniz seviyesinin alçalması ya da yükselmesi taban seviyesinin değişmesine niçin olur Taban seviyesinin alçalması veya yükselmesi de akarsuyun denge profilinin bozulmasına neden olur Taban seviyesinin alçalması, akarsuyun denge profilini bozarak akarsuyun yıpratma ve taşıma gücünün artmasına neden olur bu nedenle çay yatağına gömülür Taban seviyesinin yükselmesi, akarsuyun denge profilini bozarak akarsuyun nakliye gücünün azalmasına niçin olur bu nedenle çay menderesler çizerek birikim yapar Menderes, akarsuyun geni vadi tabanı içinde, eğimin azalması nedeniyle yaptığı bükümlere denir Dış güçler içerisinde en geniş alana yayılmış, ıslak bölgelerde ve orta enlemlerde etkin olan en kayda değer dış baskı akarsulardır Akarsular aşındırma ve biriktirme yaparak yeryüzünü şekillendirir Akarsu, hızının ve kütlesinin yaptığı tesir le yatağı derine içten kazar, yatağı her tarafında kopardığı ya da erittiği maddeleri taşır Akarsu aşındırması ile oluşan şekiller vadi ve dev kazanıdır Akarsuların aşındırmasında yatak eğimi esas etkendir Çünkü yatak eğimi akarsuyun akış hızını belirler Yatak eğiminin pozitif olduğu yukarı bölümlerinde içe doğru aşındırma daha belirgindir
Vadiler
Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza içten aralıksız inişi yer alan, uzun çukurluklardır Akarsuların yıpratma gücüne, zeminin yapısına ve aşınım süresine alt olarak değişik vadiler oluşur Vadiler tarım, bahçecilik, ulaşım ve yerleşme bakımından kullanışlı alanlardır
Vadi şekilleri dörde ayrılır:
Çentik(Kertik) Vadi: Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi veya kertik denir
Türkiye ’nin bugünkü görünümünü 3 ve 4 zamanda kazanmış olması sebebiyle, Türkiye akarsuları demin denge profiline ulaşmamış, geç akarsulardır bu nedenle ülkemizde çok sayıda çentik(kertik) vadi bulunmaktadır
Yarma Vad (Boğaz): Akarsuyun, iki düzlük arasında yer alan sert kütleyi içeriye doğru aşındırması sonucunda oluşur Vadi yamaçları dik, tabanı dardır Akarsuyun yukarı bölümlerinde görülür Türkiye ’de çok sayıda yarma vadi (boğaz) bulunur
Karadeniz Bölgesi ’nde, Yeşilırmak üzerinde, Şahinkaya yarma vadisi, Marmara Bölgesi ’nde, Sakarya üstünde Geyve Boğazı, Akdeniz Bölgesi ’nde Atabey deresi üstünde Atabey Boğazı örnekleridir
Kanyon Vadi: Klaker gibi dirençli ve çatlaklı taşlar içinde, akarsuyun içeriye doğru aşındırmasıyla oluşur Vadinin yamaç eğimleri çok dik olup, 90 dereceyi bulur Kanyon vadiler Türkiye ’de Toroslar ’da yaygın olarak görülür Antalya ’daki Köprülü Kanyon, ülkemizdeki güzel bir örnektir
Tabanlı Vadi: Nehir, yatağını taban seviyesine yaklaştırınca derine aşınım yavaşlar Yatak eğiminin azalması akarsuyun menderesler çizerek yanal aşındırma yapmasına neden olur Yanal aşındırmanın artması ile tabanlı vadiler oluşur
Çay Biriktirme Şekilleri
Akarsular aşındırdıkları maddeleri beraberinde taşır Yatak eğimleri azaldığında akarsuların aşındırma ve nakliye gücü de azalır bu nedenle nakliye güçlerinin azaldığı yerde taşıdıkları maddeleri biriktirirler Akarsuların yatak eğimi azaldığında hızları, yıpratma ve nakliye güçleri azalır Biriktirmedeki, temel faktör yatak eğimin azalmasıdır
Birikinti Konisi: Yamaçlardan inen akarsular, aşındırdıkları maddeleri eğimin azaldığı eteklerde biriktirir Yarım koni şeklindeki bu birikimlere birikinti konisi adı verilir Birikinti konileri zamanla gelişerek bereketli tarım alanı durumuna gelebilir
Dağ Eteği Ovası: Bir dağın yamaçlarından inen akarsular taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerde birikinti konileri biçiminde biriktirirler Zamanla birikinti konilerinin birleşmesiyle oluşan hafif dalgalı düzlüklere dağ eteği ovası adı verilir
Dağ İçi Ovası: Dağlık alanların iç kısımlarında, çevreden gelen akarsuların taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesi ile oluşan ovalardır Türkiye gibi engebeli ülkelerde dağ içi ovaları çok görülür
Taban Seviyesi Ovası: Akarsuların taban seviyesine ulaştığı yerlerde, eğimin azalması nedeniyle taşıdığı maddeleri biriktirmesi ile oluşturduğu ovalardır Bu cins ovalarda akarsular menderesler yaparak akar Gediz ve Menderes akarsularının aşağıda bölümlerindeki ovalar bu türdendir
Seki(Veranda): Yatağına alüvyonlarını yaymış olan akarsuyun yeniden canlanarak yatağını kazması ve derinleştirmesi sonucunda oluşan basamaklardır Taban seviyesinin alçalması nedeniyle, tabanlı bir vadide akan akarsuyun yıpratma gücü artar Yatağını derine doğru kazan dere vadi tabanına gömülür Eski vadi tabanlarının yüksekte kalması ile oluşan basamaklara seki veya veranda denir
Kum Adası(Irmak Adası): Akarsuların yatak eğimlerinin azaldığı geniş vadi tabanlarından taşıdıkları maddeleri biriktirmesi ile oluşan şekillerdir
Kum adaları akarsuyun taşıdığı su miktarı ve akış hızına tabi olarak yer değiştirirler Kum adaları üstünde yoğun bir bitki örtüsünün bulunması kum adalarının yer değiştirmediğini gösterir
Delta: Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli alüvyal ovalardır Deltalar, taban seviyesi ovalarının bir çeşididir Onlardan ayrılan yönü biriktirmenin deniz içinde olmasıdır bu nedenle deltanın oluşabilmesi için; gelgit olayının bariz olmaması, kıyının sığ olması, kıyıda enerjik bir akıntının bulunmaması ve dere ağzında eğimin azalması gerekir
Yeraltı Suları ve Kaynaklar
Yer altı Suyu
Yağış olarak yeryüzüne düşen veya yeryüzünde yer alan suların, yerçekimi etkisiyle yerin altına sızıp, orada birikmesiyle oluşan sulardır Yer altı suyunun oluşabilmesi için besin ve depolanma koşullarının yerinde olması gerekir Yer altı suyunun beslenmesini etkileyen en önemli etmen yağışlardır Depolama koşulları ise yüzeyin eğimine, bitki örtüsüne ve yüzeyin geçirimlik özelliğine bağlıdır Bol yağışlı ve zemini geçirimli taşlardan oluşan alanlarda yer altı suyu fazladır Eksik yağış alan, eğimi artı ve geçirimsiz zeminlerde ise, yer altı suyunun oluşumu zordur Kum, çakıl, kumtaşı konglomera, kalker, volkanik tüfler, alüvyonlar, geçirimli zeminleri oluşturur böylece alüvyal ovalar ve karstik yöreler yer altı suyu bakımından zengin alanlardır Kil, marn, şist, granit gibi taşlar ise geçirimsizdir Yer altı suyu oluşumunu engeller Yeraltında biriken sular taban suyu, artezyen ve karstik yeraltı suyu olarak bulunur
Taban Suyu: Altta geçirimsiz bir katman ile sınırlandırılan, geçirimli tabaka içindeki sulardır Bu sular çoğunlukla yüzeye yakındır Marmara Bölgesi ’ndeki ovalar, Ege Bölgesi ’ndeki bunalım ovaları, Muş, Erzurum ve Pasinler ovalarındaki yer altı suları bu gruba girer
Artezyen: Bu nesil sular basınçlı yeraltı sularıdır İki geçirimsiz katman arasındaki geçirimli tabaka içinde bulunan sulardır Tekne biçimli ovalar ve vadi tabanlarında bu nesil sular bulunmaktadır İç Anadolu Bölgesi artezyen suları bakımından zengindir
Karstik Yeraltı Suyu: Karstik yörelerdeki kalın kireç taşı tabakalar arasındaki çatlak ve boşluklarda biriken yer altı sularıdır En kayda değer özelliği birbirinden egemen taban suları oluşturmasıdır Karstik alanların geniş yer kapladığı Akdeniz Bölgesi karstik yeraltı suları bakımından zengindir
Kaynak
Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir Türkiye ’de kaynaklara pınar, eşme, bulak ve göze gibi adlar da verilir Kaynaklar, yer altı suyunun bulunuş biçimine, yüzeye çıktığı yere ve suların sıcaklığına tarafından gruplandırılabilir Sularının sıcaklığına tarafından kaynaklar, soğuk ve sıcak su kaynakları olarak iki gruba ayrılır :
Soğuk Su Kaynakları: Yağış sularının yeraltında birikerek yüzeye çıkması sonucunda oluşurlar Genelde yüzeye yakın oldukları için dış koşullardan daha çok etkilenirler böylece suları soğuktur Soğuk su kaynakları yeraltında bulunuş biçimine ve yüzeye çıktığı yere kadar üç gruba ayrılır :
Tabaka Kaynağı: Geçirimli tabakaların topoğrafya yüzeyi ile kesiştikleri yerden suların yüzeye çıkmasıyla oluşan kaynaklara tabaka kaynağı denir
Vadi Kaynağı: Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır Genellikle vadi yamaçlarında görülür
Karstik Kaynak(Voklüz): Kalın kalker tabakaları arasındaki boşlukları doldurmuş olan yer altı sularının yüzeye çıktığı kaynaktır oldukça çok kireç taşıyan bu kaynakların suları genellikle sürekli değildir Yağışlarla beslendikleri için karstik kaynakların suları soğuktur Toroslar üzerindeki Şekerpınarı en ünlü karstik kaynak örneklerinden biridir
Sıcak Su Kaynakları: Yerkabuğundaki fay hatları üzerinde bulunan kaynaklardır Fay kaynakları da denir Suları yerin derinliklerinden geldiği için sıcaktır ve dış koşullardan aldırmaz Sular geçtikleri taş ve tabakalardaki çeşitli mineralleri eriterek bünyelerine aldıkları için mineral bakımından zengindir Bu nesil kaynaklara; kaplıca, ılıca, içme gibi adlar verilir Sıcak su kaynaklarının özel bir türüne gayzer denir Bunlar, volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirtilmiş aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl içinde fazla bir değişme göstermez Fay kaynakları volkanik ve kırıklı bölgelerde görülür Türkiye kaplıca ve ılıca bakımından varlıklı bir ülkedir Bursa, İnegöl, Yalova, Bolu, Haymana, Kızılcahamam, Sarıkaya, Erzurum, Sivas Balıklı Çermik, Afyon, Kütahya, Denizli çevresindeki kaplıca ve ılıcalar en ünlüleridir
Karstik Şekiller
Yağışlar ve yer altı suları, kalker, jips, kayatuzu, dolomit gibi eriyebilen, kırık ve çatlakların çok olduğu taşların bulunduğu yerlerde, kimyasal aşınıma neden olurlar Kimyasal aşınım sonunda oluşan şekillere karstik şekiller denir Yağışların ve yeraltı sularının oluşturduğu karstik aşınım şekillerinin aşınım şekillerinin büyüklükleri değişkendir
Karstik aşınım şekilleri şunlardır:
Lapya: Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları ufak oluklardır Oluşan çukurluklar bariz sırtlarda ast yana sıralandığından yüzey pürüzlüdür Büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre arasında değişir
Dolin: Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurluklarıdır Genelde derinlikleri eksik, genişlikleri fazladır Türkiye ’de bilhassa Toroslar ’da dolinler yaygın olarak görülür Halk Müziği aralarında kokurdan, koyak, tava gibi adlar verilir Dolinler yaradılış şekillerine tarafından iki gruba ayrılır :
Erime Dolini: Kireç Taşı yüzeyler üstünde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir Erime dolinlerinin tabanında yüzey sularının derine dürüst sozdığı çatlak ve delikler bulunur Dolin tabanlarında erimeden geriye doğru kalan killi materyalin birikmesiyle oluşan terra rossa toprakları bulunur
Depresyon Dolini: Yeraltında yer alan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir Depresyon dolinleri, derinliklerinin pozitif oluşu, yamaçlarının eğimli oluşu ve tabanlarındaki iri bloklar halinde maddeler bulunması nedeniyle erime dolinlerinden kolayca ayırtedilirler
Uvala: Genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklardır Uvaların baştan savma şekle sahip olması ve tabanlarındaki erimeden geriye doğru kalan kireç taşı çıkıntıları dolinlerden zahmetsizce ayırtedilmesini sağlar
Obruk: Baca veya kuyu biçiminde, keskin köşeli, derin çukurluklara obruk denir Derinliği 250300 m ’yi bulabilen obrukların bazılarının tabanında göl bulunur Türkiye ’de İç Anadolu ’nun güneyinde ve Toroslar ’da yaygın olarak obruklar görülür İçel ’deki CennetCehennem mağaraları ve Konya ’daki Kızören obruğu ülkemizdeki en güzel örneklerdir
Polye: Karstik yörelerdeki genişliği birkaç kilometre olan, uzunluğu 2030 kilometreyi bulan, hatta geçebilen ova görünümlü büyük karstik çukurlara polye denir Türkiye ’de bilhassa Toroslar ’da polyeler yaygındır Örneğin; Akdeniz Bölgesi ’ndeki Ketsel, Elmalı ve Akseki ovası birer polyedir
Mağara: Kalkerli arazilerde çatlaklar baştan başa yeraltına sızan suların oluşturduğu büyük boşluklara mağara denir Damlataş, Narlıkuyu, Düden, İnsuyu, Kızılin mağaraları en ünlüleridir
Düden: Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklara düden denir Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan kanallardır Düdenlere millet arasında su meydana çıkan, su batan gibi adlar da verilir
Kör(Çıkmaz) Vadi: Karstik yörelerdeki akarsular bir düdende kaybolarak akışını yeraltında sürdürür Bu akarsuların yeryüzünde program metni göstermeyen vadilerine kör(çıkmaz) vadi denir
Karstik Birikim Şekilleri
Kimyasal birikim şekilleri, kalsiyum karbonatça zengin suların içindeki karbondioksit gazının uçması ve kalsiyum oksidin(kirecin) tortulanmasıyla oluşur Karstik birikim şekilleri sarkıt, dikit ve travertendir
SarkıtDikit: Kalsiyum karbonatça varlıklı suların mağara tavanından sızarak içindeki kirecin tavanda birikmesi ile sarkıtlar, damlayarak tabanında birikmesi ile dikitler oluşur Karstik alanlardaki mağaralarda görülen bu şekillerin en güzel örnekleri Damlataş Mağarası ’nda bulunmaktadır
Traverten: Çoğunlukla sıcak su kaynaklarının yakınında ve kalsiyum karbonatlı suların yayılarak aktığı alanlarda, kirecin çökelmesi ile oluşan basamaklardır En güzel örnekleri DenizliPamukkale ’dedir
Dere Havzası Nedir?
Akarsuyun tüm kollarıyla birlikte toplandığı bölgeye akarsu havzası denir Bu havzanın genişliği ise, iklim koşullarına ve yüzey şekillerine bağlıdır
Nehir havzaları iki bölümde incelenir:
Açık Havza: Sularını denize ulaştırabilen havzalara açık havza denir (Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya, Susurluk, Gediz, Minik Menderes, Büyük Menderes, Aksu, Göksu, Seyhan, Ceyhan, Fırat, Dicle Çoruh gibi)
Kapalı Havza: Sularını denize ulaştıramayan havzalara kapalı havza denir Kapalı havzaların oluşmasında yer şekilleri, sıcaklık ve nem etkilidir (Van Gölü Kapalı Havzası, Tuz Gölü Kapalı Havzası, Konya Kapalı Havzası, Göller Yöresi Kapalı Havzası gibi)
Nehir Akış Hızı
Akarsuyun akış hızı yatağın her iki kesitinde farklıdır Suyun hızı yanlarda, dipte ve su yüzeyinde sürtünme nedeniyle azdır Suyun en hızlı aktığı yer akarsuyun en derin yerinin üzerinde ve yüzeyin azıcık altındadır Akarsu yatağında suyun en süratli aktığı noktaları birleştiren çizgiye sürat çizgisi(talveg) denir Akış hızı, yatağın eğimi ve genişliği ile taşınan su miktarına ast olarak değişir
Su Bölümü Çizgisi
Birbirine komşu iki nehir havzasını birbirinden ayıran sınıra su bölümü çizgisi denir Su bölümü çizgisi genel olarak dağların doruklarından geçer Su bölümü çizgisi kurak bölgelerde, bataklık alanlarda, karistik alanlarda çoğunlukla muhakkak olmazlar
Akarsu Debisi
Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su miktarına denir Akarsuyun debisi yılın dağıtılmış zamanlarında değişerek farklılık gösterir Akarsuyun debisi yağış miktarı rejimi, yağış tipi, zeminin özelliği, kaynak suları, sıcaklık ve uçup gitme gibi etmenlere ast olarak değişir Dere debisi bir diğer ifadeyle; dere akımı olarak da bilinir
Dere Rejimi
Çay debisinin yıl içerisinde gösterdiği değişmelere rejim ya da akım düzeni denir Akarsu rejimini belirleyen temel etken havzanın yağış miktarıdır Yağışların az, sıcaklık ve buharlaşmanın pozitif olduğu dönemlerde nehir akımı düşer Yağışların pozitif olduğu ve kar erimelerinin görüldüğü dönemlerde akım yükselir
Nehir rejimleri dört tiptir:
Uyumlu Rejim: Akımı yıl içerisinde pozitif değişmez akarsuların rejim tipidir
Düzensiz Rejim: Akımı yıl içerisinde büyük değişmeler gösteren akarsuların rejim tipidir
Karma Rejim: Farklı iklim bölgelerinden geçen akarsuların rejim tipidir Örnek: Nil Nehri
Sel Tipi Rejim: İlkbahar yağışları ve kar erimeleri ile bol su içeren, yaz aylarında ise suları değil denecek kadar azlan akarsuların rejim tipidir Örneğin ülkemizdeki İç Anadolu Bölgesi akarsuları
İklim Bölgelerine Göre Çay Rejimleri
Sıcaklıkyağış koşulları ile akarsuların taşıdıkları su miktarı ve akıntı düzeni arasında sıkı bir ilişki vardır Farklı iklim bölgelerindeki akarsuların rejimleri birbirinden öbür olabilir Ancak iklim bölgelerinin yüksek ve karlı bölümlerindeki akarsuların rejimleri benzerdir Kar erimelerinin olduğu dönemlerden eğilim yükselir Kış aylarında kar yağışının fazla olması akımın düşük olmasına neden olur
Yağmurlu Ekvatoral İklimde Nehir Rejimi: Bu iklim tipinde yağışlar bol ve yağış rejimi düzenli olduğu için Ekvatora Yakın bölge akarsuları yıl baştan başa bol su taşır Misal: Amazon ve Kongo nehirleri
Yağmurlu Okyanusal İklimde Nehir Rejimi: Bu iklim tipinde yağışların bol ve ahenkli olması nedeniyle akarsular sene baştan başa bol su taşır Örnek: İngiltere ’deki Thames Nehri
Muson İkliminde Akarsu Rejimi: Bu iklim tipinde yaz yağışları nedeniyle eğilim yükselir Kış kuraklığı eğilim düşer Örneğin Ganj ve İndus nehirleri
Akdeniz İkliminde Çay Rejimi: Yaz kuraklığına, sıcaklık ve buharlaşmanın fazlalığına alt olarak yaz aylarında cereyan düşüktür
Türkiye Akarsularının Özellikleri
Türkiye ’nin dağlık ve engebeli bir ülke olması nedeniyle, akarsularımızın boyu genel olarak kısadır Yağışlı ve kar erimelerinin olduğu dönemlerde taşan, kurak dönemlerde ise kuruyacak derecede suları eksilen akarsularımızın rejimleri düzensizdir Karadeniz Bölgesi ’ndeki akarsularımızın dışındakiler çoğunlukla bol su taşımazlar Akarsularımız rejimlerinin düzensiz ve yatak eğimlerinin pozitif olması sebebiyle ulaşıma yerinde değildir Türkiye bugünkü görünümünü 3 ve 4 zamandaki orojenik ve epirojenik hareketlerle kazanmıştır böylece akarsularımız hemen şimdi denge profiline ulaşamamıştır Fakat Türkiye ’deki akarsuların yatak eğimleri ve sızıntı hızları fazla olduğundan hidroelektrik potansiyelleri yüksektir
Akarsuların döküldükleri deniz veya göl yüzeyine taban seviyesi denir Deniz yüzeyi başlıca taban seviyesini oluşturur Göl yüzeyi veya kapalı havza yüzeyi lokal taban seviyesi diye adlandırılır Akarsular aşındırma ve biriktirmesini taban seviyesine kadar yapar Yatağını taban seviyesine indirmiş olan akarsular yıpratma ve biriktirme faaliyetini dengelemiştir Aşınım ve birikimin eşitlendiği bu profile denge profili denir Akarsuların amacı bulundukları bölgeyi aşındırarak deniz seviyesine yaklaştırmak öteki bir deyişle denge profiline ulaşmaktır Akarsuyun aşınım sürecinde görülen şekiller; yayla ve peneplendir Plato, çay vadileriyle derince yarılmış düz ve geniş düzlüklerdir Peneplen ise,* geniş arazi bölümlerinin, akarsu aşınım faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine yakın ayla indirilmesiyle oluşmuş, eksik engebeli kısımlardır Bir akarsuyun denge profiline ulaşabilmesi ve arazinin peneplen haline gelebilmesi için tektonik hareketlerin görülmediği milyonlarca yılın geçmesi gerekmektedir
İklim değişikliklerinde ve tektonik hareketlere ast olarak deniz seviyesinin alçalması ya da yükselmesi taban seviyesinin değişmesine niçin olur Taban seviyesinin alçalması veya yükselmesi de akarsuyun denge profilinin bozulmasına neden olur Taban seviyesinin alçalması, akarsuyun denge profilini bozarak akarsuyun yıpratma ve taşıma gücünün artmasına neden olur bu nedenle çay yatağına gömülür Taban seviyesinin yükselmesi, akarsuyun denge profilini bozarak akarsuyun nakliye gücünün azalmasına niçin olur bu nedenle çay menderesler çizerek birikim yapar Menderes, akarsuyun geni vadi tabanı içinde, eğimin azalması nedeniyle yaptığı bükümlere denir Dış güçler içerisinde en geniş alana yayılmış, ıslak bölgelerde ve orta enlemlerde etkin olan en kayda değer dış baskı akarsulardır Akarsular aşındırma ve biriktirme yaparak yeryüzünü şekillendirir Akarsu, hızının ve kütlesinin yaptığı tesir le yatağı derine içten kazar, yatağı her tarafında kopardığı ya da erittiği maddeleri taşır Akarsu aşındırması ile oluşan şekiller vadi ve dev kazanıdır Akarsuların aşındırmasında yatak eğimi esas etkendir Çünkü yatak eğimi akarsuyun akış hızını belirler Yatak eğiminin pozitif olduğu yukarı bölümlerinde içe doğru aşındırma daha belirgindir
Vadiler
Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza içten aralıksız inişi yer alan, uzun çukurluklardır Akarsuların yıpratma gücüne, zeminin yapısına ve aşınım süresine alt olarak değişik vadiler oluşur Vadiler tarım, bahçecilik, ulaşım ve yerleşme bakımından kullanışlı alanlardır
Vadi şekilleri dörde ayrılır:
Çentik(Kertik) Vadi: Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi veya kertik denir
Türkiye ’nin bugünkü görünümünü 3 ve 4 zamanda kazanmış olması sebebiyle, Türkiye akarsuları demin denge profiline ulaşmamış, geç akarsulardır bu nedenle ülkemizde çok sayıda çentik(kertik) vadi bulunmaktadır
Yarma Vad (Boğaz): Akarsuyun, iki düzlük arasında yer alan sert kütleyi içeriye doğru aşındırması sonucunda oluşur Vadi yamaçları dik, tabanı dardır Akarsuyun yukarı bölümlerinde görülür Türkiye ’de çok sayıda yarma vadi (boğaz) bulunur
Karadeniz Bölgesi ’nde, Yeşilırmak üzerinde, Şahinkaya yarma vadisi, Marmara Bölgesi ’nde, Sakarya üstünde Geyve Boğazı, Akdeniz Bölgesi ’nde Atabey deresi üstünde Atabey Boğazı örnekleridir
Kanyon Vadi: Klaker gibi dirençli ve çatlaklı taşlar içinde, akarsuyun içeriye doğru aşındırmasıyla oluşur Vadinin yamaç eğimleri çok dik olup, 90 dereceyi bulur Kanyon vadiler Türkiye ’de Toroslar ’da yaygın olarak görülür Antalya ’daki Köprülü Kanyon, ülkemizdeki güzel bir örnektir
Tabanlı Vadi: Nehir, yatağını taban seviyesine yaklaştırınca derine aşınım yavaşlar Yatak eğiminin azalması akarsuyun menderesler çizerek yanal aşındırma yapmasına neden olur Yanal aşındırmanın artması ile tabanlı vadiler oluşur
Çay Biriktirme Şekilleri
Akarsular aşındırdıkları maddeleri beraberinde taşır Yatak eğimleri azaldığında akarsuların aşındırma ve nakliye gücü de azalır bu nedenle nakliye güçlerinin azaldığı yerde taşıdıkları maddeleri biriktirirler Akarsuların yatak eğimi azaldığında hızları, yıpratma ve nakliye güçleri azalır Biriktirmedeki, temel faktör yatak eğimin azalmasıdır
Birikinti Konisi: Yamaçlardan inen akarsular, aşındırdıkları maddeleri eğimin azaldığı eteklerde biriktirir Yarım koni şeklindeki bu birikimlere birikinti konisi adı verilir Birikinti konileri zamanla gelişerek bereketli tarım alanı durumuna gelebilir
Dağ Eteği Ovası: Bir dağın yamaçlarından inen akarsular taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerde birikinti konileri biçiminde biriktirirler Zamanla birikinti konilerinin birleşmesiyle oluşan hafif dalgalı düzlüklere dağ eteği ovası adı verilir
Dağ İçi Ovası: Dağlık alanların iç kısımlarında, çevreden gelen akarsuların taşıdıkları maddeleri eğimin azaldığı yerlerde biriktirmesi ile oluşan ovalardır Türkiye gibi engebeli ülkelerde dağ içi ovaları çok görülür
Taban Seviyesi Ovası: Akarsuların taban seviyesine ulaştığı yerlerde, eğimin azalması nedeniyle taşıdığı maddeleri biriktirmesi ile oluşturduğu ovalardır Bu cins ovalarda akarsular menderesler yaparak akar Gediz ve Menderes akarsularının aşağıda bölümlerindeki ovalar bu türdendir
Seki(Veranda): Yatağına alüvyonlarını yaymış olan akarsuyun yeniden canlanarak yatağını kazması ve derinleştirmesi sonucunda oluşan basamaklardır Taban seviyesinin alçalması nedeniyle, tabanlı bir vadide akan akarsuyun yıpratma gücü artar Yatağını derine doğru kazan dere vadi tabanına gömülür Eski vadi tabanlarının yüksekte kalması ile oluşan basamaklara seki veya veranda denir
Kum Adası(Irmak Adası): Akarsuların yatak eğimlerinin azaldığı geniş vadi tabanlarından taşıdıkları maddeleri biriktirmesi ile oluşan şekillerdir
Kum adaları akarsuyun taşıdığı su miktarı ve akış hızına tabi olarak yer değiştirirler Kum adaları üstünde yoğun bir bitki örtüsünün bulunması kum adalarının yer değiştirmediğini gösterir
Delta: Akarsuların denize ulaştıkları yerlerde taşıdıkları maddeleri biriktirmesiyle oluşan üçgen biçimli alüvyal ovalardır Deltalar, taban seviyesi ovalarının bir çeşididir Onlardan ayrılan yönü biriktirmenin deniz içinde olmasıdır bu nedenle deltanın oluşabilmesi için; gelgit olayının bariz olmaması, kıyının sığ olması, kıyıda enerjik bir akıntının bulunmaması ve dere ağzında eğimin azalması gerekir
Yeraltı Suları ve Kaynaklar
Yer altı Suyu
Yağış olarak yeryüzüne düşen veya yeryüzünde yer alan suların, yerçekimi etkisiyle yerin altına sızıp, orada birikmesiyle oluşan sulardır Yer altı suyunun oluşabilmesi için besin ve depolanma koşullarının yerinde olması gerekir Yer altı suyunun beslenmesini etkileyen en önemli etmen yağışlardır Depolama koşulları ise yüzeyin eğimine, bitki örtüsüne ve yüzeyin geçirimlik özelliğine bağlıdır Bol yağışlı ve zemini geçirimli taşlardan oluşan alanlarda yer altı suyu fazladır Eksik yağış alan, eğimi artı ve geçirimsiz zeminlerde ise, yer altı suyunun oluşumu zordur Kum, çakıl, kumtaşı konglomera, kalker, volkanik tüfler, alüvyonlar, geçirimli zeminleri oluşturur böylece alüvyal ovalar ve karstik yöreler yer altı suyu bakımından zengin alanlardır Kil, marn, şist, granit gibi taşlar ise geçirimsizdir Yer altı suyu oluşumunu engeller Yeraltında biriken sular taban suyu, artezyen ve karstik yeraltı suyu olarak bulunur
Taban Suyu: Altta geçirimsiz bir katman ile sınırlandırılan, geçirimli tabaka içindeki sulardır Bu sular çoğunlukla yüzeye yakındır Marmara Bölgesi ’ndeki ovalar, Ege Bölgesi ’ndeki bunalım ovaları, Muş, Erzurum ve Pasinler ovalarındaki yer altı suları bu gruba girer
Artezyen: Bu nesil sular basınçlı yeraltı sularıdır İki geçirimsiz katman arasındaki geçirimli tabaka içinde bulunan sulardır Tekne biçimli ovalar ve vadi tabanlarında bu nesil sular bulunmaktadır İç Anadolu Bölgesi artezyen suları bakımından zengindir
Karstik Yeraltı Suyu: Karstik yörelerdeki kalın kireç taşı tabakalar arasındaki çatlak ve boşluklarda biriken yer altı sularıdır En kayda değer özelliği birbirinden egemen taban suları oluşturmasıdır Karstik alanların geniş yer kapladığı Akdeniz Bölgesi karstik yeraltı suları bakımından zengindir
Kaynak
Yeraltı sularının kendiliğinden yeryüzüne çıktığı yere kaynak denir Türkiye ’de kaynaklara pınar, eşme, bulak ve göze gibi adlar da verilir Kaynaklar, yer altı suyunun bulunuş biçimine, yüzeye çıktığı yere ve suların sıcaklığına tarafından gruplandırılabilir Sularının sıcaklığına tarafından kaynaklar, soğuk ve sıcak su kaynakları olarak iki gruba ayrılır :
Soğuk Su Kaynakları: Yağış sularının yeraltında birikerek yüzeye çıkması sonucunda oluşurlar Genelde yüzeye yakın oldukları için dış koşullardan daha çok etkilenirler böylece suları soğuktur Soğuk su kaynakları yeraltında bulunuş biçimine ve yüzeye çıktığı yere kadar üç gruba ayrılır :
Tabaka Kaynağı: Geçirimli tabakaların topoğrafya yüzeyi ile kesiştikleri yerden suların yüzeye çıkmasıyla oluşan kaynaklara tabaka kaynağı denir
Vadi Kaynağı: Yeraltına sızan suların bulunduğu tabakanın bir vadi tarafından kesilmesi ile oluşan kaynaktır Genellikle vadi yamaçlarında görülür
Karstik Kaynak(Voklüz): Kalın kalker tabakaları arasındaki boşlukları doldurmuş olan yer altı sularının yüzeye çıktığı kaynaktır oldukça çok kireç taşıyan bu kaynakların suları genellikle sürekli değildir Yağışlarla beslendikleri için karstik kaynakların suları soğuktur Toroslar üzerindeki Şekerpınarı en ünlü karstik kaynak örneklerinden biridir
Sıcak Su Kaynakları: Yerkabuğundaki fay hatları üzerinde bulunan kaynaklardır Fay kaynakları da denir Suları yerin derinliklerinden geldiği için sıcaktır ve dış koşullardan aldırmaz Sular geçtikleri taş ve tabakalardaki çeşitli mineralleri eriterek bünyelerine aldıkları için mineral bakımından zengindir Bu nesil kaynaklara; kaplıca, ılıca, içme gibi adlar verilir Sıcak su kaynaklarının özel bir türüne gayzer denir Bunlar, volkanik yörelerde yeraltındaki sıcak suyun belirtilmiş aralıklarla fışkırması ile oluşan kaynaklardır Yerin derinliklerinde bulunan suların sıcaklığı yıl içinde fazla bir değişme göstermez Fay kaynakları volkanik ve kırıklı bölgelerde görülür Türkiye kaplıca ve ılıca bakımından varlıklı bir ülkedir Bursa, İnegöl, Yalova, Bolu, Haymana, Kızılcahamam, Sarıkaya, Erzurum, Sivas Balıklı Çermik, Afyon, Kütahya, Denizli çevresindeki kaplıca ve ılıcalar en ünlüleridir
Karstik Şekiller
Yağışlar ve yer altı suları, kalker, jips, kayatuzu, dolomit gibi eriyebilen, kırık ve çatlakların çok olduğu taşların bulunduğu yerlerde, kimyasal aşınıma neden olurlar Kimyasal aşınım sonunda oluşan şekillere karstik şekiller denir Yağışların ve yeraltı sularının oluşturduğu karstik aşınım şekillerinin aşınım şekillerinin büyüklükleri değişkendir
Karstik aşınım şekilleri şunlardır:
Lapya: Kalkerli yamaçlarda yağmur ve kar sularının yüzeyi eriterek açtıkları ufak oluklardır Oluşan çukurluklar bariz sırtlarda ast yana sıralandığından yüzey pürüzlüdür Büyüklükleri birkaç cm ile birkaç metre arasında değişir
Dolin: Kalker platolar üzerinde görülen, oval şekilli erime çukurluklarıdır Genelde derinlikleri eksik, genişlikleri fazladır Türkiye ’de bilhassa Toroslar ’da dolinler yaygın olarak görülür Halk Müziği aralarında kokurdan, koyak, tava gibi adlar verilir Dolinler yaradılış şekillerine tarafından iki gruba ayrılır :
Erime Dolini: Kireç Taşı yüzeyler üstünde, yağış sularının eritmesiyle oluşan karstik şekildir Erime dolinlerinin tabanında yüzey sularının derine dürüst sozdığı çatlak ve delikler bulunur Dolin tabanlarında erimeden geriye doğru kalan killi materyalin birikmesiyle oluşan terra rossa toprakları bulunur
Depresyon Dolini: Yeraltında yer alan mağara sistemlerinin tavanlarının incelerek çökmesi ile oluşan karstik şekillerdir Depresyon dolinleri, derinliklerinin pozitif oluşu, yamaçlarının eğimli oluşu ve tabanlarındaki iri bloklar halinde maddeler bulunması nedeniyle erime dolinlerinden kolayca ayırtedilirler
Uvala: Genişleyip, derinleşen dolinlerin birleşmesiyle oluşan, dolinlerden daha büyük çukurluklardır Uvaların baştan savma şekle sahip olması ve tabanlarındaki erimeden geriye doğru kalan kireç taşı çıkıntıları dolinlerden zahmetsizce ayırtedilmesini sağlar
Obruk: Baca veya kuyu biçiminde, keskin köşeli, derin çukurluklara obruk denir Derinliği 250300 m ’yi bulabilen obrukların bazılarının tabanında göl bulunur Türkiye ’de İç Anadolu ’nun güneyinde ve Toroslar ’da yaygın olarak obruklar görülür İçel ’deki CennetCehennem mağaraları ve Konya ’daki Kızören obruğu ülkemizdeki en güzel örneklerdir
Polye: Karstik yörelerdeki genişliği birkaç kilometre olan, uzunluğu 2030 kilometreyi bulan, hatta geçebilen ova görünümlü büyük karstik çukurlara polye denir Türkiye ’de bilhassa Toroslar ’da polyeler yaygındır Örneğin; Akdeniz Bölgesi ’ndeki Ketsel, Elmalı ve Akseki ovası birer polyedir
Mağara: Kalkerli arazilerde çatlaklar baştan başa yeraltına sızan suların oluşturduğu büyük boşluklara mağara denir Damlataş, Narlıkuyu, Düden, İnsuyu, Kızılin mağaraları en ünlüleridir
Düden: Kalkerli arazide erime ile oluşan daire biçimli kapalı çukurluklara düden denir Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan kanallardır Düdenlere millet arasında su meydana çıkan, su batan gibi adlar da verilir
Kör(Çıkmaz) Vadi: Karstik yörelerdeki akarsular bir düdende kaybolarak akışını yeraltında sürdürür Bu akarsuların yeryüzünde program metni göstermeyen vadilerine kör(çıkmaz) vadi denir
Karstik Birikim Şekilleri
Kimyasal birikim şekilleri, kalsiyum karbonatça zengin suların içindeki karbondioksit gazının uçması ve kalsiyum oksidin(kirecin) tortulanmasıyla oluşur Karstik birikim şekilleri sarkıt, dikit ve travertendir
SarkıtDikit: Kalsiyum karbonatça varlıklı suların mağara tavanından sızarak içindeki kirecin tavanda birikmesi ile sarkıtlar, damlayarak tabanında birikmesi ile dikitler oluşur Karstik alanlardaki mağaralarda görülen bu şekillerin en güzel örnekleri Damlataş Mağarası ’nda bulunmaktadır
Traverten: Çoğunlukla sıcak su kaynaklarının yakınında ve kalsiyum karbonatlı suların yayılarak aktığı alanlarda, kirecin çökelmesi ile oluşan basamaklardır En güzel örnekleri DenizliPamukkale ’dedir