iltasyazilim
FD Üye
NİÇİN MEAL OKUMALIYIZ
Ali Bulaç, Kuranı Kerim ve Türkçe Anlamı, 5 bs, Istanbul, XXVII
Türkçe'de Kur'anı Kerim'in tercüme edilmiş haline çeviriyerine meal sözcüğü kullanılır Bunun nedeni meal kelimesinin yakın çeviri anlamına sahip olmasıdır Kur'anı Kerim tercümesi ya da çevirisi demek daha iddialıdır Bu nedenle meal yazarları çeviri konusunda yetersizliklerini vurgulamakta ve Kitabımızın çevirisini yapmanın mümkün olmadığını itiraf etmektedirler Bunun yanında vahyin ne demek istediğini, aslına azami uygunluğu sağlayacak şekilde ancak meal ile verilebileceğini ifade ederler
Kur'anı Kerim mealleri birçok dilde mevcuttur Muhammed Hamidullah'ın verdiği bilgiye göre, Avrupa'da ilk Meal çalışmaları 1141'de başlamış ve Kuran bu tarihlerde Latince'ye çevrilmiştir İtalyanca'ya 1513, Almanca'ya 1616, Fransızca'ya 1647 ve İngilizce'ye de 1648'de tercüme edilmiştir Bugün için, yaklaşık olarak Almanca'da 47, İngilizce'de 51, Fransızca'da 31, Latince'de 36, Urduca'da 100'e yakın ve Farsça'da 100'ün üstünde meal bulunmaktadır Türkçe'de 65 civarında Meal olduğu söylenebilir *
Demek ki Kuran'ı insanların kendi dillerinde anlama çabalarının kökenleri çok eskilere dayanmaktadır Ancak Kuranı Kerim'i anlamak için yapılan Türkçe meallerin sayıca İngilizce meallere yakın oluşu bizim için üzücüdür
aNiçin meal?
Türkiye'de özellikle uluslaşma sürecinin başlamasıyla dilde de arınma gündeme gelmiş ve şovenizmin etkisiyle vahiy dili Arapça eskiler şöyle derlerdidiyerek aşağılanmış bir bakıma eskiler böyle masal anlatırlardı denilmek istenmiştir Malesef Anadolu'da Arapça'ya olan aşinalık zorlama yönelimlerle Türkçe'deki ağırlığını yitirmiş ve sahip olduğumuz dini birikimin devamlılığı bir bakıma kesintiye uğramıştır
Dine samimi olarak bağlanmak isteyen insanlar haklı olarak vahyi anlama çabasına girişmişlerdir Ancak genel manada, var olan vahyi Arapça metinden anlama yoksunluğu, haklı olarak Müslümanları Kur'anı Kerim'i mealinden okumaya itmiştir Kur'anı Kerim meali okumak hurafelerle karışmış mevcut din anlayışını Kitabımızla sorgulama şeklinde etkili olarak başlamışsa da zamanla hurafeleri sileceğiz diye vahyin mealinin ötesinde bir kişi veya eser tanımamaya kadar varmıştır Bu hal Robinson Crusoe'nun adaya düştüğü gibi bir Müslüman’ın bir yerde sadece vahiy ile baş başa kalması şeklinde tezahür etmiştir
Dini kaynağından alma çabası bazı olumsuz sonuçlara vardı diye, bu çabadan vazgeçmek doğru değildir En doğru olan şey, araştırılanın ne olduğunu bilmek ve önemli unsurlarını tespit etmektir Konu din olunca da bu dinin kaynağını anlama çabası arınmanın en önemli yönünü teşkil eder
b Dini anlamada mealin konumu
Yazılı bir eseri başka bir dile tam olarak aktarmak mümkün değildir Söz konusu olan ilahi vahiy olduğunda bu imkânsızlık daha da bir gerçeklik kazanmaktadır İlk aşamada bizi ilgilendiren bu bağlamda Kur'anı Kerim'in konumudur Kuranı Kerim, sıradan bir Kitap olmadığı için onu üslup ve muhteva olarak başka bir dile tam olarak aktarmak hemen hemen imkânsızdır Çünkü kelime veya cümle (ayet) ne kadar usta ve uzmanlaşmış bilginler eliyle ve hatta ilk görünüşte bir başka dildeki tam ve tıpatıp karşılığı bulunarak aktarıldığı iddia edilirse edilsin, gerçekte bu, Kur'anı Kerim'in bir kelime veya bir ayetinin beşer eliyle bir başka dilde dondurulması, anlamının o çeviri kalıbı içinde sınırlandırılması ve diğer muhtemel, zengin ve kapsamlı anlamlardan koparılması demek olacağından başka herhangi bir metin için bu mümkün olsa bile, Kur'anı Kerim için söz konusu olamaz Ancak bu Kuran'ın başka bir dile aktarılmasının sakıncalı olduğu anlamına gelmemektedir Kuranı Kerim başka dillere çevrilmesi ve Müslümanların onun canlı şahitliğini yapmaları sayesinde tebliğ birçok insana ulaşmış ve yaygınlık kazanmıştır
Ne var ki Kuranı Kerim'in gönderiliş amacı insanları vahiy doğrultusunda harekete geçirmektir Kuran'ın öne çıkarılması gereken yönü hakkı batıldan ayırdedici özelliğidir Duyguları harekete geçirme konusunda motamot çevirinin etkili olamadığı kesindir Ancak duygusal olarak okuyucuyu harekete geçirme arzusu edebi yönü mesajın muhtevasını geri plana itebilir Bu da vahyin amacını ikinci plana iter Motamot tercüme yapılıp yazarın tercih ettiği kelimenin tam karşılığını dipnot şeklinde vermesi daha iyi olur Bu, okuyucunun en doğru olanı seçmesini kolaylaştırır
cMeal okuma ve protestanlaşma
Hıristiyanlıkta yaşanan reform hareketleri din adamlarının otoritesini oldukça sarsmış ve Protestanlığın önde gelen şahsiyeti M Luther İncil'i herkesin anlayabileceğini savunmuştur Acaba meal okumak ve vahyi anlamaya çalışmak İncil'in akıbetini dikkate aldığımızda Kur'anı Kerim için de düşünülebilir mi? Hayır bir defa Meal okuyalım derken zaten, onu İncilden farklı olarak Kuran yerine koymuyoruz İncil anlam olarak elde bulunan bir tarih kitabı hükmündedir Zira aslen İbranice olmasına rağmen İncil meallerine esas alınan Kitap Latince'dir Yani İncil gönderildiği dilde muhafaza edilememiştir Her çeviri yorumdan uzak olamayacağı için İncil de aslını koruyamamıştır Zaten hermenötik ilmi de farklı İncil metinlerindeki anlam örgüsünü göz önünde bulundurarak Allah'ın kastettiğini ortaya çıkarmaya çalışıyor Bu anlamda Kur'anı Kerim mealini okumak Protestanlaşma anlamına gelmez Zira Hıristiyanların isteseler de öze dönüş hareketi başlatmaları mümkün değildir Çünkü onlar elde mahfuz kalanlarlaidare etmek durumundadırlar Müslümanlar içinse ellerinde şüphe olmayanbir kitap mevcuttur Kur'anı Kerim, vahyedildiği dilde korunmuş, Peygamber(s) tarafından hayata aktarılmış ve onun bu pratiği ümmet tarafından gerek yaşayarak gerekse kayıt yoluyla günümüze ulaştırılmıştır
dArapça ve meal
Bize göre Kuran'ın Arapça olması ve kelimelerin ifade ettiği anlam son derece önemlidir Ayetler sadece anlamları ile var denilse, bu Kur'anı Kerim'e sembolik bir kitap olarak bakmayı getirir ki bu da onun yalın mesajını onlarca anlama sahip bir metin gibi algılanmaya götürür Muhkem olan ayetlerinin dil yapısını Kitabımızı tefsir edenler dikkate almışlar ve ayetleri anlama çabalarını onun bu yönüne dayandırmışlardır Öyle olmasaydı, müfessirlerimiz örneğin, harfi cerleri dikkate alarak sonuçlara varmaz ve kaideler çıkarmaya çalışmazlardı Bu nedenle elimizdeki mealler sadece birer tercüme olmaktan öteye gidemezler Kuran Arapça olarak indirilmiş olan Kitaptır Onun birçok anlama gelebilecek salt anlam merkezli bir Kitap olduğunu ileri sürmek onun aynı zamanda hiçbir anlama gelmediğini iddia etmektir
Kuranı Kerim'den bir surenin Farsça'ya çevrilmesi İslam'ın ilk dönemlerinde gerçekleşmiştir Daha sonra Ebu Hanife İran'lı Müslümanların namaz kılarken ayetleri Farsça okuyabileceklerini ifade etmiştir Bu, namazda okunanın anlamını bilmeyen insanlara yönelik bir çabaydı Ve tarihsel bir görüştü Müslüman olan kimselerin okuduklarını anlamalarını sağlamaya dönüktü Bunun yerine çok da zor olmayan birkaç sureyi anlamı ile ezberleyip okumak tavsiye edilebilirdi Çünkü Kur'anı Kerim, lafız ve anlamdan oluşmaktadır Birini diğerine yeğlemek doğru değildir Onu anlama çabamız sınırlıdır Bizden daha iyi anlama ihtimali olanların varlığı her zaman mevcuttur
Kuranı Kerim çevrilince her kelimenin anlamını tam olarak vermek mümkün olmayabilir Ancak bunun yaratacağı sorunlar, Kuran üzerine yapılan çalışmalarla giderilebilir Örnek olarak enzelna (indirdik) ifadesinini geçtiği yerler ele alalım: Ey Adem oğulları! Size örtünün diye giysiler ve güzel elbiseler verdik(enzelna)(Araf 726)
Enzelna ifadesi tam tamına indirdikanlamına gelir Elbette gökten elbiseler indirilmedi Bu ayette enzelna ifadesi elbise yapma ya da kullanma kabiliyetini size verdik anlamında düşünülmeli Bu anlama biçimi Kuran'ın diğer yerlerinde de kullanılabilecek niteliktedir: O size demiri indirdi(Hadid 5725) Biz bunu Allah demir indirdi diye anlayamayız Ne var ki bu ifadenin ne anlama geldiği çok büyük problem oluşturmamaktadır Bu ifadenin ilk bakışta garip görünmesi onun çevirisinin anlaşılmazlığından değildir Kuran'a aşina olmayan ve Arap olan birisi de bu ifadeyi garipseyebilir Bu tür ifadelerin iyi çevrilemediğini söyleyip insanları Kuran mealinden soğutacağımıza hem okumalarını hem de araştırmalarını tavsiye edelim
eMeal okurken karşılaşılan zorluklar
Meal okurken karşılaşılan bir problem de ayetlere farklı anlamların verilmesidir Kimi meallerde parantez içinde mensup olunan mezhebin görüşü aktarılır, kiminde de parantezlerin varlığı eleştirilir bir kelime birkaç kelime ile bu defa da işareti ile verilir Her iki durumda da mütercim anlamı tam olarak veremediğini zımnen de olsa itiraf etmiştir Ancak anlamının tam olarak tespit edilemediği ayet sayısı azdır Bunları ön plana çıkarmak ve yanlış anlamanın tehlikelerini gündemde tutmak yersizdir Zira hiçbir meal gerek parantez içinde gerekse işareti ile versin, Cebrail'in geçtiği ayeti Mikail, ahiretin geçtiği yeri dünya, müminin geçtiği yeri kâfir diye çevirmez Yani meal okuyarak dinin temel esprisini yakalamak, anlamak mümkündür
Unutulmaması gereken nokta, meal okumanın bir anlama çabası olduğudur Dini anlatma pozisyonunda olanların ise anlamaya çalışanlara nispetle daha fazla sorumluluk taşımaları nedeniyle dini kendi dilinden anlama çabası içine girmeleri kendileri ve hitap ettikleri insanlar açısından son derece faydalı ve gereklidir Zira bilenolmak artı bir çabayı gerektirir
fMeal ve mesaj
Rabbimiz Yahudilere Tevratı kendi dillerinde gönderdi Yahudiler İbraniceyi Allah'ın özelkutsal dili olarak kabul ettiler Ancak dil ilahi mesajın iletilmesinde bir araçtır Rabbimizin toplumlara kendi mesajını o toplumun dili ile iletmesi dil değişse de mesajın farklı dilde ifade edilebildiğini ve anlaşıldığını gösterir Bir buçuk milyara yakın insanın kendilerini Müslüman olarak ifade etmeleri çeviriler sayesinde olmuştur Vahyi tercümeden de olsa okuyan birisi Arapça'yı bildiği halde Kur'anı Kerim'i okumayan birine göre dini daha iyi kavrar Hakkın şahitliğini sergileyebilir
Kuranı Kerim'in edebi mükemmelliğini takdir etmek mümkün olmasa da onun bu yönü çeviriler sonucu elde edilenler yanında az bir kayıptır Edebi güzellik insanları etkilemekte bir yöndür sadece Diğer bir deyişle, Arapça olmayan bir dille mesajı anlamak Arapça konuşmayan birisi için bütün delilleri görmeden sonuca varmak demektir
Rabbimiz Kuran mesajının herhangi bir dilde tüm dünyaya verilebileceğini, Kuran'ın Arapça veya başka bir dilde olmasının fark etmeyeceğini bizlere şöyle bildiriyor: Biz onu, yabancı bir dilde Kuran yapsaydık, mutlaka, 'ayetleri açıklansa idi ya' diyeceklerdi Arap (peygamber)e yabancı dil öyle mi? De ki: O iman edenlere bir hidayet ve şifadır İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır O, (Kuran)onlara karşı kötülüktür Onlar (sanki) uzak bir yerden çağrılmaktadırlar(Fussilet 4144) Yani vahyin mesajını farklı dillere mensup insanlara onların dilinde ulaştırmak mümkündür Ancak bu aktarım beşeri etkinliklerin ön planda olması hasebiyle eksiktir Bu eksiklik dini kendi dilinde anlayabilenlerin çabalarıyla rahatça giderilebilir
Sonuç
Arapça metninden Kur'anı Kerim'i okuyup anlamak büyük bir nimettir Ancak Arapça bilmeyen ve arınmak isteyen Müslümanlar için meal okumanın Kuranı Kerimi anlamada büyük bir öneme sahip olduğunu hatta onu okumanın ibadet olduğunu söyleyebiliriz Peygamber(s)'den bu yana kavramlar vahiydeki muhtevasını tam olarak koruyamamıştır Bu alandaki ıslah çabası vahyi anlamak için okuyarak ve onun şahitliğini yaparak sürdürülebilir Tüm Müslümanlardan Arapça öğrenmelerini bekleyemeyeceğimize için onları dinin özüne yönlendirmeliyiz Mealden yanlış anlama ve uygulamaların ortaya çıkması mümkündür Ancak dinin kaynağından bihaber bir hayat yaşamak daha büyük bir yanılgıdır Vahyi anlama ibadetini yerine getirirken elde edilen sonuçlar mutlak hakikatlermiş gibi düşünülmemeli diğer müminler ile hakkı sabrı tavsiye bağlamında yanlış anlamalar giderilmeli ve vahyi (doğru) anlama çabası kesintisiz sürdürülmelidir
ForumTR İslamTR Tim
kaynakali bulaç KUR'AN meali
Ali Bulaç, Kuranı Kerim ve Türkçe Anlamı, 5 bs, Istanbul, XXVII
Türkçe'de Kur'anı Kerim'in tercüme edilmiş haline çeviriyerine meal sözcüğü kullanılır Bunun nedeni meal kelimesinin yakın çeviri anlamına sahip olmasıdır Kur'anı Kerim tercümesi ya da çevirisi demek daha iddialıdır Bu nedenle meal yazarları çeviri konusunda yetersizliklerini vurgulamakta ve Kitabımızın çevirisini yapmanın mümkün olmadığını itiraf etmektedirler Bunun yanında vahyin ne demek istediğini, aslına azami uygunluğu sağlayacak şekilde ancak meal ile verilebileceğini ifade ederler
Kur'anı Kerim mealleri birçok dilde mevcuttur Muhammed Hamidullah'ın verdiği bilgiye göre, Avrupa'da ilk Meal çalışmaları 1141'de başlamış ve Kuran bu tarihlerde Latince'ye çevrilmiştir İtalyanca'ya 1513, Almanca'ya 1616, Fransızca'ya 1647 ve İngilizce'ye de 1648'de tercüme edilmiştir Bugün için, yaklaşık olarak Almanca'da 47, İngilizce'de 51, Fransızca'da 31, Latince'de 36, Urduca'da 100'e yakın ve Farsça'da 100'ün üstünde meal bulunmaktadır Türkçe'de 65 civarında Meal olduğu söylenebilir *
Demek ki Kuran'ı insanların kendi dillerinde anlama çabalarının kökenleri çok eskilere dayanmaktadır Ancak Kuranı Kerim'i anlamak için yapılan Türkçe meallerin sayıca İngilizce meallere yakın oluşu bizim için üzücüdür
aNiçin meal?
Türkiye'de özellikle uluslaşma sürecinin başlamasıyla dilde de arınma gündeme gelmiş ve şovenizmin etkisiyle vahiy dili Arapça eskiler şöyle derlerdidiyerek aşağılanmış bir bakıma eskiler böyle masal anlatırlardı denilmek istenmiştir Malesef Anadolu'da Arapça'ya olan aşinalık zorlama yönelimlerle Türkçe'deki ağırlığını yitirmiş ve sahip olduğumuz dini birikimin devamlılığı bir bakıma kesintiye uğramıştır
Dine samimi olarak bağlanmak isteyen insanlar haklı olarak vahyi anlama çabasına girişmişlerdir Ancak genel manada, var olan vahyi Arapça metinden anlama yoksunluğu, haklı olarak Müslümanları Kur'anı Kerim'i mealinden okumaya itmiştir Kur'anı Kerim meali okumak hurafelerle karışmış mevcut din anlayışını Kitabımızla sorgulama şeklinde etkili olarak başlamışsa da zamanla hurafeleri sileceğiz diye vahyin mealinin ötesinde bir kişi veya eser tanımamaya kadar varmıştır Bu hal Robinson Crusoe'nun adaya düştüğü gibi bir Müslüman’ın bir yerde sadece vahiy ile baş başa kalması şeklinde tezahür etmiştir
Dini kaynağından alma çabası bazı olumsuz sonuçlara vardı diye, bu çabadan vazgeçmek doğru değildir En doğru olan şey, araştırılanın ne olduğunu bilmek ve önemli unsurlarını tespit etmektir Konu din olunca da bu dinin kaynağını anlama çabası arınmanın en önemli yönünü teşkil eder
b Dini anlamada mealin konumu
Yazılı bir eseri başka bir dile tam olarak aktarmak mümkün değildir Söz konusu olan ilahi vahiy olduğunda bu imkânsızlık daha da bir gerçeklik kazanmaktadır İlk aşamada bizi ilgilendiren bu bağlamda Kur'anı Kerim'in konumudur Kuranı Kerim, sıradan bir Kitap olmadığı için onu üslup ve muhteva olarak başka bir dile tam olarak aktarmak hemen hemen imkânsızdır Çünkü kelime veya cümle (ayet) ne kadar usta ve uzmanlaşmış bilginler eliyle ve hatta ilk görünüşte bir başka dildeki tam ve tıpatıp karşılığı bulunarak aktarıldığı iddia edilirse edilsin, gerçekte bu, Kur'anı Kerim'in bir kelime veya bir ayetinin beşer eliyle bir başka dilde dondurulması, anlamının o çeviri kalıbı içinde sınırlandırılması ve diğer muhtemel, zengin ve kapsamlı anlamlardan koparılması demek olacağından başka herhangi bir metin için bu mümkün olsa bile, Kur'anı Kerim için söz konusu olamaz Ancak bu Kuran'ın başka bir dile aktarılmasının sakıncalı olduğu anlamına gelmemektedir Kuranı Kerim başka dillere çevrilmesi ve Müslümanların onun canlı şahitliğini yapmaları sayesinde tebliğ birçok insana ulaşmış ve yaygınlık kazanmıştır
Ne var ki Kuranı Kerim'in gönderiliş amacı insanları vahiy doğrultusunda harekete geçirmektir Kuran'ın öne çıkarılması gereken yönü hakkı batıldan ayırdedici özelliğidir Duyguları harekete geçirme konusunda motamot çevirinin etkili olamadığı kesindir Ancak duygusal olarak okuyucuyu harekete geçirme arzusu edebi yönü mesajın muhtevasını geri plana itebilir Bu da vahyin amacını ikinci plana iter Motamot tercüme yapılıp yazarın tercih ettiği kelimenin tam karşılığını dipnot şeklinde vermesi daha iyi olur Bu, okuyucunun en doğru olanı seçmesini kolaylaştırır
cMeal okuma ve protestanlaşma
Hıristiyanlıkta yaşanan reform hareketleri din adamlarının otoritesini oldukça sarsmış ve Protestanlığın önde gelen şahsiyeti M Luther İncil'i herkesin anlayabileceğini savunmuştur Acaba meal okumak ve vahyi anlamaya çalışmak İncil'in akıbetini dikkate aldığımızda Kur'anı Kerim için de düşünülebilir mi? Hayır bir defa Meal okuyalım derken zaten, onu İncilden farklı olarak Kuran yerine koymuyoruz İncil anlam olarak elde bulunan bir tarih kitabı hükmündedir Zira aslen İbranice olmasına rağmen İncil meallerine esas alınan Kitap Latince'dir Yani İncil gönderildiği dilde muhafaza edilememiştir Her çeviri yorumdan uzak olamayacağı için İncil de aslını koruyamamıştır Zaten hermenötik ilmi de farklı İncil metinlerindeki anlam örgüsünü göz önünde bulundurarak Allah'ın kastettiğini ortaya çıkarmaya çalışıyor Bu anlamda Kur'anı Kerim mealini okumak Protestanlaşma anlamına gelmez Zira Hıristiyanların isteseler de öze dönüş hareketi başlatmaları mümkün değildir Çünkü onlar elde mahfuz kalanlarlaidare etmek durumundadırlar Müslümanlar içinse ellerinde şüphe olmayanbir kitap mevcuttur Kur'anı Kerim, vahyedildiği dilde korunmuş, Peygamber(s) tarafından hayata aktarılmış ve onun bu pratiği ümmet tarafından gerek yaşayarak gerekse kayıt yoluyla günümüze ulaştırılmıştır
dArapça ve meal
Bize göre Kuran'ın Arapça olması ve kelimelerin ifade ettiği anlam son derece önemlidir Ayetler sadece anlamları ile var denilse, bu Kur'anı Kerim'e sembolik bir kitap olarak bakmayı getirir ki bu da onun yalın mesajını onlarca anlama sahip bir metin gibi algılanmaya götürür Muhkem olan ayetlerinin dil yapısını Kitabımızı tefsir edenler dikkate almışlar ve ayetleri anlama çabalarını onun bu yönüne dayandırmışlardır Öyle olmasaydı, müfessirlerimiz örneğin, harfi cerleri dikkate alarak sonuçlara varmaz ve kaideler çıkarmaya çalışmazlardı Bu nedenle elimizdeki mealler sadece birer tercüme olmaktan öteye gidemezler Kuran Arapça olarak indirilmiş olan Kitaptır Onun birçok anlama gelebilecek salt anlam merkezli bir Kitap olduğunu ileri sürmek onun aynı zamanda hiçbir anlama gelmediğini iddia etmektir
Kuranı Kerim'den bir surenin Farsça'ya çevrilmesi İslam'ın ilk dönemlerinde gerçekleşmiştir Daha sonra Ebu Hanife İran'lı Müslümanların namaz kılarken ayetleri Farsça okuyabileceklerini ifade etmiştir Bu, namazda okunanın anlamını bilmeyen insanlara yönelik bir çabaydı Ve tarihsel bir görüştü Müslüman olan kimselerin okuduklarını anlamalarını sağlamaya dönüktü Bunun yerine çok da zor olmayan birkaç sureyi anlamı ile ezberleyip okumak tavsiye edilebilirdi Çünkü Kur'anı Kerim, lafız ve anlamdan oluşmaktadır Birini diğerine yeğlemek doğru değildir Onu anlama çabamız sınırlıdır Bizden daha iyi anlama ihtimali olanların varlığı her zaman mevcuttur
Kuranı Kerim çevrilince her kelimenin anlamını tam olarak vermek mümkün olmayabilir Ancak bunun yaratacağı sorunlar, Kuran üzerine yapılan çalışmalarla giderilebilir Örnek olarak enzelna (indirdik) ifadesinini geçtiği yerler ele alalım: Ey Adem oğulları! Size örtünün diye giysiler ve güzel elbiseler verdik(enzelna)(Araf 726)
Enzelna ifadesi tam tamına indirdikanlamına gelir Elbette gökten elbiseler indirilmedi Bu ayette enzelna ifadesi elbise yapma ya da kullanma kabiliyetini size verdik anlamında düşünülmeli Bu anlama biçimi Kuran'ın diğer yerlerinde de kullanılabilecek niteliktedir: O size demiri indirdi(Hadid 5725) Biz bunu Allah demir indirdi diye anlayamayız Ne var ki bu ifadenin ne anlama geldiği çok büyük problem oluşturmamaktadır Bu ifadenin ilk bakışta garip görünmesi onun çevirisinin anlaşılmazlığından değildir Kuran'a aşina olmayan ve Arap olan birisi de bu ifadeyi garipseyebilir Bu tür ifadelerin iyi çevrilemediğini söyleyip insanları Kuran mealinden soğutacağımıza hem okumalarını hem de araştırmalarını tavsiye edelim
eMeal okurken karşılaşılan zorluklar
Meal okurken karşılaşılan bir problem de ayetlere farklı anlamların verilmesidir Kimi meallerde parantez içinde mensup olunan mezhebin görüşü aktarılır, kiminde de parantezlerin varlığı eleştirilir bir kelime birkaç kelime ile bu defa da işareti ile verilir Her iki durumda da mütercim anlamı tam olarak veremediğini zımnen de olsa itiraf etmiştir Ancak anlamının tam olarak tespit edilemediği ayet sayısı azdır Bunları ön plana çıkarmak ve yanlış anlamanın tehlikelerini gündemde tutmak yersizdir Zira hiçbir meal gerek parantez içinde gerekse işareti ile versin, Cebrail'in geçtiği ayeti Mikail, ahiretin geçtiği yeri dünya, müminin geçtiği yeri kâfir diye çevirmez Yani meal okuyarak dinin temel esprisini yakalamak, anlamak mümkündür
Unutulmaması gereken nokta, meal okumanın bir anlama çabası olduğudur Dini anlatma pozisyonunda olanların ise anlamaya çalışanlara nispetle daha fazla sorumluluk taşımaları nedeniyle dini kendi dilinden anlama çabası içine girmeleri kendileri ve hitap ettikleri insanlar açısından son derece faydalı ve gereklidir Zira bilenolmak artı bir çabayı gerektirir
fMeal ve mesaj
Rabbimiz Yahudilere Tevratı kendi dillerinde gönderdi Yahudiler İbraniceyi Allah'ın özelkutsal dili olarak kabul ettiler Ancak dil ilahi mesajın iletilmesinde bir araçtır Rabbimizin toplumlara kendi mesajını o toplumun dili ile iletmesi dil değişse de mesajın farklı dilde ifade edilebildiğini ve anlaşıldığını gösterir Bir buçuk milyara yakın insanın kendilerini Müslüman olarak ifade etmeleri çeviriler sayesinde olmuştur Vahyi tercümeden de olsa okuyan birisi Arapça'yı bildiği halde Kur'anı Kerim'i okumayan birine göre dini daha iyi kavrar Hakkın şahitliğini sergileyebilir
Kuranı Kerim'in edebi mükemmelliğini takdir etmek mümkün olmasa da onun bu yönü çeviriler sonucu elde edilenler yanında az bir kayıptır Edebi güzellik insanları etkilemekte bir yöndür sadece Diğer bir deyişle, Arapça olmayan bir dille mesajı anlamak Arapça konuşmayan birisi için bütün delilleri görmeden sonuca varmak demektir
Rabbimiz Kuran mesajının herhangi bir dilde tüm dünyaya verilebileceğini, Kuran'ın Arapça veya başka bir dilde olmasının fark etmeyeceğini bizlere şöyle bildiriyor: Biz onu, yabancı bir dilde Kuran yapsaydık, mutlaka, 'ayetleri açıklansa idi ya' diyeceklerdi Arap (peygamber)e yabancı dil öyle mi? De ki: O iman edenlere bir hidayet ve şifadır İman etmeyenlerin ise kulaklarında bir ağırlık vardır O, (Kuran)onlara karşı kötülüktür Onlar (sanki) uzak bir yerden çağrılmaktadırlar(Fussilet 4144) Yani vahyin mesajını farklı dillere mensup insanlara onların dilinde ulaştırmak mümkündür Ancak bu aktarım beşeri etkinliklerin ön planda olması hasebiyle eksiktir Bu eksiklik dini kendi dilinde anlayabilenlerin çabalarıyla rahatça giderilebilir
Sonuç
Arapça metninden Kur'anı Kerim'i okuyup anlamak büyük bir nimettir Ancak Arapça bilmeyen ve arınmak isteyen Müslümanlar için meal okumanın Kuranı Kerimi anlamada büyük bir öneme sahip olduğunu hatta onu okumanın ibadet olduğunu söyleyebiliriz Peygamber(s)'den bu yana kavramlar vahiydeki muhtevasını tam olarak koruyamamıştır Bu alandaki ıslah çabası vahyi anlamak için okuyarak ve onun şahitliğini yaparak sürdürülebilir Tüm Müslümanlardan Arapça öğrenmelerini bekleyemeyeceğimize için onları dinin özüne yönlendirmeliyiz Mealden yanlış anlama ve uygulamaların ortaya çıkması mümkündür Ancak dinin kaynağından bihaber bir hayat yaşamak daha büyük bir yanılgıdır Vahyi anlama ibadetini yerine getirirken elde edilen sonuçlar mutlak hakikatlermiş gibi düşünülmemeli diğer müminler ile hakkı sabrı tavsiye bağlamında yanlış anlamalar giderilmeli ve vahyi (doğru) anlama çabası kesintisiz sürdürülmelidir
ForumTR İslamTR Tim
kaynakali bulaç KUR'AN meali