Nişanlılık dönemi tarafların evlilikten önce birbirini görüp beğenmesi, ne derece yakınlık kurabileceğini araştırması, muhtemel bazı problemleri en aza indirmesi bakımından önemlidir. Bunun yanı sıra çiftlerin nişanlılık döneminde dikkat etmesi gereken şeyler de vardır.
Evliliğin amaçlarından en önemlisi huzurlu bir yuva kurmak ve sağlıklı nesiller yetiştirebilmek olduğundan, evlenmeyi düşünen kimselerin birbirlerini tanıması için nişanlılık dönemi meşru kabul edilmiştir. Nikahlanmadan önce böyle bir ara dönemin meşru kılınmasında evlenecek kişiler ve aileleri açısından birçok faydası vardır. Bu süreç ilerde evlilik birliğini kuracak olan çiftin birbirini tanımasına imkan hazırlar. Her iki tarafa da ahlak, mizaç ve yatkınlıklarını inceleme fırsatı verir. Böylelikle taraflar birbirleri hakkında fikir sahibi olma, maddi ve manevi değer ölçülerini öğrenebilme ve tedbir alabilme imkanına sahip olur. Bu, esasen evliliğe şuurlu bir şekilde hazırlanmak anlamına gelir.
Nişanlanmanın diğer bir önemi de taraflar arasında herhangi bir evlenme engelinin bulunup bulunmadığını tespit etme imkanını sağlamasıdır. Zira nişanlanma, öncelikle akraba ve komşular tarafından bilineceğinden şayet taraflardan herhangi birinin evlenmeye engel oluşturan bir durumu varsa vaktinde engelleme fırsatı doğmuş olmaktadır. Böylelikle, ilerde geçersiz sayılacak bir evlilik, daha gerçekleşmeden zamanında durdurulmuş olacaktır. Birbirlerinin sütkardeşi olma durumu, günümüzde yaşanan en önemli sıkıntılardan biridir. Yeterli araştırma yapılmadığından ve böylesine dini hassasiyetler önemsenmediğinden bu gibi durumlarla maalesef karşılaşılabiliyor.
Kişinin nişanlısıyla ilişkisi nasıl olmalıdır?
Nişanlanma sadece tarafların evlenme niyetini açıklayan bir evlenme vaadinden ibarettir. Bu itibarla, nikah yapılmadıkça nişanlanmakla kadın ve erkek birbirine helal olmaz. Nikah kıyılıncaya kadar birbirine yabancıdır. Aralarında mahremlik devam eder. Nişanlı olmakla taraflar birbirine karşı evli gibi davranamaz. Nişanlılıktan sonra da önceden olduğu gibi aralarında iki yabancı insanın görüşmesinde bulunan bütün sınırlar mevcuttur. Bu bakımdan mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerektiğini bilmelidirler. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) “Sizden kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, yanında mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasın. Çünkü bunu yaparsa üçüncüleri şeytan olur.” (Buhâri, Nikah) buyurmuştur.
Nişanlıların birbirini görmesi
Evlenecek kimselerin evlilikten önce birbirlerini görüp beğenmeleri, bedenen, fikren ve ruhen ne derece yakınlık kurabileceklerini araştırmaları, ilerde çıkması muhtemel bazı ailevi problemleri en aza indirmesi bakımından önemlidir. Bir erkeğin ya da bir kadının eş adayı ile baş başa konuşma zarureti doğması halinde, halvet hali olmadıkça edep dairesi içinde, evlilik hayatını ilgilendiren uygun bir konuşma yapmaları mümkündür. Bunun açıkça ifadesi şudur: Kesin evlenme kararını vermek üzere kadın ve erkeğin başkalarının bilmesini istemedikleri bazı konuları konuşmak ve anlaşma sağlamak üzere, adaba aykırı olmayacak tarzda konuşmalarında bir sakınca yoktur. Bu gibi buluşmalarda, iki tarafın iyi niyeti ve birbirine güveni esastır.
Nişanlıyken haram işlememek temennisiyle nikah kıyma
Nişanlıların bir araya geldiklerinde rahat hareket edebilmek için haram işlememek adına, kendi aralarında “dini nikah” kıydırmaları İslam hukukunun öngördüğü mahiyette bir nikah değildir. Çünkü İslam hukukunda sadece görüşmek, konuşmak için kıyılan bir nikah türü yoktur. Ailelerin, düğünden önce kız ve erkeğin birbiriyle daha rahat görüşüp konuşmaları için yaptıkları bu iş beraberinde pek çok sakıncayı getirmektedir. Bu sakıncalardan biri dini nikaha güvenen gençlerin resmi nikah öncesinde evlilik ilişkisine girmeleridir. Dini nikahın kıyılması halinde taraflar dinen evlenmiş sayılacağından birlikte yaşamalarına hiçbir engel bulunmamaktadır. Ancak toplumumuzdaki uygulamalara baktığımızda dinen evli fakat ayrı yaşayan “nişanlı evliler” karşımıza çıkmaktadır. Birbirlerini evli çift derecesinde tanıyan tarafların bu süreç içerisinde birbirlerinden gördükleri olumsuzluklar nedeniyle evlilikten vazgeçmeleri çok kolay olabilmektedir. “Daha düğün yapmadık ve gerçek bir evlilik kurmadık” düşüncesiyle bir anda aralarındaki bağı koparabilmektedirler.
Nişanlılık sürecinde dini nikah yaptırmanın en önemli sakıncalarından biri de, karşı tarafı beğenmeyen ve onunla karı koca ilişkisine girmek istemeyen kadının durumudur. Zira kadından boşanma isteği gelse bile erkek boşamadıkça, kadın dinen boşanmış olmaz. Bu tür vakalar günümüzde sıkça yaşanmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların yegane sebebi ise gerçek evlilik öncesi, rahat hareket edebilme, günümüz medeniyet anlayışıyla flört ederek evliliğe hazırlanma gibi anlayışlardır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), “Bir şeyi sevmen seni kör ve sağır yapar” (Ebû Davud) buyurur. Bugün, sözlü ve nişanlı adı altında birçok genç bir araya geliyor, geziyor eğleniyor, sonra da birbirini atlatmaya çalışıyor. Ekseriyette bundan zarar gören de kız oluyor. Resmi nikah bulunmadan dini nikahla nişanlı yaşamanın bir mahzuru da nişanlısından ayrılmak isteyen kadını, erkeğin boşamaması ve bir müddet sonra dargın olarak ayrıldıklarında birbirlerinin kusurlarını, tarafların ortaya dökmeleri ve böylece istikballerini baltalamalarıdır.
Kına gecesi, düğün, zifaf gibi geleneksel ritüeller yaşanmadan, evliliğin hürmet ve değeri bilinmeden yapılan bu tür nikahlar maalesef olumsuzlukla sonuçlanmaktadır. Zira hakiki evlilik tarafları bir mesuliyete, karşılıklı saygı ve sevgiye ulaştırır. Gerçek evlilik sebebiyle karı ve koca birbirlerine Allah tarafından verilmiş bir emanet gözüyle bakar, onu korur ve her türlü insani hatalarına göz yumarlar… Ancak gerçek evlilik öncesi gerçekleştirilen nikah her ne kadar sahih gibi gözükse de az önce bahsettiğimiz duygu ve değerlerden yoksundur. Bu sebeple tavsiyemiz, dini nikahın düğünün yakın arifesinde ve hatta resmi nikahtan sonra yapılmasıdır.