nicebayan
FD Üye
- Katılım
- Ara 24, 2016
- Mesajlar
- 94,678
- Etkileşim
- 2
- Puan
- 38
- Yaş
- 36
- Web sitesi
- nicebayan.com
- F-D Coin
- 90
Noksani hayatı, Noksani yaşam öyküsü, Noksani hakkında bilgi, Noksani kimdir
Başlıca adı Ahmet Kaynar olan 1899'da Sivas'ın Kangal ilçesinde doğan ayaklarından özürlü bulunduğu için Ruhsati kadar Noksani adı bahşedilen ozan, Erzurumlu Noksani'den bambaşka bir kişi olup, 5 Mayıs 1972 de Kangal'da ölmüştür
Bu kitaba aldığımız Erzurum'lu Noksani medrese öğrenimi gördükten sonradan 30 yaşlarındayken Vefalı Dede'nin müridi oldu Bir bakkal dükkanı açarak geçimini sağlamaya çalıştı Karısı yüzünden ''İtibarını'' yitirdiği, şeyhinin ona bu nedenle Noksani mahlası verdiği belirtilir Şiirleri, AleviBektaşi edebiyatı geleneğine bağlıdır XIX yüzyılın ilk yarısında 1872 de öldü Doğum tarihi bilinmiyor
Rahmetli Sadettin Nüzhet Ergun'un ve Rahmetli Vasfi Mahir Kocatürk'ün üç dört şiirini yayınlayıp veri olarak da 19 yy ozanıdırdedikleri Noksani, Hasankale'li Rahmetli Şinasi Koç'un 194345 yılları aralarında derleyip toparladığı ve yayınlanması için Adaletli Atalay'a verdiği defterdeki bilgiye göre 18 yy ozanıdır
18 yüzyılın sonlarında Erzurum'da doğmuştur Asıl adı İsmail ’dir Dönemin koşullarına uyarak babası ona medrese öğrenimi yaptırır Bu yıllarda İnce Molla olarak ünlenir
Noksani'nin babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede'ye bağlıdır Sadık Dede ise Elazığ'ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır Bu ocağın adı Ağuçan'dır Ocağın kökü İmam Hasana varır
Günlerden bir gün Vefalı Dede, taliplerinden İsmail'i görmek için Erzurum'a gelir Konut halkı büyük bir keyifle kendisini karşılar İçlerinde İsmail yoktur Sadık Dede, İsmail ’i sorar Babası da Buralardaydı Nerede ise şimdi kazançyanıtını verir
Azıcık sonradan İsmail içeri girer Onu yakından izleyen Vefalı Büyükbaba, İsmail'deki değişikliğin hemen farkına varır O duruma tarafından İsmail, Alevi geleneğine göre Zahir ilminekapılmıştır Kibirlidir Kendinden üstün kimse olmadığı savındadır
Bunu Anlayan Vefalı Dede, elini öpen İsmail'in iki omuzu arasına iki eli ile vurur Dua eder İsmail ’in ağzından bir duman çıkar ve düşüp bayılır Bir zaman sonradan ayılır ve Sadık Dede'ye bakarak söyler
Gönlümün ziyası, gözümün nuru
Gönlümde mihmanım sen oldun ezel
Kolumun kuvveti, dizimin feri
Ruh ile revanım sen oldun ezel
Vefalı Dede, İsmail'e ''Noksani'' tapşırmasını verir Bundan sonra kısa bir süre içerisinde deyişleri dillere yayılır Halkın sevgilisi durumuna kazanç
Yıllar sonradan Hasan Kale'nin Taşlıyurt köyünde eğitmenlik yapan Rahmetli Şinasi Koç, bu deyişlerle karşılaşır Noksani'nin kimliği üzerinde araştırma yapar Hasankale'nin Esende (Badı Civan) köyünden Veli Beğ oğullarından Molla Mahmut ve yeğeni Bektaş'ta bir mecmua görür Noksani'ye ilişkin deyişlerle doludur Gene bu vesileyle Noksani'nin bir torununun sağ olduğunu işitir Erzurum Halkevinde görevli olduğunu öğrenir Lütfiye adındaki bu torunla görüşür Lütfiye o yıllarda (1945) seksenlik bir bacıdır Ondan öğrendiğine tarafından, Noksani'nin üç oğlu doğmuş Rıza, İsmail, Zekiye Rıza'dan Adil ve Zekiye adlı iki torunu olur İsmail'den Ziya ile Lütfiye diye iki torunu vardır Lütfiye'den ise Makbule ve Hatice diye iki kız torunu olur Makbule ise Horasan'dan tahsildar Yaşar'la evlenir Ata böyle yürür gider
Noksani Erzurum'da ''Limoncu'' ve ''Kavcı'' diye ünlenen dostları ile, ayrıca Horasan'ın ''Endek'' ve ''Müşkü'' köylerindeki dostları ile çoğu kez görüşür, muhabbet edermiş
Erzurum'da Taşmağazalarda bir küçük bakkal dükkanı varmış Orada kazandığı kazançla geçimini sağlarmış Bir gün dostlarından biriyle muhabbet ederken, bir çocuk kazanç elinde eksik bir para vardır: ''Noksani amca, al bu parayı bana şeker ver'' der
Noksani sohbetin içinde parayı alır eski şekerler top, toptur Bir top alır verir, hiç bakmaz bile Çocuk eve gelir Annesi şekeri görünce diye sorar Çocukla beraber dükkana varır O zamana dek davetli gitmiştir Noksani Baba tezgahının başına geçmiştir
Bayan çocuğun eline gene böylece para verir Şeker istetir Parayı bölge Noksani şekeri kırar, tartarak verir Bu kere eksik bir parça olur Kadın sorar dediğinde Noksani Baba der (Adaletli Ali Atalay, Noksani Baba, s : 7)
Hz Ali ve oniki imam sevgisiyle dopbatmış olan Noksani, tarikatın bütün inceliklerini şiirlerine ışık ve renk olarak düşürmeye özen gösteriyor Varlık birliği öğretisini somutlaştırarak sevgi, muhabbet örtülerine sararak lirizm denizine, şiir ummanına atıyor Akıcı, duru bir söyleyiş, kopukluk göstermeden tarikat, inanç, sevgi üzerine Noksani'nin görüşlerini, düşüncelerini yaşamı her tarafında oluşturduğu veri birikimini dayanma ve olgunluk atmosferi ortasında şiirsel öğelere zarar vermeden Türkçe'nin tadını arttırarak sergiliyor Şiirleri Adaletli Ali Atalay tarafından bastırılmıştır *
Başlıca adı Ahmet Kaynar olan 1899'da Sivas'ın Kangal ilçesinde doğan ayaklarından özürlü bulunduğu için Ruhsati kadar Noksani adı bahşedilen ozan, Erzurumlu Noksani'den bambaşka bir kişi olup, 5 Mayıs 1972 de Kangal'da ölmüştür
Bu kitaba aldığımız Erzurum'lu Noksani medrese öğrenimi gördükten sonradan 30 yaşlarındayken Vefalı Dede'nin müridi oldu Bir bakkal dükkanı açarak geçimini sağlamaya çalıştı Karısı yüzünden ''İtibarını'' yitirdiği, şeyhinin ona bu nedenle Noksani mahlası verdiği belirtilir Şiirleri, AleviBektaşi edebiyatı geleneğine bağlıdır XIX yüzyılın ilk yarısında 1872 de öldü Doğum tarihi bilinmiyor
Rahmetli Sadettin Nüzhet Ergun'un ve Rahmetli Vasfi Mahir Kocatürk'ün üç dört şiirini yayınlayıp veri olarak da 19 yy ozanıdırdedikleri Noksani, Hasankale'li Rahmetli Şinasi Koç'un 194345 yılları aralarında derleyip toparladığı ve yayınlanması için Adaletli Atalay'a verdiği defterdeki bilgiye göre 18 yy ozanıdır
18 yüzyılın sonlarında Erzurum'da doğmuştur Asıl adı İsmail ’dir Dönemin koşullarına uyarak babası ona medrese öğrenimi yaptırır Bu yıllarda İnce Molla olarak ünlenir
Noksani'nin babası İsmail, Ağuçan Ocağından Sadık Dede'ye bağlıdır Sadık Dede ise Elazığ'ın Sün köyünde Koca Seyyid oğullarındandır Bu ocağın adı Ağuçan'dır Ocağın kökü İmam Hasana varır
Günlerden bir gün Vefalı Dede, taliplerinden İsmail'i görmek için Erzurum'a gelir Konut halkı büyük bir keyifle kendisini karşılar İçlerinde İsmail yoktur Sadık Dede, İsmail ’i sorar Babası da Buralardaydı Nerede ise şimdi kazançyanıtını verir
Azıcık sonradan İsmail içeri girer Onu yakından izleyen Vefalı Büyükbaba, İsmail'deki değişikliğin hemen farkına varır O duruma tarafından İsmail, Alevi geleneğine göre Zahir ilminekapılmıştır Kibirlidir Kendinden üstün kimse olmadığı savındadır
Bunu Anlayan Vefalı Dede, elini öpen İsmail'in iki omuzu arasına iki eli ile vurur Dua eder İsmail ’in ağzından bir duman çıkar ve düşüp bayılır Bir zaman sonradan ayılır ve Sadık Dede'ye bakarak söyler
Gönlümün ziyası, gözümün nuru
Gönlümde mihmanım sen oldun ezel
Kolumun kuvveti, dizimin feri
Ruh ile revanım sen oldun ezel
Vefalı Dede, İsmail'e ''Noksani'' tapşırmasını verir Bundan sonra kısa bir süre içerisinde deyişleri dillere yayılır Halkın sevgilisi durumuna kazanç
Yıllar sonradan Hasan Kale'nin Taşlıyurt köyünde eğitmenlik yapan Rahmetli Şinasi Koç, bu deyişlerle karşılaşır Noksani'nin kimliği üzerinde araştırma yapar Hasankale'nin Esende (Badı Civan) köyünden Veli Beğ oğullarından Molla Mahmut ve yeğeni Bektaş'ta bir mecmua görür Noksani'ye ilişkin deyişlerle doludur Gene bu vesileyle Noksani'nin bir torununun sağ olduğunu işitir Erzurum Halkevinde görevli olduğunu öğrenir Lütfiye adındaki bu torunla görüşür Lütfiye o yıllarda (1945) seksenlik bir bacıdır Ondan öğrendiğine tarafından, Noksani'nin üç oğlu doğmuş Rıza, İsmail, Zekiye Rıza'dan Adil ve Zekiye adlı iki torunu olur İsmail'den Ziya ile Lütfiye diye iki torunu vardır Lütfiye'den ise Makbule ve Hatice diye iki kız torunu olur Makbule ise Horasan'dan tahsildar Yaşar'la evlenir Ata böyle yürür gider
Noksani Erzurum'da ''Limoncu'' ve ''Kavcı'' diye ünlenen dostları ile, ayrıca Horasan'ın ''Endek'' ve ''Müşkü'' köylerindeki dostları ile çoğu kez görüşür, muhabbet edermiş
Erzurum'da Taşmağazalarda bir küçük bakkal dükkanı varmış Orada kazandığı kazançla geçimini sağlarmış Bir gün dostlarından biriyle muhabbet ederken, bir çocuk kazanç elinde eksik bir para vardır: ''Noksani amca, al bu parayı bana şeker ver'' der
Noksani sohbetin içinde parayı alır eski şekerler top, toptur Bir top alır verir, hiç bakmaz bile Çocuk eve gelir Annesi şekeri görünce diye sorar Çocukla beraber dükkana varır O zamana dek davetli gitmiştir Noksani Baba tezgahının başına geçmiştir
Bayan çocuğun eline gene böylece para verir Şeker istetir Parayı bölge Noksani şekeri kırar, tartarak verir Bu kere eksik bir parça olur Kadın sorar dediğinde Noksani Baba der (Adaletli Ali Atalay, Noksani Baba, s : 7)
Hz Ali ve oniki imam sevgisiyle dopbatmış olan Noksani, tarikatın bütün inceliklerini şiirlerine ışık ve renk olarak düşürmeye özen gösteriyor Varlık birliği öğretisini somutlaştırarak sevgi, muhabbet örtülerine sararak lirizm denizine, şiir ummanına atıyor Akıcı, duru bir söyleyiş, kopukluk göstermeden tarikat, inanç, sevgi üzerine Noksani'nin görüşlerini, düşüncelerini yaşamı her tarafında oluşturduğu veri birikimini dayanma ve olgunluk atmosferi ortasında şiirsel öğelere zarar vermeden Türkçe'nin tadını arttırarak sergiliyor Şiirleri Adaletli Ali Atalay tarafından bastırılmıştır *