imagesnoktalamalarim5b06f67117175
imagesnoktalamalarim5b06f67229652
NOKTALAMALARIM
Uzun ince bir yolda yuruyorum Sevdiğime giden yolda… Yururken, ayağıma incecik bir şeyin battığını farkettim Ah evet, bir virguldu bu! Benden once okuluna giden bir oğrencinin kitabından duşmuş olmalıydı
Ah, şu cocuklar, ilk okumaya başladıklarında virgulleri gereksiz gorurler Yeni yeni tanıdıkları kelimelerin arasında ayrık otu gibi duran bu tuhaf garip şeyleri pek sevmezler Yazarken de en cok virgulleri unuturlar Hemen cebime attım bulduğum ilk virgulu… Boylece sevdiğime daha cok şey soyleyebilecektim Daha uzun cumlelerle ifade edebilecektim kendimi… Ona iltifat ederken bircok guzel sıfatı arka arkaya sıralayabilirdim
Aralarında virguller olan guzel sıfatların hepsini ona soyleyebileceğimi duşununce, sevincle bağırmak istedim İcim icime sığmıyordu “Ne guzel diye bağıracaktım ki, boğazım duğumlendi Duygularımı haykıramadım Tam o sırada, elime sıcak bir şey dokundu Evet, bir unlem işaretiydi bu! Biraz once yoldan bağıra cağıra gecen genclerin ağzından duşmuş olmalıydı Ah, şu gencler! Olur olmadık yerde unlem kullanırlar Ağızlarında sakız gibi ciğnerler unlemleri Heyecanlarını unlemlerin sivri uclarına asarlar Ben de kulağıma kupe yaptım bulduğum iki unlemi… Artık haykırabilirdim aşkımı Hep tek duze konuşmak yerine, heyecanlarımı sevgi sozlerine yukleyebilirdim
Yurumeye devam ettim Kendimden emindim Butun sorularını cevaplamış, butun şuphelerini gidermiş bir yetişkin olarak adımlıyordum tozlu yolu Derken, saclarıma bir şeylerin takıldığını farkettim Elimle cekip aldım Bunlar soru işaretleriydi Biraz once altından gectiğim ağacın dallarından bulaşmış olmalıydılar saclarıma Avucumda karınca gibi kıpır kıpır dolaşıyorlardı Hemen avucumdan atmak istedim Yolun kenarında akan dereye doğru savurdum Ama nafile Avucuma yapışmışlardı Avucumdan fırlatabildiklerim de pıtrak gibi elbisemin orasına burasına yapışıverdi Etrafıma baktım Benden once bir bilge yurumuş olmalıydı bu yoldan Duşunceli ve sessiz bir bilge Soru işaretlerini herkesin başının değebileceği bir ağac dalına takmış olması bilgece bir işti Oysa benim soracak bir şeyim yoktu sevdiğime… Caresiz, soru işaretlerini alıp saclarıma taktım yeniden Oyle ya, belki sevdiğim sormak isterdi Sevgililerin soru sormasının nedeni, sorunun cevabını bilmemeleri değildir Cevabı bir kez daha duymak icindir O halde sevdiğime hediye edebilirdim soru işaretlerini… Defalarca, “Beni seviyor musun? diye sorması icin Ben de her soru işaretinin olduğu yerde aşkımı bir defa daha ifade edebileceğim Evet evet, bundan eminim Soru işaretlerinin hepsini ona hediye edeceğim
Yurumeye devam ettim Surprizlere alışık olmalıydım En azından şaşkınlıklarım icin benim de birkac soru işaretine ihtiyacım olacaktı Az sonra, yuzume kucuk ve serin bir şeylerin dokunduğunu hissettim Sanki gokten duşuyor gibiydiler Gozlerimi kaldırdığımda bulutlar dikkatimi cekti Hayır, yağmur yağmıyordu Parmağımın ucuyla yokladım: ‘İki nokta ust uste ’ işaretiydi bu! Bulutların arasına saklanmış olmaları son derece anlamlıydı İnsanlar yıllardır bulutların onune ‘iki nokta ust uste ’ koyarak beklemişlerdi yağmuru, karı ve doluyu Hep şoyle duşunmuşlerdi mesela: “Bulut: yağmur yağacak Ya da şoyle duşunmuşlerdi: “Bulut: kar yağacak Yeryuzunde pek az insan ‘iki nokta ust uste ’yi işine yarar goruyordu Cunku ‘iki nokta ust uste ’yi kullanmak icin ara sıra durup duşunmek gerekiyordu Soru işaretinin yanına yerleştirdim ozenle… Bak, bu işime yarayabilir diye duşundum Bazen sozlerimin sebebini, davranışlarımın gerekcesini acıklamam gerekebilirdi: ‘İki nokta ust uste ’yi yanımdan ayırmamalıyım
Az sonra yol kenarında bir ağacın dibinde unutulmuş bir ‘uc nokta ’ gordum Benden once buradan gecmiş biri duşurmuş ya da unutmuş olmalıydı Noktalama işaretleri icinde yetişkinlerin en az ihtiyac duyduğu ‘uc nokta ’ydı Cunku ‘uc nokta ’ susmak icin gerekiyordu Oyle sıradan susmalarda değil, duşunceli suskunluklarda lazım oluyordu Bu yuzden bolca ‘uc nokta ’ bulabilirsiniz yollarda, kaldırımlarda Cunku duşunceli suskunluklar ya bebeklerin işidir ya da gungormuş yaşlıların… Aradakiler ancak konuşarak anlaşabileceklerini sanırlar Oysa bazen susmak ve ‘uc nokta ’nın musaade ettiği derin boşlukta goz goze bakışmak binlerce sozcuğun soylediğinden fazlasını soylerdi Birden icim ısındı ‘uc nokta ’ya… Dilimin altında erittim “Sus… Sus ki, soz bakışı bulandırır diye okumuştum bir keresinde… “Sus… dedim yureğime…
Biraz ilerde bir ciceğin uzerindeki tırnak işaretlerini gorunce heyecanlandım Susmak kadar konuşmak da guzel olabilir diye duşunmeye başladım Cicekler adına “vız vız konuşan arılar ya da “cırcır bocekleri bol bol tırnak işareti bırakırlardı oraya buraya Bana lazım olur mu diye duşundum “Neden olmasın? dedim Benden once soylenmiş nice guzel sozleri ben de tırnak icinde sevdiğime soyleyebilirdim Toplayabildiğim kadar cok tırnak işareti topladım
Yolun sonunda bir karınca yuvası dikkatimi cekti Yuzlerce karınca siyah noktacıklar taşıyorlardı yuvalarına Şaşırdım Elime tırnak işaretini ve soru işaretini alıp, “Neden ben de duşunemedim? dedim Soylediklerimin sonunda nokta olmazsa, kendimi tam olarak anlatamazdım ki:
“Seni seviyorum!dedim heyecanla
Yuzume baktı
Beni ilk defa goruyormuş gibi şaşkınlıkla cevap verdi:
“Beni seviyor musun? dercesine baktı yuzume
Soru işaretlerimden biri eksildi
Dilim tutuldu Bu karşılığı beklemiyordum Şaşırdım
“?!
Uzun bir sure bakıştık
O kadar uzun bir sure suskun kaldı ki, elimdeki butun ‘uc nokta ’lar tukendi:
“…
“…
Her bir ‘uc nokta ’ icin iki tane tırnak işaretini tuketmek zorunda kaldık
Boylece başkalarından odunc alabileceğim guzel sozleri arasına saklayabileceğim bir şey kalmadı Kırık dokuk cumleler kurmaya calıştım, elimde kalan virgulleri kullanarak:
“Sen, ben, sevmek, birbirimizi, ben, sensiz… Boylece elimde kalan son ‘uc nokta ’yı, tırnakları, virgulleri harcayıverdim
Kelimeler ipi kopmuş ucurtmalar gibi kafamda oraya buraya savruluyordu
Son noktayı hemen bu cumlenin sonuna koydum
Gozlerim onumde mahcup, yorgun ve umutsuz bicimde kalakaldım
Sıcak ve geniş bir tebessumle bana dondu, avuclarını actı, gozlerini gozlerime dikti
Hayretle gordum ki, butun noktalama işaretleri avucunda saklıydı Soylenmiş ve soylenecek en guzel sozler dudaklarının arasında bekliyordu Yaşanmış en tatlı suskunluklar gozlerinin icinde konuşuyordu
İlk kez konuşmaya başladı
“Uzun bir yoldan geldiğini biliyorum dedi Halden anlayan bir hali vardı
“Goruyorum ki, aşk icin en cok ihtiyacın olan şeyi unutmuşsun dedi
Şefkatle kucakladı beni (Butun benliğimi sardı) Elindeki noktalama işaretlerinin hepsini goğe savurdu Fısıltıyla konuştu: “Soyleyeceklerinin hepsini zaten biliyorum Noktalama işaretlerinin hepsi de bende var Sende olması gereken tek şey kocaman bir parantezdir Kendini o parantez icinde, bana teslim olmuş olarak getirmelisin
Kollarının arasında kendimi kaybetmişim
Neden sonra ayıldığımda, elimde hicbir noktalama işaretinin kalmadığını oğrendim
Artık aşk icin onlara ihtiyacım olmadığını biliyorum
(Şimdi yana yakıla parantez arıyorum)
imagesnoktalamalarim5b06f67229652
NOKTALAMALARIM
Uzun ince bir yolda yuruyorum Sevdiğime giden yolda… Yururken, ayağıma incecik bir şeyin battığını farkettim Ah evet, bir virguldu bu! Benden once okuluna giden bir oğrencinin kitabından duşmuş olmalıydı
Ah, şu cocuklar, ilk okumaya başladıklarında virgulleri gereksiz gorurler Yeni yeni tanıdıkları kelimelerin arasında ayrık otu gibi duran bu tuhaf garip şeyleri pek sevmezler Yazarken de en cok virgulleri unuturlar Hemen cebime attım bulduğum ilk virgulu… Boylece sevdiğime daha cok şey soyleyebilecektim Daha uzun cumlelerle ifade edebilecektim kendimi… Ona iltifat ederken bircok guzel sıfatı arka arkaya sıralayabilirdim
Aralarında virguller olan guzel sıfatların hepsini ona soyleyebileceğimi duşununce, sevincle bağırmak istedim İcim icime sığmıyordu “Ne guzel diye bağıracaktım ki, boğazım duğumlendi Duygularımı haykıramadım Tam o sırada, elime sıcak bir şey dokundu Evet, bir unlem işaretiydi bu! Biraz once yoldan bağıra cağıra gecen genclerin ağzından duşmuş olmalıydı Ah, şu gencler! Olur olmadık yerde unlem kullanırlar Ağızlarında sakız gibi ciğnerler unlemleri Heyecanlarını unlemlerin sivri uclarına asarlar Ben de kulağıma kupe yaptım bulduğum iki unlemi… Artık haykırabilirdim aşkımı Hep tek duze konuşmak yerine, heyecanlarımı sevgi sozlerine yukleyebilirdim
Yurumeye devam ettim Kendimden emindim Butun sorularını cevaplamış, butun şuphelerini gidermiş bir yetişkin olarak adımlıyordum tozlu yolu Derken, saclarıma bir şeylerin takıldığını farkettim Elimle cekip aldım Bunlar soru işaretleriydi Biraz once altından gectiğim ağacın dallarından bulaşmış olmalıydılar saclarıma Avucumda karınca gibi kıpır kıpır dolaşıyorlardı Hemen avucumdan atmak istedim Yolun kenarında akan dereye doğru savurdum Ama nafile Avucuma yapışmışlardı Avucumdan fırlatabildiklerim de pıtrak gibi elbisemin orasına burasına yapışıverdi Etrafıma baktım Benden once bir bilge yurumuş olmalıydı bu yoldan Duşunceli ve sessiz bir bilge Soru işaretlerini herkesin başının değebileceği bir ağac dalına takmış olması bilgece bir işti Oysa benim soracak bir şeyim yoktu sevdiğime… Caresiz, soru işaretlerini alıp saclarıma taktım yeniden Oyle ya, belki sevdiğim sormak isterdi Sevgililerin soru sormasının nedeni, sorunun cevabını bilmemeleri değildir Cevabı bir kez daha duymak icindir O halde sevdiğime hediye edebilirdim soru işaretlerini… Defalarca, “Beni seviyor musun? diye sorması icin Ben de her soru işaretinin olduğu yerde aşkımı bir defa daha ifade edebileceğim Evet evet, bundan eminim Soru işaretlerinin hepsini ona hediye edeceğim
Yurumeye devam ettim Surprizlere alışık olmalıydım En azından şaşkınlıklarım icin benim de birkac soru işaretine ihtiyacım olacaktı Az sonra, yuzume kucuk ve serin bir şeylerin dokunduğunu hissettim Sanki gokten duşuyor gibiydiler Gozlerimi kaldırdığımda bulutlar dikkatimi cekti Hayır, yağmur yağmıyordu Parmağımın ucuyla yokladım: ‘İki nokta ust uste ’ işaretiydi bu! Bulutların arasına saklanmış olmaları son derece anlamlıydı İnsanlar yıllardır bulutların onune ‘iki nokta ust uste ’ koyarak beklemişlerdi yağmuru, karı ve doluyu Hep şoyle duşunmuşlerdi mesela: “Bulut: yağmur yağacak Ya da şoyle duşunmuşlerdi: “Bulut: kar yağacak Yeryuzunde pek az insan ‘iki nokta ust uste ’yi işine yarar goruyordu Cunku ‘iki nokta ust uste ’yi kullanmak icin ara sıra durup duşunmek gerekiyordu Soru işaretinin yanına yerleştirdim ozenle… Bak, bu işime yarayabilir diye duşundum Bazen sozlerimin sebebini, davranışlarımın gerekcesini acıklamam gerekebilirdi: ‘İki nokta ust uste ’yi yanımdan ayırmamalıyım
Az sonra yol kenarında bir ağacın dibinde unutulmuş bir ‘uc nokta ’ gordum Benden once buradan gecmiş biri duşurmuş ya da unutmuş olmalıydı Noktalama işaretleri icinde yetişkinlerin en az ihtiyac duyduğu ‘uc nokta ’ydı Cunku ‘uc nokta ’ susmak icin gerekiyordu Oyle sıradan susmalarda değil, duşunceli suskunluklarda lazım oluyordu Bu yuzden bolca ‘uc nokta ’ bulabilirsiniz yollarda, kaldırımlarda Cunku duşunceli suskunluklar ya bebeklerin işidir ya da gungormuş yaşlıların… Aradakiler ancak konuşarak anlaşabileceklerini sanırlar Oysa bazen susmak ve ‘uc nokta ’nın musaade ettiği derin boşlukta goz goze bakışmak binlerce sozcuğun soylediğinden fazlasını soylerdi Birden icim ısındı ‘uc nokta ’ya… Dilimin altında erittim “Sus… Sus ki, soz bakışı bulandırır diye okumuştum bir keresinde… “Sus… dedim yureğime…
Biraz ilerde bir ciceğin uzerindeki tırnak işaretlerini gorunce heyecanlandım Susmak kadar konuşmak da guzel olabilir diye duşunmeye başladım Cicekler adına “vız vız konuşan arılar ya da “cırcır bocekleri bol bol tırnak işareti bırakırlardı oraya buraya Bana lazım olur mu diye duşundum “Neden olmasın? dedim Benden once soylenmiş nice guzel sozleri ben de tırnak icinde sevdiğime soyleyebilirdim Toplayabildiğim kadar cok tırnak işareti topladım
Yolun sonunda bir karınca yuvası dikkatimi cekti Yuzlerce karınca siyah noktacıklar taşıyorlardı yuvalarına Şaşırdım Elime tırnak işaretini ve soru işaretini alıp, “Neden ben de duşunemedim? dedim Soylediklerimin sonunda nokta olmazsa, kendimi tam olarak anlatamazdım ki:
“Seni seviyorum!dedim heyecanla
Yuzume baktı
Beni ilk defa goruyormuş gibi şaşkınlıkla cevap verdi:
“Beni seviyor musun? dercesine baktı yuzume
Soru işaretlerimden biri eksildi
Dilim tutuldu Bu karşılığı beklemiyordum Şaşırdım
“?!
Uzun bir sure bakıştık
O kadar uzun bir sure suskun kaldı ki, elimdeki butun ‘uc nokta ’lar tukendi:
“…
“…
Her bir ‘uc nokta ’ icin iki tane tırnak işaretini tuketmek zorunda kaldık
Boylece başkalarından odunc alabileceğim guzel sozleri arasına saklayabileceğim bir şey kalmadı Kırık dokuk cumleler kurmaya calıştım, elimde kalan virgulleri kullanarak:
“Sen, ben, sevmek, birbirimizi, ben, sensiz… Boylece elimde kalan son ‘uc nokta ’yı, tırnakları, virgulleri harcayıverdim
Kelimeler ipi kopmuş ucurtmalar gibi kafamda oraya buraya savruluyordu
Son noktayı hemen bu cumlenin sonuna koydum
Gozlerim onumde mahcup, yorgun ve umutsuz bicimde kalakaldım
Sıcak ve geniş bir tebessumle bana dondu, avuclarını actı, gozlerini gozlerime dikti
Hayretle gordum ki, butun noktalama işaretleri avucunda saklıydı Soylenmiş ve soylenecek en guzel sozler dudaklarının arasında bekliyordu Yaşanmış en tatlı suskunluklar gozlerinin icinde konuşuyordu
İlk kez konuşmaya başladı
“Uzun bir yoldan geldiğini biliyorum dedi Halden anlayan bir hali vardı
“Goruyorum ki, aşk icin en cok ihtiyacın olan şeyi unutmuşsun dedi
Şefkatle kucakladı beni (Butun benliğimi sardı) Elindeki noktalama işaretlerinin hepsini goğe savurdu Fısıltıyla konuştu: “Soyleyeceklerinin hepsini zaten biliyorum Noktalama işaretlerinin hepsi de bende var Sende olması gereken tek şey kocaman bir parantezdir Kendini o parantez icinde, bana teslim olmuş olarak getirmelisin
Kollarının arasında kendimi kaybetmişim
Neden sonra ayıldığımda, elimde hicbir noktalama işaretinin kalmadığını oğrendim
Artık aşk icin onlara ihtiyacım olmadığını biliyorum
(Şimdi yana yakıla parantez arıyorum)