iltasyazilim
FD Üye
Hz NUH’UN GEMİSİ
Adem Tatlı
Hz NUH’UN GEMİSİ
Prof Dr Âdem Tatlı
NUH’UN GEMİSİ deyince hemen Nuh Tufanı hatırlanır ve arkasından da bir takım sorular gelir:
Nuh Tufanı bütün yer yüzünü kaplamış mıdır? Nuh Aleyhisselâm, gemiye koyduğu her canlı çiftini nasıl temin etmiştir? Tufan sonrasında gemi nereye oturmuştur? gibi
Nuh Aleyhisselâmın hadisesine, büyük Semavi Kitaplar yer verir Ancak bu Kitaplarda olayın bütün ayrıntılarına inilmediği için, burada bir takım yorum ve değerlendirmeler yapılır Bazı Hıristiyan araştırıcılar, Tufanın bütün yer yüzünü kapladığını ve gemiye bütün canlı çeşitlerinin alınmış olduğunu ileri sürerler
Hz Nuh; Kur’an’da ve Tevrat’ta, büyük peygamber arasında anılır Hz Nuh’un, insanlık tarihinde çok önemli bir yeri vardır Hz Âdem’den sonra O’nun çevresindeki sınırlı sayıda kimse ile insanlık yeniden yer yüzünde yayılmış ve genişlemiştir Peygamber olarak gönderildiği kavmi, “Nuh Tufanı olarak bilinen büyük bir musibete maruz kalmıştır
Bu tufan hadisesine Kur’anı Kerim’de muhtelif sûrelerde yer verilir
“Artık ona vahyettik ki, bizim gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap Vaktaki emrimiz gelir de tennur kaynamaya başlarsa, hemen o gemiye her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır1
Cenabı Hak, bu geminin kendi yardımıyla yapılacağını bildiriyor Bazı tefsir âlimleri de bu âyetten, geminin yapımında, Nuh Aleyhisselâma Cebrail (AS)’ın yardımcı olduğunu anlatmışlardır2
Tennur’un ateşlenmesi, tandır olarak dilimize geçen ve fırın manasına kullanılan ekmek pişirilen yerden suların fışkırdığı zaman şeklinde yorumlanabildiği gibi, geminin buharlı bir gemi olduğu ve bununla buhar kazanının ateşlendiği şeklinde de ifade edilmiştir2
Yer yüzünde buharlı geminin 1700’lü yıllarda kullanılmaya başlandığı hatırlanırsa, Hz Nuh’un gemisinin bize insanlık tarihini anlama bakımından çok önemli ip uçları sunduğu söylenebilir
Nuh Aleyhisselâma, Tennur kaynamaya başlarsa, vakit geçirmeden hemen her canlıdan birer çift alması emrediliyor Hz Nuh, yolculuk esnasında ihtiyaç duyacağı evcil hayvanlardan; tavuk, koyun, keçi, deve, sığır ve at gibi varlıkları almış olmalıdır Yoksa, kelebekten karıncaya, yılandan köstebeğe varıncaya kadar bütün canlıların gemiye alınmasına ne gerek, ne ihtiyaç ve ne de zaman vardır
Bu olayda suların hem yerden fışkırdığı ve hem de gökten indiği bildirilir
“Biz de derhal nehir gibi devamlı akan bir su ile göğün kapılarını açtık Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi Nuh’u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik3
Tufan sonunda geminin Cûdi dağına oturduğu belirtilir:
“Kafirler boğulduktan sonra yerle göğe ‘Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!’ diye emir buyuruldu Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdi üzerinde yerleşti ve ‘Kahrolsun zalimler’ denildi4
Cûdi, Türkiye’nin Güneydoğusunda Şırnak dolaylarında 2000 m yüksekliğinde bir dağdır Hz Nuh’un Irak dolaylarında irşatta bulunduğu, Cûdi ismiyle Musul, Cizre ve Şam’da da birer dağın mevcut olduğu ve geminin de bu havalide bulunduğu rivayeti de vardır5
Cûdî, kelimesinin özel isim değil de sıfat olarak kabul edilmesi halinde, “bereketli, münbit yer anlamına geleceği, Nuh Aleyhisselâmın da; “Yarabbi! Beni bir mübarek menzile indir6 duasında bulunduğu, dolayısıyla geminin verimli bir arazinin yakınına inmiş olabileceğinden de söz edilir7
Tevrat’ta bu geminin Ararat (Ağrı) dağına yerleştiği bildirilir8 Hz Nuh’un gemisinin Ağrı dağında olması mümkün değildir Çünkü, bu dağın yüksekliği 5165 m dir Devamlı buzla kaplı olan bu dağın tepesine, gemiden inecek insanlar burada nasıl hayat sürdüreceklerdir? Zirvede çok azalan hava basıncı sebebiyle biyolojik olarak normal hayatın devamı âdeta imkânsızdır
Kutsal kitaplarda Hz Nuh’un, dünyanın hangi bölgesinde yaşadığı ve Tufan olayının nerede geçtiği hakkında açık bir hüküm yoktur Kur’an, Nuh kavminin putlarıyla alâkalı olarak şunu ifade eder:
“Ve dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved’den, Suvâ’dan, Yegûs’tan, Ye’ûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin!9
Bu isimdeki putlara Arabistan’da rastlanmakla beraber, Mezopotamya ilâhlarına ait ay ve yıldızları sembolize eden mahalli isimler olduğu, buradan hareketle Nuh kavminin Mezopotamya bölgesinde bulunmuş olabileceğine hükmedilir10
Kur’anı Kerim’de, Tufanla ortadan kalkan Nuh kavminin topraklarına önce Âd kavminin daha sonra da Semûd kavminin mirasçı geldiği ve bu yerin de İrem şehri olduğu belirtilir:
“Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaradılışta sizi onlardan üstün kıldı O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki, kurtuluşa eresiniz11
Âd kavminden sonra da aynı yere Semûd kavminin getirildiği belirtilir
“Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdiVe yer yüzünde sizi yerleştirdi12
“Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzerleri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine13
İrem şehrinden Tevrat’ta da söz edilir Dolayısıyla Nuh kavminin Tufandan önce yaşadığı yerin İrem şehri olması kuvvetle muhtemeldir Bu yerleşim yerinin Lut Gölü’nün güneybatısında Edom’un merkezi olduğu bildirilmektedir14
Tufandan sonra Nuh Aleyhisselâmın, yanındaki az sayıdaki kimse ile Mezopotamya’nın Ur şehrine yerleştiği kanaati hakimdir Kur’anı Kerim de bunların az sayıda olduğuna dikkati çeker:
“Zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı15
Tevrat’ta ve Yahudiliğin ikinci derecede kutsal kitabı Telmud’un haberlerinde, Hz İbrahim’in büyük dedesinin Nuh Aleyhisselâm olduğu, ve O’nun ölümüne kadar yanında Ur şehrinde kaldığı belirtilir16
Hikmet cihetiyle bakıldığı zaman Nuh Tufanının, sadece Nuh kavminin yaşadığı bölgeleri içine alacak şekilde meydana gelmiş olması beklenir Nitekim, bu kavimden sonraki Lût, Âd ve Semud kavimlerine gelen musibetler de, sadece o kavimlerin yaşadığı bölgelerde görülmüştür Eldeki veriler, getirilen yorumlar ve genel kanaat, Nuh kavminin Lût Gölü çevresi ile Mezopotamya arasında olduğu yönündedir Dolayısıyla Nuh Tufanın da bu bölgeyi içine alacak tarzda meydana gelmesi muhtemeldir Bu Tufanının bütün yer yüzünü kaplamış olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur
Hz Nuh (AS) yaşadığı devirle ilgili açık bir belge olmamakla beraber, Tevrat haberlerine dayanarak, bunun Milâttan Önce 22 veya 21 yüzyıllarda olabileceği belirtilir17 Tevrat’ta Hz Nuh’un torunu Azer’in oğlu İbrahim’in Tufandan 292 yıl sonra doğduğu ve büyük dedesi Hz Nuh’un yanında büyüdüğü ve 15 yaşına geldiğinde Hz Nuh’un vefat ettiği bildirilir18
Hz Nuh’un gemisinin karaya çıkışıyla alâkalı olarak bazı araştırıcılar Milâttan Önce 2347 yılını19, bazıları da 2650 yılını vermektedirler20 Bunlara dayanarak Nuh Tufanının Yaklaşık olarak Milâttan 2500 yıl önce meydana gelmiş olabileceğini söylemek mümkündür
Sonuç olarak denilebilir ki, Nuh Tufanı, günümüzden yaklaşık 4500 yıl önce, Lut Gölü’nün güneybatısında bugünkü Edom’un merkezi olan İrem şehri ve çevresinde cereyan etmiş, gemiye kendilerine ihtiyaç duyulacak evcil hayvanlardan bir erkek bir dişi olmak üzere birer çift alınmış, Tufan sonrasında gemi Mezopotamya civarında bir dağa oturmuş, gemidekiler de Nuh Aleyhisselâmla birlikte Mezopotamya’daki Ur şehrine yerleşmiş olmalılar n
DİPNOTLAR:
1Müminun 27
2Bilmen, Ö,N Kur’anı Kerim’in Türkçe Meâli lisi ve Tefsir 1971, 5cilt,s 143
3Kamer1113;
4Hud 44;
5Yıldırım, S Kur’anı Kerim’in Türkçe Meâli, 1997;
6Müminun29;
7Sarıkçıoğlu, E Dinler Tarihi Isparta, 2000, s65;
8Tekvin, 4,8;
9Nuh23;
10Höfner, M Die Voislamische Religionen Arabiens Stuttgart, 1970;
11A’raf69;
12A’raf 74;
13Fecr 7;
14Davis, DJThe Westminster Dictionary of The Bible Philadelphia, 1944, s267;
15Hud 40;
16Tevrat, Tekvin, XI,26; Talmud, 31 vd;
17Bucaille, M Tevrat, İnciller ve Kur’an Terc MAli Sönmez Konya, 1979,s61;
18Tevrat, Tekvin,36,43; 1Tarih l, 54;
19Günel, A Türkiye Süryanileri tarihi;
20Sarıkçoğlu, E Kur’an ve Arkeoloji Işığında Hz Nuh ve Tufan Olayına Yeni bir Yaklaşım İslam Araştırmaları Dergisi, Cilt 9, sayı:14, 1996, s201
Adem Tatlı
Hz NUH’UN GEMİSİ
Prof Dr Âdem Tatlı
NUH’UN GEMİSİ deyince hemen Nuh Tufanı hatırlanır ve arkasından da bir takım sorular gelir:
Nuh Tufanı bütün yer yüzünü kaplamış mıdır? Nuh Aleyhisselâm, gemiye koyduğu her canlı çiftini nasıl temin etmiştir? Tufan sonrasında gemi nereye oturmuştur? gibi
Nuh Aleyhisselâmın hadisesine, büyük Semavi Kitaplar yer verir Ancak bu Kitaplarda olayın bütün ayrıntılarına inilmediği için, burada bir takım yorum ve değerlendirmeler yapılır Bazı Hıristiyan araştırıcılar, Tufanın bütün yer yüzünü kapladığını ve gemiye bütün canlı çeşitlerinin alınmış olduğunu ileri sürerler
Hz Nuh; Kur’an’da ve Tevrat’ta, büyük peygamber arasında anılır Hz Nuh’un, insanlık tarihinde çok önemli bir yeri vardır Hz Âdem’den sonra O’nun çevresindeki sınırlı sayıda kimse ile insanlık yeniden yer yüzünde yayılmış ve genişlemiştir Peygamber olarak gönderildiği kavmi, “Nuh Tufanı olarak bilinen büyük bir musibete maruz kalmıştır
Bu tufan hadisesine Kur’anı Kerim’de muhtelif sûrelerde yer verilir
“Artık ona vahyettik ki, bizim gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap Vaktaki emrimiz gelir de tennur kaynamaya başlarsa, hemen o gemiye her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de, içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır1
Cenabı Hak, bu geminin kendi yardımıyla yapılacağını bildiriyor Bazı tefsir âlimleri de bu âyetten, geminin yapımında, Nuh Aleyhisselâma Cebrail (AS)’ın yardımcı olduğunu anlatmışlardır2
Tennur’un ateşlenmesi, tandır olarak dilimize geçen ve fırın manasına kullanılan ekmek pişirilen yerden suların fışkırdığı zaman şeklinde yorumlanabildiği gibi, geminin buharlı bir gemi olduğu ve bununla buhar kazanının ateşlendiği şeklinde de ifade edilmiştir2
Yer yüzünde buharlı geminin 1700’lü yıllarda kullanılmaya başlandığı hatırlanırsa, Hz Nuh’un gemisinin bize insanlık tarihini anlama bakımından çok önemli ip uçları sunduğu söylenebilir
Nuh Aleyhisselâma, Tennur kaynamaya başlarsa, vakit geçirmeden hemen her canlıdan birer çift alması emrediliyor Hz Nuh, yolculuk esnasında ihtiyaç duyacağı evcil hayvanlardan; tavuk, koyun, keçi, deve, sığır ve at gibi varlıkları almış olmalıdır Yoksa, kelebekten karıncaya, yılandan köstebeğe varıncaya kadar bütün canlıların gemiye alınmasına ne gerek, ne ihtiyaç ve ne de zaman vardır
Bu olayda suların hem yerden fışkırdığı ve hem de gökten indiği bildirilir
“Biz de derhal nehir gibi devamlı akan bir su ile göğün kapılarını açtık Ve yeri de pınarlar halinde fışkırttık Artık su, takdir edilmiş bir emre binaen birbirine kavuşuverdi Nuh’u da tahtalardan yapılmış, çivilerle çakılmış gemiye bindirdik3
Tufan sonunda geminin Cûdi dağına oturduğu belirtilir:
“Kafirler boğulduktan sonra yerle göğe ‘Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!’ diye emir buyuruldu Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cûdi üzerinde yerleşti ve ‘Kahrolsun zalimler’ denildi4
Cûdi, Türkiye’nin Güneydoğusunda Şırnak dolaylarında 2000 m yüksekliğinde bir dağdır Hz Nuh’un Irak dolaylarında irşatta bulunduğu, Cûdi ismiyle Musul, Cizre ve Şam’da da birer dağın mevcut olduğu ve geminin de bu havalide bulunduğu rivayeti de vardır5
Cûdî, kelimesinin özel isim değil de sıfat olarak kabul edilmesi halinde, “bereketli, münbit yer anlamına geleceği, Nuh Aleyhisselâmın da; “Yarabbi! Beni bir mübarek menzile indir6 duasında bulunduğu, dolayısıyla geminin verimli bir arazinin yakınına inmiş olabileceğinden de söz edilir7
Tevrat’ta bu geminin Ararat (Ağrı) dağına yerleştiği bildirilir8 Hz Nuh’un gemisinin Ağrı dağında olması mümkün değildir Çünkü, bu dağın yüksekliği 5165 m dir Devamlı buzla kaplı olan bu dağın tepesine, gemiden inecek insanlar burada nasıl hayat sürdüreceklerdir? Zirvede çok azalan hava basıncı sebebiyle biyolojik olarak normal hayatın devamı âdeta imkânsızdır
Kutsal kitaplarda Hz Nuh’un, dünyanın hangi bölgesinde yaşadığı ve Tufan olayının nerede geçtiği hakkında açık bir hüküm yoktur Kur’an, Nuh kavminin putlarıyla alâkalı olarak şunu ifade eder:
“Ve dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved’den, Suvâ’dan, Yegûs’tan, Ye’ûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin!9
Bu isimdeki putlara Arabistan’da rastlanmakla beraber, Mezopotamya ilâhlarına ait ay ve yıldızları sembolize eden mahalli isimler olduğu, buradan hareketle Nuh kavminin Mezopotamya bölgesinde bulunmuş olabileceğine hükmedilir10
Kur’anı Kerim’de, Tufanla ortadan kalkan Nuh kavminin topraklarına önce Âd kavminin daha sonra da Semûd kavminin mirasçı geldiği ve bu yerin de İrem şehri olduğu belirtilir:
“Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaradılışta sizi onlardan üstün kıldı O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki, kurtuluşa eresiniz11
Âd kavminden sonra da aynı yere Semûd kavminin getirildiği belirtilir
“Düşünün ki, (Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdiVe yer yüzünde sizi yerleştirdi12
“Görmedin mi, Rabbin ne yaptı Âd kavmine; direkleri (yüksek binaları) olan, ülkelerde benzerleri yaratılmamış İrem şehrine, o vadide kayaları yontan Semûd kavmine13
İrem şehrinden Tevrat’ta da söz edilir Dolayısıyla Nuh kavminin Tufandan önce yaşadığı yerin İrem şehri olması kuvvetle muhtemeldir Bu yerleşim yerinin Lut Gölü’nün güneybatısında Edom’un merkezi olduğu bildirilmektedir14
Tufandan sonra Nuh Aleyhisselâmın, yanındaki az sayıdaki kimse ile Mezopotamya’nın Ur şehrine yerleştiği kanaati hakimdir Kur’anı Kerim de bunların az sayıda olduğuna dikkati çeker:
“Zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı15
Tevrat’ta ve Yahudiliğin ikinci derecede kutsal kitabı Telmud’un haberlerinde, Hz İbrahim’in büyük dedesinin Nuh Aleyhisselâm olduğu, ve O’nun ölümüne kadar yanında Ur şehrinde kaldığı belirtilir16
Hikmet cihetiyle bakıldığı zaman Nuh Tufanının, sadece Nuh kavminin yaşadığı bölgeleri içine alacak şekilde meydana gelmiş olması beklenir Nitekim, bu kavimden sonraki Lût, Âd ve Semud kavimlerine gelen musibetler de, sadece o kavimlerin yaşadığı bölgelerde görülmüştür Eldeki veriler, getirilen yorumlar ve genel kanaat, Nuh kavminin Lût Gölü çevresi ile Mezopotamya arasında olduğu yönündedir Dolayısıyla Nuh Tufanın da bu bölgeyi içine alacak tarzda meydana gelmesi muhtemeldir Bu Tufanının bütün yer yüzünü kaplamış olmasının hiçbir mantıklı açıklaması yoktur
Hz Nuh (AS) yaşadığı devirle ilgili açık bir belge olmamakla beraber, Tevrat haberlerine dayanarak, bunun Milâttan Önce 22 veya 21 yüzyıllarda olabileceği belirtilir17 Tevrat’ta Hz Nuh’un torunu Azer’in oğlu İbrahim’in Tufandan 292 yıl sonra doğduğu ve büyük dedesi Hz Nuh’un yanında büyüdüğü ve 15 yaşına geldiğinde Hz Nuh’un vefat ettiği bildirilir18
Hz Nuh’un gemisinin karaya çıkışıyla alâkalı olarak bazı araştırıcılar Milâttan Önce 2347 yılını19, bazıları da 2650 yılını vermektedirler20 Bunlara dayanarak Nuh Tufanının Yaklaşık olarak Milâttan 2500 yıl önce meydana gelmiş olabileceğini söylemek mümkündür
Sonuç olarak denilebilir ki, Nuh Tufanı, günümüzden yaklaşık 4500 yıl önce, Lut Gölü’nün güneybatısında bugünkü Edom’un merkezi olan İrem şehri ve çevresinde cereyan etmiş, gemiye kendilerine ihtiyaç duyulacak evcil hayvanlardan bir erkek bir dişi olmak üzere birer çift alınmış, Tufan sonrasında gemi Mezopotamya civarında bir dağa oturmuş, gemidekiler de Nuh Aleyhisselâmla birlikte Mezopotamya’daki Ur şehrine yerleşmiş olmalılar n
DİPNOTLAR:
1Müminun 27
2Bilmen, Ö,N Kur’anı Kerim’in Türkçe Meâli lisi ve Tefsir 1971, 5cilt,s 143
3Kamer1113;
4Hud 44;
5Yıldırım, S Kur’anı Kerim’in Türkçe Meâli, 1997;
6Müminun29;
7Sarıkçıoğlu, E Dinler Tarihi Isparta, 2000, s65;
8Tekvin, 4,8;
9Nuh23;
10Höfner, M Die Voislamische Religionen Arabiens Stuttgart, 1970;
11A’raf69;
12A’raf 74;
13Fecr 7;
14Davis, DJThe Westminster Dictionary of The Bible Philadelphia, 1944, s267;
15Hud 40;
16Tevrat, Tekvin, XI,26; Talmud, 31 vd;
17Bucaille, M Tevrat, İnciller ve Kur’an Terc MAli Sönmez Konya, 1979,s61;
18Tevrat, Tekvin,36,43; 1Tarih l, 54;
19Günel, A Türkiye Süryanileri tarihi;
20Sarıkçoğlu, E Kur’an ve Arkeoloji Işığında Hz Nuh ve Tufan Olayına Yeni bir Yaklaşım İslam Araştırmaları Dergisi, Cilt 9, sayı:14, 1996, s201