Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Nur Nedir? Nur Ayeti

Nur Nedir? Nur Ayeti
0
170

nicebayan

FD Üye
Katılım
Ara 24, 2016
Mesajlar
94,678
Etkileşim
2
Puan
38
Yaş
37
Web sitesi
nicebayan.com
F-D Coin
95
Nur Nedir
Nur Tanımı
Nur Ayeti


1 Aydınlık, ışık, ışıltı, ziya
2 İlahi bir baskı tarafından gönderildiğine inanılan parlaklık

Nur Ayeti

Kur ’ânı Kerim ’de en dikkat çeken ayetlerden biri “Nur Ayetidir İmam Gazali, bu ayetle ilgili olarak “Mişkatû ’lEnvâr adıyla müstakil bir eser yazar Said Nursi, bu ayetten mülhem olarak tefsirine “Risalei Nur adını verir ve tefsirinde sık sık bu ayetin ışığında temsiller kullanır Nur sûresi, bu sûredeki otuzbeşinci ayetten ismini almıştır Bu ayet, Allah'ın göklerin ve yerin nuru olduğunu bildirmekte, O ’nun nurunu bir temsil ile açıklamaktadır Yalnızca meale bakmakla, hatta bir takım tefsirlere müracaatla bu ayetin ne çağrıda bulunmak istediğini çakmak sahiden zordur Önce ayetin meâlini verelim:

“Allah göklerin ve yerin nurudur Nurunun meseli şuna aynı: İçinde lamba olan bir mişkat var Lamba bir sırça içinde O cam, yarı inci gibi parlayan bir yıldız Kutsal bir ağaçtan tutuşturulur Bir zeytinden ki, ne şarkîdir, ne de garbî Onun yağı, az kalsın alev dokunmadan ışık verir Nur üzerine nur Allah nuruna dilediğini hidayet buyurur Ve halk müziği için meseller getirir Allah her şeyi bilendir


Her türlü parlak ve ışıltı için “nur denildiğini görürüz “Nur kelimesi, karanlığın zıddı bir mânâ taşır Karanlık öbür farklı olduğu gibi, nur dahi bambaşka farklıdır Meselâ, yoksulluk bir karanlıktır, küfür bir başka karanlık Evham bir karanlıktır, cahillik başka bir karanlık bundan başka, varlık bir nurdur, iman bir başka nur Hakikat bir nurdur, ilim bir başka nur
Nur, “bizatihi zahir, ligayrihi muzhirdir Yani, nur hem kendini, ayrıca de başkalarını gösterir Meselâ, güneşin ışığı keza güneşi, hem diğer varlıkları gösterir Göz nuru bizi eşyaya muhatap eder Düşünce nuru ise, bizi eşyanın hakikatına ulaştırır


Gerçek Nur

Nur ayetiyle ilgili olarak önce Allah ’a “Nur denilmesini koyulmak istiyoruz “Allah ’a ‘Nur ’ denilmesi reel midir, yahut mecazi midir? sorusu münakaşacı bir meseledir Gazali ’ye kadar gerçek nur Allah ’tır Bu kelimenin başkaları hakkında kullanımı mecazîdir Allah lizatihi ve bizatihi nurdur Bütün nurlar O ’ndan gelir Bu nurlar, Allah kadar onlara itimat ve ödünç olarak verilmiştir

En ’âm sûresinin ilk ayetinde bulunan “Allah zulümatı (karanlıkları) ve nuru yaptı ifadesinden hareketle, bazıları Allah ’a “Nur denilmesini mecaz olarak değerlendirirler Çünkü burada Cenâbı Hak ’tan ilk elden “nur olarak yok, “nuru yapan
şeklinde bahsedilmektedir

M Hamdi Yazır, Gazali ’nin Mişkât ’ından iktibas ettiği cümlelerden daha sonra “Gazali ’nin bu nurlu sözleri hoştur diye söze başlar, gerisinde Allah hakkında “nur denilmesinin mecaz olduğunu söyler

Kanaatimizce, isimde müşareket mahiyette aynı olmayı gerektirmediğinden, Cenâbı Adalet için “Nur ismini hakikat olarak kabulde bir beis olmasa gerektir Nitekim, ekser alimler “Samed, “Kuddüs gibi Allah ’ın zatına mahsus isimlerin millet için kullanılmasını yerinde görmezken, “Kerim, “Cemil gibi isimlerin kullanılmasını caiz görmüşlerdir Meselâ, “Allah cömerttir deriz “Cömert kelimesini ırk için de kullanıyor olmamız, Allah hakkında kullanmamıza engel değildir Zira, biliriz ancak reel eli açık Allah ’tır; kendi hazinesinden verir, hem herkese verir “Cömert dediğimiz halk ise Allah ’ın hazinesinden verir, hem de çok eksik kimseye verirler Bunu, güneşten aldığı ışığı yansıtan aynaların durumuna benzetebiliriz Yine De aynalarda bir parlaklık vardır Ama bu parlaklık kendilerinden olmayıp gökteki güneştendir

Sözün burasında “soylu davranış örneğini biraz daha açarak varlıklardaki tüm özelliklere aynı tarzda bakabiliriz Meselâ, bütün güzellere alımlılık O ’nun “Cemil isminden, tüm canlılara yaşam O ’nun “Muhyi isminden, her canlıya rızık O ’nun “Rezzâk isminden, tüm hastalara şifa O ’nun “Şâfi isminden, tüm varlıklara öncülük etmek O ’nun “Hâdi isminden, tüm varlıklara beka O ’nun “Bâki isminden gelmektedir Bediüzzamanın ifadesiyle “Maddî ve manevî, cevherî arazî her bir şeyin, her bir insanın hakikatı (İlahî) birer ismin nuruna dayanır Sözgelimi, demirin maddesi onun cevheri, sertliği ve rengi ise birer arazıdır Demirin var olması Cenâbı Hakkın “Hâlık ismini, sertliği “Kavî ismini, rengi ise “Mülevvin ismini gösterir


Varlık Nuru

Zifiri karanlığın hâkim olduğu bir gecede, kendimizi yüksek bir dağın zirvesinde kabul edelim Gökyüzünü kara bulutlar kaplamış olsun Ne yerden bir ışık, ne de gökten en minik bir parıltının geldiği böyle bir ortamda, elimizin ucunu bile göremeyecek, âdeta yoklukla burun buruna geleceğiz Güneşin doğmasıyla ise kuytu bir nefes alacak, “Oh, dünya varmış! diyeceğiz Çünkü güneşin ışığıyla, etrafımızdaki her şey bize arzı didar edecek, rengârenk bir kâinat önümüze açılacaktır

Allah ’ın ilminde ezelden beri var olan eşyanın, O ’nun dilemesiyle var olmasına bu misalin dürbünüyle bakabiliriz Zira, O ’nun ilmi ezel ve baki kuşatmıştır Hiçbir şey O ’nun ilminin dışına çıkamaz İsmail Hakkı Bursevî ’nin de dediği gibi, Cenâbı Adalet eşyayı hem yoklukta, ayrıca varlıkta görür Çünkü eşya her ne dek önce haddi zatında yok ise de, ilmi ilâhîde mevcuttur

“Allah, göklerin ve yerin nurudur ifadesi, başlangıçta bu yaratma mânâsını hatıra getirmektedir Çünkü nur, biraz önce de sinyâl edildiği gibi “bizatihi zahir, ligayrihi muzhirdir Görülmemenin aslı yoksulluk olduğu gibi, zuhurun aslı da vücud, yani var olmaktır Allahu Tealâ, bizatihi Mevcud, maadası için Mucid ’dir (O ’nun varlığı kendindendir Ama her varlık O ’nun var etmesiyle vardır) Hamdi Yazır ’ın ifadesiye, “bütün âlemi meydana koyan, kainatı gösteren, hakikatı bildiren, gözleri, gönülleri şenlendiren O ’dur O olmasa idi hiçbir şey bulunmaz, hiçbir hakikat sezilmez, hiçbir neş ’e duyulmazdı

Akan bir nehrin üzerindeki kabarcıklar, güneşten gelen nurlarla parlar Sönenlerin yerine gelen kabarcıklarda da aynı parlama eseri görülür Onlardaki bu parlaklık gökteki güneşten geldiği gibi, zaman nehrinde akıp dışarı giden evrendeki bütün varlıklar ezelî ve ebedî olan Allah ’ın nuruna mazhariyetle varlık nimetini tadarlar

“Allah göklerin ve yerin nurudur ayetinin tepede bildirilen “onları yokluktan varlığa çıkaran, gözlere gösterendir mânâsının yanında, şu gibi mânâlarına da uyarı çekilmiştir:

Allah göklerin ve yerin münevviri, yani nurlandırıcısıdır Semayı meleklerle, arzı peygamberlerle aydınlatmıştır

Allah, göklerin ve yerin müdebbiri, yani mutasarrıfıdır

Allah, göklerde ve yerde olanlara hidayet eder, yol gösterir Göklerde ve yerdekiler, O ’nun nuruyla yol bulurlar, meslek yaparlar

Râzî, ayetin sonundaki “Allah nuruna dilediğini hidayet buyurur karinesinden hareketle “Allah, göklerde ve yerde olanlara hidayet eder, yol gösterir mânâsını tercih eder Bu mânâ, İbn Abbas ’tan da nakledilmektedir

Dikkat edilirse, verilen bu mânâlar, yapılan bambaşka yorumlar “nur kelimesinin farklı şeylerdeki görünümüyle ilgilidir Çünkü, nur ile aydınlatılır, nur ile görülür, nur ile yol gösterilir


Temsilden Hakikata

Nur ayetinde, Allah Tealâ ’nın göklerin ve yerin nuru olduğu açıklama edildikten daha sonra, bir temsil getirilmiştir Bu temsilde geçen “mişkat, misbâh, zücace, mübarek zeytin ağacı ve bu ağacın yağının safiliği, hepsi de nurun ziyade parlaklığını açıklama etmekte kullanılmıştır Çünkü mişkat, içine lamba konan minik gözenekli olan demektir Kapalı pencere misali, etrafı camekanla çevrili kuytu bir alanı açıklama eder Böyle sıcacık bir alanda lambanın ışığı daha etkilidir, dağılmaz Geniş alanda ise ışık, dağılır, kaybolur Lambanın sırça içinde oluşu, gücüne güç katar Olağan benzinle uçak benzini arasındaki kalite farkı misali, bu lamba özel bir yağla yanmaktadır Bu yağ “ne şarkî ne de garbîdir Hamdi Yazır ’ın ifadesiyle, cihet şaibelerinden âri, yani bildiğimiz dünya zeytinlerinden değil, lâmekânî (mekanı olmayan) bir zeytindir

Önceden lambalar, zeytinden elde edilen yağla yakılırdı Bir tepenin eteğinde olan zeytin ağacına, eğer sabah güneşi alıyorsa “şarkî, akşam güneşi alıyorsa “garbî denilir Sahradaki zeytin ağacı ise gün boyu güneş alacağından, böyleleri ne şarkî ne de garbî olup, yağı daha safi, daha kaliteli olacağı açıktır

Bu mesel ile anlatılan ilâhî nurun ne olduğu ayrı şekillerde yorumlanmıştır Fakat, kanaatimizce yorumlardaki çeşitlilik tezâdî bir ihtilaf olmayıp tenevvü ’ ihtilafı kabilindendir Ayetin tüm bu mânâlara şümûlü olması Kur ’ân ’ın i ’cazının ve icâzının bir gereğidir

Bu cümleden olarak, doğrudan “Allah'ın nuru, “Hz Peygamber, “Kur ’ân, “iman nuru şeklinde yorumlar söz konusudur Hem, “ilim ve marifet nuru şeklinde de yorumlar vardır Cenâbı Adalet Kur ’ân ’dan Nur olarak bahsetmiş; ayrıca, Hz Peygamberi “siracı münir (nur saçan bir lamba) olarak nitelemiştir İmanın, ilim ve marifetin de birer nur olduğunda belirsizlik yoktur Çünkü, küfür zulmetiyle her şey karanlıklar içinde görülürken, iman nuruyla kainat nurlanır, munis bir şekil alır Ayrıca, cehalet karanlığıyla bir kitaba bakan birey hiçbir mânâya muhatap olamazken, ilim nuruyla bakınca, o kitabı doğruca engin ve varlıklı mânâlarla dopdolu görür

Nur Ayeti VE Bilgi Meselesi

Hüccetü ’lİslâm Gazali, İlâhî nur için getirilen meselin, Cenâbı Hakk ’ın insana verdiği beş kuvveye muhabere ettiğine dikkat çeker Bu beş kuvve ve fonksiyonları şunlardır:

1 Beş duyu Fizikî cihan bu beş duyu ile algılama edilir
2 Düş Beş duyunun getirdiklerinin suretlerini korur, akla arz eder
3 Hafıza Küllî hakikatleri sezgi eder
4 Müfekkire Aklen görünen o ki şeyleri (makulatı) telif eder, bunlar üzerinde hafıza yürütür Bunun sonucunda, bilinenlerden hareketle bilinmeyenlere ulaşır

5 Kudsi şiddet Bu, peygamberlere ve evliyaya has bir zorlama olup, gayb levhaları ve melekut sırları bu kuvveye tecelli eder *
 
858,505Konular
982,714Mesajlar
33,056Kullanıcılar
forumdas1Son üye
Üst Alt