Değerli kardeşlerim. Bugün İslam toplumları olarak, çok farklı anladığımız, çok farklı anlamlar verdiğimiz Nur suresi 31. ayet üzerinde, birlikte sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Bu konu İslam toplumunda çok farklı anlatılıyor ve mezheplerin inancına uydurulmaya çalışılıyor. Ayeti onun için, biraz detaylı ve uzun yazmak zorunda kaldım. Lütfen sabırla, sonuna kadar okumaya çalışalım. Eğer ben bu kadar uzun yazı okuyamam, canım sıkılır derseniz, Allah’ın Kur’an da ki gerçekleri ile buluşamaz batılın etkisinde yaşar ve bizleri Allah ile aldatanların tuzağından da asla kurtulamayız. Ayeti anlamaya çalışırken, lütfen hiçbir etki altında kalmadan, bizlere öğretilen rivayet bilgileri bir kenara bırakarak, ayeti bizler Kur’an bütünlüğünde bizzat Kur’an’dan anlamaya çalışalım. Önce ayeti farklı meallerden yazalım ki konu daha iyi anlaşılsın.
Nur 31: Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (YÜZ VE EL GİBİ) GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA, zînet (yer)lerini göstermesinler. BAŞÖRTÜLERİNİ TA YAKALARININ ÜZERİNE KADAR SALSINLAR. Zinetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! (Diyanet meali)
Nur 31: (Ey Peygamber!) Mü’min kadınlara da söyle, onlar da gözlerini (yasak olandan) sakınsınlar/çevirsinler. ONLAR DA EDEP YERLERİNİ [FURÛCEHUNNE] KORUSUNLAR. TAKILARINI [ZÎNETEHUNNE], KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN KISMI HARİÇ, TEŞHİR ETMESİNLER. ÖRTÜLERİNİ [HUMURİHİNNE] (AÇIK OLAN) GERDANLIKLARININ ÜZERİNE SALSINLAR/GÖĞÜS AÇIKLIĞINI ÖRTSÜNLER. Takılarını/ziynetlerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mü’min kadınlar yahut akitle sorumluluk aldıkları/köleler yahut erkekliği kalmamış hizmetçiler veya henüz kadınların mahrem yerlerinden haberleri olmayan erkek çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.¹¹ Ey Mü’minler! Hepiniz birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Prof. Dr. İsmail Yakıt meali)
Önce şunu hatırlatmak isterim, özellikle ilk önce Diyanet mealini örnek yazdım, çünkü bu ayette HIMAR kelimesi özellikle başörtüsü olarak çevrilmiş. Diğerinde ise aynı kelime ÖRTÜLERİNİ diye çevrilmiş. Bizlerde ilk önce bu kelimenin, başörtüsü anlamında olduğunu düşünerek ayeti anlamaya çalışalım. Acaba HIMAR kelimesine, başörtüsü anlamı verildiğinde, ayette hüküm başın örtülmesi emrimi, yoksa….? Onu birlikte anlamaya çalışalım. Ayette geçen, GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA cümlesine, Diyanet kendi anladığını yazmış ve parantez içine, Allah’ın hiç bahsetmediği, ayette örneğini bile vermediği bir anlamı vererek, bu müstesnanın YÜZ VE ELLER OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ. Sanki haşa, ayetin anlaşılması için eksik tamamlar gibi not düşülmüş. Allah müstesna olan el ve yüzden bahsetmiş olsaydı, bunları da söylemez miydi? Ayette ZİYNET yerlerini göstermesinler diye uyarıyor. Peki bu ziynetten neyi kast ediliyor olabilir? Bunu doğru anlamalıyız. Bu uyarı ile neresini kast ettiğini, cümlenin devamından anlıyoruz ve Başörtülerini yakalarına kadar uzatsınlar yani göğüs bölgesini kapatsınlar diyor. Diğer mealde de örtüleriyle göğüs açıklığını, gerdanlık dediğimiz bölümün kapatılması anlatılıyor. Ayeti anlamaya devam edelim.
Allah görünen kısımlar müstesna dedikten sonra, ZİYNET yerlerini göstermesinler diyor. Peki, ayette dikkat çekilen konu neydi? Ziynet yerlerini yani Göğsün örtülme emriydi. O ZAMAN ALLAH, GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA SÖZÜNDEN NEYİ KAST ETTİĞİNİ DE, BU DOĞRULTUDA ANLAMALIYIZ. Ayette hiç bahsedilmeyen bir konuyla bağlantı kurarsak, yanlış anlamış oluruz, kendimizi aldatırız. Diyanet ayeti tercüme ederken, parantez içine eller ve yüz olarak vermiş. Halbuki ki ayetin bahsettiği konu çok farklı. AYETİN AMACI ZİYNET BÖLGESİNİN, YANİ GÖĞSÜN ÖRTÜLMESİ. AYETTE ZİYNET KELİMESİYLE, KADININ GÖĞÜS AÇIKLIĞI KAST EDİLİYOR. YÜZ VE ELLE HİÇ BİR İLGİSİ YOK. Dikkat ederseniz cümlede, görünen kısımlar müstesna diyor, ama bu kısmın ne olduğu konusunu, tekrarlama gereği duymuyor ayet. Demek ki cümlenin öncesi ve devamında bu sözler geçiyor ve neresi olduğu anlaşılıyor ki, tekrar söz edilmemiş. Müstesna olanların ne olduğunu anlamaya çalışırken, bunu dikkate almalıyız. Sizce göğsü örttükten sonra, kendiliğinden görünen kısım ne olabilir? ELBETTE GÖRÜLEN GÖĞSÜN İRİLİĞİ, BÜYÜKLÜĞÜDÜR.
Allah görünen kısımlar hariç, ziynetlerini göstermesinler cümlesinde, ziynet sözüyle göğsün açıklığının, dekoltesinin kapatılmasından bahsediyordu. GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA DERKEN, KADININ ÖRTTÜĞÜ AMA İRİLİĞİNDEN/BÜYÜKLÜĞÜNDEN DOLAYI GÖRÜLEN, FARK EDİLEN KISMININ GÖRÜLMESİNDE, FARK EDİLMESİNDE BİR SAKINCASININ OLMADIĞINI AÇIKLIYOR BİZLERE KUR’AN. Çünkü konu göğsün örtülmesi olduğuna göre, müstesna sözünü de bahsedilen konuyla alakalı anlamalıyız ki, doğru anlamış olalım. Dikkat ederseniz yukarıda da söylediğim gibi, müstesna olan kısım ayrıca açıklanmaya, detay verilmeye gerek görülmemiş. Ayeti İlk verdiğim Diyanet mealinde yazdığı şekliyle, anlamaya devam edelim. “BAŞÖRTÜLERİNİ TA YAKALARININ ÜZERİNE KADAR SALSINLAR.”
Tekrar hatırlatmak istiyorum, Hımar kelimesinin başörtüsü anlamına geldiğini söyleyenler olduğu gibi, bu kelimenin örneğini de verdiğim gibi ÖRTÜ anlamında olduğunu söyleyenlerin de olduğunu lütfen unutmayalım. Bizler ayeti doğru anlayabilmek için, başörtüsüne delil gösterdikleri tek ayeti anlamaya çalışırken HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu düşünerek anlamaya devam edelim. Kelimeye yanlış bir anlam bile versek, ayette uyarılan ve dikkat çekilen konuyu, Kur’an bütünlüğünde dikkatle düşünen anlayacaktır. Başörtüsü diye çevirdikleri için, bu anlamı vererek ayeti anlamaya devam ediyoruz. Tekrar etmek istiyorum, kelimeye istenilen anlam verilsin, geleneksel Fıkıh inancının etkisinde kalmayan bir Müslüman, doğruyu ve yanlışı Kur’an gözlüğünden bakarak, düşündüğünde doğruyu anlayacaktır. Başörtülerini yakalarının üzerine neden salsınlar dediği çok açık. Göğüs dekoltesini, göğsün açıklığının kapatılması emrediliyor. DEMEK Kİ AYETTE EMREDİLEN VERİLEN HÜKÜM GÖĞSÜN ÖRTÜLMESİ, BAŞIN ÖRTÜLMESİ DEĞİL. Ayette ZİYNET sözüyle Allah, kadının ilk göze çapan, cinsel bölgesi göğüslerinden bahsediyor, çok önemli bir konuya ayetten açıklık getirdik. EMİR GÖĞÜS AÇIKLIĞININ ÖRTÜLMESİYSE, İSTER BAŞÖRTÜSÜYLE, İSTER HERHANGİ BİR ÖRTÜYLE ELBETTE ÖRTÜLEBİLİR. ÖNEMLİ OLAN APAÇIK HÜKMÜN YERİNE GETİRİLMESİDİR. Ayette bahsedilen Ziynet kelimesinin anlamı kullanıldığı yere göre değişir. Örneğin altın, gümüş gibi süs eşyasına da ziynet diyebilirsiniz. Çünkü bunlar güzel görünen dikkat çeken anlamına gelir. Peki ayette hangi konu işleniyor da, Allah ZİYNET kelimesini kullanıyor. Çok açık kadının dikkat çeken, güzel görünen göğüs dekoltesi için kullanılıyor ki, Allah bu bölgeye kadının ziyneti diyor ve kapatılması isteniyor. Ayetin devamını da, bu bağlamda anlamaya devam etmeliyiz, doğru anlamak istiyorsak. Nur suresi 31. ayeti yazdığım farklı mealde, Prof. Dr. İsmail Yakıt hocamız, ayette geçen ve başörtüsü diye çevrilen HIMAR kelimesine, bakın neden ÖRTÜ anlamı verdiğini nasıl açıklıyor.
“İSLAMİYET’TEN ÖNCE ARAP KADINLARININ BAŞLARINDA “HIMAR” DEDİKLERİ BİR ÖRTÜ VARDI. UÇLARINI ARKADAN BAĞLARLAR, GÖĞÜS VE GERDANLIK AÇIKLIĞI GÖZÜKÜRDÜ. BU AYETLE EMROLUNAN YER GÖĞÜS VE GERDANLIĞIN ÖRTÜLMESİDİR. “HIMAR” ÇOĞULU “HUMUR” ASLINDA ÖRTÜ DEMEKTİR. KULLANILDIĞI YERE GÖRE “BAŞÖRTÜSÜ, “MASA ÖRTÜSÜ” VE OMUZ ÖRTÜSÜ”/ŞAL VB ADINI ALIR. BAŞÖRTÜSÜ İSLAM’LA GELEN BİR ÖRTÜ DEĞİLDİR. TARİH BOYUNCA İKLİMDEN DOLAYI ARAPLARIN KADIN ERKEK HEPSİNİN BAŞI ÖRTÜLÜDÜR. KADINLAR İSE, O ZAMAN “HIMAR”LARINI ARKADAN BAĞLARLARDI VE GÖĞÜS BÖLGESİNİN AÇIKLIĞI KALIRDI. BU AYETLE, AÇIK OLAN VE CİNSELLİĞE DAVETİYE ÇIKARAN BÖLGELERDEN BİRİ OLAN GÖĞÜS AÇIKLIĞININ KAPATILMASI EMREDİLMEKTEDİR. AYETTE GEÇEN “CUYÛB” KELİMESİNİN TEKİLİ “CEB”DİR. ELBİSENİN GERDANLIKTA AÇILAN BOŞLUĞUNA DENİR. ÖRTÜLMESİ GEREKEN BURASIDIR.”
Gelelim konumuza. Sizce ayette Allah bu sözleriyle, bizlere nasıl bir hüküm veriyor. Şöyle diyebilir miyiz? “ALLAH BAŞINDA MUTLAKA BAŞÖRTÜSÜ OLSUN VE ONUNLA DA GÖĞÜS AÇIKLIĞINI DA ÖRT Kİ DİKKAT ÇEKMESİN, EMRİ VERİLİYOR.” Bunu söyleyebilir misiniz? Yoksa zaten Kur’an’ın indirildiği toplumda, kadının başı örtülüydü, o örttüğünüz başörtülerinizle, yada örtülerinizle açıkta bıraktığınız, dikkat çeken göğüs dekoltenizi de örtününüz, kapatınız mı diyor? Nur suresi 31. ayette geçen HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu söyleyenlerin düşüncelerine de yer verelim ki, en doğruya ulaşalım.
“ARAPÇA SÖZLÜKLERE GÖRE, ÖRTÜ ANLAMINA GELEN KELİME HIMÂR DEĞİL HAMR KELİMESİDİR. HIMÂR KELİMESİNİN SÖZLÜKLERDE VERİLEN ANLAMI “KADININ” BAŞÖRTÜSÜDÜR. HATTA RAGIP EL İSFAHANÎ’NİN MEŞHUR KUR’AN LUGATİ MÜFREDAT’A GÖRE HIMÂR, “ARAP ÖRFÜNDE” KADININ BAŞÖRTÜSÜDÜR. KUR’AN’IN ARAPLAR TARAFINDAN SADECE BAŞÖRTÜSÜ ANLAMINDA KULLANILAN BİR KELİMEYİ, BAŞKA BİR ANLAMDA KULLANMASININ HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ.”
Bu düşünceden yola çıkarak, kendimize soralım. Allah Kur’an’ı yalnız Arap örfüne göre mi gönderdi tüm insanlığa? Bizler sözlüklerde verilen anlamına mı bakmalıyız bir kelimenin, yoksa Kur’an da yapılan açıklamalara, kullandığı anlamına mı? Ne dersiniz? Arap örfünde bu kelime Başörtüsü anlamındadır diyor. Acaba 1400 yıl öncede, Arap örfü bu anlamda mıydı? Diyelim ki evet o dönemde de başörtüsü anlamındaydı. ALLAH’IN RESULÜ BU AYETİ TEBLİĞ ALIP, TÜM MÜSLÜMANLARA TEBLİĞ ETTİĞİNDE, SİZCE KÖLELER YA DA MÜSLÜMAN OLAN CARİYELER HARİÇ, ONLAR ÖRTMEYECEK, ÖZGÜR KADINLAR YALNIZ BAŞLARINI ÖRTECEK BU AYETE GÖRE DİYE, AYETİ TEBLİĞ ETMİŞ OLABİLİR Mİ? Mümkün değil. Lütfen araştırınız, Allah’ın Elçisinin döneminde köle kadınlar, yani cariyeler Müslüman bile olsalar, özgür kadın, cariye ayrımı rahatlıkla yapılabilsin diye, MÜSLÜAN CARİYELERİN’DE BAŞLARININ ÖRTMELERİ YASAKTI. BU AYET TEBLİĞ EDİLDİKTEN SONRA BİLE, MÜSLÜMAN OLAN CARİYELER BAŞLARINI ÖRTEMİYORDU. ALLAH’IN RESULÜ BU AYETTEN, MÜSLÜMAN KADIN BAŞINI ÖRTMELİDİR EMRİNİDE ANLAMIŞ OLSAYDI, SİZCE MÜSLÜMAN CARİYELER ÖRTMESİN DERMİYDİ? Bakın ayeti, geleneksel İslam inancının mantığıyla bile anlamaya çalışsak, başın örtülme emrini, Kur’an’ın özellikle bu ayette verdiğini çıkartamayız. Karar sizin, ayette geçen bir kelimeye, ne anlamı verirsek verelim, Kur’an’ın diğer ayetleri onay vermiyorsa, ancak kendimizi kandırmış oluruz. Arap geleneği bile bunu onaylamıyor.
Ayeti anlamaya devam edelim. Söylediklerimin daha iyi anlaşılması için, bir örnek vermek istiyorum. Ayette hımar kelimesinin, başörtüsü anlamına geldiğini farz edelim ve öyle düşünmeye devam edelim. Diyelim ki Kur’an’ın indirildiği toplumda, kadının çok kısa etek giydiğini ve öyle dolaştıklarını farz edelim. Tıpkı başlarını iklim, töre ve gelenekleri gereği örtüp, göğüslerini daha dikkatsiz örten kadınlar gibi. Bu arada hatırlatmak isterim, O dönemin erkeklerinin de tamamının başları gelenekleri ve iklim şartlarından dolayı örtülüydü. Her nedense günümüzde, erkeklerde başlarını örtmelidir diyen yok. Allah yapılan bu yanlışa dikkat çekmek için, şöyle bir ayet indirdiğini farz edelim bir an. “EY MÜMİN KADINLAR, ETEKLERİNİZİ KISA GİYMEYİN, AŞAĞIYA DOĞRU SALINKİ DİKKAT ÇEKMESİN, MÜMİN KADINA DA YAKIŞAN BUDUR.”
Bu durumda siz bu uyarıdan, nasıl bir sonuç çıkartırdınız? Kadınlarda etek giymek farzdır ve bu eteğin boyu da uzun olacaktır diye mi anladınız? Yoksa yapılan yanlışa Allah dikkat çekerek, etek giyecekseniz kısa etek giymeyin diyor, diye mi anlardınız? İşte yaptığımız yanlışa dikkat çekici ve düşündürücü örnek. Bizler ayetlerin ne anlattığını, neye hükmettiğini değil, AYETLERİ TÖRE, GELENEK VE İTİKATLARIMIZA NASIL DELİL YAPARIZ, ONUNLA BAĞLANTI KURARIZ, ONA BAKIYORUZ. ÖNEMLİ OLAN HÜKÜMDÜR, HÜKMÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN KULLANILAN ARAÇ YA DA GEREK ZAMANA, MEKÂNA GÖRE DEĞİŞEBİLİR. Hatırlayınız Allah elçisine Hac suresi 27. ayetinde ne diyordu?
Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilan et ki, GEREK YAYA OLARAK, GEREK UZAK YOLLARDAN GELEN YORGUN DEVELER ÜZERİNDE, sana gelsinler.
Bakın Allah o devrin koşullarında ayeti indirmiş ve Hacca yaya ya da deveyle gidilebileceği örneğini veriyor. Şimdi bizler bu ayetten, Hacca yalnız yaya, ya da deveyle gidilmelidir diyebilir miyiz? Elbette hayır. O zaman Nur suresinde geçen, HIMAR kelimesine başörtüsü anlamını dahi versek, AYETTE BAŞIN ÖRTÜLME EMRİNİ DE ALLAH DOLAYLI VERİYOR DİYEMEYİZ. Lütfen unutmayalım, KUR’AN DA FARZ EMİRLER, AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE, BİRÇOK AYETLE İZAH EDİLEREK, ÖRNEKLERLE VERİLMİŞTİR. YANİ AYETLER DOLAYLI DEĞİL, MUHKEM YANİ HERKESİN ANLAYACAĞI ŞEKİLDE AÇIK HÜKÜMLE VERİLMİŞTİR. AYRICA ALLAH ÇOK ÖNEMLİ KONULARI TEK BİR AYETTE DEĞİL, BİRÇOK AYETTE TEKRAR ETMİŞTİRKİ, DOĞRU ANLAŞILSIN. Sormak isterim madem Nur suresi 31. ayette göğsün örtülmesi muhkem/açık bir şekilde veriliyor, başın örtülmesi de DOLAYLI veriliyor, bu durumda Kur’an’ın başka bir ayetinde, dolaylı verilen bu hüküm, MUHKEM bir şekilde verilmesi, açıklanması ve KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DEMESİ gerekmez miydi? LÜTFEN UNUTMAYALIM ALLAH, HİÇ BİR AYETİNDE MUHKEM YANİ AÇIK BİR ŞEKİLDE, KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR EMRİNİ VERMEMİŞTİR. NEDEN BUNU SORMUYORUZ? Karar sizlerin, gerçeklerle buluşmak isteyen Müslüman, hiç bir rivayet sanı bilginin etkisi altında kalmadan, Kur’an ışığında ayetleri anlamaya çalışmak olmalıdır.
Süleymaniye Vakfının yeni mealinde, bu ayette geçen ZİYNET kelimesinden, bakın ne anlamışlar ve dip not olarak, nasıl bir açıklama yapılmış. Bu konuda da açıklama yapmak istiyorum ki, konu daha iyi anlaşılsın. “KADIN, İNSANLAR İÇİN ZİYNET KILINDIĞINDAN (Al-i İmran 3/14) BU AYETTEKİ ZİYNET, KADIN VÜCUDUNDAN BAŞKASI OLAMAZ.” Dikkat ederseniz, budur diyemiyorlar ama tahminlerinin de çok güçlü olduğunu, üstüne basarak söylüyorlar. Allah’ın HÂŞÂ izah edemediğini, açıklamadığını anlatmaya izah etmeye mi çalışıyorlar. Hani Allah biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu? Hani sorumlu olduğumuz ayetler MUHKEMDİ, düşünen aklını kullanan anlıyordu? Unutmayalım lütfen, muhkem şüphe duyulmayacak kadar açık, anlaşılan anlamındadır. Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Normalde kullanılan ziynet kelimesinin anlamı, günümüzde’de güzel görünen alımlı anlamındadır, ama yasaklanmamıştır. Kadın erkeklere güzel görünmek istediği gibi, elbette erkekte kadına güzel görünmek ister. Allah sizlere süs eşyası indirdim, mescitlere giderken giyinip gidin der. Erkek kadın ayrımı yapmadan. Burada bahsedilen, cinsel bölgelerin dikkat çekmemesi, görünmemesi kapanmasıdır. YOKSA KADININ HER YERİ ERKEK İÇİN ZİYNETTİR, KAPATMALIDIR DERSEK, BU DÜŞÜNCE ALLAH’IN DEĞİL, KENDİMİZİN DÜŞÜNCESİ OLMAKTAN İLERİ GİDEMEZ. BUNU SÖYLEDİĞİMİZ ANDAN İTİBAREN ERKEĞİNDE TÜM BEDENİ, KADINA ZİYNET OLMASI GEREKMEZ Mİ? AMA BUNDAN BAHSEDEN NE YAZIK Kİ YOK. Kur’an da asla, hiçbir ayette böyle bir bilgi, hüküm yoktur. HÂŞÂ Allah’ın Kur’an’da açıklayamadığını, izah edemediğini açığa çıkaranlar mı var aramızda. Böyle davranırsak kendimizi aldatırız. Belki gelenek ve inançlarımıza geçici kanıt yaratır ve nefsimizi avuturuz, ama Allah’ın gerçekleri ile buluşamayız ve kadınlarımıza eziyet etmiş oluruz. İRANDAKİ KADINLARIN, BAŞÖRTÜSÜNDEKİ ZORLAMAYA KARŞI TAVRINI, İSYANLARINI LÜTFEN DİKKATLE DÜŞÜNÜN. NE SÖYLEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYACAKSINIZ.
Yine ayette geçen, görünen kısmı müstesna dan kasıt ne olduğunu, bakın Süleymaniye Vakfı ne anlamış. ”GÖRÜNEN KISIM” İFADESİNİN BAŞÖRTÜDEN ÖNCE GEÇMESİNDEN, YÜZÜN GÖRÜNEN GÜZELLİKLERDEN OLDUĞU ANLAŞILIR.” İyide bizler ayette asıl anlatılmak ve dikkat çekilmek istenen yeri, bölgeyi YANİ AYETİN HÜKMÜNÜ unuttuk, hiç bahsedilmeyen bir bölgeden bahsediyoruz. Yine açıkça Allah’ın asla söylemediği, ayetten de bunun anlaşılmasının mümkün olmadığı bir anlam yükleyerek, başörtüsüne delil yaratmaya çalışılmış. Ayette geçen Ziynet kelimesine, mealinde güzellik anlamı verip, ondan sonrada bu güzellikten kasıt, aslında kadının yüzüdür, onun görünmesinde bir sakınca yoktur anlamı veriliyor.
Nur suresi 31. ayeti anlamaya devam edelim. Ayetin devamında çok ilginç ve dikkatle düşünmemiz gereken bir liste verilerek, ziynetlerini bu kişilerden başkasına göstermesinler açıklamasını yapıyor. Sayılanlara baktığımızda, çok yakın akrabalar ve aile içinde yaşayan, erkekliği kalmamış köle ve hizmetçilerden, birde henüz kadınların MAHREM YERLERİNE vakıf olmayan, erkek çocuklardan bahsederek, bunlardan başkasına göstermesinler diyordu.
Peki, bu sözleri nasıl anlamalıyız? Eğer bu saydıklarımıza, kadının göğüslerini serbestçe gösterebilir diye anlarsak, elbette büyük hata yaparız. Ahzab Suresi 59. ayeti tekrar hatırlayınız lütfen. Ne diyordu Rabbimiz? Mümin kadınlara söyle, dışarıya çıkarken, üzerlerine dış giysilerini alsınlar ki tanınsınlar, bilinsinler incitilmesinler diyordu. Demek ki bahsettiğimiz konuyu bu ayet doğrultusunda anlamalıyız. Ayrıca Nur suresi 31. ayette ziynetlerin örtülme emrini verirken daha titiz, daha dikkatli olunması emrini vermişti. NUR SURESİ 31. AYETTE BAHSEDİLEN BÖLGE ZATEN KADININ GÖĞSÜNÜN TAMAMEN AÇIKLIĞI DEĞİL EROTİK TABİR ETTİĞİMİZ GÖĞSÜN DİKKAT ÇEKEN HEMEN ÜSTÜ OLAN KISMININ DAHA AÇIK OLAN KISMININ ÖRTÜLME EMRİ VERİLİYORDU. Yoksa göğüsler tamamen açık değildi elbette. Bu ayette de yakın akrabalar yanında, aynı hassasiyeti göstermeyebilecekleri anlatılıyor, yoksa ziynetlerin gösterilmesi, açılması değil, ilave örtünün açılabileceğinden bahsediliyor.
Nur 31. ayette sayılan kişiler, dikkat ettiyseniz evde her zaman olabilecek insanlar. Kadın töresi, geleneği gereği evinde nasıl yaşıyorsa, hangi rahatlıkta dolaşıyorsa, evin içinde o rahatlıkla giyinip, o sayılan kişilerle birlikte EK ÖNLEM ALMADAN rahatça dolaşabileceği anlaşılıyor. Yoksa herhangi bir yerini açması söz konusu değil. Ev içinde her zaman bulunabilecek yakın akrabalara lütfen dikkat ediniz. BU SAYILAN AKRABALARLA ZATEN KUR’ AN DA, EVLENME YASAĞI VARDIR. O günkü devri hatırlayınız. Tek bir oda ve kadın hem evin işi, hem de ÇOCUKLARINI EMZİRMEK, DOYURMAKLA MEŞGUL BİR DURUMDA. GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALARAK, EVİNDE YAKINLARI, AKRABALARI YANINDA, DAHA RAHAT HAREKET EDEBİLMESİNE RUHSAT TANINIYOR AYET. Bu ayete öyle anlam veriliyor ki, bir kısım düşünce, kadın saçını bu kişilere ancak gösterebileceği, başkalarına gösteremeyeceği söylenmektedir. İyi ama bu anlamı vereceğimiz açıklama, asla yok ayette.
Şimdide ZİYNET sözcüğünü farklı anlamlarda düşünelim. Allah ziynet sözünden, kadının taktığı takılardan bahsettiğini var sayalım, çünkü böyle düşünenler de var. Böyle düşünürsek, bu kelimenin bir cümle önce tekrarlandığı ve Allah başörtüleri ile göğüs açıklıklarını örtsün diye uyardığı, sözleriyle ters düşer. Göğüste takı var onun için kapatılmalıdır tezi, ayetin bütünlüğüne uymaz. Biz yine de ziynet kelimesini, takılan süs eşyası olarak anlamaya devam edelim ve bu konu üzerinde düşünelim. Amaç en doğruya düşünerek ulaşmak değil mi? Allah süs eşyası/ziynet takan bir kadının, taktığı takıları, ayette saydığı en yakınlarının dışında, kimseye göstermesini haram kılmış, yasaklamış diye anladığımızı düşünelim. Lütfen dikkat, bu konudan bahsederken, ayette bir cümle var hatırlatmak istiyorum.
“ERKEKLİĞİ KALMAMIŞ HİZMETÇİLERDEN YAHUT DA HENÜZ KADINLARIN MAHREM YERLERİNE VAKIF OLMAYAN ERKEK ÇOCUKLARDAN BAŞKALARINA GÖSTERMESİNLER.”
Dikkat ederseniz, kadınların mahrem yerlerinden bahsettiği gibi, erkekliği kalmamış hizmetçilerden bahsediyor. Bu sözlerden anlıyoruz ki, ZİYNET kelimesi ile Allah takılan süs eşyasından bahsetmiyor. Hatta bundan bahsetmesi hiç mümkün değil, çünkü Allah ne diyordu süslü giysi ve süs eşyası ile ilgili? Araf. 31. ayette, Ey âdemoğulları! TÜM MESCİTLERDE SÜSLÜ, GÜZEL GİYSİLERİNİZİ KUŞANIN. Araf 32. ayette ise bu konuda, çok daha güzel bir açıklama yapıyor ve bakın ne diyor.
“De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı SÜSÜ, GÜZEL, TEMİZ VE TATLI RIZIKLARI KİM HARAM ETMİŞ?” De ki: “Dünya hayatında onlar, İNANANLAR İÇİN DE VAR. KIYAMET GÜNÜNDE İSE YALNIZ İNANANLAR İÇİNDİR ONLAR.” Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.”
Buradan da anlıyoruz ki süslenmek ve dışarıda süslü güzel giyinmek yasak değil. Bu örneği verdiğimizde, kadın yalnız kocasına süslenir, süslenerek dışarı çıkamaz, takılarını gösteremez demek, Kur’an a göre yanlış olur. Çünkü Allah böyle bir yasaklayıcı hüküm vermemiştir. Tam tersine mescitlere giderken süslü, güzel giyinmemizi emretmiştir, hiçbir ayrım yapmadan. Bizler kendimiz karar veriyor ve kadın kocasından başka kimseye güzel, süslü görünemez diyoruz. Ayetlerde Allah açıkça söylemediği, kadına asla böyle bir yasak getirmediği halde, bizler nefislerimiz doğrultusunda imanımıza yön veriyoruz.
Acaba Allah hüküm vermediği halde, neden yalnız kadın süslenip, süs eşyası takıp gezemez deniyor da, erkekler kendilerine böyle bir yasak getirmiyor? Buda düşündürücü değil mi? Kadın süslenip gezemezse, erkekte bunu yapamaz. Ama erkekten bahseden bile yok. Demek ki ayette geçen ziynet sözünden, takılan takıları anlamamız Kur’an a göre doğru olamaz. Gelelim ayetin son kısmına. Ayette geçen cümleyi tekrar hatırlayalım. “GİZLEDİKLERİ ZİYNETLER BİLİNSİN DİYE, AYAKLARINI YERE VURMASINLAR.” Aynı ayeti TAKILARI bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar diye tercüme ediliyor. Bu cümleyi her iki şekliyle de düşünelim. Eğer ziynet kelimesinden takılan takı, altın, bilezik süs eşyası olarak algılamış olsaydık, bu takıların görünmesi için kadın hızlı, sert yürümesi, ayette geçen sözlerden yola çıkarak, ayakların sertçe hareket etmesi ile süs eşyaları belli olmaz. Çünkü süsler/takılar görünür vaziyettedir zaten. Ayağına takılan hal halı örnek vererek, ayeti anlamaya kalkarsak, ayeti bütünlüğünden uzaklaştırmış oluruz diye düşünüyorum.
Şimdi lütfen bu konu üzerinde daha dikkatle düşünelim. Evin kadını için, ziynetlerini saklama konusunda, daha rahat edecekleri kişiler sayılmıştı hatırlarsanız. Ayeti tercüme ederken, ziynetlerini gösterebilecekleri kişiler diye sayılmıştı. Bu çevirinin doğru olmadığını devamındaki cümleden anlıyoruz. Lütfen ayetin sonundaki bu cümle üzerinden düşünelim şimdide. Evin ahalisine, YAKINLARINA GİZLEDİKLERİ ZİYNETLER BİLİNSİN DİYE, AYAKLARINI YERE VURMASINLAR DİYOR. Demek ki kadının ziyneti, yani dikkat çeken göğüs bölgesi açıkta değil kapalı tam belli olmuyor ama daha serbest konumda. Yine gizleniyor ve örtüldüğü halde, KENDİLİĞİNDEN GÖRÜLEN GÖĞSÜN İRİLİĞİ, hızlı hareket ederek, cazibeli davranışlarla, dikkatin bu kısma çekilmemesi gerektiği uyarısı yapılıyor, özellikle ayette kadınlara. Kadın evin içinde hızlı hareket ederek, kırıtarak yürüdüğünde en çok dikkat çeken kısmı, özellikle Arap kadınlarının büyük, iri göğüsleridir. Bu cümleden de anlıyoruz ki, kadın evin içinde belki akrabaları ve ev halkı için daha rahat giyinebilecek ama ev halkının dikkatini, kendi cinsel objelerine dikkat çekecek hiçbir şey yapmamaya da, özen gösterecek.
Son olarak tekrar hatırlatmak isterim. Ayetleri lütfen rivayetlerin etkisinde, kelimelere farklı anlamlar vererek anlamaya çalışmayalım. Allah sorumlu olduğumuz MUHKEM ayetleri, çok açık şüphe duyulmayacak şekilde, nice örnekler vererek gönderdiğini açıkça söylüyorsa, kadının saçlarını örtmesinin emrini verseydi, bunu da dolaylı değil, MUHKEM BİR ŞEKİLDE AÇIKÇA KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DERDİ. Kur’an’ın hiç bir ayetinde, Allah kadın saçlarını örtmelidir demiyorsa, lütfen inançlarımızı, geleneklerimizi dinleştirmeye çalışmayalım, hata ederiz. Hatta Allah’a ve elçisine iftira atanların safında oluruz.
Ben Kur’an bütünlüğünde, hurafenin etkisinde kalmadan düşündüğümde araştırdığımda bu ayetten bunları anladım. Hatalarım varsa, Rabbim affetsin ve gerçekleri görmem içinde, gönül gözlerimi açmayı nasip etsin bana ve cümlemize inşallah. Sizlere düşen, yazdıklarımı rivayetler ışığında değerlendirmeden, Kur’an merkezli anlamaya çalışmak olmalıdır. HEPİMİZ BU DÜNYADA TEK BAŞIMIZA İMTİHANIMIZI YAŞIYORUZ. İMTİHANIMIZINDA KUR’AN’DAN OLDUĞUNU, LÜTFEN UNUTMAYALIM.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Nur 31: Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (YÜZ VE EL GİBİ) GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA, zînet (yer)lerini göstermesinler. BAŞÖRTÜLERİNİ TA YAKALARININ ÜZERİNE KADAR SALSINLAR. Zinetlerini, kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! (Diyanet meali)
Nur 31: (Ey Peygamber!) Mü’min kadınlara da söyle, onlar da gözlerini (yasak olandan) sakınsınlar/çevirsinler. ONLAR DA EDEP YERLERİNİ [FURÛCEHUNNE] KORUSUNLAR. TAKILARINI [ZÎNETEHUNNE], KENDİLİĞİNDEN GÖRÜNEN KISMI HARİÇ, TEŞHİR ETMESİNLER. ÖRTÜLERİNİ [HUMURİHİNNE] (AÇIK OLAN) GERDANLIKLARININ ÜZERİNE SALSINLAR/GÖĞÜS AÇIKLIĞINI ÖRTSÜNLER. Takılarını/ziynetlerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, mü’min kadınlar yahut akitle sorumluluk aldıkları/köleler yahut erkekliği kalmamış hizmetçiler veya henüz kadınların mahrem yerlerinden haberleri olmayan erkek çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları takıları anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar.¹¹ Ey Mü’minler! Hepiniz birden Allah’a tevbe ediniz ki, kurtuluşa eresiniz. (Prof. Dr. İsmail Yakıt meali)
Önce şunu hatırlatmak isterim, özellikle ilk önce Diyanet mealini örnek yazdım, çünkü bu ayette HIMAR kelimesi özellikle başörtüsü olarak çevrilmiş. Diğerinde ise aynı kelime ÖRTÜLERİNİ diye çevrilmiş. Bizlerde ilk önce bu kelimenin, başörtüsü anlamında olduğunu düşünerek ayeti anlamaya çalışalım. Acaba HIMAR kelimesine, başörtüsü anlamı verildiğinde, ayette hüküm başın örtülmesi emrimi, yoksa….? Onu birlikte anlamaya çalışalım. Ayette geçen, GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA cümlesine, Diyanet kendi anladığını yazmış ve parantez içine, Allah’ın hiç bahsetmediği, ayette örneğini bile vermediği bir anlamı vererek, bu müstesnanın YÜZ VE ELLER OLDUĞUNU SÖYLEMİŞ. Sanki haşa, ayetin anlaşılması için eksik tamamlar gibi not düşülmüş. Allah müstesna olan el ve yüzden bahsetmiş olsaydı, bunları da söylemez miydi? Ayette ZİYNET yerlerini göstermesinler diye uyarıyor. Peki bu ziynetten neyi kast ediliyor olabilir? Bunu doğru anlamalıyız. Bu uyarı ile neresini kast ettiğini, cümlenin devamından anlıyoruz ve Başörtülerini yakalarına kadar uzatsınlar yani göğüs bölgesini kapatsınlar diyor. Diğer mealde de örtüleriyle göğüs açıklığını, gerdanlık dediğimiz bölümün kapatılması anlatılıyor. Ayeti anlamaya devam edelim.
Allah görünen kısımlar müstesna dedikten sonra, ZİYNET yerlerini göstermesinler diyor. Peki, ayette dikkat çekilen konu neydi? Ziynet yerlerini yani Göğsün örtülme emriydi. O ZAMAN ALLAH, GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA SÖZÜNDEN NEYİ KAST ETTİĞİNİ DE, BU DOĞRULTUDA ANLAMALIYIZ. Ayette hiç bahsedilmeyen bir konuyla bağlantı kurarsak, yanlış anlamış oluruz, kendimizi aldatırız. Diyanet ayeti tercüme ederken, parantez içine eller ve yüz olarak vermiş. Halbuki ki ayetin bahsettiği konu çok farklı. AYETİN AMACI ZİYNET BÖLGESİNİN, YANİ GÖĞSÜN ÖRTÜLMESİ. AYETTE ZİYNET KELİMESİYLE, KADININ GÖĞÜS AÇIKLIĞI KAST EDİLİYOR. YÜZ VE ELLE HİÇ BİR İLGİSİ YOK. Dikkat ederseniz cümlede, görünen kısımlar müstesna diyor, ama bu kısmın ne olduğu konusunu, tekrarlama gereği duymuyor ayet. Demek ki cümlenin öncesi ve devamında bu sözler geçiyor ve neresi olduğu anlaşılıyor ki, tekrar söz edilmemiş. Müstesna olanların ne olduğunu anlamaya çalışırken, bunu dikkate almalıyız. Sizce göğsü örttükten sonra, kendiliğinden görünen kısım ne olabilir? ELBETTE GÖRÜLEN GÖĞSÜN İRİLİĞİ, BÜYÜKLÜĞÜDÜR.
Allah görünen kısımlar hariç, ziynetlerini göstermesinler cümlesinde, ziynet sözüyle göğsün açıklığının, dekoltesinin kapatılmasından bahsediyordu. GÖRÜNEN KISIMLAR MÜSTESNA DERKEN, KADININ ÖRTTÜĞÜ AMA İRİLİĞİNDEN/BÜYÜKLÜĞÜNDEN DOLAYI GÖRÜLEN, FARK EDİLEN KISMININ GÖRÜLMESİNDE, FARK EDİLMESİNDE BİR SAKINCASININ OLMADIĞINI AÇIKLIYOR BİZLERE KUR’AN. Çünkü konu göğsün örtülmesi olduğuna göre, müstesna sözünü de bahsedilen konuyla alakalı anlamalıyız ki, doğru anlamış olalım. Dikkat ederseniz yukarıda da söylediğim gibi, müstesna olan kısım ayrıca açıklanmaya, detay verilmeye gerek görülmemiş. Ayeti İlk verdiğim Diyanet mealinde yazdığı şekliyle, anlamaya devam edelim. “BAŞÖRTÜLERİNİ TA YAKALARININ ÜZERİNE KADAR SALSINLAR.”
Tekrar hatırlatmak istiyorum, Hımar kelimesinin başörtüsü anlamına geldiğini söyleyenler olduğu gibi, bu kelimenin örneğini de verdiğim gibi ÖRTÜ anlamında olduğunu söyleyenlerin de olduğunu lütfen unutmayalım. Bizler ayeti doğru anlayabilmek için, başörtüsüne delil gösterdikleri tek ayeti anlamaya çalışırken HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu düşünerek anlamaya devam edelim. Kelimeye yanlış bir anlam bile versek, ayette uyarılan ve dikkat çekilen konuyu, Kur’an bütünlüğünde dikkatle düşünen anlayacaktır. Başörtüsü diye çevirdikleri için, bu anlamı vererek ayeti anlamaya devam ediyoruz. Tekrar etmek istiyorum, kelimeye istenilen anlam verilsin, geleneksel Fıkıh inancının etkisinde kalmayan bir Müslüman, doğruyu ve yanlışı Kur’an gözlüğünden bakarak, düşündüğünde doğruyu anlayacaktır. Başörtülerini yakalarının üzerine neden salsınlar dediği çok açık. Göğüs dekoltesini, göğsün açıklığının kapatılması emrediliyor. DEMEK Kİ AYETTE EMREDİLEN VERİLEN HÜKÜM GÖĞSÜN ÖRTÜLMESİ, BAŞIN ÖRTÜLMESİ DEĞİL. Ayette ZİYNET sözüyle Allah, kadının ilk göze çapan, cinsel bölgesi göğüslerinden bahsediyor, çok önemli bir konuya ayetten açıklık getirdik. EMİR GÖĞÜS AÇIKLIĞININ ÖRTÜLMESİYSE, İSTER BAŞÖRTÜSÜYLE, İSTER HERHANGİ BİR ÖRTÜYLE ELBETTE ÖRTÜLEBİLİR. ÖNEMLİ OLAN APAÇIK HÜKMÜN YERİNE GETİRİLMESİDİR. Ayette bahsedilen Ziynet kelimesinin anlamı kullanıldığı yere göre değişir. Örneğin altın, gümüş gibi süs eşyasına da ziynet diyebilirsiniz. Çünkü bunlar güzel görünen dikkat çeken anlamına gelir. Peki ayette hangi konu işleniyor da, Allah ZİYNET kelimesini kullanıyor. Çok açık kadının dikkat çeken, güzel görünen göğüs dekoltesi için kullanılıyor ki, Allah bu bölgeye kadının ziyneti diyor ve kapatılması isteniyor. Ayetin devamını da, bu bağlamda anlamaya devam etmeliyiz, doğru anlamak istiyorsak. Nur suresi 31. ayeti yazdığım farklı mealde, Prof. Dr. İsmail Yakıt hocamız, ayette geçen ve başörtüsü diye çevrilen HIMAR kelimesine, bakın neden ÖRTÜ anlamı verdiğini nasıl açıklıyor.
“İSLAMİYET’TEN ÖNCE ARAP KADINLARININ BAŞLARINDA “HIMAR” DEDİKLERİ BİR ÖRTÜ VARDI. UÇLARINI ARKADAN BAĞLARLAR, GÖĞÜS VE GERDANLIK AÇIKLIĞI GÖZÜKÜRDÜ. BU AYETLE EMROLUNAN YER GÖĞÜS VE GERDANLIĞIN ÖRTÜLMESİDİR. “HIMAR” ÇOĞULU “HUMUR” ASLINDA ÖRTÜ DEMEKTİR. KULLANILDIĞI YERE GÖRE “BAŞÖRTÜSÜ, “MASA ÖRTÜSÜ” VE OMUZ ÖRTÜSÜ”/ŞAL VB ADINI ALIR. BAŞÖRTÜSÜ İSLAM’LA GELEN BİR ÖRTÜ DEĞİLDİR. TARİH BOYUNCA İKLİMDEN DOLAYI ARAPLARIN KADIN ERKEK HEPSİNİN BAŞI ÖRTÜLÜDÜR. KADINLAR İSE, O ZAMAN “HIMAR”LARINI ARKADAN BAĞLARLARDI VE GÖĞÜS BÖLGESİNİN AÇIKLIĞI KALIRDI. BU AYETLE, AÇIK OLAN VE CİNSELLİĞE DAVETİYE ÇIKARAN BÖLGELERDEN BİRİ OLAN GÖĞÜS AÇIKLIĞININ KAPATILMASI EMREDİLMEKTEDİR. AYETTE GEÇEN “CUYÛB” KELİMESİNİN TEKİLİ “CEB”DİR. ELBİSENİN GERDANLIKTA AÇILAN BOŞLUĞUNA DENİR. ÖRTÜLMESİ GEREKEN BURASIDIR.”
Gelelim konumuza. Sizce ayette Allah bu sözleriyle, bizlere nasıl bir hüküm veriyor. Şöyle diyebilir miyiz? “ALLAH BAŞINDA MUTLAKA BAŞÖRTÜSÜ OLSUN VE ONUNLA DA GÖĞÜS AÇIKLIĞINI DA ÖRT Kİ DİKKAT ÇEKMESİN, EMRİ VERİLİYOR.” Bunu söyleyebilir misiniz? Yoksa zaten Kur’an’ın indirildiği toplumda, kadının başı örtülüydü, o örttüğünüz başörtülerinizle, yada örtülerinizle açıkta bıraktığınız, dikkat çeken göğüs dekoltenizi de örtününüz, kapatınız mı diyor? Nur suresi 31. ayette geçen HIMAR kelimesinin başörtüsü olduğunu söyleyenlerin düşüncelerine de yer verelim ki, en doğruya ulaşalım.
“ARAPÇA SÖZLÜKLERE GÖRE, ÖRTÜ ANLAMINA GELEN KELİME HIMÂR DEĞİL HAMR KELİMESİDİR. HIMÂR KELİMESİNİN SÖZLÜKLERDE VERİLEN ANLAMI “KADININ” BAŞÖRTÜSÜDÜR. HATTA RAGIP EL İSFAHANÎ’NİN MEŞHUR KUR’AN LUGATİ MÜFREDAT’A GÖRE HIMÂR, “ARAP ÖRFÜNDE” KADININ BAŞÖRTÜSÜDÜR. KUR’AN’IN ARAPLAR TARAFINDAN SADECE BAŞÖRTÜSÜ ANLAMINDA KULLANILAN BİR KELİMEYİ, BAŞKA BİR ANLAMDA KULLANMASININ HİÇBİR GEREKÇESİ OLAMAZ.”
Bu düşünceden yola çıkarak, kendimize soralım. Allah Kur’an’ı yalnız Arap örfüne göre mi gönderdi tüm insanlığa? Bizler sözlüklerde verilen anlamına mı bakmalıyız bir kelimenin, yoksa Kur’an da yapılan açıklamalara, kullandığı anlamına mı? Ne dersiniz? Arap örfünde bu kelime Başörtüsü anlamındadır diyor. Acaba 1400 yıl öncede, Arap örfü bu anlamda mıydı? Diyelim ki evet o dönemde de başörtüsü anlamındaydı. ALLAH’IN RESULÜ BU AYETİ TEBLİĞ ALIP, TÜM MÜSLÜMANLARA TEBLİĞ ETTİĞİNDE, SİZCE KÖLELER YA DA MÜSLÜMAN OLAN CARİYELER HARİÇ, ONLAR ÖRTMEYECEK, ÖZGÜR KADINLAR YALNIZ BAŞLARINI ÖRTECEK BU AYETE GÖRE DİYE, AYETİ TEBLİĞ ETMİŞ OLABİLİR Mİ? Mümkün değil. Lütfen araştırınız, Allah’ın Elçisinin döneminde köle kadınlar, yani cariyeler Müslüman bile olsalar, özgür kadın, cariye ayrımı rahatlıkla yapılabilsin diye, MÜSLÜAN CARİYELERİN’DE BAŞLARININ ÖRTMELERİ YASAKTI. BU AYET TEBLİĞ EDİLDİKTEN SONRA BİLE, MÜSLÜMAN OLAN CARİYELER BAŞLARINI ÖRTEMİYORDU. ALLAH’IN RESULÜ BU AYETTEN, MÜSLÜMAN KADIN BAŞINI ÖRTMELİDİR EMRİNİDE ANLAMIŞ OLSAYDI, SİZCE MÜSLÜMAN CARİYELER ÖRTMESİN DERMİYDİ? Bakın ayeti, geleneksel İslam inancının mantığıyla bile anlamaya çalışsak, başın örtülme emrini, Kur’an’ın özellikle bu ayette verdiğini çıkartamayız. Karar sizin, ayette geçen bir kelimeye, ne anlamı verirsek verelim, Kur’an’ın diğer ayetleri onay vermiyorsa, ancak kendimizi kandırmış oluruz. Arap geleneği bile bunu onaylamıyor.
Ayeti anlamaya devam edelim. Söylediklerimin daha iyi anlaşılması için, bir örnek vermek istiyorum. Ayette hımar kelimesinin, başörtüsü anlamına geldiğini farz edelim ve öyle düşünmeye devam edelim. Diyelim ki Kur’an’ın indirildiği toplumda, kadının çok kısa etek giydiğini ve öyle dolaştıklarını farz edelim. Tıpkı başlarını iklim, töre ve gelenekleri gereği örtüp, göğüslerini daha dikkatsiz örten kadınlar gibi. Bu arada hatırlatmak isterim, O dönemin erkeklerinin de tamamının başları gelenekleri ve iklim şartlarından dolayı örtülüydü. Her nedense günümüzde, erkeklerde başlarını örtmelidir diyen yok. Allah yapılan bu yanlışa dikkat çekmek için, şöyle bir ayet indirdiğini farz edelim bir an. “EY MÜMİN KADINLAR, ETEKLERİNİZİ KISA GİYMEYİN, AŞAĞIYA DOĞRU SALINKİ DİKKAT ÇEKMESİN, MÜMİN KADINA DA YAKIŞAN BUDUR.”
Bu durumda siz bu uyarıdan, nasıl bir sonuç çıkartırdınız? Kadınlarda etek giymek farzdır ve bu eteğin boyu da uzun olacaktır diye mi anladınız? Yoksa yapılan yanlışa Allah dikkat çekerek, etek giyecekseniz kısa etek giymeyin diyor, diye mi anlardınız? İşte yaptığımız yanlışa dikkat çekici ve düşündürücü örnek. Bizler ayetlerin ne anlattığını, neye hükmettiğini değil, AYETLERİ TÖRE, GELENEK VE İTİKATLARIMIZA NASIL DELİL YAPARIZ, ONUNLA BAĞLANTI KURARIZ, ONA BAKIYORUZ. ÖNEMLİ OLAN HÜKÜMDÜR, HÜKMÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN KULLANILAN ARAÇ YA DA GEREK ZAMANA, MEKÂNA GÖRE DEĞİŞEBİLİR. Hatırlayınız Allah elçisine Hac suresi 27. ayetinde ne diyordu?
Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilan et ki, GEREK YAYA OLARAK, GEREK UZAK YOLLARDAN GELEN YORGUN DEVELER ÜZERİNDE, sana gelsinler.
Bakın Allah o devrin koşullarında ayeti indirmiş ve Hacca yaya ya da deveyle gidilebileceği örneğini veriyor. Şimdi bizler bu ayetten, Hacca yalnız yaya, ya da deveyle gidilmelidir diyebilir miyiz? Elbette hayır. O zaman Nur suresinde geçen, HIMAR kelimesine başörtüsü anlamını dahi versek, AYETTE BAŞIN ÖRTÜLME EMRİNİ DE ALLAH DOLAYLI VERİYOR DİYEMEYİZ. Lütfen unutmayalım, KUR’AN DA FARZ EMİRLER, AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE, BİRÇOK AYETLE İZAH EDİLEREK, ÖRNEKLERLE VERİLMİŞTİR. YANİ AYETLER DOLAYLI DEĞİL, MUHKEM YANİ HERKESİN ANLAYACAĞI ŞEKİLDE AÇIK HÜKÜMLE VERİLMİŞTİR. AYRICA ALLAH ÇOK ÖNEMLİ KONULARI TEK BİR AYETTE DEĞİL, BİRÇOK AYETTE TEKRAR ETMİŞTİRKİ, DOĞRU ANLAŞILSIN. Sormak isterim madem Nur suresi 31. ayette göğsün örtülmesi muhkem/açık bir şekilde veriliyor, başın örtülmesi de DOLAYLI veriliyor, bu durumda Kur’an’ın başka bir ayetinde, dolaylı verilen bu hüküm, MUHKEM bir şekilde verilmesi, açıklanması ve KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DEMESİ gerekmez miydi? LÜTFEN UNUTMAYALIM ALLAH, HİÇ BİR AYETİNDE MUHKEM YANİ AÇIK BİR ŞEKİLDE, KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR EMRİNİ VERMEMİŞTİR. NEDEN BUNU SORMUYORUZ? Karar sizlerin, gerçeklerle buluşmak isteyen Müslüman, hiç bir rivayet sanı bilginin etkisi altında kalmadan, Kur’an ışığında ayetleri anlamaya çalışmak olmalıdır.
Süleymaniye Vakfının yeni mealinde, bu ayette geçen ZİYNET kelimesinden, bakın ne anlamışlar ve dip not olarak, nasıl bir açıklama yapılmış. Bu konuda da açıklama yapmak istiyorum ki, konu daha iyi anlaşılsın. “KADIN, İNSANLAR İÇİN ZİYNET KILINDIĞINDAN (Al-i İmran 3/14) BU AYETTEKİ ZİYNET, KADIN VÜCUDUNDAN BAŞKASI OLAMAZ.” Dikkat ederseniz, budur diyemiyorlar ama tahminlerinin de çok güçlü olduğunu, üstüne basarak söylüyorlar. Allah’ın HÂŞÂ izah edemediğini, açıklamadığını anlatmaya izah etmeye mi çalışıyorlar. Hani Allah biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyordu? Hani sorumlu olduğumuz ayetler MUHKEMDİ, düşünen aklını kullanan anlıyordu? Unutmayalım lütfen, muhkem şüphe duyulmayacak kadar açık, anlaşılan anlamındadır. Bunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Normalde kullanılan ziynet kelimesinin anlamı, günümüzde’de güzel görünen alımlı anlamındadır, ama yasaklanmamıştır. Kadın erkeklere güzel görünmek istediği gibi, elbette erkekte kadına güzel görünmek ister. Allah sizlere süs eşyası indirdim, mescitlere giderken giyinip gidin der. Erkek kadın ayrımı yapmadan. Burada bahsedilen, cinsel bölgelerin dikkat çekmemesi, görünmemesi kapanmasıdır. YOKSA KADININ HER YERİ ERKEK İÇİN ZİYNETTİR, KAPATMALIDIR DERSEK, BU DÜŞÜNCE ALLAH’IN DEĞİL, KENDİMİZİN DÜŞÜNCESİ OLMAKTAN İLERİ GİDEMEZ. BUNU SÖYLEDİĞİMİZ ANDAN İTİBAREN ERKEĞİNDE TÜM BEDENİ, KADINA ZİYNET OLMASI GEREKMEZ Mİ? AMA BUNDAN BAHSEDEN NE YAZIK Kİ YOK. Kur’an da asla, hiçbir ayette böyle bir bilgi, hüküm yoktur. HÂŞÂ Allah’ın Kur’an’da açıklayamadığını, izah edemediğini açığa çıkaranlar mı var aramızda. Böyle davranırsak kendimizi aldatırız. Belki gelenek ve inançlarımıza geçici kanıt yaratır ve nefsimizi avuturuz, ama Allah’ın gerçekleri ile buluşamayız ve kadınlarımıza eziyet etmiş oluruz. İRANDAKİ KADINLARIN, BAŞÖRTÜSÜNDEKİ ZORLAMAYA KARŞI TAVRINI, İSYANLARINI LÜTFEN DİKKATLE DÜŞÜNÜN. NE SÖYLEMEK İSTEDİĞİMİ ANLAYACAKSINIZ.
Yine ayette geçen, görünen kısmı müstesna dan kasıt ne olduğunu, bakın Süleymaniye Vakfı ne anlamış. ”GÖRÜNEN KISIM” İFADESİNİN BAŞÖRTÜDEN ÖNCE GEÇMESİNDEN, YÜZÜN GÖRÜNEN GÜZELLİKLERDEN OLDUĞU ANLAŞILIR.” İyide bizler ayette asıl anlatılmak ve dikkat çekilmek istenen yeri, bölgeyi YANİ AYETİN HÜKMÜNÜ unuttuk, hiç bahsedilmeyen bir bölgeden bahsediyoruz. Yine açıkça Allah’ın asla söylemediği, ayetten de bunun anlaşılmasının mümkün olmadığı bir anlam yükleyerek, başörtüsüne delil yaratmaya çalışılmış. Ayette geçen Ziynet kelimesine, mealinde güzellik anlamı verip, ondan sonrada bu güzellikten kasıt, aslında kadının yüzüdür, onun görünmesinde bir sakınca yoktur anlamı veriliyor.
Nur suresi 31. ayeti anlamaya devam edelim. Ayetin devamında çok ilginç ve dikkatle düşünmemiz gereken bir liste verilerek, ziynetlerini bu kişilerden başkasına göstermesinler açıklamasını yapıyor. Sayılanlara baktığımızda, çok yakın akrabalar ve aile içinde yaşayan, erkekliği kalmamış köle ve hizmetçilerden, birde henüz kadınların MAHREM YERLERİNE vakıf olmayan, erkek çocuklardan bahsederek, bunlardan başkasına göstermesinler diyordu.
Peki, bu sözleri nasıl anlamalıyız? Eğer bu saydıklarımıza, kadının göğüslerini serbestçe gösterebilir diye anlarsak, elbette büyük hata yaparız. Ahzab Suresi 59. ayeti tekrar hatırlayınız lütfen. Ne diyordu Rabbimiz? Mümin kadınlara söyle, dışarıya çıkarken, üzerlerine dış giysilerini alsınlar ki tanınsınlar, bilinsinler incitilmesinler diyordu. Demek ki bahsettiğimiz konuyu bu ayet doğrultusunda anlamalıyız. Ayrıca Nur suresi 31. ayette ziynetlerin örtülme emrini verirken daha titiz, daha dikkatli olunması emrini vermişti. NUR SURESİ 31. AYETTE BAHSEDİLEN BÖLGE ZATEN KADININ GÖĞSÜNÜN TAMAMEN AÇIKLIĞI DEĞİL EROTİK TABİR ETTİĞİMİZ GÖĞSÜN DİKKAT ÇEKEN HEMEN ÜSTÜ OLAN KISMININ DAHA AÇIK OLAN KISMININ ÖRTÜLME EMRİ VERİLİYORDU. Yoksa göğüsler tamamen açık değildi elbette. Bu ayette de yakın akrabalar yanında, aynı hassasiyeti göstermeyebilecekleri anlatılıyor, yoksa ziynetlerin gösterilmesi, açılması değil, ilave örtünün açılabileceğinden bahsediliyor.
Nur 31. ayette sayılan kişiler, dikkat ettiyseniz evde her zaman olabilecek insanlar. Kadın töresi, geleneği gereği evinde nasıl yaşıyorsa, hangi rahatlıkta dolaşıyorsa, evin içinde o rahatlıkla giyinip, o sayılan kişilerle birlikte EK ÖNLEM ALMADAN rahatça dolaşabileceği anlaşılıyor. Yoksa herhangi bir yerini açması söz konusu değil. Ev içinde her zaman bulunabilecek yakın akrabalara lütfen dikkat ediniz. BU SAYILAN AKRABALARLA ZATEN KUR’ AN DA, EVLENME YASAĞI VARDIR. O günkü devri hatırlayınız. Tek bir oda ve kadın hem evin işi, hem de ÇOCUKLARINI EMZİRMEK, DOYURMAKLA MEŞGUL BİR DURUMDA. GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALARAK, EVİNDE YAKINLARI, AKRABALARI YANINDA, DAHA RAHAT HAREKET EDEBİLMESİNE RUHSAT TANINIYOR AYET. Bu ayete öyle anlam veriliyor ki, bir kısım düşünce, kadın saçını bu kişilere ancak gösterebileceği, başkalarına gösteremeyeceği söylenmektedir. İyi ama bu anlamı vereceğimiz açıklama, asla yok ayette.
Şimdide ZİYNET sözcüğünü farklı anlamlarda düşünelim. Allah ziynet sözünden, kadının taktığı takılardan bahsettiğini var sayalım, çünkü böyle düşünenler de var. Böyle düşünürsek, bu kelimenin bir cümle önce tekrarlandığı ve Allah başörtüleri ile göğüs açıklıklarını örtsün diye uyardığı, sözleriyle ters düşer. Göğüste takı var onun için kapatılmalıdır tezi, ayetin bütünlüğüne uymaz. Biz yine de ziynet kelimesini, takılan süs eşyası olarak anlamaya devam edelim ve bu konu üzerinde düşünelim. Amaç en doğruya düşünerek ulaşmak değil mi? Allah süs eşyası/ziynet takan bir kadının, taktığı takıları, ayette saydığı en yakınlarının dışında, kimseye göstermesini haram kılmış, yasaklamış diye anladığımızı düşünelim. Lütfen dikkat, bu konudan bahsederken, ayette bir cümle var hatırlatmak istiyorum.
“ERKEKLİĞİ KALMAMIŞ HİZMETÇİLERDEN YAHUT DA HENÜZ KADINLARIN MAHREM YERLERİNE VAKIF OLMAYAN ERKEK ÇOCUKLARDAN BAŞKALARINA GÖSTERMESİNLER.”
Dikkat ederseniz, kadınların mahrem yerlerinden bahsettiği gibi, erkekliği kalmamış hizmetçilerden bahsediyor. Bu sözlerden anlıyoruz ki, ZİYNET kelimesi ile Allah takılan süs eşyasından bahsetmiyor. Hatta bundan bahsetmesi hiç mümkün değil, çünkü Allah ne diyordu süslü giysi ve süs eşyası ile ilgili? Araf. 31. ayette, Ey âdemoğulları! TÜM MESCİTLERDE SÜSLÜ, GÜZEL GİYSİLERİNİZİ KUŞANIN. Araf 32. ayette ise bu konuda, çok daha güzel bir açıklama yapıyor ve bakın ne diyor.
“De ki: “Allah’ın kulları için çıkardığı SÜSÜ, GÜZEL, TEMİZ VE TATLI RIZIKLARI KİM HARAM ETMİŞ?” De ki: “Dünya hayatında onlar, İNANANLAR İÇİN DE VAR. KIYAMET GÜNÜNDE İSE YALNIZ İNANANLAR İÇİNDİR ONLAR.” Bilgiden nasipli bir topluluk için biz, ayetleri böyle ayrıntılı kılıyoruz.”
Buradan da anlıyoruz ki süslenmek ve dışarıda süslü güzel giyinmek yasak değil. Bu örneği verdiğimizde, kadın yalnız kocasına süslenir, süslenerek dışarı çıkamaz, takılarını gösteremez demek, Kur’an a göre yanlış olur. Çünkü Allah böyle bir yasaklayıcı hüküm vermemiştir. Tam tersine mescitlere giderken süslü, güzel giyinmemizi emretmiştir, hiçbir ayrım yapmadan. Bizler kendimiz karar veriyor ve kadın kocasından başka kimseye güzel, süslü görünemez diyoruz. Ayetlerde Allah açıkça söylemediği, kadına asla böyle bir yasak getirmediği halde, bizler nefislerimiz doğrultusunda imanımıza yön veriyoruz.
Acaba Allah hüküm vermediği halde, neden yalnız kadın süslenip, süs eşyası takıp gezemez deniyor da, erkekler kendilerine böyle bir yasak getirmiyor? Buda düşündürücü değil mi? Kadın süslenip gezemezse, erkekte bunu yapamaz. Ama erkekten bahseden bile yok. Demek ki ayette geçen ziynet sözünden, takılan takıları anlamamız Kur’an a göre doğru olamaz. Gelelim ayetin son kısmına. Ayette geçen cümleyi tekrar hatırlayalım. “GİZLEDİKLERİ ZİYNETLER BİLİNSİN DİYE, AYAKLARINI YERE VURMASINLAR.” Aynı ayeti TAKILARI bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar diye tercüme ediliyor. Bu cümleyi her iki şekliyle de düşünelim. Eğer ziynet kelimesinden takılan takı, altın, bilezik süs eşyası olarak algılamış olsaydık, bu takıların görünmesi için kadın hızlı, sert yürümesi, ayette geçen sözlerden yola çıkarak, ayakların sertçe hareket etmesi ile süs eşyaları belli olmaz. Çünkü süsler/takılar görünür vaziyettedir zaten. Ayağına takılan hal halı örnek vererek, ayeti anlamaya kalkarsak, ayeti bütünlüğünden uzaklaştırmış oluruz diye düşünüyorum.
Şimdi lütfen bu konu üzerinde daha dikkatle düşünelim. Evin kadını için, ziynetlerini saklama konusunda, daha rahat edecekleri kişiler sayılmıştı hatırlarsanız. Ayeti tercüme ederken, ziynetlerini gösterebilecekleri kişiler diye sayılmıştı. Bu çevirinin doğru olmadığını devamındaki cümleden anlıyoruz. Lütfen ayetin sonundaki bu cümle üzerinden düşünelim şimdide. Evin ahalisine, YAKINLARINA GİZLEDİKLERİ ZİYNETLER BİLİNSİN DİYE, AYAKLARINI YERE VURMASINLAR DİYOR. Demek ki kadının ziyneti, yani dikkat çeken göğüs bölgesi açıkta değil kapalı tam belli olmuyor ama daha serbest konumda. Yine gizleniyor ve örtüldüğü halde, KENDİLİĞİNDEN GÖRÜLEN GÖĞSÜN İRİLİĞİ, hızlı hareket ederek, cazibeli davranışlarla, dikkatin bu kısma çekilmemesi gerektiği uyarısı yapılıyor, özellikle ayette kadınlara. Kadın evin içinde hızlı hareket ederek, kırıtarak yürüdüğünde en çok dikkat çeken kısmı, özellikle Arap kadınlarının büyük, iri göğüsleridir. Bu cümleden de anlıyoruz ki, kadın evin içinde belki akrabaları ve ev halkı için daha rahat giyinebilecek ama ev halkının dikkatini, kendi cinsel objelerine dikkat çekecek hiçbir şey yapmamaya da, özen gösterecek.
Son olarak tekrar hatırlatmak isterim. Ayetleri lütfen rivayetlerin etkisinde, kelimelere farklı anlamlar vererek anlamaya çalışmayalım. Allah sorumlu olduğumuz MUHKEM ayetleri, çok açık şüphe duyulmayacak şekilde, nice örnekler vererek gönderdiğini açıkça söylüyorsa, kadının saçlarını örtmesinin emrini verseydi, bunu da dolaylı değil, MUHKEM BİR ŞEKİLDE AÇIKÇA KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DERDİ. Kur’an’ın hiç bir ayetinde, Allah kadın saçlarını örtmelidir demiyorsa, lütfen inançlarımızı, geleneklerimizi dinleştirmeye çalışmayalım, hata ederiz. Hatta Allah’a ve elçisine iftira atanların safında oluruz.
Ben Kur’an bütünlüğünde, hurafenin etkisinde kalmadan düşündüğümde araştırdığımda bu ayetten bunları anladım. Hatalarım varsa, Rabbim affetsin ve gerçekleri görmem içinde, gönül gözlerimi açmayı nasip etsin bana ve cümlemize inşallah. Sizlere düşen, yazdıklarımı rivayetler ışığında değerlendirmeden, Kur’an merkezli anlamaya çalışmak olmalıdır. HEPİMİZ BU DÜNYADA TEK BAŞIMIZA İMTİHANIMIZI YAŞIYORUZ. İMTİHANIMIZINDA KUR’AN’DAN OLDUĞUNU, LÜTFEN UNUTMAYALIM.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link , görmek için
Giriş yap veya üye ol.