Çağımızın hastalığı olan Obezitenin cerrahi tedavisi gündeme geldiğinde en fazla sorulan soru budur kanımca. Bu soruyu cevaplayabilmek için kişinin vücut kitle indeksinin bilinmesi yanında, kişideki obezitenin beraberindeki yandaş hastalığının da sorgulanması gerekir. Burada en fazla karşımıza çıkan ise şeker hastalığı ya da insülin direncidir.
Amerika Birleşik Devletlerindeki gibi SÜPEROBEZ hastalarda şüphesiz by-pass cerrahisi ön planda uygulanmaktadır. Sorun bizim gibi ülkelerdeki obez hastalarda uygulanan seçim. Bu konuda cerrahlar arasında kesin bir birliktelik olmasa da bazı öne çıkan durumlar söz konusudur.
Bilindiği üzere, şeker hastalığı -tıbbi adıyla diyabet- glukoz (şeker) metabolizma bozukluğu sonrası hücreler tarafından kullanılamamasına verilen genel isimdir. İnsülin (glukozu hücre içine sokan hormon) pankreas organımız tarafından yapılan bir hormondur. Diyabette ya hiç insülin yapımı yoktur (Tip I diyabet) ya da yapım vardır ancak hücresel düzeyde insülinin etkisi olamamaktadır (insülin direnci- Tip II diyabet)
Tip II diyabet uzun süre devam ettiği durumlarda ve pankreastaki insülin salgılayan hücrelerin ilaçlarla kamçılanması söz konusu olamadığı durumlarda dışardan insülin takviyesi yapılmaktadır. Dışardan insülin kullanılması durumunda içerde yani orijinal pankreasta hormon yapımını durabilir. Ya da zayıflayabilir.
Bu yüzden orijinal pankreas tarafından yapılan insülinin azalmadığı hallerde biz daha fizyolojik (gerçeği ile yakın) olan tüp mide ameliyatlarını tercih ediyoruz. Şayet kişinin pankreası tarafından üretilen insülin miktarı azalmışsa o zaman by-pass cerrahilerini tercih ediyoruz.
Ancak her zaman belirttiğimiz gibi ne tür ameliyat yapılırsa yapılsın kişinin hayat tarzını değiştirmesi, kendini o hale getiren eski alışkanlıklarına dönmemesi gereklidir. Yediklerine içtiklerine kişi dikkat ederken aktif spor yapıyor olması sedanter hayattan uzak durması çok mühimdir.
Sağlıcakla…
Amerika Birleşik Devletlerindeki gibi SÜPEROBEZ hastalarda şüphesiz by-pass cerrahisi ön planda uygulanmaktadır. Sorun bizim gibi ülkelerdeki obez hastalarda uygulanan seçim. Bu konuda cerrahlar arasında kesin bir birliktelik olmasa da bazı öne çıkan durumlar söz konusudur.
Bilindiği üzere, şeker hastalığı -tıbbi adıyla diyabet- glukoz (şeker) metabolizma bozukluğu sonrası hücreler tarafından kullanılamamasına verilen genel isimdir. İnsülin (glukozu hücre içine sokan hormon) pankreas organımız tarafından yapılan bir hormondur. Diyabette ya hiç insülin yapımı yoktur (Tip I diyabet) ya da yapım vardır ancak hücresel düzeyde insülinin etkisi olamamaktadır (insülin direnci- Tip II diyabet)
Tip II diyabet uzun süre devam ettiği durumlarda ve pankreastaki insülin salgılayan hücrelerin ilaçlarla kamçılanması söz konusu olamadığı durumlarda dışardan insülin takviyesi yapılmaktadır. Dışardan insülin kullanılması durumunda içerde yani orijinal pankreasta hormon yapımını durabilir. Ya da zayıflayabilir.
Bu yüzden orijinal pankreas tarafından yapılan insülinin azalmadığı hallerde biz daha fizyolojik (gerçeği ile yakın) olan tüp mide ameliyatlarını tercih ediyoruz. Şayet kişinin pankreası tarafından üretilen insülin miktarı azalmışsa o zaman by-pass cerrahilerini tercih ediyoruz.
Ancak her zaman belirttiğimiz gibi ne tür ameliyat yapılırsa yapılsın kişinin hayat tarzını değiştirmesi, kendini o hale getiren eski alışkanlıklarına dönmemesi gereklidir. Yediklerine içtiklerine kişi dikkat ederken aktif spor yapıyor olması sedanter hayattan uzak durması çok mühimdir.
Sağlıcakla…