Obezite ve diyabetin yani; metabolik sendromun tedavisinde cerrahi yöntemlerin bu kadar öne çıkacağını yakın zamana kadar ön göremiyorduk. Günümüzde tıp teknolojisinin gelişmesi sayesinde minimal invaziv dediğimiz, hastanın yaşayacağı cerrahi travmayı minimize etmeyi amaçlayan yöntemlerin yaygınlaşmasıyla; metabolik cerrahi de daha sık ve güvenli uygulanır hale geldi.
Obezitenin Cerrahi tedavisi 1960’ lardan bu yana uygulanmakta ancak yapılan cerrahi prosedürlerin eksikleri, şişman hastaya yapılan açık cerrahi işlemler, uzun süren hastane yatışları, mobilizasyonun gecikmesi, obezite cerrahisinin yeterince yaygınlaşmasının önündeki en büyük engel idi.
Laparoskopik Cerrahi sayesinde Bariatrik Cerrahi yöntemler daha güvenle uygulanmaya başlandı. Bu cerrahi yönetmelerin tıbbi ve görsel iyi sonuçları son 5 yılda daha hızlı bir uygulama alanı buldu.
Metabolik cerrahi uygulamaları henüz Türkiye’ de resmi bir sertifikasyon programı olmasa da bu alanda çalışma yapmak isteyen her cerrah uygulamalı temel eğitim sonrasında bu cerrahiyi yapmalıdır. Çünkü henüz obezite cerrahisi genel cerrahi ihtisası içinde rutin ve yeterli eğitim verilen bir alan değildir. Cerrahların kendini eğitebileceği basit bir prosedür olmaktan uzak sofistike teknoloji kullanımı ve cerrahi deneyim gerektiren bir alandır. Obezite cerrahisinin olumlu sonuçları hasta ve hekim için mutluluk verici olduğu gibi, oluşacak komplikasyonlar da bir o kadar mutsuzluk kaynağı olmakta hatta bu cerrahiyi terk etmeye varan sonuçlar da doğurabilmektedir. Olumsuz sonuçlar da basında rağbet gördüğü için Bariatrik Cerrahinin mevcut riskleri olduğundan daha fazlaymış gibi algılanmaktadır. Bu durum bizi daha dikkatli, daha mükemmel ve daha az komplikasyonla çalışmaya zorlamaktadır.”
Yaklaşık 10 yıldır obezite cerrahisi uygulamaları yapmaktayız. Bu noktada edindiğimiz deneyimlerimizi paylaşacak olursak;
“Tedavi seçenekleri arasında yer alan cerrahi, doğru hastaya doğru yöntem uygulandığı zaman başarılı sonuçlar alınmasını sağlar.”
Uygun hastaya, uygun cerrahi prosedürlerin seçildiği ve doğru teknik uygulamanın yapıldığını varsaydığımızda; sorun çözümlenmiş gibi görünse de, her şey burada başlıyor. Genellikle hastalar ameliyat sonrası komplikasyon risklerinin yüksek olduğu ilk iki hafta daha yakın izlenmekte sonrasında “3 beyazdan uzak durulmalı tarzında” üstünkörü önerilerle hastaya veda edilmektedir.”
İlk aylarda ameliyat olmanın her türlü bedelini ödeyen kararlı hastanın ve uygun cerrahi uygulanmış intestinal sistemin etkin bir kilo kaybı sağlamadığına dikkat çeken “Ancak sonraki dönemde ameliyat listesine her gün yeni hastalar eklenen hekimler yavaş yavaş eski hasta hastalarını unutmaktadır. Hekimlerin her alanda olduğu gibi ekip çalışması konusundaki isteksizlik ve deneyimsizliklerde eklenince Bariatrik Cerrahi deneyimi olan diyetisyen yardımı alınmadığından ve hastalarla yeterli iletişim sağlanmadığından; küçülmüş olan mide yavaş yavaş aşırı ve tatlı yeme tacizlerine dayanamayıp 12. ay sonrasında bu savaşı kaybetmekte ve geriye kilo alma dönemi başlamaktadır.”
“Unutulmaması gereken cerrahi tedaviden sonra da diyetisyen desteği alınması gerektiğidir."
Obezite Cerrahisi bu noktada transplant cerrahisi gibi değerlendirilmeli, organın mevcut durumunu korumak için en başta hasta, cerrah ve diyetisyen; iyi bir ekip oluşturup zayıflamayı değil zayıf kalmayı başarmalıdır. Yani sağlıklı beslenmenin öğrenilmesi amaçlanmalıdır.
Unutulmaması gereken nokta bizlerin yani cerrahi uygulamayı yapanların, hastalarımız üzerindeki etkisi daha fazla olduğudur. Her ne kadar sürekli ve düzenli diyetisyen desteği alınsa da bariatrik cerrahta sık ve düzenli iletişim kurarak hastaya takip edildiğini hissettirmelidir. Buradaki öğrenci-öğretmen ilişkisini baz alarak bariatrik diyetisyen ile hasta daha sık iletişim kurmalıdır. Ekip çalışmasında; etkin iletişim ve en önemlisi sık iletişim Obezite Cerrahisi sonrasında başarıyı arttırmaktadır.
Bizim bu konudaki uygulamamız; cerrahi sonrasında bütün hastalarımızın, Bariatric Cerrahi Diyetisyen desteği almasını önermek. Ancak hastalarımızın düzenlenen diyete uyumunu izlemek için her gün yenilen ve içilen gıdaların akıllı telefonlar sayesinde liste olarak ya da yenen gıdaların fotoğraflarını göndermelerini sağlıyoruz. Bu sayede hem diyete uyumu takip edebiliyoruz hem de hastalarımız bu yakın takibi sonuçsuz bırakmamak için daha fazla motive olarak kurallara uygun beslenmeyi öğrenebiliyorlar.
Obezitenin Cerrahi tedavisi 1960’ lardan bu yana uygulanmakta ancak yapılan cerrahi prosedürlerin eksikleri, şişman hastaya yapılan açık cerrahi işlemler, uzun süren hastane yatışları, mobilizasyonun gecikmesi, obezite cerrahisinin yeterince yaygınlaşmasının önündeki en büyük engel idi.
Laparoskopik Cerrahi sayesinde Bariatrik Cerrahi yöntemler daha güvenle uygulanmaya başlandı. Bu cerrahi yönetmelerin tıbbi ve görsel iyi sonuçları son 5 yılda daha hızlı bir uygulama alanı buldu.
Metabolik cerrahi uygulamaları henüz Türkiye’ de resmi bir sertifikasyon programı olmasa da bu alanda çalışma yapmak isteyen her cerrah uygulamalı temel eğitim sonrasında bu cerrahiyi yapmalıdır. Çünkü henüz obezite cerrahisi genel cerrahi ihtisası içinde rutin ve yeterli eğitim verilen bir alan değildir. Cerrahların kendini eğitebileceği basit bir prosedür olmaktan uzak sofistike teknoloji kullanımı ve cerrahi deneyim gerektiren bir alandır. Obezite cerrahisinin olumlu sonuçları hasta ve hekim için mutluluk verici olduğu gibi, oluşacak komplikasyonlar da bir o kadar mutsuzluk kaynağı olmakta hatta bu cerrahiyi terk etmeye varan sonuçlar da doğurabilmektedir. Olumsuz sonuçlar da basında rağbet gördüğü için Bariatrik Cerrahinin mevcut riskleri olduğundan daha fazlaymış gibi algılanmaktadır. Bu durum bizi daha dikkatli, daha mükemmel ve daha az komplikasyonla çalışmaya zorlamaktadır.”
Yaklaşık 10 yıldır obezite cerrahisi uygulamaları yapmaktayız. Bu noktada edindiğimiz deneyimlerimizi paylaşacak olursak;
“Tedavi seçenekleri arasında yer alan cerrahi, doğru hastaya doğru yöntem uygulandığı zaman başarılı sonuçlar alınmasını sağlar.”
Uygun hastaya, uygun cerrahi prosedürlerin seçildiği ve doğru teknik uygulamanın yapıldığını varsaydığımızda; sorun çözümlenmiş gibi görünse de, her şey burada başlıyor. Genellikle hastalar ameliyat sonrası komplikasyon risklerinin yüksek olduğu ilk iki hafta daha yakın izlenmekte sonrasında “3 beyazdan uzak durulmalı tarzında” üstünkörü önerilerle hastaya veda edilmektedir.”
İlk aylarda ameliyat olmanın her türlü bedelini ödeyen kararlı hastanın ve uygun cerrahi uygulanmış intestinal sistemin etkin bir kilo kaybı sağlamadığına dikkat çeken “Ancak sonraki dönemde ameliyat listesine her gün yeni hastalar eklenen hekimler yavaş yavaş eski hasta hastalarını unutmaktadır. Hekimlerin her alanda olduğu gibi ekip çalışması konusundaki isteksizlik ve deneyimsizliklerde eklenince Bariatrik Cerrahi deneyimi olan diyetisyen yardımı alınmadığından ve hastalarla yeterli iletişim sağlanmadığından; küçülmüş olan mide yavaş yavaş aşırı ve tatlı yeme tacizlerine dayanamayıp 12. ay sonrasında bu savaşı kaybetmekte ve geriye kilo alma dönemi başlamaktadır.”
“Unutulmaması gereken cerrahi tedaviden sonra da diyetisyen desteği alınması gerektiğidir."
Obezite Cerrahisi bu noktada transplant cerrahisi gibi değerlendirilmeli, organın mevcut durumunu korumak için en başta hasta, cerrah ve diyetisyen; iyi bir ekip oluşturup zayıflamayı değil zayıf kalmayı başarmalıdır. Yani sağlıklı beslenmenin öğrenilmesi amaçlanmalıdır.
Unutulmaması gereken nokta bizlerin yani cerrahi uygulamayı yapanların, hastalarımız üzerindeki etkisi daha fazla olduğudur. Her ne kadar sürekli ve düzenli diyetisyen desteği alınsa da bariatrik cerrahta sık ve düzenli iletişim kurarak hastaya takip edildiğini hissettirmelidir. Buradaki öğrenci-öğretmen ilişkisini baz alarak bariatrik diyetisyen ile hasta daha sık iletişim kurmalıdır. Ekip çalışmasında; etkin iletişim ve en önemlisi sık iletişim Obezite Cerrahisi sonrasında başarıyı arttırmaktadır.
Bizim bu konudaki uygulamamız; cerrahi sonrasında bütün hastalarımızın, Bariatric Cerrahi Diyetisyen desteği almasını önermek. Ancak hastalarımızın düzenlenen diyete uyumunu izlemek için her gün yenilen ve içilen gıdaların akıllı telefonlar sayesinde liste olarak ya da yenen gıdaların fotoğraflarını göndermelerini sağlıyoruz. Bu sayede hem diyete uyumu takip edebiliyoruz hem de hastalarımız bu yakın takibi sonuçsuz bırakmamak için daha fazla motive olarak kurallara uygun beslenmeyi öğrenebiliyorlar.