Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Diyarbakır Adliyesi'nden elinde kutuyla çıkan bir kişinin imgesi gündeme oturdu. İmajdaki kişi Erzurum’un Karayazı ilçesinden gelen Ali İstek Arslan’dı ve 7 yıl evvelki Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki çatışmalarda ölen 28 yaşındaki oğlu Hakan Arslan’ın kemiklerinin olduğu kutuyu taşıyordu.
BBC Türkçe'ye konuşan Ali İstek Arslan, oğlunun kemiklerinin Adliye binasından teslim alacağından habersiz olduğunu belirtti ve "Ne savcı vardı ne de hakim, bir memur vardı, 28 yaşındaki oğlumun kemiklerinin olduğu kutuyu dolaptan çıkarıp elime verdiler, bunu hiç beklemiyordum, gözlerim karardı, nefesim kesildi, güya o an tüm Diyarbakır başıma yıkıldı" dedi.
'Kutuyu teslim eden işçi de mahcuptu'
"İçinde oğlumun kemiklerinin olduğu o kutuyu nasıl teslim aldım, nasıl götürdüm hatırlamıyorum, kahroldum" diyen Ali İstek Arslan, olaydan bir gün evvel iki yeğeniyle bir arada Karayazı’dan Diyarbakır’a geldiğini tabir ederek cenazeyi İsimli Tıp morgundan tabutla teslim almayı beklediğini şöyle anlattı:
Cenazeyi teslim almamız için resmi evrakları almak için adliyeye gitmiştim, yeğenlerim oteldeydi, onları uyandırmadan evrakları almak için erken çıktım ve belgeyi alıp daha sonra İsimli Tıp’a birlikte gideriz diye düşündüm. Adliye binasına gittiğimde yalnızca bir memur vardı. Bir odaya gittik, memur dolaptan çıkardığı bir torbayı da verdi, oysaki torbadaki kutuda oğlumun kemikleri varmış. Kutuyu teslim eden işçi de mahcuptu. 'Bu yapılan insanlığa sığmaz' diyebileceğim hiçbir yetkili yoktu orada. İşçiye bir şey söylemeye de kıyamadım.
Diyarbakır Barosu'ndan hata duyurusu
Mevzuata nazaran kemiklerin bir tabutta teslim edilmesi gerektiğini belirten Diyarbakır Barosu, yaşanan bu durumu kınayan bir açıklama yaptı ve sorumlu savcı hakkında cürüm duyurusunda bulundu.
Hakan Arslan’ın kemiklerinin bir kutu içinde Adliyede babasına teslim edilmesinin insancıl hukuk normları, toplumsal, kültürel ve inançsal bedeller açısından kabul edilemez olduğunu vurgulayan Diyarbakır Barosu, bu uygulamadan ötürü Cumhuriyet Savcısı hakkında Yargıçlar ve Savcılar Şurası'na (HSK) kabahat duyurusunda bulunduğunu duyurdu.
'Gömülme hakkını ihlal etmiştir'
Ulusal ve memleketler arası hukukta cenazenin teslim alınmasına dönük, kişinin anısına hürmet ve gömülme hakkını gözeten bir tekniğin nasıl olmasını gerektiği bilgisinin detaylı bir formda aşikâr olduğunu kaydeden Diyarbakır Barosu, "Bu durum, ölüye, anısına, cenazeye saygıyı ve gömülme hakkını ihlal etmiştir" dedi.
Baba Ali İstek Arslan, lise eğitimini yarım bırakan oğlu Hakan’ın 2015 yılında çalışmak için İstanbul’a gittiğini, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Diyarbakır mitinginde yaşanan patlamadan sonra, ondan bir daha haber alamadıklarını söyledi.
'DNA için kan verdik ancak sonuç alamadık'
2015 yılının Aralık ayında, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde çıkan çatışmalarda oğlu Hakan’ın da yer aldığı bilgisini, gelen vefat haberiyle öğrendiklerini söyledi. Ali İstek Arslan, o tarihten beri oğlunun cenazesini almak için çok gayret ettiklerini aktardı:
İMC TV daha kapatılmamıştı, bir haber bülteninde oğlumun yaralandıktan bir hafta sonra öldüğü haberini yayınlandı. 29 Ocak 2016 tarihiydi, bunun üzerine Diyarbakır’a gittim, öldüğü bilgisi katiydi lakin Sur’da çocuklarını kaybeden birçok aile üzere ben de cenazeyi teslim alamadım.
Biz de DNA için kan verdik ancak rastgele bir sonuç alamadık. Geçen kış Sur’da bir mahallede devam eden onarımlarda insan kemiklerinin çıktığı haberini duyunca harekete geçtik. Zira tanım edilen yer, oğlumun gömüldüğü söylenen bölgeydi. Savcılığa yeni bir müracaat yaptık ve DNA sonucunda kemiklerin oğlumuza ilişkin olduğu tespit edildi.
Restorasyon hafriyatında çıktı
7 Şubat 2021 tarihinde, Diyarbakır İli Sur İlçesi Hasırlı Mahallesi’nde Köprülü Sokak’ta devam eden bir onarım sırasında yapılan hafriyatta insan kemik modüllerinin bulunduğu ihbarı üzerine, Diyarbakır Vilayet Emniyet Müdürlüğü, kemik kesimlerini koruma altına alarak savcılığa teslim etti. Bu haberin akabinde Baba Ali İstek Arslan, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yeni bir müracaat yaptı ve yapılan incelemeler sonucunda, üç adet diş örneğinden elde edilen genotipin, anne-baba-çocuk alakası bakımından uyumlu olduğu tespit edildi. Buna karşın savcılık otopsi için kemiklerin İstanbul İsimli Tıp’a gönderilmesi istikametinde karar verdi.
Cenaze, yapılan son müracaattan 10 ay sonra, Adliyenin kargo kısmında, teslim tesellüm tutanağıyla bir kutu içinde babaya teslim edildi.
2017'de Meclis gündemine taşınmıştı
HDP Batman Milletvekili Feleknas Uca, 2017'de Hakan Arslan’ın bulunamayan cenazesinin durumunu TBMM gündemine de taşımıştı.
Ailenin birinci sefer 25 Mart 2016’da DNA için kan verdiğini, sonuç alabilmek için onlarca defa Diyarbakır’a gittiğini kaydeden HDP’li siyasetçi, 2017 yılında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, ailenin avukatının Sur’dan çıkan ve tutuklanan şahıslarla cezaevinde yaptığı görüşmeler sonucunda, Arslan'ın cesedinin, Hasırlı Mahallesi’ndeki Hacı Hamit isimli caminin yanına defnedildiği bilgisinin paylaşıldığını aktarmıştı.
Hakan Arslan’ın cenazesinin gömüldüğü sav edilen yerde, ilgili savcılık aracılığıyla ailenin avukatı iki kez keşif ve hafriyat çalışması yaptırmış fakat her ikisinde de cenazeye ulaşılamamıştı.
