Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Okumanın Manası

Okumanın Manası

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Allahü Teâlâ, kendi varlığını bilsin, ibâdette bulunsun ve yer yüzünü de imâr etsin diye insan varlığını yaratmayı mürad ettiği zaman, ine: — «Ben yer yüzünde muhakkak bir halife yapacağım, bir halife tâyin edeceğim ki kendi irademden kudret ve sıfatımdan ona bazı selâhiyetler vereceğim ki, o bana vekâleten mahlûkatım üzerinde bir takım tasarruflara sahip olacak, benim nâmıma hükümler icra edecek, benim vekilim olarak benim emirlerimi, benim kanunlarımı tatbike memur bulunacak Sonra onun arkasından gelenler ve ona halef olarak yâni vazifeyi icra edecekler bulunacaktır,» buyurdu
bir taraftan bundaki şerefi takdir ettiler, diğer taraftan da yeryüzündeki bir mahlûka böyle yüksek bir irade selâhiyeti bahşedilmesinde bir şer ihtimalinden de korktular Allahü Teâlâ bundaki gizli hikmetlerini de bildirmediği için: — «Ey Rabbimiz! Yer yüzünde onu fesada Verecek, onda fesadlar çıkaracak ve kanlar dökecek bir mahlûk mu yaratacaksın? Halbuki biz hep sana hamdederek, daima seni tesbih ve takdis edip dururken,» dediler Ve bu suretle maksatları —hâşâ itiraz olmayıp hikmetini sormak olduğunu bildirdiler, mamafih bununla hilâfete zımnan bir rağbet de gösterdiler Allahü Teâlâ cevaben: — «Her halde ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim,» buyurdu bu cevap karşısında sustular ve birbirlerine: — — «Elbette rabbımız her şeyi bilir, faydası olmayan bir mahlûk yaratmaz,» dediler Allahü Teâlâ, e: — «Muhakkak ben, kuru çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım, binaenaleyh ben, onu tam bir insan kıvamına koyup içine ilâhî bir emrim olan ruhtan feyiz verdiğim vakit, onun için secdeye kapanın,» dedi Bunun üzerine , hepsi toptan secde ettiler, ancak iblis dayattı, kibrine yediremedi ve secdeden kaçındı Çünkü o kendisini en üstün mahlûk kabul ediyordu Allahü Teâlâ: — «Ya iblis! Sen niçin secde edenlerle beraber olmadın?» dedi iblis de: — «Benim bir kuru çamurdan, bir sûretlenmiş balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem mümkün değildir Zira ben ateşten yaratıldım, Ateşise topraktan üstündür,» dedi ve bu bâtıl kıyasıyla itaat dairesinden çıkarak fiilen kâfir oldu Allahü Teâlâ: — «O halde, çık oradan, çünkü sen tard olundun Ve bu lanet ceza gününe kadar üzerindedir» Şeytan: — «Rabbim! öyle ise bana onların tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver,» dedi Allahü Teâlâ da bas gününe kadar değil, ecel günü yani birinci sürün üfürülmesine kadar mühlet verdiğini bildirdi Bunun üzerine Şeytan: — «Ya rabbi! benim azgın ve asiliğime hükmetmekliğin vesilesiyle yemin ederim ki, ben, o insanlar için yer yüzünde ziynetler yapıp onları kandırarak hepsini yoldan çıkaracağım, ancak içlerinden mıhlasın Kulların müstesna Yâni hâlis taatın için seçilmiş lekesiz has kulların aklanmazlar,» dedi Allahü Teâlâ, Şeytanın beşerin ilk maddesine bakarak onlara mutlak tahakküm edebileceğine kaail olmasına rağmen, muhlas kullar için hakkı teslim etmesi üzerine buyurdu ki: — «işte bu dediğin, sahiplerini azıtamayacağını itiraf ettiğin o ihlâs ve tevhîd, bana kavuşturan dosdoğru bir yol, hak bîr kanundur Hakikaten kullarım üzerine ne sözle ilzam edecek bir delilim, ne fiilen musallat olacak bu kudretin yoktur Ancak sana uyan azgınlar müstesna Yani ancak onları sürükleyebilirsin Fakat o da senin hükmün ile değil, onların iradelerini kötüye kullanarak sana uymaları ve arkana düşmeleri sebebiyledir Yoksa muhlaslara tasallut edemediğin gibi, diğerlerine de edemezsin Şüphesiz Cehennem de o sana uyan azgınların vaad olunan yerleridir» Allahü Teâlâ, insanın şerefli, itibarlı ve kendisine halife olmaya lâyık bir mahlûk olduğunu göstermek üzere Hz Ademe bütün esmayı talim ederek ilim ve kelâm sıfatlarına mazhar kıldı, sonra da o âlemini e işaret ederek: — Haydin, siz îmân ile ifade etmek istediğiniz hilâfete lâyık olma dâvanızda isabetli iseniz; işte bunların isimlerini bana güzelce haber veriniz, buyurarak onları, acziyetlerini izhar ve isbat için imtihan etti Bu imtihana karşı : — Subhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka bizim hiç bir ilmimiz yoktur, her şeyi bilen ve dâima bilen âlim, her şeyde hakim, hakikaten Sensin ve ancak Sensin, diyerek acziyetlerini izharla tesbîh eylediler acziyetlerini izhar ve hikmet ilmini teslim edince, Allahü Teâlâ: — Ya Adem! e şunların isimlerini güzelce haber ver, dedi, Bu hitabı ile halifenin kim olacağına da işaret buyurdu ve böylece den sonra Hz Ademi de bu emir ile imtihan etti Bunun üzerine Hz Adem o arz olunan şeyleri isimleriyle haber verince, Allahü Teâlâ, e: — Ben size, Ben bütün arz ve semânın gaybını bilirim, demedim mi? Ve siz ne açıklıyorsunuz ve ne gizliyorsunuz, onu da biliyorum, buyurdu Allahü Teâlâ Hz Ademe eş olarak kendi kaburga kemiğinden Havva validemizi yarattı ve: — Ya Adem, sen ve zevcen şu Cennette rahat yaşayınız Nimetlerimden bol bol yiyiniz Ancak şu bur ağaca yaklaşmayınız, meyvesinden yemeye kalkışmayınız ki haddini aşanlardan olursunuz, buyurdu Ve Şeytanın kendilerine düşman olduğunu bildirerek onun sözüne kanmamalarını istedi Allahü Teâlâ onlara yalnız bir ağacın meyvesinden yemelerini yasaklamıştı ki, bu suretle insana, iradesini kullanmayı ve nefsine hâkim olmayı öğreterek mükellefiyetten azade olmadığını hatırlatıyordu Onlara verilen bu nimetler üzerine ilâhî huzurdan kovulan ve insanoğluna ebedî düşmanlığını ilân eden Şeytan, ilk olarak kendilerinde örtülüp gizlenen kötü yerlerini meydana çıkarmak; avret mahallerini açmak için ikisine de vesvese vermeye başladı Hz Adem ve Havva bu âna kadar yaratılışlarında kendilerini utandıracak ve tiksindirecek çirkin pis şeylere mahal olacak kötü yerlerini ne kendilerinde ve ne de birbirlerinde görmüyorlar ve hattâ bilmiyorlardı Settâruluyub olan Halik Teâlâ evvel emirde onu örtmüş ve kendilerinden gizlemişti Şeytan nihayet bir fırsatını bulup onlara yaklaştı ve: — Ey Adem! Sana, seni burada ebedî kılacak bir devleti haber vereyim mi? Diyerek, Allahü Teâlânın yaklaşmamalarını emrettiği ağacı gösterdi Hz Adem, Şeytanın bu sözlerine aldırış etmedi, ancak şeytan da vesvesesinde yılgınlık göstermedi ve: — Rabbimiz sizi bu ağaçtan başka bir sebeple değil, ancak iki Melek olacağınız veya bu Cennette ebedî kalacağınızdan dolayı nehyetti Yani bundan yerseniz ya gibi yemek, içmek ihtiyacından müstağni olursunuz, yahut ölüm yüzü görmez burada ebedî kalırsınız, dedi Kendisine inanmaları için de yemîn ederek, «ben sizin nasihatçınız ve hayrınızı isteyicinizim» diye emîn olmalarını istedi Hz Adem ve Havva hiç bir kimsenin yalan yere Allaha yemin etmeyeceğini düşünerek yanıldılar ve bu ağaca meylettiler Hz Adem burada içtihadında isabet edemeyerek, o nehyedilen ağacın cinsinden olan başka bir ağacın meyvesinden yemekte bir mahzur olmayacağına hükmetti ve beraberce Allahü Teâlânın yasak kıldığı ağacın meyvesinden tattıkları vakit örtülü ve gizli olan avret mahalleri açılıverdi Bunun üzerine hayalarından derhal üzerlerine Cennetin incir yaprağından yamalar yamamağa başladılar Allahü Teâlâ da kendilerine şöyle nida etti: — Ben sizi o ağaçtan nehyetmedim mi idi? Şeytan size açık bir düşmandır demedim mi îdi? Hz Adem ile Havva cevaben: — Ey Bizim rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer sen bize rahmet ve mağfiret etmezsen, en büyük zarar ve felâketin içinde kalanlardan olacağız, diye tevbe ve niyazda bulundular Allahü Teâlâ, Hz Adem, Havva ve Şeytana hitap etti: —— Haydi, bâzınız bâzınıza düşman olarak yer yüzüne ininiz Size orada bir müddet için karar edip nasiplenmek ve geçinmek vardır Orada yaşayıp orada ölecek ve yine ondan çıkarılacaksınız Hz Adem ve zevcesi, dolayısıyla insan nevi yer yüzünde böylece mekân tuttu ve Şeytanla mücadele ederek Rabbından telâkki ettiği kelimelerle tevbe ve istiğfarda bulundu Allahü Teâlânın emirleri ile amel etti ve tevbeleri de kabul olundu Çünkü Allahü Teâlâ esirgeyici ve bağışlayıcıdır Hz Adem beş şeyi ile bahtiyar olmuştur: Hatâsını itiraf, pişmanlık, nefsini kötülemek, tevbeye devam ve rahmetten ümidi kesmemek iblis de beş şey ile bedbaht olmuştur: Günahını ikrar etmemek, pişmanlık duymamak, kendini kötülemeyip azgınlığını Allahü Teâlâya niubet etmek ve rahmetten ümidini kesmek Ahnef ibni Kays, Medinede Müminlerin Emiri Hz Ömeri görmek ister, bir de bakar ki büyük bir kalabalık halka halinde toplanmış, Kâbülahbar onlara vaaz veriyor ve şunları anlatıyor: — Âdem aleyhisselâma vefat emri geldiği zaman; «Ya Rab, düşmanım iblis, beni meyyit halinde görünce kendisi kıyamet gününe kadar mühlete kavuşmakla sevinecek, bana şamata edecek,» dedi Cevap verildi ki: — «Ya Adem, sen Cennete iade olunacaksın, o melun ise evvelkilerin ve sonrakilerin adedi kadar ölüm acısını tatmak için tehu olunacak» Sonra Hz Adem, Melekülmevt Azraile: «— Ona ölümü nasıl tattıracaksın? Vasfını bana anlat,» dedi Onun ölümünün vasıfları anlatıldığı zaman, Hz Adem: «— Ya Rabbi! Kâfi» dedi Bunun üzerine orada vaazı dinleyen insanlar, heyecana gelerek; «— Ya Ebâ İshak! O nasıldır? bize anlat» dediler Kâbın anlatmak istememesi üzerine çok İsrar ettiler, bunun üzerine dedi ki: — Allahü Teâlâ, birinci sûrun ufürülmesi akabinde Azraile diyecek ki: — «Sana yedi Sema ve yedi Arz ahalisinin kuvvetini verdim ve bugün sana bütün gadap kisvelerini giydirdim Şiddetli gadabımla in, o tard olunmuş İblise artık ölüm acısını tattır, sakaleynden evvel ve ahirlerin acılarını hep birden ihtiva etmek üzerine bütün illet ve hastalıkları yüklet Beraberinde gayz ve gadapla dolu yetmiş bin zebani, her biriyle de Cehennem zincirlerinden zincirler, tomruklarından tomruklar bulunsun Cehennem kancalarından yetmiş bin kanca ile o melunun kokmuş canını çıkarın Maliki de çağırın Cehennem kapılarını açsın» Bunun üzerine Azrail öyle bir suret ile inecek ki ona Semâların ve Arzların ahalisi baksa korku ve dehşetlerinden derhal ölürlerdi, inecek, Iblise varıp «dur, ya habis! Artık sana ölümü tattıracağım, çok ömür sürdün Nice nesilleri azdırdın, yoldan çıkardın Ancak işte malûm vakit geldi» diyecek Melun Şeytan Doğuya kaçacak, bakacak Melekülmevt gözleri önünde, Batıya kaçacak bakacak yine gözlerinin önünde, denizlere dalacak denizler kabul etmeyecek, hâsılı yer yüzünün her tarafına kaçacak, sığınacak kurtulacak hiç bir yer bulamayacak, sonra Dünyanın ortasında, Hz Ademin kabri yanında duracak veya Doğudan Batıya Batıdan Doğuya topraklarda sürünecek, nihayet Adem aleyhisselamın yer yüzüne indiği mevzîye varınca Arz, bir kor gibi olacak Zebaniler kancaları takıp didikleyecekler de didikleyecekler Allahü Teâlânın dilediği zamana kadar can çekişip azap içinde kalacak O böyle can çekişirken Hz Adem ve Havvayada: — «Kalkınız düşmanınız ölümü nasıl tadıyor, bakınız» denecek Kalkacaklar, onun çektiği azabın şiddetine bakacaklar da: — «Ya Rab, bize nimetini tamamladın» diyecekler
 

Similar threads

Çok eskiden yeryüzünde insan yoktu Allahü Teala kendisinin tanınmasını istedi İbadet etsinler diye insanları yaratmak istedi e yeryüzünde bir halife yaratacağım dedi insanlar orda bozgunculuk yapacaklar Kan akıtacak birini mi yaratacaksın Rabbim dediler biz seni Yarabbi devamlı...
Cevaplar
0
Görüntüleme
76
Âlemlere rahmet olarak gönderilen sevgili Peygamber efendimiz ile akraba olmak şerefi çok büyüktür İmanlı olan her akrabası muhakkak Cennetliktir Her müslümanın Resulullahı, zevcelerini, ehli beytini, eshabını, kayınpeder ve damatlarını sevmesi gerekir Bunlardan bazıları sevilmezse...
Cevaplar
0
Görüntüleme
106
Hz Şit Kimdir Hayatı Hz Şit'in Kısaca Hayatı Hz Şit Adem aleyhisselamdan sonra gönderilen peygamber Adem aleyhisselamın oğludur Adem aleyhisselamın oğullarından Hâbil ile Kâbil aralarında meydana çıkan uyuşmazlık netîcesinde Kâbil, Hâbili öldürünce, Allahü teâlâ, hazreti Âdeme, Hâbile...
Cevaplar
0
Görüntüleme
233
Vaktiyle, kardeş olan Kabil ve Habil isminde iki Adem oğlu, ALLAHü Teâlâ için birer kurban, ona manevî yakınlık sağlayacak birer nesne arz etmişlerdi Kabil katı tabiatlı, Habil ise takva sahibi bir kimse idi Herhangi bîr delil ile Habil'in kurbanının kabul olunduğu Kabil'in kurbanının ise kabul...
Cevaplar
0
Görüntüleme
72
Vaktiyle, kardeş olan Kabil ve Habil isminde iki Adem oğlu, Allahü Teâlâ için birer kurban, ona manevî yakınlık sağlayacak birer nesne arz etmişlerdi Kabil katı tabiatlı, Habil ise takva sahibi bir kimse idi Herhangi bîr delil ile Habilin kurbanının kabul olunduğu Kabilin kurbanının ise kabul...
Cevaplar
0
Görüntüleme
56
858,468Konular
981,193Mesajlar
29,541Kullanıcılar
osmanımSon üye
Üst Alt