Onemli En Guzel Aşk Şiirleri
Onemli Aşk ve Sevgi Şiirleri
Hikaye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum koylerde
Ceviz ağacları yoktu,
Ben bu yuzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum koylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saclarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum koyleri
Akşamları eşkiyalar basardı
Ben bu yuzden yalnızlığı hic sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum koylerde
Şimal ruzgarları eserdi,
Ve bu yuzden dudaklarım catlaktır
Op biraz!
Sen Turkiye gibi aydınlık ve guzelsin!
Benim doğduğum koyler de guzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!
Cahit Kuleli
Uvercinka
Boylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleliden dunyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yureğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yureğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yururluğe giriyor
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Aydınca duşunmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak gunah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saclarının
Ben boyle canlı sac gormedim omrumde
Her telinin icinde ayrı bir kalp carpıyor
Butun kara parcaları icin
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı icin haklı
Gununu kazanıp kurtardı diye guzel
Bircok cicek adları gibi guzel
En tanınmış kırmızılarla acan
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar duşunuyoruz ama iyi ama kotu
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha soylesek sanki her şey duzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Boylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gun sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf acmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hurluğun şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Cicek Pasajında akşamustleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Butun kara parcalarında
Afrika haric değil
Cemal Sureyya
Sevgi Duvarı
Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kor karanlıkta acardık paslı gozlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir kufur
Salonlar piyasalar sanatsevicileri
Derdim gulum insan arasına cıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak ciceği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Onumuzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda gorevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları acıklarda bulurlardı leşimi
Oyle sıcaktı ki copculerin elleri
Copculerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim supurge saclım
Ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
Baktım gokte bir kırmızı bir ucak
Bol celik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Duştuğum yer oyle acık oyle secik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum olup olup dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim coğul turkulerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yucel
Mavi Gozlu Dev
O mavi gozlu bir devdi
Minnacık bir kadın sevdi
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahcesinde ebruliii
hanımeli
acan bir ev
Bir dev gibi seviyordu dev
Ve elleri oyle buyuk işler icin
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
calamazdı kapısını
bahcesinde ebruliiii
hanımeli
acan evin
O mavi gozlu bir devdi
Minnacık bir kadın sevdi
Mini minnacıktı kadın
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin buyuk yolunda
Ve elveda! deyip mavi gozlu deve,
girdi zengin bir cucenin kolunda
bahcesinde ebruliiii
hanımeli
acan eve
Şimdi anlıyor ki mavi gozlu dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahcesinde ebruliiiii
hanımeli
acan ev
Nazım Hikmet
Ucuncu Şahsın Şiiri
gozlerin gozlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
cop gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda gorsem
oldureceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım
ne vakit mackadan gecsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaclar kuş gibi gulerdi
bir ruzgar aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarının ucunu yakardın
kipriklerini eğer bakardın
uşurdum icim urperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan icinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
guldu mu cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım
Atilla İlhan
Yercekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun icimde
Oysaki seninle guzel olmak var
Orneğin rakı iciyoruz, icimize bir karanfil duşuyor gibi
Bir ağac işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha guzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele
Goruyorsun ya bir sevdayı buyutuyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi ruzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu cicekler acardı sanki
ciğdemler guller mor menevşeler acardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam colleşirdi dunya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar cokerdi yureğime
Hala koynumda resmin
Gun akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet cicekle cıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın merhaba demeyi
ve en yanık turkuleri nasıl da soylerdin
bir dostun vurulduğu gun
Hala koynumda resmin
Kac mevsim kırlara cıkıp
cicekler topladık mezarlar icin
Belki urkuttuk tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu urkuttuk
ama aşkı urkutmedik hic
Hala koynumda resmin
Ve hala sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bukuk
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır
ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin
Ahmet Telli
Onemli Aşk ve Sevgi Şiirleri
Hikaye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum koylerde
Ceviz ağacları yoktu,
Ben bu yuzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum koylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saclarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum koyleri
Akşamları eşkiyalar basardı
Ben bu yuzden yalnızlığı hic sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum koylerde
Şimal ruzgarları eserdi,
Ve bu yuzden dudaklarım catlaktır
Op biraz!
Sen Turkiye gibi aydınlık ve guzelsin!
Benim doğduğum koyler de guzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!
Cahit Kuleli
Uvercinka
Boylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu
kesmemeye
Laleliden dunyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yureğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yureğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yururluğe giriyor
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Aydınca duşunmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalırsa seninle yatmak gunah, daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saclarının
Ben boyle canlı sac gormedim omrumde
Her telinin icinde ayrı bir kalp carpıyor
Butun kara parcaları icin
Afrika dahil
Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı icin haklı
Gununu kazanıp kurtardı diye guzel
Bircok cicek adları gibi guzel
En tanınmış kırmızılarla acan
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Birlikte mısralar duşunuyoruz ama iyi ama kotu
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse
değerlendiremez
Bir mısra daha soylesek sanki her şey duzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Boylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gun sabahtan akşama kadar kurşuna
diziyorlar
Butun kara parcalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf acmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hurluğun şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Cicek Pasajında akşamustleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Butun kara parcalarında
Afrika haric değil
Cemal Sureyya
Sevgi Duvarı
Sen miydin o, yalnızlığım mıydı yoksa
Kor karanlıkta acardık paslı gozlerimizi
Dilimizde akşamdan kalma bir kufur
Salonlar piyasalar sanatsevicileri
Derdim gulum insan arasına cıkarmaktı seni
Yakanda bir amonyak ciceği
Yalnızlığım benim sidikli kontesim
Ne kadar rezil olursak o kadar iyi
Kumkapı meyhanelerine dadandık
Onumuzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi
Ardımızda gorevliler, ekipler, Hızır Paşalar
Sabahları acıklarda bulurlardı leşimi
Oyle sıcaktı ki copculerin elleri
Copculerin elleriyle okşardım seni
Yalnızlığım benim supurge saclım
Ne kadar kotu kokarsak o kadar iyi
Baktım gokte bir kırmızı bir ucak
Bol celik bol yıldız bol insan
Bir gece Sevgi Duvarını aştık
Duştuğum yer oyle acık oyle secik ki
Başucumda bi sen varsın bi de evren
Saymıyorum olup olup dirilttiklerimi
Yalnızlığım benim coğul turkulerim
Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi
Can Yucel
Mavi Gozlu Dev
O mavi gozlu bir devdi
Minnacık bir kadın sevdi
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahcesinde ebruliii
hanımeli
acan bir ev
Bir dev gibi seviyordu dev
Ve elleri oyle buyuk işler icin
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
calamazdı kapısını
bahcesinde ebruliiii
hanımeli
acan evin
O mavi gozlu bir devdi
Minnacık bir kadın sevdi
Mini minnacıktı kadın
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin buyuk yolunda
Ve elveda! deyip mavi gozlu deve,
girdi zengin bir cucenin kolunda
bahcesinde ebruliiii
hanımeli
acan eve
Şimdi anlıyor ki mavi gozlu dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahcesinde ebruliiiii
hanımeli
acan ev
Nazım Hikmet
Ucuncu Şahsın Şiiri
gozlerin gozlerime değince
felaketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
cop gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda gorsem
oldureceğimden korkardım
felaketim olurdu ağlardım
ne vakit mackadan gecsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaclar kuş gibi gulerdi
bir ruzgar aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarının ucunu yakardın
kipriklerini eğer bakardın
uşurdum icim urperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan icinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
guldu mu cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu ağlardım
Atilla İlhan
Yercekimli Karanfil
Biliyor musun az az yaşıyorsun icimde
Oysaki seninle guzel olmak var
Orneğin rakı iciyoruz, icimize bir karanfil duşuyor gibi
Bir ağac işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha guzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele
Goruyorsun ya bir sevdayı buyutuyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce
Edip Cansever
Hala Koynumda Resmin
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
ırmak gibi ruzgar gibi konuşurdun
yayla kokuşlu cicekler acardı sanki
ciğdemler guller mor menevşeler acardı
Sımsıcak konuşurdun konuşunca
Hala koynumda resmin
Dağları anlatırdın ve dostluğu
bir ceylan gibi sekerdi kelimeler
Sesini duymasam colleşirdi dunya
dağlar yarılır ırmaklar kururdu
bulutlar cokerdi yureğime
Hala koynumda resmin
Gun akşam olur elinde kitaplar
ve bir demet cicekle cıkıp gelirdin
bir kez bile unutmadın merhaba demeyi
ve en yanık turkuleri nasıl da soylerdin
bir dostun vurulduğu gun
Hala koynumda resmin
Kac mevsim kırlara cıkıp
cicekler topladık mezarlar icin
Belki urkuttuk tarla kuşlarını
belki kurdu kuşu urkuttuk
ama aşkı urkutmedik hic
Hala koynumda resmin
Ve hala sımsıcak durur anılar
sımsıcak ve biraz boynu bukuk
Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış
yasak bir kitap gibi durmaktadır
ve firari bir sevda gibi
Şimdi duvarlarda resmin
Ahmet Telli