Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.
Yerkürenin birçok noktasında milyonlarca Müslüman Ramazan ayında diyaneti bir vecibeyi tarafına getirmek için oruç tutmaktadırlar. 29-30 gün sürmekte olan bu periyotta bireylerin günlük yaşantılarında mahsusen de beslenme alışkanlıklarında değerli değişiklikler görülmektedir. Almamız gereken kalori ölçüsü değişmemekte lakin yapılması gereken 4-6 öğün 2 öğüne düşmektedir. Yapılan en büyük yanlış ise bu devirde gereğince zerzevat meyve tüketilmemesi ve bunların tarafına al et, pide, pilav/makarna ve tatlı üzere besinlerinin daha ziyade tüketilmesidir. Hâlbuki sağlıklı bir beslenme programı ile hem ibadetimizi yanına getirip hem de sıhhatimizi bozmamış oluruz. Bu devirde uzun süren açlık nedeniyle metabolizma az kuvvet harcar, vücut hareketleri yavaşlar, bazal metabolizma suratı düşer. Şayet oruç devrinde dikkatli beslenilmez ve gayri günlerden daha ziyade besin tüketilirse kilo alınır ve vücut yağ orantısı artar. Kan şeker istikrarının bozulması sebebiyle de yemekten sonra üşüme hissi ve akabinde uyuklama oluşabilir. Aslında dikkat edilmesi gereken çok kolay kimi noktalar bulunmaktadır. Bunlara bakacak olursak;
1- Kesinlikle sahura kalkılmalıdır. Ramazan ayında yapılan en büyük yanlışlardan biri, gece yatmadan evvel yemek yemek ve sahura kalkmamaktır. Bu da ortalama 18 saat üzere uzun bir mühlet aç kalınmasına ve metabolizma suratının yavaşlamasına sebep olur. Çok uzun açlıklarda kan şekeri ve tansiyon düşer, boş midede asit salgısı artar. Sonraki gün ise aç kalma müddetinin uzamasıyla metabolik sürat düşer, halsizlik, baş ağrısı görülür.
2-Su tüketimine dikkat edilmelidir. Günlük 2-2,5 litre su kesinlikle tüketilmelidir. Ne hengam tüketelim diyecek olursanız şayet, sahura kalktığınızda birinci bir bardak su içip, 3-4 bardak su ile devamını getirebilir ve tıpkı halde iftarınızı açarken de öncelikle bir bardak suyunuzu içip geri kalan su ölçüsünü öğün aralarında tüketebilirsiniz. İçilen çay, kahve üzere içeceklerin suyun tarafını tutmadığı unutulmamalıdır. Gereğince su tüketilmezse, vücut su orantısı azalmakta, su-tuz istikrarı bozulmakta bununla bir arada halsizlik, işte verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, uyuklama, mide ağrısı, hazımsızlık, tansiyon düşmesi üzere birçok sıhhat meselesi yaşanabilmektedir.
3-Sahurda çokça ölçüde yağlı besinler tüketilmemeli, iftarda çok ölçüde ve süratli bir halde yemek yememeli, kan şekerini süratle yükselten azıklar çok ziyade ölçüde tüketilmemelidir. Sahurda yağlı ve ağır besinler tüketildiğinde metabolizma suratı yavaş olduğundan vücuda alınan besinlerin yağa dönüşümü daha çokça olacaktır. Başkaca bu tıp yağlı ve ağır besinler tüketilip akabinde yatıldığında önemli reflü ve mide rahatsızlıkları görülebilmektedir. Sahurda yağlı ve ağır besinler mahalline daha hafif, yağ orantısı düşük, günlük alınması gereken protein gereksiniminin karşılanması bakımından protein içeriği yüksek, kan şekerini süratle yükseltmeyen karbonhidratlardan (bulgur pilavı, kepekli makarna, kepek ekmeği gibi) oluşan bir öğün olmalıdır. İftarda ziyade ölçüde yemek yemek boş olan mideye yüklenilmesine sebep olacaktır. Bu durumda sindirim zorlaşabilmekte, midede yük, ekşime, yanma, bulantı oluşabilmekte, bağırsaklarda kabızlık, şişkinlik üzere sıhhat sorunları yaşanabilmektedir. Bu sebepten, iftarda, birinci evvel hafif, az yağlı besinlerle yemeğe başlanmalıdır. Yemekler yavaş yavaş, az porsiyonlarda ve güzel çiğneyerek tüketilmelidir. Ayrıyeten, iftarda kızartma, yağlı besinler ve şarküteri eserleri (salam, sucuk, sosis, kavurma, sakatatlar) mahalline ızgara, haşlama, buğulama metotları kullanılarak pişirilmiş hafif yemekler tercih edilmelidir.
4-Çay ve kahvenin içinde bulunan unsurlar demirin emilimini azaltmaktadır, bu yüzden yemekten en az bir saat sonra çay yahut kahve tüketilmelidir.
5-Tatlı yenmek isteniyorsa hamurlu, ağır tatlıların noktasını sütlü tatlılar almalıdır ve bunlar da ana öğünü yaptıktan en az bir saat sonra tüketilebilinir.
6-Öğünlerde meyveye kesinlikle mahal verilmelidir.
7-Haftada üç sefer sistemli hafif egzersize devam edilmelidir.
8-İftar mönüsünü hazırlarken her küme besinden istikrarlı bir mönü hazırlamaya ihtimam gösterilmelidir. . Öğünlerde süt-yoğurt, et-balık-tavuk, ekmek-karbonhidratlı besinler kümesi, sebze-meyve besin kümelerinden tutarlı ölçülerde tüketmek gerekir.
Şeker hastalarının, gebe ve emzikli hatunların, 9 yaşın altında ki evlatların, seyahat halindekilerin, ağır kalp, böbrek hastası ve karaciğer yetmezliği olanların, tansiyon meselesi yaşayanların oruç tutması önerilmez.
1- Kesinlikle sahura kalkılmalıdır. Ramazan ayında yapılan en büyük yanlışlardan biri, gece yatmadan evvel yemek yemek ve sahura kalkmamaktır. Bu da ortalama 18 saat üzere uzun bir mühlet aç kalınmasına ve metabolizma suratının yavaşlamasına sebep olur. Çok uzun açlıklarda kan şekeri ve tansiyon düşer, boş midede asit salgısı artar. Sonraki gün ise aç kalma müddetinin uzamasıyla metabolik sürat düşer, halsizlik, baş ağrısı görülür.
2-Su tüketimine dikkat edilmelidir. Günlük 2-2,5 litre su kesinlikle tüketilmelidir. Ne hengam tüketelim diyecek olursanız şayet, sahura kalktığınızda birinci bir bardak su içip, 3-4 bardak su ile devamını getirebilir ve tıpkı halde iftarınızı açarken de öncelikle bir bardak suyunuzu içip geri kalan su ölçüsünü öğün aralarında tüketebilirsiniz. İçilen çay, kahve üzere içeceklerin suyun tarafını tutmadığı unutulmamalıdır. Gereğince su tüketilmezse, vücut su orantısı azalmakta, su-tuz istikrarı bozulmakta bununla bir arada halsizlik, işte verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, uyuklama, mide ağrısı, hazımsızlık, tansiyon düşmesi üzere birçok sıhhat meselesi yaşanabilmektedir.
3-Sahurda çokça ölçüde yağlı besinler tüketilmemeli, iftarda çok ölçüde ve süratli bir halde yemek yememeli, kan şekerini süratle yükselten azıklar çok ziyade ölçüde tüketilmemelidir. Sahurda yağlı ve ağır besinler tüketildiğinde metabolizma suratı yavaş olduğundan vücuda alınan besinlerin yağa dönüşümü daha çokça olacaktır. Başkaca bu tıp yağlı ve ağır besinler tüketilip akabinde yatıldığında önemli reflü ve mide rahatsızlıkları görülebilmektedir. Sahurda yağlı ve ağır besinler mahalline daha hafif, yağ orantısı düşük, günlük alınması gereken protein gereksiniminin karşılanması bakımından protein içeriği yüksek, kan şekerini süratle yükseltmeyen karbonhidratlardan (bulgur pilavı, kepekli makarna, kepek ekmeği gibi) oluşan bir öğün olmalıdır. İftarda ziyade ölçüde yemek yemek boş olan mideye yüklenilmesine sebep olacaktır. Bu durumda sindirim zorlaşabilmekte, midede yük, ekşime, yanma, bulantı oluşabilmekte, bağırsaklarda kabızlık, şişkinlik üzere sıhhat sorunları yaşanabilmektedir. Bu sebepten, iftarda, birinci evvel hafif, az yağlı besinlerle yemeğe başlanmalıdır. Yemekler yavaş yavaş, az porsiyonlarda ve güzel çiğneyerek tüketilmelidir. Ayrıyeten, iftarda kızartma, yağlı besinler ve şarküteri eserleri (salam, sucuk, sosis, kavurma, sakatatlar) mahalline ızgara, haşlama, buğulama metotları kullanılarak pişirilmiş hafif yemekler tercih edilmelidir.
4-Çay ve kahvenin içinde bulunan unsurlar demirin emilimini azaltmaktadır, bu yüzden yemekten en az bir saat sonra çay yahut kahve tüketilmelidir.
5-Tatlı yenmek isteniyorsa hamurlu, ağır tatlıların noktasını sütlü tatlılar almalıdır ve bunlar da ana öğünü yaptıktan en az bir saat sonra tüketilebilinir.
6-Öğünlerde meyveye kesinlikle mahal verilmelidir.
7-Haftada üç sefer sistemli hafif egzersize devam edilmelidir.
8-İftar mönüsünü hazırlarken her küme besinden istikrarlı bir mönü hazırlamaya ihtimam gösterilmelidir. . Öğünlerde süt-yoğurt, et-balık-tavuk, ekmek-karbonhidratlı besinler kümesi, sebze-meyve besin kümelerinden tutarlı ölçülerde tüketmek gerekir.
Şeker hastalarının, gebe ve emzikli hatunların, 9 yaşın altında ki evlatların, seyahat halindekilerin, ağır kalp, böbrek hastası ve karaciğer yetmezliği olanların, tansiyon meselesi yaşayanların oruç tutması önerilmez.
