Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

opera

opera
0
97

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,753
Etkileşim
89
Puan
48
F-D Coin
0
opera Verdana, Arial, Helvetica, sansserifSözlükler ve ansiklopediler Operanın tanımını özet olarak şöyle yapmışlar: Sözlerinin tümü veya bölümü şarkı olarak söylenen, müziğe uygulanmış sahne yapıtı ve baştan sona bestelenmiş, sololu, korolu, orkestralı sahne oyunu gibi Verdana, Arial, Helvetica, sansserifBirincil opera eserinin Jacopo Peri'nin Dafneoperası 1597 yılında İtalya'da (Floransa kenti) sahnelenmesinden sonra, bu sanat dalı Avrupa'da hızlı gelişti ve yayıldı Oysa ülkemiz uzun vakit opera sanatına kapalı kaldı Verdana, Arial, Helvetica, sansserifTürkiye'de opera deyince konumuzu iki büyük başlık aşağı incelemek gerekmektedir Verdana, Arial, Helvetica, sansserifI Osmanlı İmparatorluğu Dönemi II Cumhuriyet Dönemi ​ Verdana, Arial, Helvetica, sansserifI OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİ Verdana, Arial, Helvetica, sansserifOsmanlı İmparatorluğu döneminde Avrupa ülkelerine gönderilen elçilerin ülkemize döndüklerinde padişaha hazırlayıp sundukları sefaretnamelerde Operakelimesinden bahsettikleri görülür Uzun uzun bu seyrettikleri operaları anlatan elçiler sarayda operalara karşısında bir ilginin oluşmasına neden oldular Böylece padişah III Murad döneminde (15741595) sarayda ilk müzikli oyun sergilendi Daha sonraları kendisi de bir besteci olan padişah III Selim döneminde (17611808) bu Sefaretnamelerden etkilenerek Topkapı sarayında 1797 yılında yabancı bir topluluğa opera temsili verdirdiği o dönemin saray katibinin tuttuğu notlardan anlaşılmaktadır Verdana, Arial, Helvetica, sansserif18 ve 19 yüzyıllarda da Osmanlı elçilerinin sefaretnamelerinde opera ile ilgili bilgileri devam etti Tanzimat'tan sonra İstanbul'da yapılan tiyatro binalarında İtalyan opera toplulukları kadar Verdi operalarının temsilleri verildi Türkiye'de daha çok 19yüzyılın ortalarına dürüst başlamış bulunan, müzikte yenilenme çabalarına, herşeyden önce İtalyan opera sanatı örnek olmuş ve bu sanatın beşiği seslenmek olan İtalya'daki hocalardan yararlanılmıştır Hatta bu konuda karşılaşılan ilk manâlı misal, Tanzimat'tan 7 yıl daha sonra, büyük İtalyan bestecisi Giuseppe Verdi'nin (18131901) 1846 yılında, bir İtalyan opera grubu göre Beyoğlu'nda oynanan Ernanioperasıdır Yapılan araştırmalarla, Verdi operalarının, 184677 yılları arasında ve İtalya'daki dünya prömiyerlerinden bir ya da birkaç sene daha sonra İstanbul'da oynanmış oldukları kuşkusuz saptama edilmiştir Bu dönemde İstanbul'da Beyoğlu tiyatrolarında, İtalyan opera topluluklarının sergiledikleri operalarla ilgili afişler ve dönemin gazetelerinden gösterilerle ilgili yazıların yayınlanmasından da anlaşılıyor ancak büyük bir izleyici grubuna hitap edilmeye başlanmıştır Verdana, Arial, Helvetica, sansserif1840'ta Bosco adlı bir İtalyan tarafından yapılan ilk tiyatro binasında, metinleri Türkçe'ye çevrilerek oynanan operaların ilki, Gaetano Donizetti'nin Belisariooperasıydı 1844'te Bosco'nun tiyatrosu Tütüncüoğlu Michael Naum Efendi'ye devredildi Naum Efendi yirmialtı yıl İstanbullulara hizmet verdi Naum Efendi Tiyatrosu'nda oynanan ilk opera (29 Aralık 1844) Gaetano Donizetti'nin Lucrezia Borgiaadlı yapıtı oldu 1946 yılında yanan bu tiyatronun yerine Naum Efendi, bugünkü Tokatlıyan İşhanının bulunduğu yörede yeni bir tiyatro kurdu ve birincil temsiline Sultan Abdülmecit de geldi Verdana, Arial, Helvetica, sansserifMichael Naum Tiyatrosu'nun 5 Haziran 1870'de ikinci kez yanması ve Osmanlı İmparatorluğu'nun özellikle o sıralarda büyük siyasi bunalımlar içinde bulunması, opera konusunun uyarınca ele alınmasına imkan sağlamamıştır Fakat Naum Efendi'nin tiyatrosu ikinci kere yanıncaya değin, düzenli opera temsilleri verildi Naum Efendi, tiyatrosunda yabancı dillerde yapıtlar sahneleyebilmek için ayrıcalıkalarak bu konuda bir tekel oluşturdu giderken azınlıkların kurduğu opera kumpanyaları da bambaşka bir tartı taşır Dikran Çuhacıyan'ın, Güllü Agop'un, Küçük İsmail ile Mınakyan'ın kumpanyaları bunların aralarında en önemlileridir Bu Nedenle 1885 yılından, imparatorluğun tarihe karıştığı sene olan 1923'e dek geçen 38 takvim bir zaman içinde de, çoksesli Türk Sanat Müziği, hele opera konusu ayrıntılarıyla duraklama dönemine girmiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserifII CUMHURİYET DÖNEMİ Verdana, Arial, Helvetica, sansserifCumhuriyet'in duyuru edildiği yıllarda ülkemizde opera dalında manâlı gelişmeler olmadı Ziya Gökalp'in müzik konusundaki görüşlerinden etkilenen Mustafa Kemal (Atatürk) Cumhuriyet ardından devletin müzik politikasını, Türk millet müziğini temel alıp Batı'da geliştirilmiş çoksesli teknik ve yöntemleri kullanarak yeni bir müziğin yoğurulmasıbiçiminde belirlemişti Bu esas ilke uyarınca kabiliyetli gençler Avrupa'ya müzik öğrenimine gönderildi Avrupa'daki müzik eğitimini tamamlayarak yurda dönen genç müzikçiler, 1930'lardan daha sonra bu alanda da etkinliklerini göstermeye başladılar Ankara'da Musiki Muallim Mektebi'nin, İstanbul'da Darülelhan'ın kurulması, dışarda eğitim görebilen genç öğretim üyelerinin bu kuruluşlarda öğrenci yetiştirmeye başlaması, opera alanında lüzum besteci gerekse yorumcu açısından ümit verici bir geleceğe atılan ilk adımlar oldu Verdana, Arial, Helvetica, sansserifCumhuriyet'in müzik politikasına yerinde ilk operayı Ahmet Adnan (Saygun) besteledi Konusu ve librettosu üzerinde Mustafa Kemal'in de titizlikle durduğu Özsoy(öbür adıyla Feridun) adlı bu operanın metnini Münir Hayri (Egeli) yazmıştı Türkler İranlıların benzer soydan geldiğini temasını işleyen Özsoyilk önce 19 Haziran 1934'te, Mustafa Kemal'in ve onun resmi konuğu İran şahı Rıza Pehlevi'nin huzurunda sahnelendi Bu ilk operayı, yine Ahmet Adnan Saygun'nun Taşbebekiyle, Necil Kazım Akses'in Bayönderi izledi Verdana, Arial, Helvetica, sansserifTürkiye'de oynayan birincil milli operalar beklenen sonucu kısa sürede vermiş ve Ulusal Eğitim Bakanlığı, Atatürk'ün direktifleriyle Ankara'da bir devlet konservatuvarının kurulmasıyla ilgili hazırlıklara başlamıştır Milli Eğitim Bakanlığı'nda başlangıçta bir Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü kurulmuştur 1936 yılında da 1924 yılında Ankara'da faaliyete geçirilmiş bulunan Musiki Muallim Mektebi'nin öğrencileri arasından seçilen yetenekli elemanlarla, gene benzer kurumun içinde ilk olarak devlet konservatuvarı sınıfları faaliyete geçirilmiştir Çünkü 193536 ders yılı döneminde Almanya'dan ünlü besteci Paul Hindemith ile, ünlü tiyatro rejisörü Karl Ebert Ankara'da gösteri edilmişler ve her ikisinin de yaptığı araştırmalar sonunda verilen raporlara kadar, Musiki Muallim Mektebi içinde devlet konservatuvarı sınıfları çalışmaya başlamıştır 193536 ders yılında, Musiki Muallim Mektebi'nde sabit bulunan devlet konservatuvarı sınıflarında, müzik sanatının tüm dallarında olduğu gibi, tiyatro ve opera alanında da çalışmalara çabuk başlanmış ve kısa zamanda uzun mesafeler alınmıştır Paul Hindemith'in, aralıksız tayin kabul etmeyerek, zaman zaman Ankara'ya gelip konservatuvarı denetlemesi ve rapor vermesi yanında, anlaşmalı bilirkişi olarak Ankara'da kalmış olan Karl Ebert, Devlet Konservatuvarı tiyatro tatbikat sahnesi ile, opera stüdyosunu, dokuz sene kesintisiz yönetmiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserifKarl Ebert'in Ankara Devlet Konservatuvarı'nın opera stüdyosundaki eğitim öğretimle ilgili çalışmaları, başlangıçta, milletlerarası opera literatürünün standart eserlerinden alınan örneklerle, Türkçe metinli denemeler halinde oluşup gelişmiştir ve bu alanda öğrencilerin sahneye koydukları birincil oyun, W A Mozart'ın bir perdelik Bastien and Bastienne adlı operası olmuştur Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın eşliğinde ilk olarak Türkçe metinle oynanmış yer alan bu eser, zamanın basınında geniş alaka yaratmıştır Opera konusunda elde edilmiş olan olumlu sonuç, batı operalarından Türkçe librettolu operalar oluşturma çabasına yol açmış ve 1940 yılında Türkiye'de başlangıçta, meşhur besteci G Puccini'nin Madame Butterfly operasının sadece 2perdesi, 1941 yılının mayıs ayında da gene Puccini'nin Tosca operasının yalnızca 2perdesi, konservatuvarın opera stüdyosu elemanları tarafından, Türkçe librettolarla ve üstün bir başarı ile sahneye konmuş ve bu birincil opera temsilleri, zamanın basınında epeyce acayip yankılar yaratmıştır Üç yıllık yoğun çalışma sonunda elde edilen bu büyük başarı, bu konuda zorunlu önlemlerin alınması gerektirmiştir 16 Mayıs 1940 tarihinde yürürlüğe giren bir yasa ile Musiki Muallim Mektebi içinde idareten kurulup faaliyete geçirilmiş olan devlet konservatuvarı sınıflarının: Müzik, Opera, Bale ve Tiyatro bölümlerini içine bölge bir Devlet Konservatuvarı'na dönüşmesini sağlamıştır Nitekim yıllar geçmiş, Ata'nın beklediği günler de gelmiş, devlet konservatuvarı, yetenekli besteciler, müzikçiler, solistler, balerinler yetiştirmiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserif194748 yılları aralarında Ankara'da, ünlü Alman mimar Bonatz kadar, Sergievi binası tiyatro ve opera binasına dönüştürülmüş ve Büyük Tiyatro, 2 Nisan 1948 Cuma gecesi törenle hizmete girmiştir Türk Beşlileriolarak nitelenen bestecilerin eserlerine yer verilen bir programla açılışı yapılan Büyük Tiyatroda o gece Ahmet Adnan Saygun'un Keremoperası da başta seslendirilmiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserif1949 yılında özel bir yasa ile çalışmalarına başlamış yer alan Ankara Devlet Opera ve Balesi ile bu kurumun kolu halinde kurulan İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin farklı alanlara yönlendirilmiş kadro ihtiyacını, devlet konservatuvarından mezun olan sanatçılarla karşılayabilme imkanı elde edilmiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserifAnkara Devlet Operası'nın kuruluşunda önemle yer alması gereken opera orkestrası ile korusu ve balesinin de 195053 yıllarından itibaren organize edilmelerine başlanmış olması, bu üç bambaşka ünitenin zamanla üstün düzeyde bir tüm oluşturmasına imkan sağlanmıştır ve bunlardan bale okulu, 1947 yılında İngiltere'den misafir etme edilen ünlü bale uzmanı Dame Ninette de Valois'in katkısıyla, önce İstanbul'da Yeşilköy'deki pansiyonlu ilkokulda sabit ve kıymetli bale uzmanlarının eğitimi altında yetiştirilmiş bulunan ilk baleciler, üç yıllık bir eğitim ve öğretimden sonradan, öğrenimlerini 1950 yılında, Ankara Devlet Konservatuvarı'nda kurulan bale bölümünde sürdürmüşlerdir Ilk mezunlarını da 195657 yılında vermiştir Verdana, Arial, Helvetica, sansserifDevlet Tiyatroları'nın ilk genel müdürü Muhsin Ertuğrul'dan daha sonra göreve 1951'de Cevat Memduh Altar getirildi Altar, operada repertuvarsistemi ile yıldızsistemine yük vererek, dünya sahnelerinin meşhur kişilerini davet etti Verdana, Arial, Helvetica, sansserif1958'de tiyatro ile opera ayrılıp iki farklı Genel Müdürlük olunca, Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin birincil genel müdürlüğüne de Necil Kazım Akses getirilmiştir 195960 yılında İstanbul'da da opera kurma çalışmaları sonuçlandı ve Okumuş Gün, Tepebaşı Dram Tiyatrosu'nda İstanbul Kent Operası'nı kurdu 1970'te özel bir yasayla devlete bağlanan bu kuruluş halen İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü olarak etkinliklerini Atatürk Kültür Merkezi'nde sürdürmektedir Ankara Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak İstanbul'dan daha sonra 1983 yılında İzmir Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü, 1992 yılında Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü ve 1999 yılında da Antalya Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü kurulmuştur  
 
858,506Konular
983,058Mesajlar
33,112Kullanıcılar
fekaSon üye
Üst Alt