Günümüzde taşınabilir elektronik cihazların çoğu gücünü pillerden alıyor. Her ne kadar pil teknolojisi yıllar içinde büyük gelişmeler göstermiş olsa da gelinen noktada genel olarak pillerin boyutu, üretim maliyeti, kullanım ömrü, sunduğu kullanım kolaylığı ve çevresel etkiler gibi konularda hâlâ önemli sorunlar bulunuyor. Güç üretmek için ortamdaki radyo frekansından enerji alarak pil ihtiyacını ortadan kaldıran ‘Zero-Power’ iletişim teknolojisi, son derece kompakt, verimli ve düşük maliyetli cihazların geliştirilmesine olanak tanıyor. Bu özellikler, depolama, lojistik ve tarım gibi ticari uygulamalarda, giyilebilir ürünlerde, akıllı evlerde ve son teknoloji tüketici uygulamalarında önemli faydalar sunuyor.
OPPO Araştırma Enstitüsü, Zero-Power iletişim teknolojisiyle ilgili yeni bir tanıtım yaptı. Tanıtımda, bu teknolojiye dair geleceğin diğer iletişim sistemleriyle birlikte gelişmesine yönelik yol haritasının ana hatları çizilirken teknik özellikler de Nesnelerin İnterneti alanında şu an karşılanamayan taleplerle birlikte ele alındı.
OPPO 5G Baş Mühendisi Henry Tang, konuyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Telekomünikasyon sektörü, ilk nesil olan analogdan dijitale, veriye ve nihayet dördüncü nesil geniş banda kadar dört teknolojik sıçrama yaşadı. Bu sıçramaların her biri, daha hızlı veri iletimi sağlamak üzere geliştirildi. Ancak, önümüzdeki on yılda 5G teknolojisine ve daha da ilerisine baktığımızda, veri iletiminin telekomünikasyon teknolojisinin büyük bir itici gücü olacağına inanmıyoruz. Bunun yerine, bir bütün olarak teknolojinin topluma daha fazla kolaylık ve sürdürülebilir değerler sunmak yönünde gelişmesi gerektiğine inanıyoruz. Zero-Power iletişim teknolojisi, elektronik üreticilerinin ürünlerinde artık pil kullanmamalarını sağlayan bir yol sunuyor, bu da süreçteki maliyetleri ve çevresel etkileri azaltıyor. İşte bu nedenle, Zero-Power iletişim teknolojisi, B5G/6G nesline geçişte temel odak alanlarımızdan biri olma özelliği taşıyor.”
Pasif iletişim teknolojisi, günümüzde radyo frekansı tanımlama (RFID) çözümleri dahilinde zaten kullanılıyor. Ancak mevcut teknoloji, kısa iletişim mesafeleri, düşük verimlilik ve küçük sistem kapasitesi gibi bazı sorunları beraberinde getiriyor. RFID çözümünü, endüstriyel sensör ağları, lojistik ve depolama, akıllı evler ve giyilebilir teknolojiler gibi belli ve karmaşık uygulamalarda kullanırken bazı zorluklar karşımıza çıkıyor.
Pil gerektirmeyen iletişim ürünleri, geleneksel yöntemin aksine, TV kuleleri, FM radyo kuleleri, hücresel baz istasyonları ve Wi-Fi erişim noktaları gibi kaynaklardan yayınlanan radyo sinyallerini alıp bunları güç kaynağı olarak kullanabiliyor. Bu cihazlar mevcut sinyallerden enerji elde ettikten sonra bunları kendi bilgileriyle modüle edebiliyor ve geri saçılma iletişimi olarak bilinen yöntemle bu sinyalleri dışarı iletiyor. Zero-Power iletişim ağları tasarlanırken mevcut 4G/5G sistemlerinin bir arada bulunmasına da dikkat etmek gerekiyor.
Zero-Power iletişim sistemleri, hücresel iletişimiyle, sidelink bağlantı iletişimleriyle veya her ikisini de hibrit olarak kullanan bir çerçevede kurulabiliyor. Hücresel tabanlı Zero-Power iletişim sistemleri, örneğin cihazların zorlu şartlara sahip ortamlarda konuşlandırılmasının gerekebileceği, ağdaki cihaz sayısının fazla olduğu veya geleneksel aktif cihazların kullanım, dağıtım ve bakım maliyetlerinin yüksek olduğu durumlarda endüstriyel sensör ağlarının kurulmasını en iyi şekilde destekleyebiliyor. Ayrıca, sidelink tabanlı yaklaşım, cihazların topladığı verileri işlemek için de kullanılabileceği, giyilebilir ürünler veya akıllı ev cihazları gibi düşük maliyetli ve kısa menzilli iletişim senaryoları için daha uygun bir seçenek olarak öne çıkıyor. Bunun yanında, hücresel ve sidelink bağlantı iletişim yöntemlerini içeren hibrit bir yaklaşım, geliştiricilerin Zero-Power iletişim sistemlerini kullanarak daha fazla uygulamanın kilidini açmasına olanak tanıyor.
Nesnelerin İnterneti cihazları yakın gelecekte enerjilerini doğrudan Bluetooth, Wi-Fi ve cep telefonu sinyallerinden alabilecek ve bu da daha küçük boyutlar, artan dayanıklılık ve daha düşük maliyet gibi sonuçlar getirecek. Kullanılan elektronik etiketlerle, yerleşik pili değiştirmeye veya şarj etmeye gerek kalmadan nesneler konumlandırılabilecek. Ayrıca, nesli tükenmekte olan her göçmen kuş, uzun mesafeli izleme cihazlarıyla donatılabilecek. Bu çözümün uygulanması için gereken pil sayısı böylece önemli ölçüde azalacak. Bunlar, OPPO’nun ‘Zero-Power’ tanıtımında gösterilen fütüristik örneklerden sadece birkaçı.
Kendi Zero-Power iletişim sistemini başarıyla kurmuş olan OPPO, geleceğin iletişim ağlarına uyarlanabilir bir yaklaşım olarak bu konseptin uygulanabilirliğini kanıtladı. Kendi inovasyonuna ek olarak, Zero-Power iletişim standardını teşvik etmeye öncülük eden OPPO, 3GPP’ye Zero-Power iletişimle ilgili araştırma projeleri öneriyor; FuTURE ve ICCC gibi sektörel konferanslarda bulgularını paylaşıyor. OPPO, Eylül 2021’de düzenlenen IMT-2030 6G Vision workshop kapsamında, Zero-Power iletişimdeki uygulamaları, teknik gereksinimleri ve temel teknolojileri tartışmak üzere akademik ve sektörel kuruluşları davet eden Zero-Power İletişim Forumu’nu düzenledi. Sektörün 6G teknolojisine yöneldiği şu günlerde OPPO, Zero-Power iletişimden güç alan Yeniden Yapılandırılabilir Akıllı Yüzeyler, Simbiyotik Radyo, Ortogonal Olmayan Çoklu Erişim (NOMA) ve yapay zeka gibi diğer temel teknolojilerle 6G’nin tüm potansiyelinin ortaya çıkarılabileceğine inanıyor.
Zero-Power İletişim tanıtımından önce OPPO, en yeni iletişim teknolojilerine yönelik sürdürdüğü araştırmaları kapsamında 6G AI-Cube Akıllı Ağ İletişimi tanıtımını da yaptı. OPPO, ‘İnsanlık için teknoloji, dünya için iyilik’ marka misyonu doğrultusunda, daha akıllı, daha kullanışlı ve daha yeşil iletişim sistemleri oluşturmaya devam ederken önümüzdeki 3 ile 5 yıl içinde Zero-Power iletişim teknolojisini ticari olarak piyasaya sürmeyi hedefliyor.