iltasyazilim
FD Üye
Organellerin şekilleri
Organallerin şekilleri hakkında veri
Gözenekli Olan içerisinde herbiri birbirleriyle etkileşim içerisinde yer alan çoğu organel ve bu organellere muavin unsurlar vardırFakat bu organeller lüzum rakam olarak gerekse inşa olarak hücreden hücreye farklılık gösterebilir
Biz en temel olarak bitki ve hayvan hücresini karşılaştıracağız
Yukardaki şekilde tipik bir hayvan hücresi görülmektedir
Hayvan hücreleri ile bitki hücreleri inşa itibariyle o kadar ayrım göstermeselerde organel büyüklükleri, sayıları ve fonksiyonları bakımından çeşitlilik gösterirler
Şekildede görüldüğü gibi Nukleus hücrenin ortasında konumlanmıştırBundan başka hayvan hücrelerinin dış yüzeylerinde çeper yokturÇeper yanlızca bitki hücrelerine mahsus bir yapıdır
genelde bakıldığında hücresel içerisinde organellerin epeyce türdeş dağıldıkları farkedilebilir
Bitki hücresi hayvan hücresiyle arasındaki ayrım epeyce belirgindir
Bitki hücresinin en dış tarafında membran'a ek olarak kalın bir yapıya sahip Selüloz çeper görülmektedirÇeper bitki hücresini hem dış ortamlardan korur hemde hücreye sertlik verirBu yüzden bitki hücreleri hayvan hücreleri değin elastik değildir
Ayrıca bitki hücresinde Vakuol epeyce büyüktür
Vakuol olarak depo organı olarak iş görür ve yüksek miktarda su içerirMesela fotosentez reaksiyonları sonucunda elde edilen nişasta, karbonhidrat ve diğer gıda maddeleri vakuolde ambar edilir
Bitki ve hayvan hücreleri aralarında organeller açık havada biyokimyasal farklarda vardırMesela bitki hücresinde fotosentez için zorunlu olan Klorofil molekülü mevcutturVe yine bitki hücrelerinde polisakkaritler nişasta halinde ambar edilirlerHayvan hücrelerinde ise polisakkaritler Glikojen biçiminde ambar edilir ve hayvan hücrelerinde klorofil molekülü bulunmazBu yüzden hayvanlar fotosentez yapamazlar
Birincil organelimiz Endoplazmik retikulum
Endoplazmik retikulum :
Endoplazmik retikulum hücre içerisinde madde iletimini karşılayan boru ağı gibi iş görürHücreyi bir büyük kasaba gibi düşünürseniz endoplazmik retikulumuda bu şehrin su borusu şebekesi gibi düşünebilirsiniz
Endoplazmik retikulum neredeyse tüm hücrelerde bulunurFakat hücreden hücreye yapısal olarak farklılık gösterebilirÖrneğin bir takım hücrelerde yassı kese şeklinde olmasına rağmen diğer bazı hücrelerde ise tubular (boru şeklinde) bir inşa gösterebilir
Şekildede gördüğünüz gibi endoplazmik retikulumun bir kesiti görülmektedir
Şekilde gösterilen endoplazmik retikulum granüllü bir yapıya sahiptirYani üstünde
Ribozomlar tutunmuş bir vaziyettedirBu alıcı organellere kısaca GER denir
Endoplazmik retikulumun üzerinde garnül yani Ribozom bulunmayan tipleride vardırBöyle organellerede kısaca DER (Düz yüzlü ER) denirBazı hücrelerde DER ile GER yanyana konumlanırlar ve birbirleriyle bağlantılıdırlar
DER ile GER dağıtılmış hücrelerde ayrı olarak oranlanmıştırMesela pankreas ve kan hücrelerinde GER daha egemen bulunurken, adrenal korteks gibi hormon tabiatli istikrarsız salgılayan bezlerde ise DER daha hakim bulunurBuna rağmen DER ve GER ' in eşdeğer oranda yer kapladığı hücrelerde vardırÖrneğin karaciğer hücresi gibi
Hücrenin nasıl ama çevresini kuşatan bir zarı var ise hücre içerisindeki her organelinde çevresini kuşatan kendine özgü bir bölüm zarı vardırŞekilde endoplazmik retikulumun kıvrımlı yapısı göz önüne alınarak zarların hangi tarafının göründüğü belirtilmiştir
Kahverengi ile boyalı alan, endoplazmik retikulum zarının dış yüzeyini temsil etmektedir
Yani zarın bu bölgesi, içinde bulunduğu sitoplazmaya bakarken, mor ile boyalı alan endoplazmik retikulumun iç tarafına yani Matrix ' ine bakmaktadır
Üstünde ribozom bulunan endoplazmik retikulum, ribozom göre üretilen proteinleri kendi bünmyesine alırBurada proteinler işlenerek işlevsel yapısına kavuşturulurÖrneğin üretilen protein bir enzim haline getirilecekse, protein, endoplazmik retikulum içerisinde işlendikten sonra hücrenin öbür yerlerine transfer edilirBundan ayrı olarak öteki materyaller, iyonlar ve gıda maddeleride hücrenin gerekli yerlerine endoplazmik retikulum ile taşınırlar
Organelimiz bundan ayrı olarak acilen göreceğimiz Golgi aygıtına da biyokimyasal materyaller gönderirFakat bunu kanallarla gerçekleştirmek yerine Aktarma vesikülleri ile gerçekleştirir
Golgi aygıtı :
Şekli, ardarda olarak sıralanmış keselere benzer golgi aygıtı, endoplazmik retikulumla bağlantılı olarak vesikül üretmekle görevli bir organeldir
Golgi aygıtı esas olarak 3 bölgeden oluşurBu organel nukleusa yakın bölgelerde konumlanmış olup nukleusa yönelik olan kısımı Olgun bölge , hücreli zarı tarafına bakan kısım ise Oluşma bölgesi adını alırOrtadaki alan ise geçiş bölgesidir
Şekilde bir golgi aygıtının kısımları net olaka gözüküyor
En alttaki kısımlar yukarıdaki bölgelere kadar daha ince olup Oluşma bölgesi ' ni temsilcilik etmektedirYukarıdaki kısımlar ise kenarları kalınlaşmış bir yapıya sahiptir ve Olgunlaşmış bölgeler ' i temsilcilik etmektedirlerRibozomlar tarafından üretilen ve endoplazmik retikulumda biriktirilen polipeptidler (proteinler) sonra geçiş vesikülleri ile golgi aygıtına ulaşırlar (Şeklin en altındaki özgürlük vesiküller)
Golgi aygıtına ulaşan polipeptidler, hücre göre üretilen polisakkaritlerle (şeker molekülleri) ile etkileşim içerisine girerek golgi aygıtı içerisinde bir hızlı işleme emrindeki tutulurBu çabuk işlemler devam ederken, moleküller golgi aygıtının olgun bölgesine yani şeklin üstteki bölgesindeki keselere doğru hareket ederlerVe nihayetinde golgi aygıtından kökenlenen bir çeper vasıtasıyla sentezlenen salgı ya da sindirici enzimler vesikül halinde sitoplazmada hür olarak yüzmeye başlarlar
Salgı vesikülleri, ayrı hücrelerin ürettikleri farklı biyokimyasal özelliklere sahip maddeleri ihtiva ederlerBu biyokimyasal maddeler hormonda olabilir enzimde olabilir
Sindirici enzim taşıyan vesiküllere ise Lizozom adı verilirLizozomların içerdikleri sindirici enzimlerin pH ' ı çok düşüktür ve asidik yapıya sahiptirİçerdikleri bu asidik tabiattaki sıvılarla gözenekli olan içerisine alınan besin maddelerini tıpatıp midemiz gibi sindirmeye başlarlarLizozomlar bununla beraber gözenekli olan içerisinde fonksiyonlarını yitirmek üzere olan yaşlanmış organelleride bünyelerine alarak eritip yok ederler
Otoliz adı verilen hücre intiharlarıda lizozomlar göre gerçekleştirilen bir olaydırBir canlı öldükten hücrelerin içerisinde bulunan lizozomların zarları parçalanır ve lizozom içerisindeki asidik enzim bağımsızlık ayla geçerSerbest ışık halkası geçen enzimler tüm gözenekli olan organellerine tesir ederek onları eritir ve hücreyi değil eder
Ölmüş bir hayvan cesedinin birkaç gün içerisinde çürüyüp kokmasının bir nedenide budur *
Organallerin şekilleri hakkında veri
Gözenekli Olan içerisinde herbiri birbirleriyle etkileşim içerisinde yer alan çoğu organel ve bu organellere muavin unsurlar vardırFakat bu organeller lüzum rakam olarak gerekse inşa olarak hücreden hücreye farklılık gösterebilir
Biz en temel olarak bitki ve hayvan hücresini karşılaştıracağız
Yukardaki şekilde tipik bir hayvan hücresi görülmektedir
Hayvan hücreleri ile bitki hücreleri inşa itibariyle o kadar ayrım göstermeselerde organel büyüklükleri, sayıları ve fonksiyonları bakımından çeşitlilik gösterirler
Şekildede görüldüğü gibi Nukleus hücrenin ortasında konumlanmıştırBundan başka hayvan hücrelerinin dış yüzeylerinde çeper yokturÇeper yanlızca bitki hücrelerine mahsus bir yapıdır
genelde bakıldığında hücresel içerisinde organellerin epeyce türdeş dağıldıkları farkedilebilir
Bitki hücresi hayvan hücresiyle arasındaki ayrım epeyce belirgindir
Bitki hücresinin en dış tarafında membran'a ek olarak kalın bir yapıya sahip Selüloz çeper görülmektedirÇeper bitki hücresini hem dış ortamlardan korur hemde hücreye sertlik verirBu yüzden bitki hücreleri hayvan hücreleri değin elastik değildir
Ayrıca bitki hücresinde Vakuol epeyce büyüktür
Vakuol olarak depo organı olarak iş görür ve yüksek miktarda su içerirMesela fotosentez reaksiyonları sonucunda elde edilen nişasta, karbonhidrat ve diğer gıda maddeleri vakuolde ambar edilir
Bitki ve hayvan hücreleri aralarında organeller açık havada biyokimyasal farklarda vardırMesela bitki hücresinde fotosentez için zorunlu olan Klorofil molekülü mevcutturVe yine bitki hücrelerinde polisakkaritler nişasta halinde ambar edilirlerHayvan hücrelerinde ise polisakkaritler Glikojen biçiminde ambar edilir ve hayvan hücrelerinde klorofil molekülü bulunmazBu yüzden hayvanlar fotosentez yapamazlar
Birincil organelimiz Endoplazmik retikulum
Endoplazmik retikulum :
Endoplazmik retikulum hücre içerisinde madde iletimini karşılayan boru ağı gibi iş görürHücreyi bir büyük kasaba gibi düşünürseniz endoplazmik retikulumuda bu şehrin su borusu şebekesi gibi düşünebilirsiniz
Endoplazmik retikulum neredeyse tüm hücrelerde bulunurFakat hücreden hücreye yapısal olarak farklılık gösterebilirÖrneğin bir takım hücrelerde yassı kese şeklinde olmasına rağmen diğer bazı hücrelerde ise tubular (boru şeklinde) bir inşa gösterebilir
Şekildede gördüğünüz gibi endoplazmik retikulumun bir kesiti görülmektedir
Şekilde gösterilen endoplazmik retikulum granüllü bir yapıya sahiptirYani üstünde
Ribozomlar tutunmuş bir vaziyettedirBu alıcı organellere kısaca GER denir
Endoplazmik retikulumun üzerinde garnül yani Ribozom bulunmayan tipleride vardırBöyle organellerede kısaca DER (Düz yüzlü ER) denirBazı hücrelerde DER ile GER yanyana konumlanırlar ve birbirleriyle bağlantılıdırlar
DER ile GER dağıtılmış hücrelerde ayrı olarak oranlanmıştırMesela pankreas ve kan hücrelerinde GER daha egemen bulunurken, adrenal korteks gibi hormon tabiatli istikrarsız salgılayan bezlerde ise DER daha hakim bulunurBuna rağmen DER ve GER ' in eşdeğer oranda yer kapladığı hücrelerde vardırÖrneğin karaciğer hücresi gibi
Hücrenin nasıl ama çevresini kuşatan bir zarı var ise hücre içerisindeki her organelinde çevresini kuşatan kendine özgü bir bölüm zarı vardırŞekilde endoplazmik retikulumun kıvrımlı yapısı göz önüne alınarak zarların hangi tarafının göründüğü belirtilmiştir
Kahverengi ile boyalı alan, endoplazmik retikulum zarının dış yüzeyini temsil etmektedir
Yani zarın bu bölgesi, içinde bulunduğu sitoplazmaya bakarken, mor ile boyalı alan endoplazmik retikulumun iç tarafına yani Matrix ' ine bakmaktadır
Üstünde ribozom bulunan endoplazmik retikulum, ribozom göre üretilen proteinleri kendi bünmyesine alırBurada proteinler işlenerek işlevsel yapısına kavuşturulurÖrneğin üretilen protein bir enzim haline getirilecekse, protein, endoplazmik retikulum içerisinde işlendikten sonra hücrenin öbür yerlerine transfer edilirBundan ayrı olarak öteki materyaller, iyonlar ve gıda maddeleride hücrenin gerekli yerlerine endoplazmik retikulum ile taşınırlar
Organelimiz bundan ayrı olarak acilen göreceğimiz Golgi aygıtına da biyokimyasal materyaller gönderirFakat bunu kanallarla gerçekleştirmek yerine Aktarma vesikülleri ile gerçekleştirir
Golgi aygıtı :
Şekli, ardarda olarak sıralanmış keselere benzer golgi aygıtı, endoplazmik retikulumla bağlantılı olarak vesikül üretmekle görevli bir organeldir
Golgi aygıtı esas olarak 3 bölgeden oluşurBu organel nukleusa yakın bölgelerde konumlanmış olup nukleusa yönelik olan kısımı Olgun bölge , hücreli zarı tarafına bakan kısım ise Oluşma bölgesi adını alırOrtadaki alan ise geçiş bölgesidir
Şekilde bir golgi aygıtının kısımları net olaka gözüküyor
En alttaki kısımlar yukarıdaki bölgelere kadar daha ince olup Oluşma bölgesi ' ni temsilcilik etmektedirYukarıdaki kısımlar ise kenarları kalınlaşmış bir yapıya sahiptir ve Olgunlaşmış bölgeler ' i temsilcilik etmektedirlerRibozomlar tarafından üretilen ve endoplazmik retikulumda biriktirilen polipeptidler (proteinler) sonra geçiş vesikülleri ile golgi aygıtına ulaşırlar (Şeklin en altındaki özgürlük vesiküller)
Golgi aygıtına ulaşan polipeptidler, hücre göre üretilen polisakkaritlerle (şeker molekülleri) ile etkileşim içerisine girerek golgi aygıtı içerisinde bir hızlı işleme emrindeki tutulurBu çabuk işlemler devam ederken, moleküller golgi aygıtının olgun bölgesine yani şeklin üstteki bölgesindeki keselere doğru hareket ederlerVe nihayetinde golgi aygıtından kökenlenen bir çeper vasıtasıyla sentezlenen salgı ya da sindirici enzimler vesikül halinde sitoplazmada hür olarak yüzmeye başlarlar
Salgı vesikülleri, ayrı hücrelerin ürettikleri farklı biyokimyasal özelliklere sahip maddeleri ihtiva ederlerBu biyokimyasal maddeler hormonda olabilir enzimde olabilir
Sindirici enzim taşıyan vesiküllere ise Lizozom adı verilirLizozomların içerdikleri sindirici enzimlerin pH ' ı çok düşüktür ve asidik yapıya sahiptirİçerdikleri bu asidik tabiattaki sıvılarla gözenekli olan içerisine alınan besin maddelerini tıpatıp midemiz gibi sindirmeye başlarlarLizozomlar bununla beraber gözenekli olan içerisinde fonksiyonlarını yitirmek üzere olan yaşlanmış organelleride bünyelerine alarak eritip yok ederler
Otoliz adı verilen hücre intiharlarıda lizozomlar göre gerçekleştirilen bir olaydırBir canlı öldükten hücrelerin içerisinde bulunan lizozomların zarları parçalanır ve lizozom içerisindeki asidik enzim bağımsızlık ayla geçerSerbest ışık halkası geçen enzimler tüm gözenekli olan organellerine tesir ederek onları eritir ve hücreyi değil eder
Ölmüş bir hayvan cesedinin birkaç gün içerisinde çürüyüp kokmasının bir nedenide budur *
Türkiye'nin en güncel forumlardan olan forumdas.com.tr'de forumda aktif ve katkısı olabilecek kişilerden gönüllü katkıda sağlayabilecek kişiler aranmaktadır.