Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Orman Haftası İle İlgili Tiyatro

Orman Haftası İle İlgili Tiyatro

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Orman Haftasıyla İlgili Tiyatro,Orman Haftası İle İlgili Tiyatro oyunu

AVCI ORMAN HAFTASI İLE İLGİLİ TİYATRO,PİYES
3 perdelik oyun

Oynayanlar:
Anne
Komşu kadın Avcı Oduncu
Geyik (Geyik maskeli çocuk}
Ormandaki koyunlar
(Maskeli çocuklar)

Sahne: Bir köy odası

Birinci Perde
Anne, komşu kadın, sonra avcı (Anne, kulübenin kapısından dışarıda bakar Komşu bayan sedirde oturmuş, yün eğirmektedir}

ANNE – Ortalık nerede ise kararacak!
KOMŞU – Eh ne yapalım, vakit akıyor Gözümüzü açıp kapayıncaya kadar akşam ofuyor!
ANNE – Aman ne söylüyorsun komşu! Bugün saatler geçmesini bilmiyor!
KOMŞU – Illaki işin yoktu da sana saatler uzun geldi Yoksa ben, sabahtan beri o kadar çalıştım fakat bana gün öyle kısalmış gibi geldi…
ANNE – Bugün işim yoktu, fakat bir meslek tutacak gönlüm de yoktu!
KOMŞU – Ne vardı komşucuğum? Bir derdin mi vardı yahut!
ANNE – Bir derdim vardı ya!
KOMŞU – Vah vah… Geçmiş olsun! Ne İdi derdin?
ANNE – Annelerin derdi ne olur fakat! Ben avcıyı düşünüyorum?
KOMŞU Avcıyı mı? Anlayamadım! Hangi avcıyı?
ANNE – Bizim çocuğu düşünüyorum! Ona siz köyde avcı demiyor musunuz? Benim de dilim alıştı Çocuğumun adını bile unuttum! Ben de onu “avcı diye çağırıyorum…
KOMŞU – Peki! Senin avcıya ne olmuş ki? Bu dek üzülüyorsun!
ANNE – Bir şey olmadı! Lakin…
KOMŞUAması ne?
ANNE – Aması şu: Bizim çocuğun zihnine koymuşlar! Sözde ormanda bir yaban domuzu türemiş Tüm çiftliklere, çubuklara, tarlalara, bağlara ziyan yapıyormuş Köylülerin canı İçin de risk oluyormuş… Bu köyde ve yakın köylerde, oğlum gibi bir avcı yokmuş Ona, “Bu yerleri olsa olsa sen kurtarırsın! Senden başka kimse onu alt edemez! demişler… O da bu sözlere kapıldı, önceki sabah tüfeğini yüklendi, Çarıklarını giydi, canavarı avlamaya ormana gitti “Yapma oğlum, etme oğlum… dedim, dinletemedim Dün sabah bu vesileyle: “Bu hayvanı vurmadan dönmeyeceğim dedi Lakin, ne dek vakit dağda, ormanda kalabilir? Çantasındaki azık da öyle azdı Dün gece gelmeyince, fazla üzüldüm, ama “Olur Ya de ormanda domuzun çıkışını bekliyor! diye kendimi avuttum “Gün ışırsa gelir! dedim… Acilen gün kavuşuyor, bizimki hâlâ görünürlerde değil! İşte anun için tekrar tekrar kapıdan bakıyor, yolunu gözlüyorum…
KOMŞU – Üzme kendini komşucuğum! Avcı oğlun arslan gibidir Üç köy avcısının öldüremediği o koca domuzu senin uşak, Allah bağışlasın; kimsesiz öldürür!
ANNE – Evet, Allah korusun! Şimdiye değin başına böyle bir şey gelmemişti! Fakat annelik dedik ya!
(Onlar böyle konuşurken sahne hafifçe kararmaya başlar)
KOMŞU – Evet, akşam kavuşuyor Ben de kalkıp gideyim! Ocağa bir çorba koyayım!
ANNE – Ah sen de mi gidiyorsun? Yalnız kalınca daha da zorlama olacak ummak!
KOMŞU – Yemekten sonra sana yine uğrarım!
ANNE – Haydi allah ’a ısmarladık!
(Anne, arkasını kapıya çevirmiştir, bu sırada ava içeriye girer)
KOMŞUİşte avcı geldi!
(Anne sevinçle kapıya koşar)
ANNE – Sen mi geldin yavrum? Oh ne kadar merak ettim!
(Avcının suratı asıktır, omuzundaki torbayı yere bırakır; kazanç, annesinin ve komşusunun ellerini öper)
KOMŞU – Çok yaşa yavrum…
AVCI – Siz de fazla yaşayın teyze!
ANNE – Nerelerde kaldın dün gece?
AVCIMerak mı ettin?
ANNE – Kesinlikle!
AVCI – Ben sana canavarı yakalamadan dönmeyeceğim dememiş miydim?
ANNE – Dedin, dedin lakin, ben canavarla boğuşmaya gittiğini biliyordum, nasıl sıcacık ederim?
AVCI – Ben sana canavarı vurmadan geri dönmeyeceğimi önceden söylemiştim Canavarla da buluşmak için sözleşmiş değildik ya! Onu, bir günde yakalayamayacağımı düşünürsün ve kendini üzmezsin sanmıştım…
ANNE – Hiç Olmazsa canavarı vurdun mu?
AVCI – Ne gezer? Dağda, ormanda dolandım durdum!
KOMŞU – Ben torbayı görünce canavarı öldürdükten daha sonra kafasını kesip şu çuvala koydun sanmıştım
AVCIHayır!
KOMŞU – Sonradan annen lâmbayı yakınca çuvalda: “Canavarın başı bu değin minik olamaz! dedim
AVCI – Doğru düşündün teyze, bunun içinde canavar değil, minik bir geyik yavrusu var!
ANNE – Ne dedin, ne dedin? Bir geyik yavrusu mu?
(Yere eğilir, çuvalı aralar, derhal kapatır) Sahi ! imiş… Nasıl yaptın avcı bunu? Nasıl kıydın bu yavruya?
(Komşu bayan gelir, çuvalı aralar, bakar)
KOMŞU – Yazık avcı! Şu yavrucağı nasıl vurdun? Hem kimseyi rahatsız etmeyen, ormanlarımızı süsleyen, bu küçücük yavruya nasıl kıydın? Senin hiç de mi acıman yok?
ANNE – Şu Anda onun annesi nasıl yanıyordur? Bilsen, anlasan bunu yapmazdın!
AVCI – Anne ben bunu öldürmek istemedim!
ANNE – O kendi kendini mi öldürdü?
AVCI – Sana nasıl olduğunu derhal anlatayım… Tüm gün canavarı aradığım için başka hayvan vurmamıştım Ertesi gün, yani bugün de böyle oldu… öğleden sonra, köye dönmek için yola düşmeden önce, karşıma bir geyik çıktı… Ben de köye anlamsız dönmeyeyim diye ona nişan aldım Fakat çalıların arasında yavrusu varmış, anasını tehlikede görür görmez pat diye çalılar arasından fırladı Anasına koştu, silâh onu vurdu, ben de kötü oldum, bir kaza oldu Oldu fakat!
ANNE – Sen iyi bir avcı değilsin! İyi bir avcı olsaydın ne yavrulu bir hayvanı vurur, ne yavruyu kimsesiz bırakırdın! Ne de böyle suçsuz bir yavruyu öldürür, annesinin gönlünü dağlardın… Zaten, avcılık, ama herkesin tarlasını harman, çorman eden muzur hayvanlar için, insanlara aleyhinde tehlikeli olanları yok etmek İçin yapılmalıdır Keyif cin hiç bir can öldürülemez… Ben senin böyle acımasız olmanı istemiyorum… Ben sana böyle yabanîler gibi davran diye avcı olmana İzen vermedim…
AVCI – Ben de çok üzgünüm anne! Ben bu yavruyu öldürmek istemedim…
ANNE – Fakat öldürdün… Ben, sana verdiğim avlanma iznini geri alıyorum… Eğer benim iznim olmadan yeniden avlanırsan, işte komşumuz da tanık, ben sana annelik hakkımı helâl etmem!
AVCIAnneciğim, ben küçükten beri avcılık yaparım, avı çok severim, Fakat mademki benim avcılık yapmama müsade vermiyorsun, o hâlde sana laf veriyorum, bundan böyle avcılık yapmayacağım…
ANNE – teşekkürler oğlum, lakin laf devretmek yetmez, bu köyümüzün avcılarının bir töresi vardır Onlar avcılığa pişmanlık edecekleri zaman köyün etrafını çeviren Yedidağ ’ın en tepesine tırmanırlar ve tüfeklerini yedi defa havaya boşaltırlar Sonra evlerine gelirler ve tüfeği kapının arkasına asarlar… Eğer sen de avcılıktan vazgeçmeye karar verdinse, yarından tezi yok tüfeğini alırsın, Yedidağ ’a tırmanır, tepeye gelince törenin emrettiği gibi havaya yedi el alev edersin ve gelip kapının ardına tüfeğini asarsın, benim günlüm de sıcacık olur! Beni iyice anla, hiç sebepsiz yere seni öldürseler ben ne hâle gelirdim Düşün oysa hayvanların da onları da seven anneleri var…
AVCİ – Avcılıktan sözünden dönmek bana baskı gelecek fakat mademki sen istiyorsun, yarın vazgeçiyorum avalıktan!
ANNE – Haydi geç sini başına, benim sana pişirdiğim çorbayı İç… (Avcı sini başına geçerken perde kapanır) *
 
858,496Konular
981,669Mesajlar
29,750Kullanıcılar
fraay00Son üye
Üst Alt