iltasyazilim
FD Üye
Orta oyunun kökeni ve isminin nereden geldiği konusunda farklı alanlara yönlendirilmiş düşünceler vardır Bunlardan birincisi Ortaoyunun apaçık oynanan bir oyun olması nedeni ile bu ismi aldığı iddiasıdır
Bir diğer görüşe göre Ortaoyunu, 2Beyazıd vaktinde Osmanlıya göç eden Seferad Yahudilerinin İspanyadan getirdikleri ‘Auto Oyunları ’ nın Osmanlıya uyarlaması sonucu ortaya çıkmıştır Ortaoyununun temel tipleri Kavuklu ve Pişekardır
Kavuklu, Karagöz oyunlarındaki Hacivatın ; Pişekar ise Karagözün karşılığıdır Kavuklu da Karagözdeki Hacivat gibi kentli insanı simgeler Pişekar ise; Pişepişmek ve kar sözcüklerinden de anlaşılacağı üzere, pişirerek karkazanç karşılayan, fırıncı cinsinden, kenar semt esnafı türünden, kentli orta sınıfın temsilcisidir Ortaoyununun öteki tipleri de Karagöze fazla benzer
Tuzsuz Çılgın Bekir in yerini burada Efe almıştır Matizin(esrarkeş) yerini Kambur ya da Cüce almıştır Yöresel tipler: Karadenizli, Rumelili, Çerkez, Kürt, Arap yerlerini korumuştur Azınlık tipleri olan Rum, Ermeni, Yahudi de Karagözden tıpkı alınmıştır
Ortaoyununun ilginç yönü, Osmanlı zamanında bu oyunlarda kadın rollerini zenne adı verilen erkek oyuncuların oynamasıdır Tıpatıp Shakespeare zamanında Shakespeare in oyunlardaki kadın rollerini sesi ince oyuncuların oynaması gibi… Ortaoyunu denilebilir ki Batı Tarzı Tiyatroya seçenek olabilecek tek eşsiz tiyatro türümüzdür Öz ve biçim açısından en ince ayrıntısına kadar bizim ülkemize özgü, bizim topraklarımıza aittir Yerli yazarlarımız için, özellikle Ulusal Türk Tiyatrosu ülküsündeki yazarlarımız için ortaoyunu benzersiz bir kaynaktır
Ortaoyunu günümüzde otantik olarak yaşama şansını yitirmiştir Günümüzde yazarlarımız bu kaynaktan yararlanarak yeni eserler üretmekte, ortaoyununu dolambaçlı olarak yaşatmaktadırlar Ancak bir takım tiyatro bilim adamlarına tarafından Ortaoyunu günümüze kadar kesintisiz olarak gelebilse, kesintisiz olarak gelişim sürecini yaşamış olsaydı, bugün ne Batı ne doğu tiyatrosu olmayan fakat ikisinden de yararlanan, bize özgü, özgün, sentez bir Türk tiyatrosu yaratılabilecek idi
Ortaoyununun kesintiye uğramasına, bir diğer deyişle ölmesine ise trajik bir paradoksla Osmanlı aydınlarının neden olması büyük bir şanssızlıktır Hızla batılılaşma özlemi içindeki Osmanlı yazan, aydınlatılmış, edebiyatçı ve çevirmenleri batı tarzı tiyatroyu Osmanlıda tesis etmek için olanca güçleri ile çalışmışlar, avam eğlencesi olarak küçümsedikleri karagöz ve ortaoyununa hak ettiği ilgiyi göstermeyerek onu unutulmaya terk etmişlerdir
Ortaoyunu, otantik alanda,besbelli, genelde kahvelerin bahçelerinde, yenidünya adı verilen bir paravan dekor, incesaz çalan bir müzik ekibi ve değişik tipleri canlandıran oyuncularla oynanırdı
Ortaoyunun batı tarzı tiyatroya tarafından tek dezavantajı oyuncuların karakter niteliğinden mahrum “müşteri ler olmasıdır Doğu tiyatrosuna benzerliği ise onun teatral göstermeci doğasından ve oyunun çoğu kez yabancılaştırma sanki etmenlerle kesintiye uğratılarak “oyun yönünün anımsatılmasıdır
Batı tarzı tiyatroda, dram oyunlarında, ortaoyunundaki göstermeci tarzın tersine, benzetmeci üslup hakimdir Benzetmeci üslupta, sahnedeki oyun girdisi çıktısı ile hayata benzetilmeye, doğal yaşam olanca naturalliği ile sahneye aktarılmaya çalışılır Göstermeci üslupta ise hayatı benimsemek yok, göstermektir gaye
böylece göstermeci üslup, teatral olana, değişik mecazlara, arma ve sembollere, çarpıtmalara, kaba ve grotesk figürlere, abartılara, karikatürleştirmeye baş vurur
Ortaoyunun dağıtılmış bölümleri vardır Giriş bölümünde pişekar, oyunun açılışını yaparak seyircileri selamlar Giriş bölümünü peşine düşüp takip eden muhavere (çatışma) bölümünde sahneye kavuklu girer ve pişekar ile kavuklu oyunun konusundan bağımsız bir söz oyununa, söz çatışmasına girerler Nüktenin, yanlış anlamanın, abartının, sürrealist hikayelerin gırla gittiği bu bölümün arkasında oyunun asıl hikayesine geçilir
Oyunun en uzun bölümü olan bu bölümün sonunda, oyunun kıssadan hissesinin anlatıldığı ve yeni oyunun ne süre, nerede oynanacağının duyurusunun yapıldığı final bölümü yer alır Ortaoyunu oyunlarının birbirine çok benzer, yalın bir çatısı vardır
Genelde kavuklunun kiraya verdiği bir konak, bir konut, bir işyeri vb vardır ve burayı kiralama işini Pişekar üstlenir Kiralanan mekanın yeni sahibi ve Pişekar birçok sahnede yer alırken azınlık ve bölgesel tipler teker teker sahneye girerek neredeyse bir resmi geçit biçiminde ve genellikle kiracı adayı veya kiracının aşığı ya da akrabası olarak oyundaki yerlerini alırlar *
Bir diğer görüşe göre Ortaoyunu, 2Beyazıd vaktinde Osmanlıya göç eden Seferad Yahudilerinin İspanyadan getirdikleri ‘Auto Oyunları ’ nın Osmanlıya uyarlaması sonucu ortaya çıkmıştır Ortaoyununun temel tipleri Kavuklu ve Pişekardır
Kavuklu, Karagöz oyunlarındaki Hacivatın ; Pişekar ise Karagözün karşılığıdır Kavuklu da Karagözdeki Hacivat gibi kentli insanı simgeler Pişekar ise; Pişepişmek ve kar sözcüklerinden de anlaşılacağı üzere, pişirerek karkazanç karşılayan, fırıncı cinsinden, kenar semt esnafı türünden, kentli orta sınıfın temsilcisidir Ortaoyununun öteki tipleri de Karagöze fazla benzer
Tuzsuz Çılgın Bekir in yerini burada Efe almıştır Matizin(esrarkeş) yerini Kambur ya da Cüce almıştır Yöresel tipler: Karadenizli, Rumelili, Çerkez, Kürt, Arap yerlerini korumuştur Azınlık tipleri olan Rum, Ermeni, Yahudi de Karagözden tıpkı alınmıştır
Ortaoyununun ilginç yönü, Osmanlı zamanında bu oyunlarda kadın rollerini zenne adı verilen erkek oyuncuların oynamasıdır Tıpatıp Shakespeare zamanında Shakespeare in oyunlardaki kadın rollerini sesi ince oyuncuların oynaması gibi… Ortaoyunu denilebilir ki Batı Tarzı Tiyatroya seçenek olabilecek tek eşsiz tiyatro türümüzdür Öz ve biçim açısından en ince ayrıntısına kadar bizim ülkemize özgü, bizim topraklarımıza aittir Yerli yazarlarımız için, özellikle Ulusal Türk Tiyatrosu ülküsündeki yazarlarımız için ortaoyunu benzersiz bir kaynaktır
Ortaoyunu günümüzde otantik olarak yaşama şansını yitirmiştir Günümüzde yazarlarımız bu kaynaktan yararlanarak yeni eserler üretmekte, ortaoyununu dolambaçlı olarak yaşatmaktadırlar Ancak bir takım tiyatro bilim adamlarına tarafından Ortaoyunu günümüze kadar kesintisiz olarak gelebilse, kesintisiz olarak gelişim sürecini yaşamış olsaydı, bugün ne Batı ne doğu tiyatrosu olmayan fakat ikisinden de yararlanan, bize özgü, özgün, sentez bir Türk tiyatrosu yaratılabilecek idi
Ortaoyununun kesintiye uğramasına, bir diğer deyişle ölmesine ise trajik bir paradoksla Osmanlı aydınlarının neden olması büyük bir şanssızlıktır Hızla batılılaşma özlemi içindeki Osmanlı yazan, aydınlatılmış, edebiyatçı ve çevirmenleri batı tarzı tiyatroyu Osmanlıda tesis etmek için olanca güçleri ile çalışmışlar, avam eğlencesi olarak küçümsedikleri karagöz ve ortaoyununa hak ettiği ilgiyi göstermeyerek onu unutulmaya terk etmişlerdir
Ortaoyunu, otantik alanda,besbelli, genelde kahvelerin bahçelerinde, yenidünya adı verilen bir paravan dekor, incesaz çalan bir müzik ekibi ve değişik tipleri canlandıran oyuncularla oynanırdı
Ortaoyunun batı tarzı tiyatroya tarafından tek dezavantajı oyuncuların karakter niteliğinden mahrum “müşteri ler olmasıdır Doğu tiyatrosuna benzerliği ise onun teatral göstermeci doğasından ve oyunun çoğu kez yabancılaştırma sanki etmenlerle kesintiye uğratılarak “oyun yönünün anımsatılmasıdır
Batı tarzı tiyatroda, dram oyunlarında, ortaoyunundaki göstermeci tarzın tersine, benzetmeci üslup hakimdir Benzetmeci üslupta, sahnedeki oyun girdisi çıktısı ile hayata benzetilmeye, doğal yaşam olanca naturalliği ile sahneye aktarılmaya çalışılır Göstermeci üslupta ise hayatı benimsemek yok, göstermektir gaye
böylece göstermeci üslup, teatral olana, değişik mecazlara, arma ve sembollere, çarpıtmalara, kaba ve grotesk figürlere, abartılara, karikatürleştirmeye baş vurur
Ortaoyunun dağıtılmış bölümleri vardır Giriş bölümünde pişekar, oyunun açılışını yaparak seyircileri selamlar Giriş bölümünü peşine düşüp takip eden muhavere (çatışma) bölümünde sahneye kavuklu girer ve pişekar ile kavuklu oyunun konusundan bağımsız bir söz oyununa, söz çatışmasına girerler Nüktenin, yanlış anlamanın, abartının, sürrealist hikayelerin gırla gittiği bu bölümün arkasında oyunun asıl hikayesine geçilir
Oyunun en uzun bölümü olan bu bölümün sonunda, oyunun kıssadan hissesinin anlatıldığı ve yeni oyunun ne süre, nerede oynanacağının duyurusunun yapıldığı final bölümü yer alır Ortaoyunu oyunlarının birbirine çok benzer, yalın bir çatısı vardır
Genelde kavuklunun kiraya verdiği bir konak, bir konut, bir işyeri vb vardır ve burayı kiralama işini Pişekar üstlenir Kiralanan mekanın yeni sahibi ve Pişekar birçok sahnede yer alırken azınlık ve bölgesel tipler teker teker sahneye girerek neredeyse bir resmi geçit biçiminde ve genellikle kiracı adayı veya kiracının aşığı ya da akrabası olarak oyundaki yerlerini alırlar *