Oruc hikayeleri, Ramazan hikayeleri
Beşikte Oruc
Abdulkadir Geylani Hazretleri, henuz ikiuc aylıkken gorulen kerametlerini annesi soyle anlatır:
Oğlum henuz birkac aylıktı Mubarek Ramazan ayı geldi Birinci gun şafak soktukten guneş batıncaya kadar butun gun hic sut emmedi İkinci gun de ayni durum tekrar edince anladım ki Abdulkadir oruc tutuyor
İkinci sene Şaban ayının sonuna doğru hava fazla bulutlu olduğu icin halk Ay'ı goremedi Ramazanın başlama tarihini tespit edemediler Abdulkadir'in bu meziyetini bilenler hemen annesinin yanına gidip onun sut emip emmediğini sordular Gercekten o gun Abdulkadir şafaktan beri sut emmemişti Daha sonra o gunun ramazanın birinci gunu olduğu anlaşıldı
Beşikteyken oruc tuttuğunu şu beyit ile dile getirir
Başlangıcım şoyleydi, dillerde soylenirdi
Beşikteyken oructum, bunu herkes bilirdi
Allah ona ayağını veli kullarımın omuzlarına koy derken sebebi bu olsa gerek
Sabrın Zirvesi
Allah Dostlarından Hazreti Rabia Hayatını ibadete adayan bu yolda evlenmeyi dahi duşunmeyen yuce kametin hayatında orucun yeri bambaşkaydı Sık sık nafile oruc tutardı bir defasında yiyecek bir şey bulamadı sekiz gun boyle gecmişti ve yiyecek bir iftarlık kuru bir ekmeği bile yoktu Aclık iyice şiddetlenmiş ve kendi kendine acaba nefsime zulum mu ediyorum diye duşunurken derken kapı calınır Komşusu bir tabak yemek getirmiştirOrtalık karanlıktır Onu alıp yere koyar Işık aramaya gider Işığı yakınca kedinin yemeği doktuğunu gorur Ne yapayım bari iftarı su ile acayım diye duşunur Bu sırada ışık soner ve bardağı alıp su icecekken bardak duşup kırılır Elini acar:
Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu deniyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum Diyerek bir ah ceker Bu sırada gaybden şoyle bir ses duyulur:
Ey Rabia! İstersen dunya nimetlerini ustune sacayım İstersen uzerindeki dertleri kaldırayım Fakat bu dertler ile nimetler bir arada bulunmaz
Bu sozu işitince Hazreti Rabia:
Ya Rabbi beni kendin ile meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere bulaştırma diye dua eder
Oruclu musunuz, Değil misiniz?
Senusi Hazretleri, Allah korkusunun fazlalığı kendisinin devamlı Allah tarafından gozetilme şuuru ve tefekkur halinde olmak gibi sebeplerden dunyada sanki hapiste gibiydi O gunlerini bir gun oruclu bir gun orucsuz gecirirdi Kendisini bir şey verilince yer, verilmezse talep etmezdi Oruclu olduğu bazı gunlerde,
Oruclu musunuz yoksa değil misiniz? Diye sorulunca;
Ne orucluyum ne de değilim derdi
Oruca niyetli olduğu icin oruclu değilimdiyemezdi Ama kendini hakiki oruc tutanlardan oruc ıbadetinin hakkını verenlerden saymadığı icin orucluyumda diyemezdi, soranlar boyle soylemesindeki inceliği anlamayıp:
Oruclu olup olmadığınızı bilmiyor musunuz? diyenlere cevap vermez sadece tebessum ederdi
Beşikte Oruc
Abdulkadir Geylani Hazretleri, henuz ikiuc aylıkken gorulen kerametlerini annesi soyle anlatır:
Oğlum henuz birkac aylıktı Mubarek Ramazan ayı geldi Birinci gun şafak soktukten guneş batıncaya kadar butun gun hic sut emmedi İkinci gun de ayni durum tekrar edince anladım ki Abdulkadir oruc tutuyor
İkinci sene Şaban ayının sonuna doğru hava fazla bulutlu olduğu icin halk Ay'ı goremedi Ramazanın başlama tarihini tespit edemediler Abdulkadir'in bu meziyetini bilenler hemen annesinin yanına gidip onun sut emip emmediğini sordular Gercekten o gun Abdulkadir şafaktan beri sut emmemişti Daha sonra o gunun ramazanın birinci gunu olduğu anlaşıldı
Beşikteyken oruc tuttuğunu şu beyit ile dile getirir
Başlangıcım şoyleydi, dillerde soylenirdi
Beşikteyken oructum, bunu herkes bilirdi
Allah ona ayağını veli kullarımın omuzlarına koy derken sebebi bu olsa gerek
Sabrın Zirvesi
Allah Dostlarından Hazreti Rabia Hayatını ibadete adayan bu yolda evlenmeyi dahi duşunmeyen yuce kametin hayatında orucun yeri bambaşkaydı Sık sık nafile oruc tutardı bir defasında yiyecek bir şey bulamadı sekiz gun boyle gecmişti ve yiyecek bir iftarlık kuru bir ekmeği bile yoktu Aclık iyice şiddetlenmiş ve kendi kendine acaba nefsime zulum mu ediyorum diye duşunurken derken kapı calınır Komşusu bir tabak yemek getirmiştirOrtalık karanlıktır Onu alıp yere koyar Işık aramaya gider Işığı yakınca kedinin yemeği doktuğunu gorur Ne yapayım bari iftarı su ile acayım diye duşunur Bu sırada ışık soner ve bardağı alıp su icecekken bardak duşup kırılır Elini acar:
Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu deniyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum Diyerek bir ah ceker Bu sırada gaybden şoyle bir ses duyulur:
Ey Rabia! İstersen dunya nimetlerini ustune sacayım İstersen uzerindeki dertleri kaldırayım Fakat bu dertler ile nimetler bir arada bulunmaz
Bu sozu işitince Hazreti Rabia:
Ya Rabbi beni kendin ile meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere bulaştırma diye dua eder
Oruclu musunuz, Değil misiniz?
Senusi Hazretleri, Allah korkusunun fazlalığı kendisinin devamlı Allah tarafından gozetilme şuuru ve tefekkur halinde olmak gibi sebeplerden dunyada sanki hapiste gibiydi O gunlerini bir gun oruclu bir gun orucsuz gecirirdi Kendisini bir şey verilince yer, verilmezse talep etmezdi Oruclu olduğu bazı gunlerde,
Oruclu musunuz yoksa değil misiniz? Diye sorulunca;
Ne orucluyum ne de değilim derdi
Oruca niyetli olduğu icin oruclu değilimdiyemezdi Ama kendini hakiki oruc tutanlardan oruc ıbadetinin hakkını verenlerden saymadığı icin orucluyumda diyemezdi, soranlar boyle soylemesindeki inceliği anlamayıp:
Oruclu olup olmadığınızı bilmiyor musunuz? diyenlere cevap vermez sadece tebessum ederdi