iltasyazilim
FD Üye
Osman Aysu nun Eserleri
Osman Aysu Kitapları
Travma
Kapı ardına kadar açıldı Bu sahneyi daha önce de çok görmüştüm Manzaranın vahşeti yüreğimi kor gibi yaktı her zamanki dehşetiyle Sevgilim o ince uzun tahta masanın üstünde çırılçıplak ve yan olarak yatıyordu Fakat manzaranın en dehşet yanı hemencecik masanın başında ayakta duran o iblis herifin elindeki sivri hançerdi Bu sefer geç kalmıştım O hain adam yarışı kazanmış ve benden evvel odaya girmeyi başarmıştı Çaresizlikten gözlerim karardı
Kalbimin duracağını hissettim Artık onu durdurmam imkânsızdı Polisiye edebiyatımızın dinç kalemi Osman Aysu'dan heyecanın doruklarında yeni bir gerilim ve aşk romanı
Doğum Günü: 15 Aralık
Vefat her canlının mecburi sonucudur Beşer mantığı bu olguyu rahat kabul eder
Nitekim genç yönetmen Murat da güzel sevgilisi Sitem'in münasebetsiz ölümünü kabullenmek zorunda kaldı Ama onu hiç unutamadı İki yıllık anıları aklında bütün tazeliğiyle yaşamaya devam etti Hatta öyle oysa sonunda ruh hastası oldu
Ta ki, yağmurlu bir gece Arnavutköy'de Ölüm Meleği'le karşılaşıncaya dek Bu rastlama genç yönetmenin hayatını bir anda karmakarışık etti Çünkü Ölüm Meleği ona insanoğlunun şimdiye dek hiç duymadığı bir teklifte bulunacak ve Sitem'i geri getirmeyi taahhüt edecekti Tabii bunun Murat kadar ödenmesi gereken dahası bedeli olacaktı
Mor Salkımlı Köşk
Salih asla bir Sovyet sempatizanı değildi, olamazdı da zaten Lakin edebiyata düşkün, zamanının çoğunu hikâyeler yazmaya adamış, şiirden tutku alan biri olarak Nazım Hikmet'ten hoşlanması da ona çok natürel geliyordu Ayrıca şairin ezildiğine inandığı işçi, köylü, emekçi sınıfını savunmasında da ne musibet olabilirdi fakat? Bu da yaşamın bir gerçeği yok miydi? Aslında yabancı memleketteki eğitimi sırasında birkaç Sovyet yanlısı birey ile tanışmış, komünist rejimin teorik esaslarını onlarla müzakere etme şansı da olmuştu Bu konuda derinine veri sahibi olduğu söylenemezdi yine de
Faruk kucağındaki kızı ile sertçe dönüp bahçe kapısına doğru birkaç adım attı Ayten ümitsizce sokak kapısının önünde kalakalmıştı Kocasının haklı çıkması onun yüreğinde de bir burukluk yaratmıştı
Ama tam o sırada sokak kapısı aniden aralandı Tümü ilgiyle başlarını çevirip aralanan kapıya baktılar Küçücük tefecik kuvvetsiz bir kadın, titreyen sesle soruyordu 'Faruk Kardeşim Sen mi geldin? '
Polisiye türünün Türkiye'deki artist kalemi Osman Aysu bir 'ilk tarihi roman'la okurlarını İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi'ne götürüyor Tek partili dönemin siyasi atmosferinden çekip çıkardığı karakterleri ve onların yaşanmışlıklarını en canlı, en kalıcı halleriyle anlatarak, bizleri kırkların Türkiyesi'nde tanıklıklarla doymuş aşina bir yolculuğa çıkarıyor
Bir Aşk Masalı
İkisi de benzer kolejde kültürlü, aynı sıraları paylaşmıştı Okulun basketbol takımında da sürekli arkadaşlıkları neşelendirici bir dostluğun kapılarını açmıştı onlara Mezun olduktan daha sonra kendilerine farklı yollar çizince, ister istemez bir uzaklık girmişti aralarına Giderek birbirlerinin izini kaybetmişlerdi Biri avukat olmuş, defalarca kazandığı davalarla İstanbul'da meşhur bir ad haline gelmişti Diğerinin ise nerede olduğu bilinmiyorduYıllar sonra bir gün karşılaştılar! Zorunlu bir karşılaşmaydı bu Eski okul arkadaşı çaresizdi ve avukattan destek istiyordu Oğlu bir süredir kayıptı çünkü Avukat, kesinlikle ama takviye edecekti arkadaşına Fakat olayın üstüne üzerine gittikçe hiç ummadığı sorunların içinde buluverdi kendini Bir De, bu gerilim doymuş arayışta bir hekim, aşkla da tanıştırdı onuAsıl macera hemen başlıyordu
Kanlı Pazar
Nefesini tuttu Tüfeğin kabzasını omzuna adamakıllı yerleştirdi ve adamın arabadan inmesini bekledi Limuzinin camları içerinin görünmesini engelliyordu Sonra ak saçlı bir kafanın ağır ağır arabanın içinden çıktığını fark etti Telaş etmedi Hedefinin keskin ışık halkası gelmesini bekledi Shebalin dükkân kapısına içten yürüyordu Rus'un kafası dürbünde gayet net görünüyordu Hans defalarca iki kere tetiğe asıldı on ikiden vurma kaydetmişti Adamın ak saçları aniden kızıla boyandı Mermiler kafatasını paramparça etmiş olmalıydı'
Londra'da bir pulcu dükkânı Dükkân sahibinin senelerdir sakladığı bir paket Dünyanın dört bir yanından gelerek pakete gelmek için birbirleriyle yarışa giren profesyonel tetikçiler Şehirde staj gerçekleştirmek için yer alan pul meraklısı Bora Akel, hayatının tehlikeye gireceğini bilseydi o pulcu dükkânına asla gitmezdi Hiç tanımadığı bir İngiliz'in son isteğini yerine getirmeyi kabul edince birdenbire kendini sıralı işlenen cinayetlerin tam ortasında buldu Başladığı işi son vermek zorunda olan Bora, bu kanlı insan avından nasıl sağ çıkacaktı? Türk polisiyesinin usta kalemi Osman Aysu'dan nefes kesen bir ceza romanı
Cinayet Sancısı
Genç kadın hançerin ucunu adamın boynuna sürterek ve milim kaldırmayarak iskemlenin arkasına geçti Şimdi hançer fotoğrafçının bütün ense olduğundaydı 'Onu nasıl öldürdüğümü biliyor musun? ' diye mırıldandı küçümseyen bir sesle 'Bilmiyorum' diye kekeledi Ferruh 'Bu aleti bütün buradan soktum ve içinde kanırtırım Çok acı çekti, dakikalarca çırpında Benzi Atmış içindeki bu intikam hissinin sonu nereye varacaktı? Planını başarıyla uygulayıp hedefindeki dört kişiyi öldürüse bu azaptan kurtulacak mıydı? Memnun Etme duygusunun bütün benliğini kaplayacağını biliyordu ama sonra ne olacaktı? Bir seri katil olmanın ağırlığına katlanabilecek miydi? Kendi geleceğini düşünüyor muydu? Kardeşi gibi kendisinin de bir geleceği olmayacaktı Planladığı cinayetleri işledikten sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşayabileceğini hiç sanmıyordu *
Osman Aysu Kitapları
Travma
Kapı ardına kadar açıldı Bu sahneyi daha önce de çok görmüştüm Manzaranın vahşeti yüreğimi kor gibi yaktı her zamanki dehşetiyle Sevgilim o ince uzun tahta masanın üstünde çırılçıplak ve yan olarak yatıyordu Fakat manzaranın en dehşet yanı hemencecik masanın başında ayakta duran o iblis herifin elindeki sivri hançerdi Bu sefer geç kalmıştım O hain adam yarışı kazanmış ve benden evvel odaya girmeyi başarmıştı Çaresizlikten gözlerim karardı
Kalbimin duracağını hissettim Artık onu durdurmam imkânsızdı Polisiye edebiyatımızın dinç kalemi Osman Aysu'dan heyecanın doruklarında yeni bir gerilim ve aşk romanı
Doğum Günü: 15 Aralık
Vefat her canlının mecburi sonucudur Beşer mantığı bu olguyu rahat kabul eder
Nitekim genç yönetmen Murat da güzel sevgilisi Sitem'in münasebetsiz ölümünü kabullenmek zorunda kaldı Ama onu hiç unutamadı İki yıllık anıları aklında bütün tazeliğiyle yaşamaya devam etti Hatta öyle oysa sonunda ruh hastası oldu
Ta ki, yağmurlu bir gece Arnavutköy'de Ölüm Meleği'le karşılaşıncaya dek Bu rastlama genç yönetmenin hayatını bir anda karmakarışık etti Çünkü Ölüm Meleği ona insanoğlunun şimdiye dek hiç duymadığı bir teklifte bulunacak ve Sitem'i geri getirmeyi taahhüt edecekti Tabii bunun Murat kadar ödenmesi gereken dahası bedeli olacaktı
Mor Salkımlı Köşk
Salih asla bir Sovyet sempatizanı değildi, olamazdı da zaten Lakin edebiyata düşkün, zamanının çoğunu hikâyeler yazmaya adamış, şiirden tutku alan biri olarak Nazım Hikmet'ten hoşlanması da ona çok natürel geliyordu Ayrıca şairin ezildiğine inandığı işçi, köylü, emekçi sınıfını savunmasında da ne musibet olabilirdi fakat? Bu da yaşamın bir gerçeği yok miydi? Aslında yabancı memleketteki eğitimi sırasında birkaç Sovyet yanlısı birey ile tanışmış, komünist rejimin teorik esaslarını onlarla müzakere etme şansı da olmuştu Bu konuda derinine veri sahibi olduğu söylenemezdi yine de
Faruk kucağındaki kızı ile sertçe dönüp bahçe kapısına doğru birkaç adım attı Ayten ümitsizce sokak kapısının önünde kalakalmıştı Kocasının haklı çıkması onun yüreğinde de bir burukluk yaratmıştı
Ama tam o sırada sokak kapısı aniden aralandı Tümü ilgiyle başlarını çevirip aralanan kapıya baktılar Küçücük tefecik kuvvetsiz bir kadın, titreyen sesle soruyordu 'Faruk Kardeşim Sen mi geldin? '
Polisiye türünün Türkiye'deki artist kalemi Osman Aysu bir 'ilk tarihi roman'la okurlarını İkinci Dünya Savaşı Türkiyesi'ne götürüyor Tek partili dönemin siyasi atmosferinden çekip çıkardığı karakterleri ve onların yaşanmışlıklarını en canlı, en kalıcı halleriyle anlatarak, bizleri kırkların Türkiyesi'nde tanıklıklarla doymuş aşina bir yolculuğa çıkarıyor
Bir Aşk Masalı
İkisi de benzer kolejde kültürlü, aynı sıraları paylaşmıştı Okulun basketbol takımında da sürekli arkadaşlıkları neşelendirici bir dostluğun kapılarını açmıştı onlara Mezun olduktan daha sonra kendilerine farklı yollar çizince, ister istemez bir uzaklık girmişti aralarına Giderek birbirlerinin izini kaybetmişlerdi Biri avukat olmuş, defalarca kazandığı davalarla İstanbul'da meşhur bir ad haline gelmişti Diğerinin ise nerede olduğu bilinmiyorduYıllar sonra bir gün karşılaştılar! Zorunlu bir karşılaşmaydı bu Eski okul arkadaşı çaresizdi ve avukattan destek istiyordu Oğlu bir süredir kayıptı çünkü Avukat, kesinlikle ama takviye edecekti arkadaşına Fakat olayın üstüne üzerine gittikçe hiç ummadığı sorunların içinde buluverdi kendini Bir De, bu gerilim doymuş arayışta bir hekim, aşkla da tanıştırdı onuAsıl macera hemen başlıyordu
Kanlı Pazar
Nefesini tuttu Tüfeğin kabzasını omzuna adamakıllı yerleştirdi ve adamın arabadan inmesini bekledi Limuzinin camları içerinin görünmesini engelliyordu Sonra ak saçlı bir kafanın ağır ağır arabanın içinden çıktığını fark etti Telaş etmedi Hedefinin keskin ışık halkası gelmesini bekledi Shebalin dükkân kapısına içten yürüyordu Rus'un kafası dürbünde gayet net görünüyordu Hans defalarca iki kere tetiğe asıldı on ikiden vurma kaydetmişti Adamın ak saçları aniden kızıla boyandı Mermiler kafatasını paramparça etmiş olmalıydı'
Londra'da bir pulcu dükkânı Dükkân sahibinin senelerdir sakladığı bir paket Dünyanın dört bir yanından gelerek pakete gelmek için birbirleriyle yarışa giren profesyonel tetikçiler Şehirde staj gerçekleştirmek için yer alan pul meraklısı Bora Akel, hayatının tehlikeye gireceğini bilseydi o pulcu dükkânına asla gitmezdi Hiç tanımadığı bir İngiliz'in son isteğini yerine getirmeyi kabul edince birdenbire kendini sıralı işlenen cinayetlerin tam ortasında buldu Başladığı işi son vermek zorunda olan Bora, bu kanlı insan avından nasıl sağ çıkacaktı? Türk polisiyesinin usta kalemi Osman Aysu'dan nefes kesen bir ceza romanı
Cinayet Sancısı
Genç kadın hançerin ucunu adamın boynuna sürterek ve milim kaldırmayarak iskemlenin arkasına geçti Şimdi hançer fotoğrafçının bütün ense olduğundaydı 'Onu nasıl öldürdüğümü biliyor musun? ' diye mırıldandı küçümseyen bir sesle 'Bilmiyorum' diye kekeledi Ferruh 'Bu aleti bütün buradan soktum ve içinde kanırtırım Çok acı çekti, dakikalarca çırpında Benzi Atmış içindeki bu intikam hissinin sonu nereye varacaktı? Planını başarıyla uygulayıp hedefindeki dört kişiyi öldürüse bu azaptan kurtulacak mıydı? Memnun Etme duygusunun bütün benliğini kaplayacağını biliyordu ama sonra ne olacaktı? Bir seri katil olmanın ağırlığına katlanabilecek miydi? Kendi geleceğini düşünüyor muydu? Kardeşi gibi kendisinin de bir geleceği olmayacaktı Planladığı cinayetleri işledikten sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşayabileceğini hiç sanmıyordu *