iltasyazilim
FD Üye
Osman Bey ve ardıllarının zaferleri (y 13001402)
Genişlemelerinin başlarında Osmanlılar küçülüp sönmekte olan Hıristiyan Bizans Devleti'ne aleyhinde Türk gazilerinin önderleri olarak sahneye çıktılar Sosyoekonomik açıdan gaziler, Germen comtatus ya da Gefolgschaft'ı gibi, bir savaş şefine kişisel bağlılık temelinde birleşen genç savaşçılardı; bu yönleriyle evrensel, islam uğruna savaşma ideoloj ileriyle ise özgül bir olguyu ifade ediyorlardı Çevresinde toplandıktan aristokratik soyun ataları Malazgirt Savaşı'ndan (1071) daha sonra Orta ve Doğu Anadolu'ya yerleşen göçebe Oğuz Türkmen kitleleriyle Anadolu'ya gelmiş Kayı boyundandı Iran ve Mezopotamya'da İlhanlı Devleti (İran Moğolları)'nin kurulmasıyla, Moğollar 13 yüzyılda yeni bir Türkmen dalgasını önlerinden Anadolu'ya sürdüler Manâlı kesimleri Anadolu Selçukluları göre direk denen hudut boylarına kaydınlan bu ikinci dalgayla Anadolu daha da Tûrkleşti Kösedağ Savaşı'nda (1243) Moğolların Anadolu Selçuklu ordusunu yenmesinin arkasından Osman Bey kuzeybatı Anadolu'daki gönder beyliğinin emiri olarak sivrildi ve o yörede Bizanslılarla savaşan gazilerin önderliğini üstlendi
Anadolu Selçuklu gücünün yerini Moğolların gevşek metbuluğunun (süzerenliğinin) almasıyla, Anadolu'nun Moğol işgaline uğramamış bölgelerindeki Türkmen beylikleri bağımsız bir kişilik kazandı Bunlardan biri olan Osmanlılar arkalarında Germiyanoğulları gibi daha enerjik beylikler bulunduğundan akınlannı ister istemez İstanbul Boğazı ile Marmara Denizinin güneyinde kalan Bizans topraklarına yönelttiler Bu, birkaç bakımdan onların tarihsel şansı oldu; darü'lislama saldırsalar yalnızlığa itilip ezilecekken darü'lharbe karşısında hareketlerinde kendilerine bir geçimini sağlama kaynağı aramakta olan ve İslamı yayılma ateşi içeren başıboş göçebeleri, kentli işsizleri ve kesintisiz yeni otlaklara gereklilik duyan aşiretleri çevrelerinde topladılar aynı zamanda Bizans İmparatorluğu'nun içsel çürümüşlüğünü yakından tanıdılar I Bayezid'e (hd 13891402) dek de, bu birincil yayılmanın getirdiği kudret ve zenginliği doğudaki Anadolu Türk beyliklerini fethetmek için kullandılar
1300'e gelindiğinde Osman Bey Dorylaion'dan ( Eskişehir) Nikaia (İznik) Ovasına uzanan alanı ele geçirmiş ve Bizanslıların giriştiği birkaç örgütlü karşısında saldınyı püskürtmüştü Bizans imparatorunun Batı Avrupalı paralı askerlere başvurması Türklerden fazla kendi toprakları ve halkına hasar veriyor, hem iyice şişmiş ve müsrifleşmiş Bizans Devleti'nin ağır aidat yükünden, ayrıca de Katalan ve Norman şövalyelerinin despotluk ve yağmacılıklarından yılan Hıristiyan köylüler, hemen şimdi görece ucuz bir idare sistemini, dolayısıyla daha hafif bir aidat yükünü temsil eden Türklerin himayesine girmeyi yer yer iyi karşılayabiliyorlardı bununla beraber Osmanlılar o sırada etkili kale kuşatma ve düşürme araçlarından yoksundu; büyükçe kentleri alamadıkları gibi, Güneybatı Anadolu'da güçlenen Türkmen komşulan Aydınoğulları ve Karesioğullarına da dokunamıyorlardı Orhan Gazi'nin 1326'da Bursa'yı alması Yakındoğu'nun köklü devlet gelenekleriyle yüksek islam kültürü ve hukukunun taşıyıcısı olan ulema için bir çekim merkezi yarattığı gibi, hakiki bir ordunun kurulmasını ve beyliğin devlete dönüştürülmesini sağlayacak idari, parasal ve askeri gücün biriktırilmesinde birincil büyük adımı oluşturdu Kuzeybatı Anadolu'nun Nikaia, Nikomedeia (İzmit) ve Scutari ( Üsküdar) gibi geri kalan Bizans kentlerini de 133038 aralarında ele geçiren Orhan, sonra güneydeki Türkmen komşularının iç kavgalarından yararlanarak 1345'te Karesi topraklanni ilhak etti Edremit Körfeziyle Kapıdağ Yarımadası arasındaki bölgeyi denetimi altına alarak Marmara Denizine ulaştı O zamana kadar Trakya ve Konstantinopolis'teki (İstanbul) karşı taraf Bizans hiziplerine paralı asker (ve büyük kazanç) sağlamak Aydınoğullarının tekelindeydi 1346'da ise Orhan Bizans imparatoru VI İoannes Kantakuzenos'un başmüttefiki oldu ve bu nedenle Osmanlı birlikleri için Avrupa'ya geçme olanağı doğdu Umur Bey'in ölümünden (1348) daha sonra Aydınoğullarının dağılması üzerine Osmanlılar gazilerin önderliğini tek başlarına üstlenecek ışık halkası geldiler Kantakuzenos'un Bizans tahtını ele geçirmesine yardımcı olan Orhan, karşılığında imparatorun kızı Theodora ile evlendi ve Trakya'da dilediği gibi hareket etme hakkını kopardı Osmanlı akıncılarının sık sık Gelibolu'dan yukarılara çıkarak elde ettikleri ganimet Osmanlı gücünün maddi temellerine katkıda bulundu Orhan'ın ufak oğlu Süleyman Paşa 1353'te Gelibolu' yu üs haline getirdi ve Bizans'ın tüm tepkilerine rağmen boşaltmayı reddetti Süleyman'ın akıncıları bu üsten hareketle M eriç Vadisinden Balkanlar'a yöneldiler Bir zaman daha sonra Kantakuzenos, azıcık da Türklerle işbirliği yapması sebebiyle tahttan düştü ve Avrupa tehlikenin hakiki boyutlarını fark etmeye başladı
bununla beraber I Murad (hd y 136089) dönemine değin Gelibolu daimi fetihler için kullanılmadı Bundan sonradan, savunucularının azlığına ve dağınıklığına karşın Konstantinopolis'in kalın surlarından yılarak çevresinden dolaşmayı yeğleyen Osmanlılar aracısız olarak kuzeye, Trakya'ya uzandılar Bu safha 136162'de Adrianopolis'in zaptıyla noktalandı ve Bizans İmpatorluğu'nun bu ikinci büyük kenti Edirne adıyla yeni Osmanlı başkenti oldu Konstantinopolis ile Tuna arasındaki en kayda değer kale olan Edirne Osmanlılara Avrupa'daki toprak kazanımlarını korumada, Trakya'yı yönetmede ve kuzeye içten yayılmada manâlı kolaylıklar sağlıyordu Meriç Vadisinden yukan hareketini sürdürerek 1363'te Plovdiy'i ( Filibe) alan I Murad Bizans'ı tarımsal hinterlandının büyük bölümünden yoksun bıraktı; başlıca tahıl ve vergi kaynaklarını denetimine alarak imparatoru Osmanlıların metbuluğunu tanımaya zorladı
Sırp prensi Stefan Dusan'm ölümü ( 1355) üstüne ayrılmış ve zayıf durumda kalan Sırplar, Macar kralı I Lajos (Büyük) ve Bulgar çarı İvan (Şişman) ile ittifak kurarak Osmanlılara karşısında ilk Haçlı seferini başlattılar Bizans imparatoru V İoannes de Konstantinopolis ( Ortodoks) ve Roma ( Katolik) kiliselerini birleştirerek Avrupa'nın desteğini sağlamaya çalıştıysa da, Bizans Batı'dan herhangi bir fiziksel yardım alamadığı gibi kendi içinde daha fazla bölündü Bu Nedenle I Murad'ın Çirmen Savaşı'nda (1371) müttefiklere aleyhinde kazandığı galibiyet Osmanlıların kendilerine olan güvenlerinin artmasına, düşmanlarının da daha fazla direnmeden Murad'ın metbuluğunu kabul etmelerine yol açtı Bundan sonra Murad Avrupa' da vasallık ilişkilerine dayanan bir imparatorluğun temelini attı Osmanlılar kendilerini metbu tanıyan, yıllık vergilerini ahenkli ödeyen ve istendiğinde Osmanlı ordusuna asker veren lokal hanedanları tasfiye yerine onlarla işbirliğine gittiler Egemenliklerini uzlaşma içinde benimseyen yönetici sınıflarla tebalannı canlarına, mallarına, geleneklerine ve konumlarına dokunulmayacağı konusunda rahatlatarak olası direnmeleri yumuşattılar ve kendi devlet aygıtlarını hemen şimdi fazla geliştirmeden veya işgal garnizonları kurmadan yeni topraklarını zahmetsizce yönetebilir duruma geldiler I Murad 137187 arasında Makedonya'yı, bu arada Manastır (1382), Sofya (1385) ve Niş'i (1386) kapsayan Orta Bulgaristan'ı, sonunda da Sırbistan'ı fethetti
Tuna'nın güneyindeki imparatorluk alanını pekiştiren bu atak Balkan ülkeleri ittifakının 1389'daki I Kosova Savaşı'nda uğradığı dramatik yenilgiyle noktalandı Bugünkü Romanya, Bosna, Arnavutluk, Yunanistan ve Sırpların Belgrad Kalesi daha Osmanlı egemenliği dışındaydı, ama bundan böyle Müslüman yayılmasını durdurabilecek tek zorlama Macaristan'dı
*
Genişlemelerinin başlarında Osmanlılar küçülüp sönmekte olan Hıristiyan Bizans Devleti'ne aleyhinde Türk gazilerinin önderleri olarak sahneye çıktılar Sosyoekonomik açıdan gaziler, Germen comtatus ya da Gefolgschaft'ı gibi, bir savaş şefine kişisel bağlılık temelinde birleşen genç savaşçılardı; bu yönleriyle evrensel, islam uğruna savaşma ideoloj ileriyle ise özgül bir olguyu ifade ediyorlardı Çevresinde toplandıktan aristokratik soyun ataları Malazgirt Savaşı'ndan (1071) daha sonra Orta ve Doğu Anadolu'ya yerleşen göçebe Oğuz Türkmen kitleleriyle Anadolu'ya gelmiş Kayı boyundandı Iran ve Mezopotamya'da İlhanlı Devleti (İran Moğolları)'nin kurulmasıyla, Moğollar 13 yüzyılda yeni bir Türkmen dalgasını önlerinden Anadolu'ya sürdüler Manâlı kesimleri Anadolu Selçukluları göre direk denen hudut boylarına kaydınlan bu ikinci dalgayla Anadolu daha da Tûrkleşti Kösedağ Savaşı'nda (1243) Moğolların Anadolu Selçuklu ordusunu yenmesinin arkasından Osman Bey kuzeybatı Anadolu'daki gönder beyliğinin emiri olarak sivrildi ve o yörede Bizanslılarla savaşan gazilerin önderliğini üstlendi
Anadolu Selçuklu gücünün yerini Moğolların gevşek metbuluğunun (süzerenliğinin) almasıyla, Anadolu'nun Moğol işgaline uğramamış bölgelerindeki Türkmen beylikleri bağımsız bir kişilik kazandı Bunlardan biri olan Osmanlılar arkalarında Germiyanoğulları gibi daha enerjik beylikler bulunduğundan akınlannı ister istemez İstanbul Boğazı ile Marmara Denizinin güneyinde kalan Bizans topraklarına yönelttiler Bu, birkaç bakımdan onların tarihsel şansı oldu; darü'lislama saldırsalar yalnızlığa itilip ezilecekken darü'lharbe karşısında hareketlerinde kendilerine bir geçimini sağlama kaynağı aramakta olan ve İslamı yayılma ateşi içeren başıboş göçebeleri, kentli işsizleri ve kesintisiz yeni otlaklara gereklilik duyan aşiretleri çevrelerinde topladılar aynı zamanda Bizans İmparatorluğu'nun içsel çürümüşlüğünü yakından tanıdılar I Bayezid'e (hd 13891402) dek de, bu birincil yayılmanın getirdiği kudret ve zenginliği doğudaki Anadolu Türk beyliklerini fethetmek için kullandılar
1300'e gelindiğinde Osman Bey Dorylaion'dan ( Eskişehir) Nikaia (İznik) Ovasına uzanan alanı ele geçirmiş ve Bizanslıların giriştiği birkaç örgütlü karşısında saldınyı püskürtmüştü Bizans imparatorunun Batı Avrupalı paralı askerlere başvurması Türklerden fazla kendi toprakları ve halkına hasar veriyor, hem iyice şişmiş ve müsrifleşmiş Bizans Devleti'nin ağır aidat yükünden, ayrıca de Katalan ve Norman şövalyelerinin despotluk ve yağmacılıklarından yılan Hıristiyan köylüler, hemen şimdi görece ucuz bir idare sistemini, dolayısıyla daha hafif bir aidat yükünü temsil eden Türklerin himayesine girmeyi yer yer iyi karşılayabiliyorlardı bununla beraber Osmanlılar o sırada etkili kale kuşatma ve düşürme araçlarından yoksundu; büyükçe kentleri alamadıkları gibi, Güneybatı Anadolu'da güçlenen Türkmen komşulan Aydınoğulları ve Karesioğullarına da dokunamıyorlardı Orhan Gazi'nin 1326'da Bursa'yı alması Yakındoğu'nun köklü devlet gelenekleriyle yüksek islam kültürü ve hukukunun taşıyıcısı olan ulema için bir çekim merkezi yarattığı gibi, hakiki bir ordunun kurulmasını ve beyliğin devlete dönüştürülmesini sağlayacak idari, parasal ve askeri gücün biriktırilmesinde birincil büyük adımı oluşturdu Kuzeybatı Anadolu'nun Nikaia, Nikomedeia (İzmit) ve Scutari ( Üsküdar) gibi geri kalan Bizans kentlerini de 133038 aralarında ele geçiren Orhan, sonra güneydeki Türkmen komşularının iç kavgalarından yararlanarak 1345'te Karesi topraklanni ilhak etti Edremit Körfeziyle Kapıdağ Yarımadası arasındaki bölgeyi denetimi altına alarak Marmara Denizine ulaştı O zamana kadar Trakya ve Konstantinopolis'teki (İstanbul) karşı taraf Bizans hiziplerine paralı asker (ve büyük kazanç) sağlamak Aydınoğullarının tekelindeydi 1346'da ise Orhan Bizans imparatoru VI İoannes Kantakuzenos'un başmüttefiki oldu ve bu nedenle Osmanlı birlikleri için Avrupa'ya geçme olanağı doğdu Umur Bey'in ölümünden (1348) daha sonra Aydınoğullarının dağılması üzerine Osmanlılar gazilerin önderliğini tek başlarına üstlenecek ışık halkası geldiler Kantakuzenos'un Bizans tahtını ele geçirmesine yardımcı olan Orhan, karşılığında imparatorun kızı Theodora ile evlendi ve Trakya'da dilediği gibi hareket etme hakkını kopardı Osmanlı akıncılarının sık sık Gelibolu'dan yukarılara çıkarak elde ettikleri ganimet Osmanlı gücünün maddi temellerine katkıda bulundu Orhan'ın ufak oğlu Süleyman Paşa 1353'te Gelibolu' yu üs haline getirdi ve Bizans'ın tüm tepkilerine rağmen boşaltmayı reddetti Süleyman'ın akıncıları bu üsten hareketle M eriç Vadisinden Balkanlar'a yöneldiler Bir zaman daha sonra Kantakuzenos, azıcık da Türklerle işbirliği yapması sebebiyle tahttan düştü ve Avrupa tehlikenin hakiki boyutlarını fark etmeye başladı
bununla beraber I Murad (hd y 136089) dönemine değin Gelibolu daimi fetihler için kullanılmadı Bundan sonradan, savunucularının azlığına ve dağınıklığına karşın Konstantinopolis'in kalın surlarından yılarak çevresinden dolaşmayı yeğleyen Osmanlılar aracısız olarak kuzeye, Trakya'ya uzandılar Bu safha 136162'de Adrianopolis'in zaptıyla noktalandı ve Bizans İmpatorluğu'nun bu ikinci büyük kenti Edirne adıyla yeni Osmanlı başkenti oldu Konstantinopolis ile Tuna arasındaki en kayda değer kale olan Edirne Osmanlılara Avrupa'daki toprak kazanımlarını korumada, Trakya'yı yönetmede ve kuzeye içten yayılmada manâlı kolaylıklar sağlıyordu Meriç Vadisinden yukan hareketini sürdürerek 1363'te Plovdiy'i ( Filibe) alan I Murad Bizans'ı tarımsal hinterlandının büyük bölümünden yoksun bıraktı; başlıca tahıl ve vergi kaynaklarını denetimine alarak imparatoru Osmanlıların metbuluğunu tanımaya zorladı
Sırp prensi Stefan Dusan'm ölümü ( 1355) üstüne ayrılmış ve zayıf durumda kalan Sırplar, Macar kralı I Lajos (Büyük) ve Bulgar çarı İvan (Şişman) ile ittifak kurarak Osmanlılara karşısında ilk Haçlı seferini başlattılar Bizans imparatoru V İoannes de Konstantinopolis ( Ortodoks) ve Roma ( Katolik) kiliselerini birleştirerek Avrupa'nın desteğini sağlamaya çalıştıysa da, Bizans Batı'dan herhangi bir fiziksel yardım alamadığı gibi kendi içinde daha fazla bölündü Bu Nedenle I Murad'ın Çirmen Savaşı'nda (1371) müttefiklere aleyhinde kazandığı galibiyet Osmanlıların kendilerine olan güvenlerinin artmasına, düşmanlarının da daha fazla direnmeden Murad'ın metbuluğunu kabul etmelerine yol açtı Bundan sonra Murad Avrupa' da vasallık ilişkilerine dayanan bir imparatorluğun temelini attı Osmanlılar kendilerini metbu tanıyan, yıllık vergilerini ahenkli ödeyen ve istendiğinde Osmanlı ordusuna asker veren lokal hanedanları tasfiye yerine onlarla işbirliğine gittiler Egemenliklerini uzlaşma içinde benimseyen yönetici sınıflarla tebalannı canlarına, mallarına, geleneklerine ve konumlarına dokunulmayacağı konusunda rahatlatarak olası direnmeleri yumuşattılar ve kendi devlet aygıtlarını hemen şimdi fazla geliştirmeden veya işgal garnizonları kurmadan yeni topraklarını zahmetsizce yönetebilir duruma geldiler I Murad 137187 arasında Makedonya'yı, bu arada Manastır (1382), Sofya (1385) ve Niş'i (1386) kapsayan Orta Bulgaristan'ı, sonunda da Sırbistan'ı fethetti
Tuna'nın güneyindeki imparatorluk alanını pekiştiren bu atak Balkan ülkeleri ittifakının 1389'daki I Kosova Savaşı'nda uğradığı dramatik yenilgiyle noktalandı Bugünkü Romanya, Bosna, Arnavutluk, Yunanistan ve Sırpların Belgrad Kalesi daha Osmanlı egemenliği dışındaydı, ama bundan böyle Müslüman yayılmasını durdurabilecek tek zorlama Macaristan'dı
*