iltasyazilim
FD Üye
Osmanlı Devleti Gerileme
Osmanlı Devleti Çöküş
Osmanlı Devleti
Gerileme ve Çöküntü (16991923) III
Abdülhamid Han keza Yahudilerin el altından ve rahat faaliyetlerine karşısında da harekete geçti Filistin'in tamamını arazii şahâne (padişaha ait arazi) ilan ederek satılmasını yasakladı Kanımca şahsına tabi bir orduyu Filistin'de görevlendirdi Kafkas ve Balkanlardaki bir kısım Müslümanları Filistin'e yerleştirdi Padişahın bu faaliyetleri üzerine Yahudiler, tüm güçlerini Abdülhamid Hanı tahttan indirme yoluna çevirdiler Ve mason yaptıkları yerli hainlerle işbirliği yaparak, bu niyetlerini gerçekleştirdiler
6 Berlin Antlaşmasının 61 maddesi, Anadolu'da Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde ıslahat yapılmasını öngörüyordu Bu maddenin Ermeni muhtariyetini doğuracağını ve ülke bütünlüğünü parçalayacağını görerek, Abdülhamid Han uygulamadan kaldırdı Bu maddeyi kullanım taraftarı olan sadrazam ve devlet adamlarını azletti Bunun üstüne, farklı alanlara yönlendirilmiş Avrupa şehirlerinde ve Amerika'da yetiştirilmiş Ermeni ihtilalcileri, Türkiye'de köklü değişiklik hazırlıklarına giriştiler Devletine ast Ermenileri terörle sindirerek kendilerine katılmaya zorladılar Böylece, İhtilalci Ermeniler göre, doğuda böylece çok Ermeni yurttaş katledildi Avrupa'da da bu katliamların Türkler göre yapıldığı intibaını saptamak için yoğun bir propaganda başlattılar Ermeni ihtilalcileri göre Abdülhamid Han Kızıl Sultanduyuru edildi Bunların niyeti, Türkiye'de bir köklü değişiklik hareketi uyandırdıktan daha sonra, Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamaktı Oysa giriştikleri böylece fazla girişim, Abdülhamid Han tarafından, Avrupalıları ayağa kaldırmadan bastırılıp söndürüldü Hem, Doğu Anadolu'da Hamidiye Alaylarını kuran padişah, alan aşiretlerini kendisine bağladı Bu olaylarla bölgede asayişi sağlayarak devletin hakimiyetini pekiştirdi
Bu kez Ermeniler de, padişahı ortadan kaldırmadıkça Ermenistan'ı kuramayacaklarını düşündüler Avrupa'da meşhur bir teröristi para ile tutup, İstanbul'a getirdiler Cuma namazı için gittiği Yıldız Camiinde II Abdülhamid Hanın arabasına bomba konuldu Oysa camiden çıktıktan sonradan, padişahın bir dakikalık gecikmesi hayatını kurtardı
7 31 takvim olaylar sonunda dış düşmanlar emellerine ulaşabilmek ve Osmanlı Devletinin yıkılmasını karşılamak için, Sultan Abdülhamid Hanın ortadan kaldırılması ya da tahttan indirilmesi gerektiğinde birleştiler Oysa bütün girişim ve gayretlerine rağmen bunu başaramadılar Binlerce takvim bir tarih gösteriyor fakat, Türk dıştan yıkılmıyordu Öyleyse tekrar tarihi entrikalar dönmeli ve Osmanlı Türklüğü içeriden parçalanmalıydı Tezgâhlar bu maksat ile dönmeye başladı 1890 yılında İngilizlerin desteğiyle kurulan İttihat ve Terakki Cemiyetinin hedefi, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek ve meşrutiyeti bildiri etmekti Büyük paralarla Osmanlı devlet adamlarını satın almaya ve kısa sürede o kadar çok taraftar bulmaya başladılar Bu cemiyet, 1897'de padişahı tahttan indirmek için tertip içine girince, basılarak üyeleri yakalandı Bunlar idama mahküm edildilerse de, cezaları padişah göre müebbet hapse çevrilerek yurdun değişik yerlerine sürüldüler Ancak bunlar, Paris'e kaçarak faaliyetlerine devam ettiler Ermeni, Yahudi ve Balkan komitecileriyle, yani padişahın aleyhinde olan herkesle işbirliğine başladılar Müslüman kanı dökmekten şımartma alan Bulgar, Sırp, Yunan çeteleri, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek için, İttihat ve Terakki Cemiyetine kucak açtılar Bunların ihanetleri o dereceydi oysa, Ermenilerin düzenlettirdiği bombalı suikastten padişah kurtulduğu süre, şâir Tevfik Fikret, teröriste; Ey şanlı avcıdiye sesleniyordu
Türkiye'de padişaha karşı olmak, âdeta kültürlü olmanın bir gereği gibi görülmeye başlandı Sarıklı medrese hocalarından, setre pantalonlu Fransız taklitçilerine kadar cümbür cemaat muhalifti Nihayet bu yoğun propaganda, ordudaki genç subaylar arsında da yayılmaya başladı Bir Takım subaylar çeteciliği bir siyasî hareket kolu olarak benimseyerek, Türk Devletine aleyhinde komitacılığa, yani dağa çıkıp isyana başladılar Aralarında Enver, Nİyazi gibi mâceracı kimselerin de bulunduğu bu subaylar grubu, kendilerine güç sağlayabilmek için, Bulgar komitacılarıyla iki taraflı hareket ediyorlardı Selanik'te yer alan Osmanlı Üçüncü Ordusu, âsî bir ordu haline geldi
Sonuç Olarak II Abdülhamid, II Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (1908) Bu Nedenle saltanatının yaklaşık beş ay sürecek üçüncü ve son bölümü başladı Abdülhamid Hanın tahta çıktığı zamanda olduğu gibi, bu devrede de iktidar yetkileri adamakıllı elinden çıkmıştı Bir yerde 1908, Osmanlı Devleti tarihinde, artık, Osmanlı hânedanının devre dışı bırakıldığı ve siyasî iktidarın ellerinden alındığı bir tarih oldu
İttihatçılar tabanca zoru ile iktidara geldikleri için, yeni meclisin kurulmasında da çetecilik metodlarını kullandılar Meclisi kendi adamlarıyla doldururlarken, muhaliflerini de kiralık katillerle ortadan kaldırdılar Ama, bunların iktidarı sağlamlaşırken, devlet çatırdamaya başladı Türkiye'ye alt bir prenslik olan Bulgaristan, derhal bağımsızlığını duyuru etti AvusturyaMacaristan İmparatorluğu, Türkiye'ye ait olan BosnaHersek'i ilhak ettiğini bildirdi Girit muhtar idaresi Türkiyeden ayrıldı ve Yunanistan'la birleşti Ermeni komitacıları, Adana ve çevresinde büyük bir isyan çıkardılar Ülkenin bir tekrar bir başa bütün bir kargaşa içine düştüğü sırada, 31 Mart Vakası meydana geldi İttihatçıların Selanik'ten İstanbul'a getirip yerleştirdikleri Avcı taburlarına mensup bir kısım asker ve insanlar ayaklanarak, İttihatçılara karşı harekete geçti Padişah, yetkilerinin çoğunu Meclise devrettiği için inisiyatifini kaybetmişti Meclis iş göremiyordu On gün değin sürekli bu kargaşalıkta, İttihatçılar, Rumeli'nde ne değin Sırp, Bulgar, Rum, Arnavut çetecisi varsa topladılar Bunların yanında pek eksik da Türk askeri katıldı Üçüncü Ordu kumandanı Mahmut Şevket Paşa'nın emri aşağıda İstanbul'a gelen bu çetecileri, devlet merkezine sokmak istemeyen kumandanlar Padişaha başvuru ettiler Ama kardeş kanı dökülmesini yerinde bulmayan padişah buna izin vermedi İsyanı yatıştırma bahanesiyle İstanbul'a giren İttihatçılar ve dağdan inmiş Balkan komitacıları öyle fazla kan döktüler Hem, isyanın sorumlusu olarak da padişahı gösterip, onu tahttan indirmeye karar verdiler Fetva emîni Hacı Nuri Efendi, padişahın tahttan indirilmesi için hiç bir sebebin bulunmadığını söyleyince, söylediklerini yapacak birini bulup fetva yazdırdılar
sonra, Yahudi Emmanuel Karasu, Ermeni Aram, Arnavut Toptanî ve Gürcü Ahmed Hikmet Paşa, Padişaha gitgide artarak; Ahali sizi istemiyordediler Ancak Türk milleti adına söz söyleyen görülmüyordu
Tarihimizin en büyük lekelerinden biri olan bu hadise, aynı zamanda Türk Milletine yapılan en büyük hakaretlerden biriydi
II Abdülhamid Han, Türk tarihinin çok büyük bir şahsiyeti ve dünya siyaset tarihinin de en kayda değer kişilerinden biridir Belki de bu büyüklüğü yüzünden kolay anlaşılamadı ve karşı yerli ve dış düşmanlar, her şeyi söylediler Oysa, büyüyen olaylar zamanla padişahın ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu Fakat devlet elden gitti Muhaliflerin başı olan Ahmed Rıza Bey, Cumhuriyet döneminde yazdığı hatıralarında ona özgüler yağdırdı Bu dehşet pişmanlığın en açık örnekleri Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bey ile öteki bazı şairlerin yazdığı şiirlerle dile getirildi
II Abdülhamid Han, eğitim, ulaşım, imar ve kültür faaliyetleri bakımından, Osmanlı Devletinin en önde gelen padişahlarındandır Osmanlı kültür hayatının iki büyük padişahından biridir Bunlardan birincisi, eser yazdırmada ön sırayı bölge II Murad'dır Sultan II Abdülhamid de İmparatorluğun başından beri yazılmış tüm eserleri bastırmakla dikkat çeker Bu bakımdan, köklü ve geniş kültür faaliyetleri içinde bulunan hiçbir devirde onunki dek mektep açılmamış, böylece çok insan yetişmemiştir Bunların hemen hepsi Çanakkale Savaşı'nda şehit düştü ve devlet hafıza bakımından da gerilemiş oldu I Dünya Savaşının ve Millî Mücadelenin tüm başarılı kumandanları (Yüce Önder Atatürk dahil) o devir Harbiyesinden yetişmiş okumuş insanlardı
Osmanlı Devletinin son parlak dönemini yaşatan bu büyük devlet ve siyaset adamı, devrinde dünyanın dört büyük gücünden biri olan ve yedi milyon küsur kilometrekareden pozitif olan ülke toprağını İttihatçılara teslim ederken: Türkiye'yi on sene idare edebilirlerse, bir asır yöneticilik ettik diye sevinsinlerdemiş ve olası neticeyi daha o anda muhabere etmiştir
Nitekim bu tarihten itibaren ülkemiz büyük felaketlerle aleyhinde karşıya kaldı 1911'de İtalyanlar, Trablusgarb'ı işgal etti 1912'de Balkan Savaşı bozgunu oldu İki büyük kıta ile ilgimiz kesildi Afrika'da 1200000, Rumeli'de ise 250000 kilometrekare vatan parçası elden gitti Bu sırada İttihatçılar, devlet içinde iktidarı bütünüyle ele geçirdiler Enver Bey, paşalığa terfi etti Eski posta kâtibi Talat Bey, paşalıkla sadrazam oldu İstanbul muhafızı olan Albay Cemal Bey de paşa yapıldı Bu Nedenle EnverTalatCemal adlarındaki paşalar, devlette tek laf sahibi oldular 1914 yılında da bir oldu bittiye getirerek Fransa, İngiltere ve Rusya'ya karşı, Almanya'nın safında I Dünya Savaşına girdiler Osmanlı Devleti dört takvim savaş içinde, yedi cephede çarpıştı ve yüzbinlerce evladını kaybetti Doğrusu Türk orduları, savaşlarda büyük başarılar gösterdiler Çanakkale ve Irak cephesinde müttefik kuvvetler bozguna uğratıldı Filistin ve Suriye Cephelerinde ise İngilizlere yenilerek Adana'ya çekildiler Fakat Almanya barıştırma isteğiyle ittifaktan ayrılınca, Osmanlı Devleti de, bu kötü koşullar aşağı uzlaştırma dilemek zorunda kaldı Bundan Böyle, Osmanlı Devleti bitmişti
I Dünya Savaşının son günlerinde, önce Abdülhamid Han ve ardından Sultan Mehmed Reşat ölüm ettiler (1918) II Abdülhamid Han'a fazla dokunaklı bir cenaze töreni yapıldı Onun 33 sene baştan başa tüm cihana karşısında ayakta tuttuğu koca Türk Devleti, komitacılıktan yetişmiş kişiler elinde on yılda eriyip bitti Meşhur tarihçi ve yazan Ahmed Rasim, padişahın tabutunun arkasında; Senin cenazen bile bu milleti yöneticilik edebilirdiye ağlıyordu Bir Yahudi tarihçi ise; En ufak menfaati uğruna tüm dünyayı feda etmeyi göze aldığı milletinin felaketini görmemek için, bir lahza önce öldüdemekten kendini alamıyordu
İttihatçılar ise, I Dünya Savaşı sonunda, ülkenin düşmana teslimi anlamına gelen Mondros Mütarekesini imzaladıktan daha sonra bir gece yarısı ülkeyi terkettiler Tahta geçen Sultan Vahidettin'e ise, mevcut bulunmayan bir devletin hükümdarlığını yapmak kaldı
Devleti Âliyyei Osmaniyye, yani Yüce Osmanlı Devleti, 1920 yılında Sevr Antlaşması ve İstanbul'un işgaliyle siyasî bakımdan sona erdi Bu Nedenle, altı yüzyılı aşkın bir ömrü olan bu büyük Türk Devleti, yerini, Mustafa Kemal Atatürk'ün, dehası ve milletine olan inancı ile kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne bıraktı
Bugün Birleşmiş Milletler teşkilatının yerine getirmek istediği, ama başarılı olamadığı dünya devleti fikrini, Osmanlı İmparatorluğu, altı asra yakın bir vakit devam ettirdi Avrupa'nın yarıdan fazlasını egemenliği altında bulundurdu Bu milletlerin her türlü meselelerini, kendi dinine tabi imişlercesine halletmeye çalıştı ve başarılı oldu Bugün dünyanın bel bağladığı insani kaidelerin ve hürriyetlerin büyük bölümünü, ırk ve din farkı gözetmeksizin, en adaletli biçimde uyguladı ve reâyâ denilen gayri müslim unsurun günümüze gelmesini sağladı
Bu çok büyük imparatorluğun tarih sahnesinden çekilmesiyle, bünyesinden irili ufaklı 24 devlet doğdu Daha artı hüriyet, daha âdil idarediye ayaklanarak devlet kuran milletler, aradan bir yüzyıla yakın süre geçmiş olmasına karşın, halen, aradıkları huzuru bulabilmiş değillerdir *
Osmanlı Devleti Çöküş
Osmanlı Devleti
Gerileme ve Çöküntü (16991923) III
Abdülhamid Han keza Yahudilerin el altından ve rahat faaliyetlerine karşısında da harekete geçti Filistin'in tamamını arazii şahâne (padişaha ait arazi) ilan ederek satılmasını yasakladı Kanımca şahsına tabi bir orduyu Filistin'de görevlendirdi Kafkas ve Balkanlardaki bir kısım Müslümanları Filistin'e yerleştirdi Padişahın bu faaliyetleri üzerine Yahudiler, tüm güçlerini Abdülhamid Hanı tahttan indirme yoluna çevirdiler Ve mason yaptıkları yerli hainlerle işbirliği yaparak, bu niyetlerini gerçekleştirdiler
6 Berlin Antlaşmasının 61 maddesi, Anadolu'da Ermenilerin yaşadığı vilayetlerde ıslahat yapılmasını öngörüyordu Bu maddenin Ermeni muhtariyetini doğuracağını ve ülke bütünlüğünü parçalayacağını görerek, Abdülhamid Han uygulamadan kaldırdı Bu maddeyi kullanım taraftarı olan sadrazam ve devlet adamlarını azletti Bunun üstüne, farklı alanlara yönlendirilmiş Avrupa şehirlerinde ve Amerika'da yetiştirilmiş Ermeni ihtilalcileri, Türkiye'de köklü değişiklik hazırlıklarına giriştiler Devletine ast Ermenileri terörle sindirerek kendilerine katılmaya zorladılar Böylece, İhtilalci Ermeniler göre, doğuda böylece çok Ermeni yurttaş katledildi Avrupa'da da bu katliamların Türkler göre yapıldığı intibaını saptamak için yoğun bir propaganda başlattılar Ermeni ihtilalcileri göre Abdülhamid Han Kızıl Sultanduyuru edildi Bunların niyeti, Türkiye'de bir köklü değişiklik hareketi uyandırdıktan daha sonra, Avrupa devletlerinin müdahalesini sağlamaktı Oysa giriştikleri böylece fazla girişim, Abdülhamid Han tarafından, Avrupalıları ayağa kaldırmadan bastırılıp söndürüldü Hem, Doğu Anadolu'da Hamidiye Alaylarını kuran padişah, alan aşiretlerini kendisine bağladı Bu olaylarla bölgede asayişi sağlayarak devletin hakimiyetini pekiştirdi
Bu kez Ermeniler de, padişahı ortadan kaldırmadıkça Ermenistan'ı kuramayacaklarını düşündüler Avrupa'da meşhur bir teröristi para ile tutup, İstanbul'a getirdiler Cuma namazı için gittiği Yıldız Camiinde II Abdülhamid Hanın arabasına bomba konuldu Oysa camiden çıktıktan sonradan, padişahın bir dakikalık gecikmesi hayatını kurtardı
7 31 takvim olaylar sonunda dış düşmanlar emellerine ulaşabilmek ve Osmanlı Devletinin yıkılmasını karşılamak için, Sultan Abdülhamid Hanın ortadan kaldırılması ya da tahttan indirilmesi gerektiğinde birleştiler Oysa bütün girişim ve gayretlerine rağmen bunu başaramadılar Binlerce takvim bir tarih gösteriyor fakat, Türk dıştan yıkılmıyordu Öyleyse tekrar tarihi entrikalar dönmeli ve Osmanlı Türklüğü içeriden parçalanmalıydı Tezgâhlar bu maksat ile dönmeye başladı 1890 yılında İngilizlerin desteğiyle kurulan İttihat ve Terakki Cemiyetinin hedefi, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek ve meşrutiyeti bildiri etmekti Büyük paralarla Osmanlı devlet adamlarını satın almaya ve kısa sürede o kadar çok taraftar bulmaya başladılar Bu cemiyet, 1897'de padişahı tahttan indirmek için tertip içine girince, basılarak üyeleri yakalandı Bunlar idama mahküm edildilerse de, cezaları padişah göre müebbet hapse çevrilerek yurdun değişik yerlerine sürüldüler Ancak bunlar, Paris'e kaçarak faaliyetlerine devam ettiler Ermeni, Yahudi ve Balkan komitecileriyle, yani padişahın aleyhinde olan herkesle işbirliğine başladılar Müslüman kanı dökmekten şımartma alan Bulgar, Sırp, Yunan çeteleri, Abdülhamid Hanı tahttan indirmek için, İttihat ve Terakki Cemiyetine kucak açtılar Bunların ihanetleri o dereceydi oysa, Ermenilerin düzenlettirdiği bombalı suikastten padişah kurtulduğu süre, şâir Tevfik Fikret, teröriste; Ey şanlı avcıdiye sesleniyordu
Türkiye'de padişaha karşı olmak, âdeta kültürlü olmanın bir gereği gibi görülmeye başlandı Sarıklı medrese hocalarından, setre pantalonlu Fransız taklitçilerine kadar cümbür cemaat muhalifti Nihayet bu yoğun propaganda, ordudaki genç subaylar arsında da yayılmaya başladı Bir Takım subaylar çeteciliği bir siyasî hareket kolu olarak benimseyerek, Türk Devletine aleyhinde komitacılığa, yani dağa çıkıp isyana başladılar Aralarında Enver, Nİyazi gibi mâceracı kimselerin de bulunduğu bu subaylar grubu, kendilerine güç sağlayabilmek için, Bulgar komitacılarıyla iki taraflı hareket ediyorlardı Selanik'te yer alan Osmanlı Üçüncü Ordusu, âsî bir ordu haline geldi
Sonuç Olarak II Abdülhamid, II Meşrutiyeti ilan etmek zorunda kaldı (1908) Bu Nedenle saltanatının yaklaşık beş ay sürecek üçüncü ve son bölümü başladı Abdülhamid Hanın tahta çıktığı zamanda olduğu gibi, bu devrede de iktidar yetkileri adamakıllı elinden çıkmıştı Bir yerde 1908, Osmanlı Devleti tarihinde, artık, Osmanlı hânedanının devre dışı bırakıldığı ve siyasî iktidarın ellerinden alındığı bir tarih oldu
İttihatçılar tabanca zoru ile iktidara geldikleri için, yeni meclisin kurulmasında da çetecilik metodlarını kullandılar Meclisi kendi adamlarıyla doldururlarken, muhaliflerini de kiralık katillerle ortadan kaldırdılar Ama, bunların iktidarı sağlamlaşırken, devlet çatırdamaya başladı Türkiye'ye alt bir prenslik olan Bulgaristan, derhal bağımsızlığını duyuru etti AvusturyaMacaristan İmparatorluğu, Türkiye'ye ait olan BosnaHersek'i ilhak ettiğini bildirdi Girit muhtar idaresi Türkiyeden ayrıldı ve Yunanistan'la birleşti Ermeni komitacıları, Adana ve çevresinde büyük bir isyan çıkardılar Ülkenin bir tekrar bir başa bütün bir kargaşa içine düştüğü sırada, 31 Mart Vakası meydana geldi İttihatçıların Selanik'ten İstanbul'a getirip yerleştirdikleri Avcı taburlarına mensup bir kısım asker ve insanlar ayaklanarak, İttihatçılara karşı harekete geçti Padişah, yetkilerinin çoğunu Meclise devrettiği için inisiyatifini kaybetmişti Meclis iş göremiyordu On gün değin sürekli bu kargaşalıkta, İttihatçılar, Rumeli'nde ne değin Sırp, Bulgar, Rum, Arnavut çetecisi varsa topladılar Bunların yanında pek eksik da Türk askeri katıldı Üçüncü Ordu kumandanı Mahmut Şevket Paşa'nın emri aşağıda İstanbul'a gelen bu çetecileri, devlet merkezine sokmak istemeyen kumandanlar Padişaha başvuru ettiler Ama kardeş kanı dökülmesini yerinde bulmayan padişah buna izin vermedi İsyanı yatıştırma bahanesiyle İstanbul'a giren İttihatçılar ve dağdan inmiş Balkan komitacıları öyle fazla kan döktüler Hem, isyanın sorumlusu olarak da padişahı gösterip, onu tahttan indirmeye karar verdiler Fetva emîni Hacı Nuri Efendi, padişahın tahttan indirilmesi için hiç bir sebebin bulunmadığını söyleyince, söylediklerini yapacak birini bulup fetva yazdırdılar
sonra, Yahudi Emmanuel Karasu, Ermeni Aram, Arnavut Toptanî ve Gürcü Ahmed Hikmet Paşa, Padişaha gitgide artarak; Ahali sizi istemiyordediler Ancak Türk milleti adına söz söyleyen görülmüyordu
Tarihimizin en büyük lekelerinden biri olan bu hadise, aynı zamanda Türk Milletine yapılan en büyük hakaretlerden biriydi
II Abdülhamid Han, Türk tarihinin çok büyük bir şahsiyeti ve dünya siyaset tarihinin de en kayda değer kişilerinden biridir Belki de bu büyüklüğü yüzünden kolay anlaşılamadı ve karşı yerli ve dış düşmanlar, her şeyi söylediler Oysa, büyüyen olaylar zamanla padişahın ne kadar haklı olduğunu ortaya koydu Fakat devlet elden gitti Muhaliflerin başı olan Ahmed Rıza Bey, Cumhuriyet döneminde yazdığı hatıralarında ona özgüler yağdırdı Bu dehşet pişmanlığın en açık örnekleri Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bey ile öteki bazı şairlerin yazdığı şiirlerle dile getirildi
II Abdülhamid Han, eğitim, ulaşım, imar ve kültür faaliyetleri bakımından, Osmanlı Devletinin en önde gelen padişahlarındandır Osmanlı kültür hayatının iki büyük padişahından biridir Bunlardan birincisi, eser yazdırmada ön sırayı bölge II Murad'dır Sultan II Abdülhamid de İmparatorluğun başından beri yazılmış tüm eserleri bastırmakla dikkat çeker Bu bakımdan, köklü ve geniş kültür faaliyetleri içinde bulunan hiçbir devirde onunki dek mektep açılmamış, böylece çok insan yetişmemiştir Bunların hemen hepsi Çanakkale Savaşı'nda şehit düştü ve devlet hafıza bakımından da gerilemiş oldu I Dünya Savaşının ve Millî Mücadelenin tüm başarılı kumandanları (Yüce Önder Atatürk dahil) o devir Harbiyesinden yetişmiş okumuş insanlardı
Osmanlı Devletinin son parlak dönemini yaşatan bu büyük devlet ve siyaset adamı, devrinde dünyanın dört büyük gücünden biri olan ve yedi milyon küsur kilometrekareden pozitif olan ülke toprağını İttihatçılara teslim ederken: Türkiye'yi on sene idare edebilirlerse, bir asır yöneticilik ettik diye sevinsinlerdemiş ve olası neticeyi daha o anda muhabere etmiştir
Nitekim bu tarihten itibaren ülkemiz büyük felaketlerle aleyhinde karşıya kaldı 1911'de İtalyanlar, Trablusgarb'ı işgal etti 1912'de Balkan Savaşı bozgunu oldu İki büyük kıta ile ilgimiz kesildi Afrika'da 1200000, Rumeli'de ise 250000 kilometrekare vatan parçası elden gitti Bu sırada İttihatçılar, devlet içinde iktidarı bütünüyle ele geçirdiler Enver Bey, paşalığa terfi etti Eski posta kâtibi Talat Bey, paşalıkla sadrazam oldu İstanbul muhafızı olan Albay Cemal Bey de paşa yapıldı Bu Nedenle EnverTalatCemal adlarındaki paşalar, devlette tek laf sahibi oldular 1914 yılında da bir oldu bittiye getirerek Fransa, İngiltere ve Rusya'ya karşı, Almanya'nın safında I Dünya Savaşına girdiler Osmanlı Devleti dört takvim savaş içinde, yedi cephede çarpıştı ve yüzbinlerce evladını kaybetti Doğrusu Türk orduları, savaşlarda büyük başarılar gösterdiler Çanakkale ve Irak cephesinde müttefik kuvvetler bozguna uğratıldı Filistin ve Suriye Cephelerinde ise İngilizlere yenilerek Adana'ya çekildiler Fakat Almanya barıştırma isteğiyle ittifaktan ayrılınca, Osmanlı Devleti de, bu kötü koşullar aşağı uzlaştırma dilemek zorunda kaldı Bundan Böyle, Osmanlı Devleti bitmişti
I Dünya Savaşının son günlerinde, önce Abdülhamid Han ve ardından Sultan Mehmed Reşat ölüm ettiler (1918) II Abdülhamid Han'a fazla dokunaklı bir cenaze töreni yapıldı Onun 33 sene baştan başa tüm cihana karşısında ayakta tuttuğu koca Türk Devleti, komitacılıktan yetişmiş kişiler elinde on yılda eriyip bitti Meşhur tarihçi ve yazan Ahmed Rasim, padişahın tabutunun arkasında; Senin cenazen bile bu milleti yöneticilik edebilirdiye ağlıyordu Bir Yahudi tarihçi ise; En ufak menfaati uğruna tüm dünyayı feda etmeyi göze aldığı milletinin felaketini görmemek için, bir lahza önce öldüdemekten kendini alamıyordu
İttihatçılar ise, I Dünya Savaşı sonunda, ülkenin düşmana teslimi anlamına gelen Mondros Mütarekesini imzaladıktan daha sonra bir gece yarısı ülkeyi terkettiler Tahta geçen Sultan Vahidettin'e ise, mevcut bulunmayan bir devletin hükümdarlığını yapmak kaldı
Devleti Âliyyei Osmaniyye, yani Yüce Osmanlı Devleti, 1920 yılında Sevr Antlaşması ve İstanbul'un işgaliyle siyasî bakımdan sona erdi Bu Nedenle, altı yüzyılı aşkın bir ömrü olan bu büyük Türk Devleti, yerini, Mustafa Kemal Atatürk'ün, dehası ve milletine olan inancı ile kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'ne bıraktı
Bugün Birleşmiş Milletler teşkilatının yerine getirmek istediği, ama başarılı olamadığı dünya devleti fikrini, Osmanlı İmparatorluğu, altı asra yakın bir vakit devam ettirdi Avrupa'nın yarıdan fazlasını egemenliği altında bulundurdu Bu milletlerin her türlü meselelerini, kendi dinine tabi imişlercesine halletmeye çalıştı ve başarılı oldu Bugün dünyanın bel bağladığı insani kaidelerin ve hürriyetlerin büyük bölümünü, ırk ve din farkı gözetmeksizin, en adaletli biçimde uyguladı ve reâyâ denilen gayri müslim unsurun günümüze gelmesini sağladı
Bu çok büyük imparatorluğun tarih sahnesinden çekilmesiyle, bünyesinden irili ufaklı 24 devlet doğdu Daha artı hüriyet, daha âdil idarediye ayaklanarak devlet kuran milletler, aradan bir yüzyıla yakın süre geçmiş olmasına karşın, halen, aradıkları huzuru bulabilmiş değillerdir *