iltasyazilim
FD Üye
Osmanlının komşuları,osmanlının hudut komşuları,Osmanlı ve komsuları
Osmanlı imparatorluğu komşuları
Devletler de, canlılar gibi doğar, büyür ve ölür Bazısının ömrü kısa, bazısının uzun olur Büyük alim İbni Haldun, devletlerin ömürlerinin kısa veya uzun olmasının, halkının manevi değerlere verdiği önemle, adil bir şekilde, insani ihtiyaçlarını karşılamakla içten orantılı olduğunu söyler
Gerçekte de, objektif bir şekilde değerlendirildiğinde, devletlerin hayat ve ölümünde, bu şartların ne derecede kayda değer bir rol oynadığını bakmak, böylece de güç değildir
Bunun en güzel örneğini Osmanlıda görmekteyiz Ecdadımız, adil bir şekilde, idaresi aşağıda bulundurduğu insanlar için halk müziği ve mezhep farkına bakmadan, Yaradan ’ın kulu olarak Müslim ya da gayri müslim herkesin istifade edebileceği, insani ihtiyaçlarını görebileceği hayrat ve hasenat müesseseleri tesis etmiştir Bunun için de ömrü uzun olmuştur
Osmanlılar, camiler, medreseler, hastaneler, tımarhaneler, hanlar, kervansaraylar, bentler, çeşmeler, sebiller, sarnıçlar, kuyular, köprüler, yollar, kaldırımlar, imarethaneler vs hizmetler, Allah rızası için o kadar çok iyi ve çaplı bir şekilde yürütülmüştür
Vakıflar vasıtasıyla yaptığı hizmetlere bakacak olursak, Osmanlının sosyal hayata ne dek tartı verdiği kavranabilir Bu hizmetlerden bazıları şunlardır: Yaz sıcaklarında çeşme ve sebillerde karla soğutulmuş su devretmek, hanlar ve kervansaraylarda yolcuları üç gün parasız eğlendirmek, imarethanelerde muhtaçlara her öğün yemek yemek ikramı yapmak, borç yüzünden hapsedilmiş olanların borçlarını ödeyerek onları mahkumiyetten kurtarmak, ölen yoksul kimselerin borçlarını ödemek, ihtiyaçlarını söylemekten utanan muhtaçlara, itibarlarını zedelemeden çaktırmadan yardımcı olmak, esir ve cariye azat etmek, yangınlarda evi yananlardan yoksul kimselerin evlerini bedelsiz yapı ettirmek gibi insanların dar ve huzuru için yapılan etkinlikler
Osmanlıda hayrat ve hasenat, yalnız insanları yok, hayvanlar ve nebatları dahi içine alır Nitekim hayvanları gözetmek, beslemek için de vakıflar kurulmuştur Bu vakıflar, sokak köpek ve kedileri, beldenin belirlenmiş semtlerine et ve ciğer dağıtılarak beslenmiştir
dahası toplumun akciğerleri olan ağaçların, hatta meyvesiz ve eksik yapraklı olanlarına varıncaya kadar sulanması için vakıflar tesis olunduğu da bir gerçektir Bu yüksek ahlaki değerler, tüm dünyanın gözlerini kamaştırmış, muhtelif sebeplerle bizleri sevmeyen ve hatta can düşmanımız olan batılı seyyah ve araştırmacıları zeka asırlar baştan başa hayretler içinde bırakmıştır Bunlardan biri olan Villiamont ’un kervansaraylardan bahsettiği eserindeki şu kayıt, bu gerçeğin bir ifadesidir:
“Ziyaret ettiğim hana tıpkı Müslümanlar gibi Hıristiyanlar da kabul edilip üç gün müddetle iaşeleri tedarik edilmektedir Çünkü Osmanlıdaki bu hayrat, din farkına bakılmaksızın bütün insanlara şamildir
Hayretle müşahede ettim fakat, Osmanlıların bazıları, hayrat olarak yol boylarına susuz yolcular için çeşmeler, bazıları da şehirlerde sokaklardan gelip geçenler için sebiller yaptırıyor Bunların içine de devlet dairelerinde olduğu gibi aylıklı memurlar konuluyor fakat, vazifeleri, isteyenlere su vermektir
Yeniden bu hayrat ve hasenat ruhu, kiminin nehirler üstüne köprüler yaptırmasına, kiminin de yolları tesviye, temizletme ve kaldırım döşetme hizmetlerini kendiliğinden ve severek ifasına vesile oluyor Tüm bunlardan daha fevkalade ve şayanı takdir olanı da, yapılan bu binalarda yaptıranlara ait hiçbir emarenin görülmemesidir
İşte Osmanlıyı Osmanlı yapan değerler Ayrıca de bir gayri müslimin ağzından Ne zaman fakat, Osmanlıda bu hizmetler aksamaya başladı, fitne sokularak ırkçılık, haksızlık, ayırımcılık öne çıkarıldı; çöküş de bunun ardındaki geldi *
Osmanlı imparatorluğu komşuları
Devletler de, canlılar gibi doğar, büyür ve ölür Bazısının ömrü kısa, bazısının uzun olur Büyük alim İbni Haldun, devletlerin ömürlerinin kısa veya uzun olmasının, halkının manevi değerlere verdiği önemle, adil bir şekilde, insani ihtiyaçlarını karşılamakla içten orantılı olduğunu söyler
Gerçekte de, objektif bir şekilde değerlendirildiğinde, devletlerin hayat ve ölümünde, bu şartların ne derecede kayda değer bir rol oynadığını bakmak, böylece de güç değildir
Bunun en güzel örneğini Osmanlıda görmekteyiz Ecdadımız, adil bir şekilde, idaresi aşağıda bulundurduğu insanlar için halk müziği ve mezhep farkına bakmadan, Yaradan ’ın kulu olarak Müslim ya da gayri müslim herkesin istifade edebileceği, insani ihtiyaçlarını görebileceği hayrat ve hasenat müesseseleri tesis etmiştir Bunun için de ömrü uzun olmuştur
Osmanlılar, camiler, medreseler, hastaneler, tımarhaneler, hanlar, kervansaraylar, bentler, çeşmeler, sebiller, sarnıçlar, kuyular, köprüler, yollar, kaldırımlar, imarethaneler vs hizmetler, Allah rızası için o kadar çok iyi ve çaplı bir şekilde yürütülmüştür
Vakıflar vasıtasıyla yaptığı hizmetlere bakacak olursak, Osmanlının sosyal hayata ne dek tartı verdiği kavranabilir Bu hizmetlerden bazıları şunlardır: Yaz sıcaklarında çeşme ve sebillerde karla soğutulmuş su devretmek, hanlar ve kervansaraylarda yolcuları üç gün parasız eğlendirmek, imarethanelerde muhtaçlara her öğün yemek yemek ikramı yapmak, borç yüzünden hapsedilmiş olanların borçlarını ödeyerek onları mahkumiyetten kurtarmak, ölen yoksul kimselerin borçlarını ödemek, ihtiyaçlarını söylemekten utanan muhtaçlara, itibarlarını zedelemeden çaktırmadan yardımcı olmak, esir ve cariye azat etmek, yangınlarda evi yananlardan yoksul kimselerin evlerini bedelsiz yapı ettirmek gibi insanların dar ve huzuru için yapılan etkinlikler
Osmanlıda hayrat ve hasenat, yalnız insanları yok, hayvanlar ve nebatları dahi içine alır Nitekim hayvanları gözetmek, beslemek için de vakıflar kurulmuştur Bu vakıflar, sokak köpek ve kedileri, beldenin belirlenmiş semtlerine et ve ciğer dağıtılarak beslenmiştir
dahası toplumun akciğerleri olan ağaçların, hatta meyvesiz ve eksik yapraklı olanlarına varıncaya kadar sulanması için vakıflar tesis olunduğu da bir gerçektir Bu yüksek ahlaki değerler, tüm dünyanın gözlerini kamaştırmış, muhtelif sebeplerle bizleri sevmeyen ve hatta can düşmanımız olan batılı seyyah ve araştırmacıları zeka asırlar baştan başa hayretler içinde bırakmıştır Bunlardan biri olan Villiamont ’un kervansaraylardan bahsettiği eserindeki şu kayıt, bu gerçeğin bir ifadesidir:
“Ziyaret ettiğim hana tıpkı Müslümanlar gibi Hıristiyanlar da kabul edilip üç gün müddetle iaşeleri tedarik edilmektedir Çünkü Osmanlıdaki bu hayrat, din farkına bakılmaksızın bütün insanlara şamildir
Hayretle müşahede ettim fakat, Osmanlıların bazıları, hayrat olarak yol boylarına susuz yolcular için çeşmeler, bazıları da şehirlerde sokaklardan gelip geçenler için sebiller yaptırıyor Bunların içine de devlet dairelerinde olduğu gibi aylıklı memurlar konuluyor fakat, vazifeleri, isteyenlere su vermektir
Yeniden bu hayrat ve hasenat ruhu, kiminin nehirler üstüne köprüler yaptırmasına, kiminin de yolları tesviye, temizletme ve kaldırım döşetme hizmetlerini kendiliğinden ve severek ifasına vesile oluyor Tüm bunlardan daha fevkalade ve şayanı takdir olanı da, yapılan bu binalarda yaptıranlara ait hiçbir emarenin görülmemesidir
İşte Osmanlıyı Osmanlı yapan değerler Ayrıca de bir gayri müslimin ağzından Ne zaman fakat, Osmanlıda bu hizmetler aksamaya başladı, fitne sokularak ırkçılık, haksızlık, ayırımcılık öne çıkarıldı; çöküş de bunun ardındaki geldi *