iltasyazilim
FD Üye
Osmanlı İmparatorluğunda Denizcilik
Daha fazla bir kara devleti görünümünde olan Osmanlı Devleti Marmara Denizi ile olan ilgisi Rumeli kıyısında bazı yerleri işgal etmesi ve oralara yerleşmesi ile kendini denize dönük bir politika izlemek konusunda gerekli hissetmiştir Nitekim Ege Denizi ve Karadeniz kıyıları ile Akdeniz sahillerindeki ülkeler Osmanlı topraklarına katıldıkça donanmaya ve deniz gücüne duyulan gereksinim artmaya başlamıştır Bu cümleden olarak Gazi Orhan Bey zamanında (13261360) Osmanlı donanması Karasi Beyliği donanmasına dayanarak tedrici surette artmıştır
Osman ve Orhan Gaziler devrinde Marmara Denizi'nin Anadolu sahillerinde Osmanlıların Karamürsel İzmit Gemlik vs gibi yerlerde iki deniz üssü bulunduğu kesindir Kaldı ki önceden Prenetosdenilen Karamürsel kasabasıyla civarının fethinden itibaren İzmit körfezinin güney sahillerinde Selçuklular devrinde Emaret'üs Sevahiltarzında bir Amiral sancağı kurulmuş hatta bu sancağın ilk beyi olan Kara Mürsel Bey burada kendi ismini taşıyan bir gemi tipi yaptırarak seri bir ince donanma vücuda getirmiştir Hammer tarihinde (Cilt IFasıl II) bu gemilerin savaş gemileri olduğundan ve kendi zamanına dek bu tipe Karamürsel gemisidenildiğinden söz edilmektedir Kara Mürsel'in oluşturduğu bu donanma Marmara yöresinde etken bir şart sağlamış olup Osmanlı denizciliğinin ilk devri olarak önemlidir
Süleyman Paşa'nın 1354 yılında Rumeli'ye geçip Çanakkale Boğazı sahillerinde kesin olarak yerleşmesinden bir zaman sonra Osmanlı Bahriyesi merkezinin İzmit Körfezi'nden Gelibolu'ya geçtiği ve Selçuklulardan sahil beylerine geçen an'ane uyarınca de İzmit Körfezi'nden sonradan Gelibolu bayrak beyliğinin ittihaz edildiği anlaşılmaktadır bununla beraber İzmit Körfezi'nin eski önemini ansızın yitirmediğini daha sonraları da burada gemiler yapıldığını ve tersane bulunduğunu gösteren çeşitli kayıtlar vardır
Osmanlılar birincil zamanlarında Karamürsel'de ve Karasi Beyliği'nin Osmanlı topraklarına katılmasından sonradan Aydıncık (Edincik) yöresinde de bir tersane kurmuşlardır sonradan İzmit'in Bizans'tan alınması ile de İzmit (Kocaeli) Tersanesi oluşturulmuştur
Osmanlı donanmasının akın faaliyetinden çıkıp ağır ağır deniz aşırı fetihlerde önemli rol oynamaya başladığı tahsis Fatih Sultan Mehmet devridir (14511481) Nitekim Fatih donanmanın önemini takdir ederek fetihten sonradan tersaneyi önce Kadırga Limanı'na sonra da Haliç'e naklettirerek kurduğu ek göz'ler (gemi yapım tezgahları) ile yeni bir deniz filosu inşasına siklet vermiştir
Osmanlı Devleti'nin Yakındoğu ve Doğu Akdeniz'de yükselişi ve Türk denizciliğinin dünya çapında bir gelişme göstermeye başlaması II Bayezid devrinde (14811512) olmuştur II Bayezid babası II Mehmet (Fatih) oğlu I Selim ve torunu Kanuni Sultan Süleyman arasında oldukça soluk bir yer almasına karşılık Osmanlı Devleti'nin bir deniz politikası olması gerektiğini anlayan ilk Osmanlı sultanıdır Zira II Bayezid açık denize kullanışlı bir denizciliğe sahip olunmadığı sürece Venedik Cumhuriyeti ile açık denizde baş edilemeyeceğini ve dolayısıyla devletin geleceği için fazla manâlı olan Doğu Akdeniz hakimiyetinin sağlanamayacağını gayet iyi anladığı gibi ekonomik faktörler de devleti böyle bir politikaya ister istemez götürüyordu
Türk denizciliğinin parlak devrini yaşatan Barbaros Hayrettin Paşa 1534 yılında fiilen başladığı Kaptan Paıalıkgörevinde 12 sene süreyle pek büyük ve manâlı seferler birçok zaferler kazanmıştır Bunlar : Tunus seferi Mayorka seferi Apulya seferi Venedik seferi Adalar Denizi ve Akdeniz seferi bilhassa 1538 yılında 122 gemi ile Andrea Dorya'nın 600'den pozitif gemiden oluşan Haçlı donanmasına (302 adet savaş gemisine) karşı Turgut Reis ve diğer reislerle beraber kazandığı galibiyet ve Fransa Kralı'nı korumak için yaptığı Nis seferidir
Barbaros Hayrettin Paşa Preveze'de Haçlı donanmasını bozguna uğrattığı bir sırada başka bir Osmanlı filosu Hadım Süleyman Paşa kumandasında Hindistan'da Diyu kalesini kuşatmaktaydı Birbirinden fazla uzaktan mesafelerde yer alan iki Türk filosunun aynı anda galibiyet kazanması tarihte ender rastlanan bir olay olup bu da Türk deniz gücünün XVIyüzyılda ne değin büyük olduğunu gösterir Hadım Süleyman Paşa'nın Hint Okyanusu'ndaki bu girişimini Piri Reis Murad Reis ve Seydi Ali Reis sürdürmüşlerse de Portekizlilerden çok doğa olaylarının deniz gücünü engellemesi yüzünden esas hedefleri olan Hindistan topraklarını Osmanlı egemenliğine sokamamışlardır
Üstün yetenekli Türk denizcilerinin Hint Okyanusu'nun hırçın ve sert dalgalarına yenik düşmelerinin en önemli nedeni Akdeniz gibi nisbeten ağırbaşlı ve kapalı bir deniz için yapılmış olan Osmanlı kadırgalarının okyanusun hırçın doğasını yenmek imkanını bulamamış olmasıdır
Osmanlı ülkesinde deniz coğrafyacılığı da kayda değer bir atılım yapmıştır O zamanlar Osmanlı donanmasının Hint sularına ve Atlas Okyanusu'na ulaşmaları dolayısıyla Hint Seferleri sonucunda iki Türk amirali fazla ilginç deniz coğrafyası eserleri vermişlerdir Bunlar Piri Reis (vefatı 1554) ve Seydi Ali Reis (vefatı 1562) dir
Bilindiği üzere Piri Reis'in Kitabı Bahriyyeadlı eserinde tüm denizlerin sathı akıntıları koyları körfezleri boğazları limanları birer birer ve bütün bilimsel nitelikleri ile belirtilmektedir Ayrıca Amerika'nın o çağa değin belirlenmiş olmayan kısımları ile Atlas Okyanusu'nu bildiren ceylan derisi üzerine yaptığı iki haritası da mevcuttur
Sultan Abdülmecid'in saltanatı devrinde (18391861) 1842'de tersanede birincil buharlı gemi olarak Seyri Bahri yapılmış 1843'de ileride Seyri Sefain'i oluşturacak olan Fevaidi Osmaniye 1851'de Şirketi Hayriye 1859'da Haliç Vapurları şirketi kurulmuştur 1829'da Uzun Mehmet tarafından Ereğli'de bulunan kömür madenleri ilk kere tersane göre işletilmeye başlanmıştır *
Daha fazla bir kara devleti görünümünde olan Osmanlı Devleti Marmara Denizi ile olan ilgisi Rumeli kıyısında bazı yerleri işgal etmesi ve oralara yerleşmesi ile kendini denize dönük bir politika izlemek konusunda gerekli hissetmiştir Nitekim Ege Denizi ve Karadeniz kıyıları ile Akdeniz sahillerindeki ülkeler Osmanlı topraklarına katıldıkça donanmaya ve deniz gücüne duyulan gereksinim artmaya başlamıştır Bu cümleden olarak Gazi Orhan Bey zamanında (13261360) Osmanlı donanması Karasi Beyliği donanmasına dayanarak tedrici surette artmıştır
Osman ve Orhan Gaziler devrinde Marmara Denizi'nin Anadolu sahillerinde Osmanlıların Karamürsel İzmit Gemlik vs gibi yerlerde iki deniz üssü bulunduğu kesindir Kaldı ki önceden Prenetosdenilen Karamürsel kasabasıyla civarının fethinden itibaren İzmit körfezinin güney sahillerinde Selçuklular devrinde Emaret'üs Sevahiltarzında bir Amiral sancağı kurulmuş hatta bu sancağın ilk beyi olan Kara Mürsel Bey burada kendi ismini taşıyan bir gemi tipi yaptırarak seri bir ince donanma vücuda getirmiştir Hammer tarihinde (Cilt IFasıl II) bu gemilerin savaş gemileri olduğundan ve kendi zamanına dek bu tipe Karamürsel gemisidenildiğinden söz edilmektedir Kara Mürsel'in oluşturduğu bu donanma Marmara yöresinde etken bir şart sağlamış olup Osmanlı denizciliğinin ilk devri olarak önemlidir
Süleyman Paşa'nın 1354 yılında Rumeli'ye geçip Çanakkale Boğazı sahillerinde kesin olarak yerleşmesinden bir zaman sonra Osmanlı Bahriyesi merkezinin İzmit Körfezi'nden Gelibolu'ya geçtiği ve Selçuklulardan sahil beylerine geçen an'ane uyarınca de İzmit Körfezi'nden sonradan Gelibolu bayrak beyliğinin ittihaz edildiği anlaşılmaktadır bununla beraber İzmit Körfezi'nin eski önemini ansızın yitirmediğini daha sonraları da burada gemiler yapıldığını ve tersane bulunduğunu gösteren çeşitli kayıtlar vardır
Osmanlılar birincil zamanlarında Karamürsel'de ve Karasi Beyliği'nin Osmanlı topraklarına katılmasından sonradan Aydıncık (Edincik) yöresinde de bir tersane kurmuşlardır sonradan İzmit'in Bizans'tan alınması ile de İzmit (Kocaeli) Tersanesi oluşturulmuştur
Osmanlı donanmasının akın faaliyetinden çıkıp ağır ağır deniz aşırı fetihlerde önemli rol oynamaya başladığı tahsis Fatih Sultan Mehmet devridir (14511481) Nitekim Fatih donanmanın önemini takdir ederek fetihten sonradan tersaneyi önce Kadırga Limanı'na sonra da Haliç'e naklettirerek kurduğu ek göz'ler (gemi yapım tezgahları) ile yeni bir deniz filosu inşasına siklet vermiştir
Osmanlı Devleti'nin Yakındoğu ve Doğu Akdeniz'de yükselişi ve Türk denizciliğinin dünya çapında bir gelişme göstermeye başlaması II Bayezid devrinde (14811512) olmuştur II Bayezid babası II Mehmet (Fatih) oğlu I Selim ve torunu Kanuni Sultan Süleyman arasında oldukça soluk bir yer almasına karşılık Osmanlı Devleti'nin bir deniz politikası olması gerektiğini anlayan ilk Osmanlı sultanıdır Zira II Bayezid açık denize kullanışlı bir denizciliğe sahip olunmadığı sürece Venedik Cumhuriyeti ile açık denizde baş edilemeyeceğini ve dolayısıyla devletin geleceği için fazla manâlı olan Doğu Akdeniz hakimiyetinin sağlanamayacağını gayet iyi anladığı gibi ekonomik faktörler de devleti böyle bir politikaya ister istemez götürüyordu
Türk denizciliğinin parlak devrini yaşatan Barbaros Hayrettin Paşa 1534 yılında fiilen başladığı Kaptan Paıalıkgörevinde 12 sene süreyle pek büyük ve manâlı seferler birçok zaferler kazanmıştır Bunlar : Tunus seferi Mayorka seferi Apulya seferi Venedik seferi Adalar Denizi ve Akdeniz seferi bilhassa 1538 yılında 122 gemi ile Andrea Dorya'nın 600'den pozitif gemiden oluşan Haçlı donanmasına (302 adet savaş gemisine) karşı Turgut Reis ve diğer reislerle beraber kazandığı galibiyet ve Fransa Kralı'nı korumak için yaptığı Nis seferidir
Barbaros Hayrettin Paşa Preveze'de Haçlı donanmasını bozguna uğrattığı bir sırada başka bir Osmanlı filosu Hadım Süleyman Paşa kumandasında Hindistan'da Diyu kalesini kuşatmaktaydı Birbirinden fazla uzaktan mesafelerde yer alan iki Türk filosunun aynı anda galibiyet kazanması tarihte ender rastlanan bir olay olup bu da Türk deniz gücünün XVIyüzyılda ne değin büyük olduğunu gösterir Hadım Süleyman Paşa'nın Hint Okyanusu'ndaki bu girişimini Piri Reis Murad Reis ve Seydi Ali Reis sürdürmüşlerse de Portekizlilerden çok doğa olaylarının deniz gücünü engellemesi yüzünden esas hedefleri olan Hindistan topraklarını Osmanlı egemenliğine sokamamışlardır
Üstün yetenekli Türk denizcilerinin Hint Okyanusu'nun hırçın ve sert dalgalarına yenik düşmelerinin en önemli nedeni Akdeniz gibi nisbeten ağırbaşlı ve kapalı bir deniz için yapılmış olan Osmanlı kadırgalarının okyanusun hırçın doğasını yenmek imkanını bulamamış olmasıdır
Osmanlı ülkesinde deniz coğrafyacılığı da kayda değer bir atılım yapmıştır O zamanlar Osmanlı donanmasının Hint sularına ve Atlas Okyanusu'na ulaşmaları dolayısıyla Hint Seferleri sonucunda iki Türk amirali fazla ilginç deniz coğrafyası eserleri vermişlerdir Bunlar Piri Reis (vefatı 1554) ve Seydi Ali Reis (vefatı 1562) dir
Bilindiği üzere Piri Reis'in Kitabı Bahriyyeadlı eserinde tüm denizlerin sathı akıntıları koyları körfezleri boğazları limanları birer birer ve bütün bilimsel nitelikleri ile belirtilmektedir Ayrıca Amerika'nın o çağa değin belirlenmiş olmayan kısımları ile Atlas Okyanusu'nu bildiren ceylan derisi üzerine yaptığı iki haritası da mevcuttur
Sultan Abdülmecid'in saltanatı devrinde (18391861) 1842'de tersanede birincil buharlı gemi olarak Seyri Bahri yapılmış 1843'de ileride Seyri Sefain'i oluşturacak olan Fevaidi Osmaniye 1851'de Şirketi Hayriye 1859'da Haliç Vapurları şirketi kurulmuştur 1829'da Uzun Mehmet tarafından Ereğli'de bulunan kömür madenleri ilk kere tersane göre işletilmeye başlanmıştır *