Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Osmanlı Hukuku

Osmanlı Hukuku
0
98

ahmet0135

FD Üye
Katılım
Nis 13, 2018
Mesajlar
3,764
Etkileşim
85
Puan
48
F-D Coin
0
Osmanlı Hukuk
Osmanlı Hukuk Sistemi
Tanzimat Donemi Osmanlı Hukuku

Tanzimat donemi oncesinde butun İslam devletlerinde olduğu gibi şer'i hukukun bir uygulaması olan Osmanlı hukukunun tek yoneticisi ve denetleyicisi şer'i hukuktur Padişahın koyduğu orfi hukuk, şer'i hukukun dışına cıkamaz ve kurallarına karşı olamaz Yani, orfi osmanlı hukuku , Şer'i hukukun vesayeti altındadır
Osmanlı egemenlik anlayışında kuvvetler ayrılığı prensibine yer verilmeyip, devletin yasama, yurutme ve yargı yetkilerinin hukumdarın şahsına bağlı olarak yerine getirmesi benimsenmişti Tum oteki İslam devletlerinde olduğu gibi, Osmanlılar'da da ozel hukuk alanındaki yasama İslam hukukunun Kur'an, sunnet, icma, kıyas ve diğer kaynaklarına bağlı olarak hukuk bilginleri tarafından yerine getirilmiştir Kamu hukukuyla ilgili alanlarda ise, İslam hukukunun temel ilkelerine aykırı olmamak şartı ile hukumdarın yasama yetkisi bulunmaktadır
Osmanlı hukumdarının yasama yetkisine dayanarak koyduğu hukuka orfi hukukadı verilmiştir Burada orf, gelenek ve gorenek anlamında değil, hukumdarın kamu hukuku alanında, İslam toplumunun yararına olarak koymuş olduğu kurallaranlamındadır Devlet idaresi ve siyasetle ilgili pek cok duzenleme orfi hukukla yapılmıştır
Şer'i hukuk alanında yasama yetkileri olmayan padişahların bu alanda yargılama yetkileri de yoktur Orfi hukuk alanında ise yasama yetkisi gibi yargı yetkisi de sınırsızdır
Divanı Humayun'un da genel idare, vergi, ta'zir cezaları, toprak yonetimi gibi konularda emir ve yasaklar cıkarmak, yeni duzenlemeler getiren orfi hukuk kuralları koymak yetkileri bulunmaktadır Osmanlı'da Divanı Humayun yargı gorevi de gorduğunden, diğer İslam devletlerinin anlarından ayrılmaktadır Divan'ın ulkedeki tum yargı orgutunu denetleme yetkisi bulunmakta bu yetkisini bazen halktan gelen şikayetler uzerine, bazen de kendiliğinden gonderdiği mufettişler aracılığı ile doğrudan kullanmakta idi Divana gelen uyuşmazlıkların şer'i hukukla ilgili olanlarını kazaskerler, orfi hukukla ilgili olanlarını ise oteki an uyeleri karara bağlamışlardır Divan, padişah, sadrazam, vezirler, kazaskerler, nişancı, defterdarlar ve diğer uyelerden oluşurdu
Divanda olağan işler bitirildikten sonra başvuruların goruşulmesine gecilirdi Divan'a başvuru konusunda herhangi bir sınırlama sozkonusu değildi Ulkenin her neresinde olursa olsun, devletin herhangi bir faaliyetinden dolayı hakkı ihlal edilenler, valilerden, askeri gorevlilerden, kadılardan, vakıf yoneticilerinden zulum ve haksızlık gorenler, mahalli kadı tarafından hakkında yanlış hukum verilenler, dil, din, ırk ve sınıf farkı gozetmeksizin doğrudan Divan'a başvurabilirlerdi
Osmanlı hukuk sisteminde şer'i hukukun hanefi mezhebine ait ictihatları esas alınmaktadır Halkın coğunluğunun hanefi mezhebine mensup bulunması sebebiyle kadılar da hanefi mezhebine gore hukum vermek uzere gorevlendiriyorlardı Ancak padişah emriyle bir konuda cağın ihtiyacına uygun gorulduğu icin diğer uc mezhepten birinin veya herhangi bir muctehidin goruşunun yururluğe konulduğu da olmuştur
Hanefi mezhebi dışında bir mezhebe bağlı olan vatandaşlar arasında meydana gelip de kendi mezheplerine gore hukme bağlanması uygun gorulen konularda taraflar kendi mezheplerine mensup alimlerden bir zat hakem tayin ederlerdi Bu zat kendi mezhebine gore hukmunu verir ve daha sonra da kadı bu hukmu tasdik ederdi
İlke olarak padişahın herhangi bir konudaki emirleri, istekleri kanun sayılır Bunlara cağdaş terminoloji ile kanun hukmunde kararnamediyebiliriz Genel kanunlar ise, devletin araştırma ve istihbaratına dayanan ve teknik bilgilere gore Divanı Humayun'da tartışmalı olarak (hem şer'i hukuka uygunluk yonunden hem de diğer yonlerden) hazırlanır, nişancılar tarafından usulune uygun olarak kaleme alınır Divan kaleminde son şeklini aldıktan sonra Sadrazam başkanlığında vezirler, kazaskerler ve diğer an uyeleri tarafından padişaha arzedilir Padişah tarafından işaretlenen bazı bolumleri uzerinde calışıp yeniden arza cıkılır Son bicimiyle onaylandıktan sonra muhimmedefterine kaydolunup yururluğe giren ve ferman, hukum, kanunname vb olarak uygulanmak uzere ait olduğu beylerbeyi, sancakbeyi veya kadılara gonderilir

Osmanlının ilk donemlerinde orfi hukuk kurallarını yasaği padişahibelirler Fakat teşkilatın gelişmesiyle bu yasaklar Divanı Humayun'da hazırlanan kanunlara donuşmuştur Aslında kanun ile padişahın ferman, hukum vb adlarla anılan emirleri arasında hiyerarşik acıdan bir fark olmayıp sadece bicim bakımından farklar vardır Ama yine de bu bicim farkları padişah iradesinin yapılması istenen herhangi bir işin onemine uygun olarak duzenlenmiş olduğunu belirler Kanunlar genellikle tek hukumbiciminde cıkmakta ve gerekirse bunlar biraraya getirilerek kanunnameler oluşturulmaktadır
Osmanlı devlet teşkilatında şer'i işler kazave iftaolmak uzere ikiye ayrılmıştır İfta (fetva vermek) şer'i sorunların cozumlenmesi, kaza (yargı) da uygulanması anlamında kullanılmıştır Şeyh'ulİslam, devletin ifta muessesesinin ve ilmiye teşkilatının başıdır Kazanın başı ise ilmiye ricalinden olan Anadolu ve Rumeli kazaskerleridir Şeyhulİslam'ın yargı ile ilgili gorevleri bir anlamda gunuzdeki Anayasa Mahkemesinin yetkileri ile Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı musteşarlarının gorevlerini birlikte kapsıyordu
Kadıların genel hiyerarşik duzeni ve rutbeleri iki ayrı dizi oluşturur
1 Mevleviyyet (yuksek hakimlik) 2Kuzat (hakimler)
En yuksek kadılık, İstanbul kadılığı idi Bundan sonra Anadolu ve Rumeli kazaskerlikleri gelirdi Kadı yalnızca orfi ve şeri kanunların uygulama ve cezalarıyla ilgilidir Bunların dışına cıkamaz İbadetler ve ahiretle ilgili olarak verdiği hukumler, muftininki gibi yalnızca birer fetva sayılır Bunlar dışında kalan muamelat, munakehat ve ukubat konularındaki şer'i hukumlerde muftinin kanaati fetva, kadı’nın kararı ise kazadır
Şeriatın hukumlerini uygulayan kadı’nın kesin bir bağımsızlığı yoktur Canının istediği kararı veremez Kadı her hukuki olayı incelemek ve yorumlamak ve şer'i bir sonuca bağlamakla yukumludur Kur'an, sunnet ve ashabın kazaları ile hukmedebilir Bunlarda benzer bir hukum bulamazsa ve kendi kanaati oluşmuş ise onunla, oluşmamışsa muftinin fetvasıyla karar verir
Kadıların idare hukuku acısından cok onemli bir de tescil hizmetleri vardır Merkezden beylerbeylerine, sancakbeylerine, bizzat kadıya ve her derecedeki makamlara yazılan emir ve fermanların yasal gecerliliği olabilmesi icin bir suretlerinin kadı tarafından tasdik edilerek mahkemenin şer'iyye sicilineaynen kaydolunmaları gereklidir Yine kadılar onemli bir gorevi de gunumuzdeki anlamıyla noterlikhizmetleridir Kefalet, vekalet, mukavele, borclanma, vasiyet, senet gibi her turlu akitleri kadı (veya naibler) yapar ve bunlar tutanak biciminde yine bu sicil defterine kaydolunur

Cağdaş hukukun aksine, yeni bir şer'i delil gosterildiği takdirde kadının daha once verdiği bir karardan donmesi mumkundur Bu hususta bir ust mahkemeye gitmek gerekliliği yoktur Bununla beraber, şer'i mahkemelerin verdiği kararların temyiz mercii Divanı Humayundur İslam hukukunda ve Osmanlı'da karara bağlanmış bir davanın diğer bir hakime arzedilerek yeniden bakılması bahis konusu değildir Yani istinaf mahkemeleriyoktur Bir dava ancak temyizenincelenir Bu da muhakeme usulu kaidelerine uyulup uyulmadığı, verilen kararın hukuka uygun olup olmadığı hususlarıyla sınırlıdır
 
858,475Konular
981,251Mesajlar
29,551Kullanıcılar
Üst Alt