Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Osmanlı kültürü

Osmanlı kültürü

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Osmanlılarda Kültürel Yaşam
Osmanlı kültürü nasıldı
OSMANLI KÜLTÜR ve MEDENİYETİ

OSMANLI İMPARATORLUĞUNDA DEVLET VE MEMLEKET YÖNETİMİ

Merkez Yönetimi

Osmanlı Devleti kuruluşundan başlayarak merkeziyetçi ve mutlak bir yöneticilik ile yönetiliyordu 1876 yılında ise Kanuni Esasi (anayasa) hazırlanıp meşrutiyet yönetimine geçilmiştir Halk kısmen yönetime katılma hakkını elde etmiştir

Osmanlı Devleti'nde hakimiyet hakkı emirleri kanun farzedilen hükümdara aitti Hükümdarlar ülkeyi keyfi bir şekilde yok; kanunlara, töreye ve İslami kurallara göre yönetirler, önemli devlet adamlarına da danışırlardı Fakat son söz yine padişaha aitti

Hükümdarlar bey, gazi, hünkar, sultan, han, padişah gibi unvanlar kullanırlardı Para bastırmak, hutbe okutmak hükümdarlık alametleriydi Hükümdarlar başkentte otururlardı Ülkeyi idare etmek, orduya komuta etmek, savaş ve barışa karar vermek, manâlı devlet adamlarını saptamak, gerektiğinde Divanıhümayun toplantılarına başkanlık etmek hükümdarın görevleri arasındaydı

Hükümdarlık hakkı hanedana mensup bütün şehzadelere tanınmıştı Ancak çoğunlukla babadan oğula geçerdi böylece şehzadelerin yetişmesine ağırlık verilirdi Şehzade veya çelebi denilen padişah çocukları lala denilen deneyimli hocalar gözetiminde ufak yaşta sancaklara vali olarak atanırlardı

Böylece hükümdar adaylarının yönetimde tecrübe kazanması, halkı ve devlet kurumlarını tanıması sağlanırdı I Ahmet döneminde bu şart kaldırıldı Tekrar I Ahmet döneminde akıllı almak şartıyla en yaşlı şehzadenin hükümdar olması kural haline geldi Bununla taht kavgalarının ve şehzadelerin öldürülmesinin engellenmesi amaçlandı Oysa bu koşul şehzadelerin yönetim deneyimi kazanma imkanını ortadan kaldırdı

Divanıhümayun: Osmanlı Devleti'nde idare, askerlik, maliye hak gibi önemli konular Divanıhümayun adı bahşedilen bir kurulda görüşülürdü Orhan Bey zamanında oluşturulan Divanıhümayun toplantılarına başlangıçta padişahlar başkanlık ederlerdi Fatih zamanında Divan toplantılarının başkanlığı veziriazamlara bırakıldı Divanıhümayun yaptığı işler bakımından bugünkü Bakanlar Kurulu'na benzerdi Yalnız aldığı kararlar padişah kadar onaylanırsa yürürlüğe girdiğinden bir danışma meclisi özelliği gösterirdi Ayrıca Divanıhümayun kayda değer davalara da baktığından yüksek adalet organı gibi de çalışırdı Divanıhümayun toplantılarına veziriazam, vezirler, kazasker, defterdar ve nişancı katılırdı Zorunlu durumlarda kaptanıderya ve şeyhülislam da toplantılara katılırdı

Veziriazam (Sadrazam): Padişahın vekili sayılırdı Manâlı devlet adamlarını saptamak ya da görevden almak, padişah katılmadığı zamanlarda orduya komuta etmek, Divanıhümayun toplantılarını idare etmek görevleriydi

Vezirler: Bilgili ve yetenekli devlet adamları arasından seçilirler, veziriazamın verdiği görevleri yaparlardı Bugünkü devlet bakanlarına benzerdi

Kazaskerler: Divanda büyük davalara ve askeri davalara bakarlar, kadı ve müderrislerin (medrese hocaları) tayin ve görevden alma işlerini yaparlardı Bugünkü Ulusal Eğitim ve Adalet Bakanlığı ’nın görevlerini yaparlardı

Defterdarlar: Devletin bütün kazanç ve giderlerinden sorumluydular Bugünkü Maliye Bakanı ’nın görevlerini yapardı

Nişancı: Kanunları iyi bilir, gerektiği zamanlarda Divanda açıklamalarda bulunurdu Padişah fermanlarına ve mektuplara padişahın tuğrasını (imzasını) çekerdi Keza fethedilen toprakları tapu defterlerine kaydeder, dirliklerin dağıtımını yapardı

Şeyhülislam: Divanıhümayun ’da alınan kararların İslamiyet'e yerinde olup olmadığına dair fetva verirdi

Kaptanıderya: Deniz Filosu komutanıydı İstanbul'da olduğu zamanlarda Divan toplantılarına katılır, deniz filosu ve tersaneler hakkında bilgi verirdi

19 yüzyılda II Mahmut göre Divanıhümayun kaldırıldı Yerine bugünkü anlamda bakanlıklar diyebileceğimiz nazırlıklar kuruldu Bunlara danışmanlık yapmak üzere adli, idari ve askeri danışma meclisleri oluşturuldu I Meşrutiyetin ilanıyla da Âyan ve Mebuslar Meclisi oluşturuldu

Ülke (Taşra) Yönetimi

Osmanlı Devleti'nde başkentin dışındaki yerlere taşra denirdi Ülke beylerbeyilerin yönettiği eyaletlere ayrılmıştı Ülke sınırları genişledikçe eyalet sayısı da artmıştır Eyaletler yöneticilik bakımından üçe ayrılmıştı Bunlar;

Merkeze Ast Eyaletler: Anadolu ve Rumeli eyaletleri idi Bu eyaletlerin başında beylerbeyi bulunurdu Eyaletler sancakbeyi tarafından yönetilen sancaklara, sancaklar da kazalara ayrılmıştı Kazalarda belediye ve hak işlerine kadı, askerlik işlerine subaşılar bakardı Kazalar da nahiye ve köylere ayrılmıştı

Özel Yönetimli Eyaletler: (Trablusgarp, Mısır, Tunus vb)

Ayrıcalıklı Eyaletler: (Kırım, Eflak, Boğdan, Erdel gibi)

19 yüzyılda eyalet yönetiminde şansın dönmesi oldu II Mahmut zamanında bugünkü il sistemine benzer bir yönetim kuruldu

Toprak Yönetimi

Devlete Ait Topraklar (Miri Arazi); Osmanlılarda fethedilen topraklar devletin malı sayılırdı Bu topraklar tapu defterlerine kaydedilir, yıllık gelirine göre sınıflandırılırdı Toprağı kullanma hakkı üzerinde yaşamış halka verilmişti Halk Müziği bu toprağı istediği gibi ekip biçerdi Toprağını iyi takım biçmeyen ya da üst üste üç yıl manâsız bırakanlardan topraklar geri alınır, başkasına verilirdi Bu Nedenle tarımda üretimin sürekliliği sağlanırdı

resmi toprakların önemli bir kısmını dirlik toprakları oluştururdu Bu topraklarda yaşayanlar devletin kiracısı olarak kabul edilirlerdi Bu nedenlede topraktan elde ettikleri gelirin bir kısmını devletin gösterdiği kişilere ücret olarak verirlerdi Bu kişiler asker veya memur olabilirdi Bunlar devletten ücret almazlar, elde ettikleri bu gelirle geçinirlerdi

Dirlikler takvim gelirine göre has, zeamet ve tımar olarak üçe ayrılırdı Has; veziriazam, vezirler, beylerbeyi gibi büyük devlet adamlarına verilirdi Zeamet; kadı, subaşı gibi orta dereceli memur ve askerlere verilirdi Tımar ise; savaşta yararlık gösteren askerlere ve bazı ufak devlet memurlarına verilirdi

Dirlik sahipleri topladıkları vergilerle keza kendi geçimlerini sağlarlar, hem de gelirlerine kadar atlı asker beslerlerdi Bunlara tımarlı askerler denirdi Bu askerler uzlaşma zamanında asayiş ve güvenliği sağlar, üretimin sürekliliğini denetler, bir savaş vaktinde da subaşı ve sancakbeylerinin komutasında sefere çıkarlardı

resmi topraklardan hudut boylarındaki akıncılara verilenlere yurtluk, kale muhafızları ve tersane giderlerine ayrılanlara ocaklık denirdi Geliri aracısız olarak hazineye aktarılan topraklara mukataa denirdi

Vakıf Toprakları: Bu toprakların gelirleri cami, medrese, kervansaray, aşevi, hastane gibi sosyal kurumların giderlerine harcanırdı Bu topraklar satılamaz, servet bırakılamazdı Devlet bu topraklardan aidat almazdı

Mülk Topraklar: Genelde padişah tarafından kişilere mal olarak verilen topraklardı Bu toprak sahipleri topraklarını istedikleri gibi kullanırlar, servet bırakabilirler, isterlerse satabilirlerdi

18 yüzyılda tımar sistemi bozuldu Bu durum ordu ve maliyeyi olumsuz yönde etkiledi 1858'de çıkarılan arazi kanunnamesi ile uzun vakit bir toprağı kullananlar toprağın sahibi sayıldı


4 Maliye

Osmanlı Devleti'nde maliyenin başında defterdar bulunuyordu Osmanlı hazinesinin gelir kaynakları; Müslüman halktan alınan öşür vergisi ile Müslüman olmayan halktan alınan haraç ve cizye vergileri, Gümrük, maden, orman ve tuzla gelirleri, Savaşlarda elde edilen ganimetlerin beşte biri, Tabi beyliklerden ve yabancı devletlerden alınan ücret ve hediyelerdir

18 yüzyıldan itibaren savaş ganimetleri ile ast beyliklerin ödediği vergiler ortadan kalkmıştır Hem kapitülasyonlar nedeniyle gümrük gelirleri de azalmıştır

Osmanlılarda birincil parayı Osman Bey bastırmıştır Fatih'e gelinceye dek Osmanlı paraları gümüş akçe iken Fatih zamanında ilk kez altın para bastırılmıştır

18 yüzyılda maliye bozulmuştur Kaybedilen savaşlar, ödenen ağır savaş tazminatları, kapitülasyonlar ve Sanayi İnkılâbı bunda etkili olmuştur

Osmanlı Devleti başta Kırım Savaşı sırasında Avrupalı devletlerden borç almıştır (1854) Ancak bir zaman sonra alınan borçların faizleri bile ödenemez olmuş, Osmanlı maliyesi iflâs etmiştir Avrupa devletleri, alacaklarını tahsil edebilmek için “Düyunu Umumiye adı verilen Genel Borçlar İdaresi'ni kurmuşlar (1881) Devletin önemli aidat gelirlerine el koymuşlardır



5 Ordu ve Donanma

Orhan Bey zamanında bilhassa kuşatmalarının sürdürülebilmesi için ve Müsellem (atlı) adıyla ilk düzenli ordu kurulmuştur l Murat devrinde “kapıkulu ordusu kuruldu

Osmanlı kara ordusu Yükselme Dönemi'nde dünyanın en güçlü ordusu durumundaydı Bu dönemde kara ordusu; kapıkulu askerleri, eyalet askerleri ve muavin kuvvetler olmak üzere üç başlıca bölüme ayrılmıştır



Kapıkulu Askerleri

Bunlar doğrudan padişaha alt ve üç ayda bir ücret (ulufe) alan askerler olup ayrı bir kanunla özel olarak yetiştirilirlerdi Uzlaşma vaktinde İstanbul ve çevresinde oturur, buraların güvenliğini sağlarlardı Savaş zamanında da ordunun merkezinde yer alırlardı Kapıkulu askerleri Piyade () ve Süvari Sınıfı (atlı) olmak üzere ikiye ayrılırlardı



Kapıkulu Piyadeleri: Deneyimsiz Oğlanlar, Yeniçeriler, Topçular, Humbaracılar Cebeciler ve Lağımcılardan oluşurdu

Kapıkulu Süvarileri: Bunların tamamı atlı olup savaş esnasında padişahı, hazineyi ve ordunun ağırlıklarını korurlardı altı bölükten oluşurdu

Eyalet Askerleri: Bunların başında Tımarlı askerler gelirdi Bunlar merkeze yan eyaletlerde dirlik sahiplerinin besledikleri atlı askerlerdir Bu derslik adamakıllı Türklerden oluşup, kuruluş ve yükseliş devirlerinde Osmanlı ordusunun başlıca askerî gücünü oluşturmuştur Tımarlı sipahiler, uzlaştırma vaktinde bulundukları yerlerin güvenliklerini sağlar, savaş zamanında ise savaşa katılırlardı

Akıncılar: Hudut boylarında otururlardı sınırları korumak, düşman topraklarına akınlar düzenlemek, orduya rehberlik etmek ve düşman hakkında istihbarat bilgileri toplamak esas görevleriydi



Yardımcı Kuvvetler

Kırım, Eflak, Erdel, Boğdan gibi Yan beylik ve eyalet askerlerinden oluşurdu



Deniz Filosu

Osmanlı Devleti'nde birincil denizcilik faaliyetleri Orhan Bey devrinde Karesi Beyliği'nin alınmasıyla başlamıştır Ilk Osmanlı tersanesi Yıldırım Bayezid devrinde Gelibolu'da kurulmuştur Osmanlı denizciliği Fatih zamanında büyük gelişmeler göstermiş, Kanuni zamanında ise altın çağını yaşamıştır Bu dönemde Osmanlı donanması tüm Avrupa donanmasıyla baş edebilecek güçte idi Barbaros Hayreddin, Piri Reis, Burak Reis, Turgut Reis, Seydi Ali Reis, Kemal Reis Yükselme Dönemi'nin meşhur denizcileridir



2 HUKUK SİSTEMİ SOSYAL ve HESAPLI YAŞAM

Hukuk

Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren adalete büyük önem vermiştir Din dil ırk ayırımı yapılmamış, cümbür cemaat kanun önünde eşit sayılmıştır 19 yüzyıla değin kaynağı İslamiyet olan Şeri hukuk ile kaynağı Türk töresi olan Örfî hukuk kuralları uygulanmıştır Osmanlılarda eyaletlerdeki davalara kadılar bakardı Yüksek devlet görevlileri ile askeri davalara ise kazaskerler bakardı Hak bütün anlamıyla bağımsızdı Kadıların verdiği kararlardan memnun kalmayanların davalarına kazaskerler kadar anda bakılırdı Müslüman olmayanların davaları (ceza davaları hariç) kendi din kurallarına tarafından kendi kilise veya havralarında çözümlenirdi

Fatih vaktinde hukuk kuralları “Kanunnamei Âli Osman adıyla yazılı ışık halkası getirilmiştir Bu kanunlara Kanuni zamanında eklemeler yapılmıştır 19 yy'da Avrupa hukuk kurallarına aynı yeni hukuk kuralları yapılmıştır 1876'da ilk Türk anayasası olan Kanuni Esasi hazırlanmıştır Tüm bunların dışarıda azınlıklar için de farklı hukuk kuralları yapılmıştır Bu koşul hukuk kargaşasına yol açmıştır



Sosyal Hayat

Osmanlı Devleti'nde insanlar siyasî bakımdan; yönetenler (askerîler) ve yönetilenler (reaya) olarak ikiye ayrılabilir Dinî bakımdan; Müslümanlar ve Gayrimüslimler olarak (Hristiyan ve Musevî) ikiye ayrılırlar Ekonomik etkinlikler bakımından ise; çiftçiler, esnaflar, tüccarlar ve göçebeler olarak dörde ayrılabilir Osmanlı Devleti'nde sosyal açıdan tam bir bağımsızlık vardı Müslüman olmayan insanlar kendi geleneklerine tarafından yaşardı Fakat herkes devletin koyduğu kurallara alıntı yapmak zorundaydı



Hesapli Hayat

Osmanlılarda ekonominin temelini tarım, hayvancılık ve ticaret oluştururdu Devlet bu alanlardaki gelişmeleri desteklerdi Özellikle tarımın gelişmesine siklet verilirdi Tımar sistemi tarımın gelişmesine önemli bir katkı sağlamıştır Osmanlılar ticarete de büyük siklet vermiştir Ticaretin gelişmesi için yollar üstünde hanlar, kervansaraylar yapılarak hem tüccarların dar etmesi amaçlanmış, ayrıca de yolların güvenliği sağlanmıştır Osmanlı Devleti'nde el işçiliği (zenaat) gelişmiştir Denizli'nin dokumaları, Bilecik'in kadifeleri, Diyarbakır'ın ipek kumaşları meşhur idi Tabanca ve cephane Edirne'de üretim edilirdi

18 yy'da Sanayi İnkılabı'ndan sonra Avrupalı tüccarlar ürettikleri malları kapitülasyonların sağladığı imkanlardan yararlanarak Osmanlı pazarlarına satmaya başladılar Bu koşul Osmanlı sanayisini ve ekonomisini çökertmiştir
*
 
858,496Konular
981,602Mesajlar
29,707Kullanıcılar
ASSSSSADDSon üye
Üst Alt