Forumda yenilikler devam etmektedir , çalışmalara devam ettiğimiz kısa süre içerisinde güzel bir görünüme sahip olduk daha iyisi için lütfen çalışmaların bitmesini bekleyiniz. Tıkla ve Git
x

Son konular

Osmanlı Kuruluş Ve Yükselme Döneminde Devlet Teşkilatı Hakkında Nasıldı

Osmanlı Kuruluş Ve Yükselme Döneminde Devlet Teşkilatı Hakkında Nasıldı
0
222

iltasyazilim

FD Üye
Katılım
Ara 25, 2016
Mesajlar
0
Etkileşim
17
Puan
38
Yaş
36
F-D Coin
58
Osmanlıda devlet teşkilatı, Osmanlı imparatorluğu devlet teşkilatı, Kuruluş döneminde osmanlı devlet teşkilatı

Osmanlı'da Devlet teşkilâtı,


1 Merkez Teşkilâtı
2 Eyâlet Teşkilâtı

elde etmek üzere ikiye ayrılırdı

1 Merkez Teşkilâtı
Merkeziyetçi idareye sahip Osmanlı Devleti'nin başı, (Padişah), (Sultan), (Hünkâr), (Hân), (Hakan) da denilen hükümdardı Padişah, bütün ülkenin hâkimi, idarecisi ve Osmanlı hanedanının temsilcisidir Osmanlı padişahları Sultan Birinci Selim Hân (15121520) vaktinde 1516 tarihinden itibaren Halîfe sıfatını kazanmalarıyla, Müslümanların da lideri oldular Padişah, ülkede mutlak hâkim, dünyada da Müslümanların temsilcisi olmasına karşın; salâhiyetleri, vazifeleri kanunnâmedeki ser'î, örfî hukuka göredir Vazife ve salâhiyetleri, devlet teşkilâtında müesseseler ve yüksek aşamalı memurlar kadar da paylaşılırdı Divâni Hümâyûn ve Sadri âzam padişahın en büyük yardımcılarıydı Divâni Hümâyûn (Bakanlar Kurulu) Sadri âzam da (Başbakan) mahiyetindeydi Divâni Hümâyûn da devletin birinci derecede manâlı mülkî, idarî, ser'î, mâlî, siyâsî, askerî meseleleri görüşülüp, karara bağlanırdı
Divâni Hümâyûn;

* Padişah adına Sadri âzam,
* Kubbe vezirleri, Kadiaskerler,
* Nişancı ve Defterdarlardan meydana gelirdi Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı kabinesi;

* Sadri âzam (Başbakan),
* Sadâret Kethüdâhgi (İçişleri Bakanlığı),
* Reisü'lküttaplık (Dışişleri Bakanlığı),
* Defterdarlık (Mâliye Bakanlığı),
* Çavuşbaşlılık (Yargı Bakanlığı)
* Yeniçeri Ağalığı1826'da Seraskerlik (Millî Savunma Bakanlığı),
* Kapudani deryalık (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) makamı sahiplerinden meydana gelirdi

Divâni Hümayûn'da;

* Amedi,
* Beylikçi (Divân),
* Tahvil,
* Ruus,
* Teşrifatçılık,
* Vakanüvislik,
* Mühimme kalemleriyle;
o Mühimme,
o Rikab Mühimmesi,
o Ahkâm,
o Bono,
o Ruus defterleri vardı
Defterler, evraklar mahiyetindeki Defterhâne'de muhafaza edilirdi

2 Eyâlet Teşkilâtı
Devlet teşkilâtında en büyük idarî bölümdü Eyâletler sancak, kaza ve nahiyelere bölünmüştü Eyâleti beylerbeyi, sancağı sancakbeyi yöneticilik ederdi Eyâletler kazanç bakımından yıllık ve yıllıksız edinmek üzere ikiye ayrılırdı Eyâletlerin merkez teşkilâtına benzer yöneticilik tarzı vardı Şehirler kadı kadar yöneticilik edilip, belediye hizmetlerini ve emniyetini sağlamakla subaşı vazifeliydi

Siyâsî ve Hukukî Idare
Osmanlı Devleti siyâsî ve hukukî idaresi bakımından tam mânâsı ile bir İslâm devleti idi Osmanlı hukuku içinde (Örfi Hukuk) normal bahşedilen sistem İslâm hukukunun içinde bir mevzudur İslâm hukukunda açıkça belirli olmayan hususlar İslâm prensiplerine tutarsız olmamak şartı ile, Şeyhülislâmların fetvaları ve kanun ve kanunnâmeler seklinde düzenlenirdi Yasama yetkisi padişahındı ve padişah adına yapılırdı Medenî hukukta Hanefî Mezhebi'nin hukuk sistemi dilekçe ediliyordu Canice hukuku ve diğer sahalarda (Sultanî hukuk) da denilen örfî hukuk uygulama edilmekte idi

Osmanlı hukuk düzeni içerisinde idare, mâliye, ceza ve yarı konularla ilgili alanlarda padişahın emir ve fermanlarında yer alan öbür meseleler ile ilgili kanunnâmeler vardı Osmanlı Devletinde ilk kanunnâme Fatih Sultan Mehmet Hân (14511481) göre çıkarıldı İkinci kanunnâme Sultan Süleyman Hân (15201966) Kanunnâmesi'dir Bu' kanunnâmelerde saltanatla ilgili konular yanına reaya ve Müslüman halkın devlet düzeni içindeki davranışlarını belirleyen hükümler vardır Onaltinci yüzyılda konularda Zenbilli Âli Efendi ve Ebussuud Efendi'nin şeyhülislâmlıkları zamanında kanunnâmeler ortaya kondu

Büyük ve uzun ömürlü devletler üstün adaletle kâimdir Cefa üstüne belirlenmiş devlet ve imparatorluklarda olmuş ise de ömürleri kısa sürmüştür Kendisine bile bile hususiyetleri, bilhassa kendi dışındaki dinlere tanıdığı fazla geniş haklar, daha içten bir ifade ile öteki dinlerin islerine, ibâdetlerine ve âdetlerine hiç karışmamakla özellik bildiren Türk adaleti fazla yüksek meziyetlere sahip bir adalettir

Şahsen padişah adalete itaat ederdi Üçüncü Sultan Mustafa Hân (17571774) beylerbeyi sarayını genişletmek istemişti Bunun için civardaki bir dul kadının arsasını edinmek lâzımdı Bayan arsasını satmak istemeyince, padişah zorla arsayı almayı aklından geçirmedi Lakin sarayın eskiyen bir kısmını yıktırdı ve halka mahsus bir bahçe hâline getirdi
Osmanlılar'da bir hizmet karşılığı vazife gören devlet memurları vardı Yaptıkları is karşılığında kendilerine bir ödemede bulunulurdu dahası şehirlerde oturan esnaf ve tüccarlar, nihayet devletin temelini teşkil eden çoğu imalatçı köylü vardı Bunlara reaya denirdi Aidat vermesi nüfusun büyük kısmını meydana getirmesi bakımından köylü, devlet için halkın ve tebeanin kesimi sayılıyordu Sultan Birinci Süleyman Hân reayanın, yani köylünün, devletin efendisi olduğunu söylemiştir Imalatçı şiddet, büyük ölçüde köylülerin elindedir Bu şiddet olmaksızın ordu ve devlet olası değildir
Şehirlerin dıştan kalan ve köylerde yasayan topluluk millet topluluğu daha fazla tarım, hayvancılık ve öbür toprak isçilikleriyle uğraşırdı Müslüman insanlar, devletin İslâm Dîni esaslarına dayanan umûmî kaidelere göre yönetilir, asker alınır, kabiliyetli olanlar ise daha diğer devlet görevlerine yükselirlerdi Köylerde yasayan millet topluluğundan zanaat sahibi olan veya edinmek isteyenler şehir halkı ve kasabalara gidip kendileri için kullanışlı olan islere girerdi Gayri Müslîm ırk genel olarak Hıristiyan ve Yahudi topluluklarından meydana geliyordu ve bu toplulukların hepsine de reaya deniyordu Daha Sonra gayri Müslimlere ekalliyet, yani azınlık denilmeye başlandı
Osmanlı Devleti'nde kuruluşundan itibaren devlet idaresinde yürütme ve yargılama gücü ayrı olarak düşünülüp ve başvuru formu edildi Eyâlet yöneticileri padişahın yürütme yetkisini, kadılar da suçlama yetkisini temsilcilik etmektedir Osmanlılar bu iki güç ayırımını adil bir devlet idaresi için kabul etmektedir
Osmanlılar bütün müesseselerini kendinden önceki İslâm ve Türk devletlerinden alıp ve devrin şartlarına kadar geliştirdiler Aslında birincil Osmanlı yöneticilerinin Anadolu Selçukluları, Karaman, Germiyan gibi başlıca itibariyle İslâm ve Türk sisteminden gelmiş kimseler olduğu, Osmanlı Devleti'nin bu sistemin, meydana getirdiği bir siyâsî ve hukukî düzene sahip bulunduğu ortadadır
Osmanlı Devleti'nin gerileme devresiyle birlikte, Batinin siyâsî ve hukukî müesseselerinin devlet sistemine büyük çapta etki yaptığı ve bu dönem içinde eskinin yanına, yeninin de ortaya çıktığı görülmektedir Osmanlı Devleti'nin siyâsî ve hukukî rejiminin belirli baslı unsuru tüm gelişmelere karşın, İslâm Dinî esasları oldu Bu esaslara tarafından, esas; adalettir, Îslâmiyet bu bakımdan devletin temelini meydana getirir Padişah dînin koruyucusu, millet onun tebeasidir Padişah'a bütün yetkilerin verilmesinin sebebi, onun adaleti gerçekleştirmesi içindir Osmanlılar'da medenî hukukla evlenme ve boşanmada en ince ayrıntısına kadar İslâm Hukukuna kadar Hanefi mezhebi hükmü kullanım edilmektedir Aniden fazla ve dört kadına dek evlenmek sanıldığı dek kolay ve yaygın değildi Miras hukukunda, İslamî hükümler dilekçe edildi Esasi Hanefi Hukuku olup, bunu sonradan Cevdet Pasa, (Mecelle) bayağı bahşedilen eserde toplamıştır Osmanlılar İlayi Kelimetullah (Allah'ın Emirlerinin üstün tutulması uygulanması) uğruna mücâdele edip, fetihlerde bulunup, Nizâmi Evren için çalışılarak yöneticilik etmişlerdir *
 
858,497Konular
982,556Mesajlar
30,297Kullanıcılar
defres.sSon üye
Üst Alt