iltasyazilim
FD Üye
C Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler ve Anlamları
Osmanlıca da C harfi ile başlayan kelimeler ve anlamları
CÂFÎ: Cefâ çektiren, ızdırap eden
CÂH: Haysiyet, makam, mevki
CÂHİLİYYE: Sözcük olarak cahilliğe ait mânâsına kazanç Terim olarak İslâmiyetten önceki putperest dönemi ifade eder
CAHÎM: Cehennem
CÂİL: "Ceale" kökünden marifetli, yapıcı
CÂİLU ’NNÛR: Nûr ’un yaratıcısı
CÂİZE: Hediye, övücü şiirleri için önceden şairlere devlet büyükleri veya aşiret büyükleri kadar verilen para veya mal
CA ’L: Yapma, meydana getirme, yaratma
CA ’LÎ: Sahte, yapmacıklı, düzme
CÂLİBİ UYARI: MUHABERE
CÂMİ: 1 Toplayan, derleyen 2 İçerisinde namaz kılınan ve mescidden büyük olan ibadethane
CÂMİD: 1 Donmuş, tembel 2 Gelişmeyen, gelişme kabiliyeti olmayan
CÂNİB: Cihet, istikamet, taraf, emrindeki
CÂRİYE: 1 Savaşta gayri müslimlerden esir olarak alınan kız ve kadınlar 2 Hizmetçi kız
CÂYİ İŞKÂL: Zorluk, zorluk, müşkülât noktası
CÂZİBE: Cezbeden, çeken, yer çekimi
CÂZİBEİ FÂNİYE: Geçici alımlılık, fânî çekicilik
CÂZİBEİ MUTLAKA: 1 Mutlak albenili şiddet 2 Yegane albenili zor 3 Geçici güzelliğin zıddı olan ebedî güzellik
CÂZİBEİ UMÛMİYYE KANUNU: Yerçekimi kanunu
CEBÂBİRE: Cebredenler, zorbalar, zâlimler
CEBBÂR: 1 İlâhî isimlerdendir Dilediğini yapan, kudret ve baskı sahibi Allah 2 Zalim, müstebit kişi 3 Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi
CEBBÂRÂNE: Cebbârcasına, zorbalıkla
CEBEL: Dağ
CEBR U İKRAH: Baskı ve zorlama yapma
CEBRİ MAHZ: Sırf cebir, mutlak cebir
CEBRİYYE: Cüz ’î iradeyi inkâr eden mezhep
CEDİD: Yeni
CEHD: Alıştırma, çabalama
CEHELE: Cahiller
CEHL U DALÂLET: Cahillik ve sapıklık
CEHL: Bilmezlik, cahillik
CEHR: Açıktan söyleme, açık olarak okuma
CELÂDET: Kahramanlık, cesaret
CELÂL: Soylu Davranış, ululuk Zü ’lcelâl: Celâl sahibi Allah
CELÂLİ KİBRİYÂ: Allah ’ın büyüklüğü
CELBİ MASLAHAT: İyilik, dirlik ve düzeni sağlayıcı, fayda getirici
CELBİ ÜSTÜNLÜK: Fayda celbedici, albenili, avantaj sağlayıcı
CELDE: Kamçı ile vücuda vuruşlardan her bir vuruş (Fıkhî ıstılah)
CELÎ: Anlaşılır, belli, aydınlık, açık
CEM U TEVFİK: Birleştirme ve uygunlaştırma, uzlaştırma
CEMAAT: Topluluk, imam peşinde namaz kılan topluluk
CEMAATI NÂCİYE: 1 Cehennemden kurtulacak ehli sünnet cemaatı 2 Selâmete, kurtuluşa erecek cemaat
CEMÂDÂT: Cansızlar
CEMÂL: 1 Allah ’ın lütf ve ihsan sıfatıyla tecellisi 2 Yüz güzelliği
CEMÂLİ ADALET: Allah ’ın güzelliği oysa, müminler cennette onu temaşa edeceklerdir
CEMÂLULLAH: 1 Allah ’ın cemâlı, Allah ’ın güzelliği 2 Allah ’ın lütfu ihsaniyle tecellisi
CEMEL: Deve
CEM ’İ KILLET: Arapça ’da türlü vezinlerde cemileri olan isimlerin, bu cemilerinden dokuzdan altında bile bile olanları
CEM ’İ MAHLUKÂT: Bütün yaratıklar
CEMMİ GAFÎR: Büyük cemaat, insan kalabalığı
CENÂBET: 1 Gusül abdesti almayı gerektiren koşul 2 Gusül gerektiği halde demin gusül yapmamış kimse
CENAH: 1 Alt taraf, cihet 2 Kol, pazu 3 Kanat, kuş kanadı
CENNATU ’NNAÎM: Naîm Cennetleri, nimetlerle doymuş olan cennetler
CERAD: "Cerâde"nin çoğulu 1 Çekirgeler 2 Yağmacılar
CERH: Yaralama, yaralatma, çürütme
CERİME: "Cürm"ün çoğulu Suçlar, günahlar
CESTE CESTE: Birim birim, yavaşça
CEVADI MUTLAK: Şarta emrindeki olmaksızın çok ihsanda yer alan, cömertlik eden Cenabı Allah
CEVAHİR: Cevherler, çok değerli olan şeyler
CEVÂMİU ’LKELİM: Kelimeler topluluğu
CEVÂRİH: "Cerh"den yaralayanlar, yırtıcı hayvanlar, yırtıcı kuşlar
CEVAZ: Izin, müsaade, caiz olma
CEVELAN: Dolaşma, gezme
CEVF: 1 Avarelik, oyuk, çukur 2 Orta sözde
CEVHER: 1 Varlığı için başkasına muhtaç olmayan 2 Bir şeyin özü
CEVR Ü ZULM: Ezâ ve acımasızlık
CEVR: Ezâ, eziyet, adaletsizlik, sitem
CEYB: Yakanın göğüs üzerindeki açık yeri
CEYŞİ USRET: Zorluk ordusu
CEYYİD: İyi, hoş, hoş
CEZÂLET: Rekaketsizlik, peltek kekeme ya da pepe olmayış
CEZÎRETÜ ’LARAB: Arap yarımadası
CEZM: 1 Kesin karar, hedef 2 Kesme, katı
CİBAYET: Câbîlik, ücret, kazanç birleştirme
CİBİLLİYET: Huy, yaratılış
CİBRİL: Dört büyük melekten biri, vahiy meleği olan Cebrail
CİBT VE TAGUT: Haç ve put Allah ’tan diğer canlı cansız mabut edinilmiş şeyler
CÎD: Boyun
CİDD: 1 Bir işi gerçekte çalışıp işleme 2 Ciddilik
CÎFE: Lâşe, leş
CİHAD: 1 İslâm için düşmanla yapılan maddî, manevî savaş 2 Nefisle yapılan her türlü çaba
CİHADI EKBER: 1 Büyük savaş 2 Benlikle savaş
CİHANŞÜMÛL: Cihânı içine bölge
AYGIT: 1 Çeyiz ve avadanlık 2 Cenazenin kaldırılması için zorunlu olan eşya
CİHET: Istikamet, taraf
CİM SECÂVENDİ: Kur ’ânı Kerim ’deki durma yerlerinden biri Bu secâvendde durmak ya da geçmek caizdir
CİMA: İnsanların cinsî münasebetleri
CİNÂS: Münasebet, benzeyiş Çoğu mânâlara yorulabilen laf İmalı, telmihli söz Telaffuzu aynı anlamı öbür olan kelimelerin bir söz içinde kullanılması
CİNNET: Delilik, çılgınlık
NESILİ KARÎB: Yakın cins
CİRM: 1 Ceset 2 Soylu Davranış, hacim cirmi ne kadardır?
CİSR: Köprü
CİSRİ CEHENNEM: Cehennem köprüsü
CİZYE: Müslüman olmayan teb ’adan alınan ödenti
CÛD: Soylu Davranış Karşılık beklemeden yapılan soylu davranış
CÛDİ: Şırnak şehrinin 6 kilometre güney doğusunda yer alan büyük bir dağ
CUHÛD: Çıfıt, yahudi
CUMHÛR: Halk, kalabalık, ahâlî, reşitlik
CUMHÛRİ MÜFESSİRÎN: Müfessirler topluluğu, müfessirlerin çoğunluğu
CUMHÛRİ UKALÂ: Akıllılar topluluğu Us sahiplerinin hepsi
CÜDERÎ: Çiçek hastalığı
CÜMLEİ İSMİYYE: Ad cümlesi
TÜMCEİ MU ’TARIZA: Parantez içinde bulunan tümce, açıklayıcı mahiyetteki cümle Ara cümlecik
CÜMLEİ VECÎZE: Kısa ve öz söz
CÜNAH: Günah
CÜND: Asker, asker topluluğu
CÜNÛD: Askerler
CÜNÜB: Gusül abdesti gerekmiş kimse
CÜZİ MAKSÛM: Bölünmüş parça
CÜZ ’İ: Az miktar, bir tutam *
Osmanlıca da C harfi ile başlayan kelimeler ve anlamları
CÂFÎ: Cefâ çektiren, ızdırap eden
CÂH: Haysiyet, makam, mevki
CÂHİLİYYE: Sözcük olarak cahilliğe ait mânâsına kazanç Terim olarak İslâmiyetten önceki putperest dönemi ifade eder
CAHÎM: Cehennem
CÂİL: "Ceale" kökünden marifetli, yapıcı
CÂİLU ’NNÛR: Nûr ’un yaratıcısı
CÂİZE: Hediye, övücü şiirleri için önceden şairlere devlet büyükleri veya aşiret büyükleri kadar verilen para veya mal
CA ’L: Yapma, meydana getirme, yaratma
CA ’LÎ: Sahte, yapmacıklı, düzme
CÂLİBİ UYARI: MUHABERE
CÂMİ: 1 Toplayan, derleyen 2 İçerisinde namaz kılınan ve mescidden büyük olan ibadethane
CÂMİD: 1 Donmuş, tembel 2 Gelişmeyen, gelişme kabiliyeti olmayan
CÂNİB: Cihet, istikamet, taraf, emrindeki
CÂRİYE: 1 Savaşta gayri müslimlerden esir olarak alınan kız ve kadınlar 2 Hizmetçi kız
CÂYİ İŞKÂL: Zorluk, zorluk, müşkülât noktası
CÂZİBE: Cezbeden, çeken, yer çekimi
CÂZİBEİ FÂNİYE: Geçici alımlılık, fânî çekicilik
CÂZİBEİ MUTLAKA: 1 Mutlak albenili şiddet 2 Yegane albenili zor 3 Geçici güzelliğin zıddı olan ebedî güzellik
CÂZİBEİ UMÛMİYYE KANUNU: Yerçekimi kanunu
CEBÂBİRE: Cebredenler, zorbalar, zâlimler
CEBBÂR: 1 İlâhî isimlerdendir Dilediğini yapan, kudret ve baskı sahibi Allah 2 Zalim, müstebit kişi 3 Gökyüzünün güneyinde bulunan bir yıldız kümesi
CEBBÂRÂNE: Cebbârcasına, zorbalıkla
CEBEL: Dağ
CEBR U İKRAH: Baskı ve zorlama yapma
CEBRİ MAHZ: Sırf cebir, mutlak cebir
CEBRİYYE: Cüz ’î iradeyi inkâr eden mezhep
CEDİD: Yeni
CEHD: Alıştırma, çabalama
CEHELE: Cahiller
CEHL U DALÂLET: Cahillik ve sapıklık
CEHL: Bilmezlik, cahillik
CEHR: Açıktan söyleme, açık olarak okuma
CELÂDET: Kahramanlık, cesaret
CELÂL: Soylu Davranış, ululuk Zü ’lcelâl: Celâl sahibi Allah
CELÂLİ KİBRİYÂ: Allah ’ın büyüklüğü
CELBİ MASLAHAT: İyilik, dirlik ve düzeni sağlayıcı, fayda getirici
CELBİ ÜSTÜNLÜK: Fayda celbedici, albenili, avantaj sağlayıcı
CELDE: Kamçı ile vücuda vuruşlardan her bir vuruş (Fıkhî ıstılah)
CELÎ: Anlaşılır, belli, aydınlık, açık
CEM U TEVFİK: Birleştirme ve uygunlaştırma, uzlaştırma
CEMAAT: Topluluk, imam peşinde namaz kılan topluluk
CEMAATI NÂCİYE: 1 Cehennemden kurtulacak ehli sünnet cemaatı 2 Selâmete, kurtuluşa erecek cemaat
CEMÂDÂT: Cansızlar
CEMÂL: 1 Allah ’ın lütf ve ihsan sıfatıyla tecellisi 2 Yüz güzelliği
CEMÂLİ ADALET: Allah ’ın güzelliği oysa, müminler cennette onu temaşa edeceklerdir
CEMÂLULLAH: 1 Allah ’ın cemâlı, Allah ’ın güzelliği 2 Allah ’ın lütfu ihsaniyle tecellisi
CEMEL: Deve
CEM ’İ KILLET: Arapça ’da türlü vezinlerde cemileri olan isimlerin, bu cemilerinden dokuzdan altında bile bile olanları
CEM ’İ MAHLUKÂT: Bütün yaratıklar
CEMMİ GAFÎR: Büyük cemaat, insan kalabalığı
CENÂBET: 1 Gusül abdesti almayı gerektiren koşul 2 Gusül gerektiği halde demin gusül yapmamış kimse
CENAH: 1 Alt taraf, cihet 2 Kol, pazu 3 Kanat, kuş kanadı
CENNATU ’NNAÎM: Naîm Cennetleri, nimetlerle doymuş olan cennetler
CERAD: "Cerâde"nin çoğulu 1 Çekirgeler 2 Yağmacılar
CERH: Yaralama, yaralatma, çürütme
CERİME: "Cürm"ün çoğulu Suçlar, günahlar
CESTE CESTE: Birim birim, yavaşça
CEVADI MUTLAK: Şarta emrindeki olmaksızın çok ihsanda yer alan, cömertlik eden Cenabı Allah
CEVAHİR: Cevherler, çok değerli olan şeyler
CEVÂMİU ’LKELİM: Kelimeler topluluğu
CEVÂRİH: "Cerh"den yaralayanlar, yırtıcı hayvanlar, yırtıcı kuşlar
CEVAZ: Izin, müsaade, caiz olma
CEVELAN: Dolaşma, gezme
CEVF: 1 Avarelik, oyuk, çukur 2 Orta sözde
CEVHER: 1 Varlığı için başkasına muhtaç olmayan 2 Bir şeyin özü
CEVR Ü ZULM: Ezâ ve acımasızlık
CEVR: Ezâ, eziyet, adaletsizlik, sitem
CEYB: Yakanın göğüs üzerindeki açık yeri
CEYŞİ USRET: Zorluk ordusu
CEYYİD: İyi, hoş, hoş
CEZÂLET: Rekaketsizlik, peltek kekeme ya da pepe olmayış
CEZÎRETÜ ’LARAB: Arap yarımadası
CEZM: 1 Kesin karar, hedef 2 Kesme, katı
CİBAYET: Câbîlik, ücret, kazanç birleştirme
CİBİLLİYET: Huy, yaratılış
CİBRİL: Dört büyük melekten biri, vahiy meleği olan Cebrail
CİBT VE TAGUT: Haç ve put Allah ’tan diğer canlı cansız mabut edinilmiş şeyler
CÎD: Boyun
CİDD: 1 Bir işi gerçekte çalışıp işleme 2 Ciddilik
CÎFE: Lâşe, leş
CİHAD: 1 İslâm için düşmanla yapılan maddî, manevî savaş 2 Nefisle yapılan her türlü çaba
CİHADI EKBER: 1 Büyük savaş 2 Benlikle savaş
CİHANŞÜMÛL: Cihânı içine bölge
AYGIT: 1 Çeyiz ve avadanlık 2 Cenazenin kaldırılması için zorunlu olan eşya
CİHET: Istikamet, taraf
CİM SECÂVENDİ: Kur ’ânı Kerim ’deki durma yerlerinden biri Bu secâvendde durmak ya da geçmek caizdir
CİMA: İnsanların cinsî münasebetleri
CİNÂS: Münasebet, benzeyiş Çoğu mânâlara yorulabilen laf İmalı, telmihli söz Telaffuzu aynı anlamı öbür olan kelimelerin bir söz içinde kullanılması
CİNNET: Delilik, çılgınlık
NESILİ KARÎB: Yakın cins
CİRM: 1 Ceset 2 Soylu Davranış, hacim cirmi ne kadardır?
CİSR: Köprü
CİSRİ CEHENNEM: Cehennem köprüsü
CİZYE: Müslüman olmayan teb ’adan alınan ödenti
CÛD: Soylu Davranış Karşılık beklemeden yapılan soylu davranış
CÛDİ: Şırnak şehrinin 6 kilometre güney doğusunda yer alan büyük bir dağ
CUHÛD: Çıfıt, yahudi
CUMHÛR: Halk, kalabalık, ahâlî, reşitlik
CUMHÛRİ MÜFESSİRÎN: Müfessirler topluluğu, müfessirlerin çoğunluğu
CUMHÛRİ UKALÂ: Akıllılar topluluğu Us sahiplerinin hepsi
CÜDERÎ: Çiçek hastalığı
CÜMLEİ İSMİYYE: Ad cümlesi
TÜMCEİ MU ’TARIZA: Parantez içinde bulunan tümce, açıklayıcı mahiyetteki cümle Ara cümlecik
CÜMLEİ VECÎZE: Kısa ve öz söz
CÜNAH: Günah
CÜND: Asker, asker topluluğu
CÜNÛD: Askerler
CÜNÜB: Gusül abdesti gerekmiş kimse
CÜZİ MAKSÛM: Bölünmüş parça
CÜZ ’İ: Az miktar, bir tutam *