D Harfi İle Başlayan Osmanlıca Kelimeler
DAB: 1 Adalet, doğruluk, 2 İhsan, vergi
DABBE: Yuk ve binek hayvanı
DABBETU’LARZ: Kıyamet alametlerinden olup topraktan cıkan varlık
DADI HAKK: 1 Allah vergisi 2 Veriş, satış
DAFİ’: 1 Def’ eden, savan, savuşturan, iten 2 Cenabı Hak
DAĞDAR: 1 Kızgın demirle nişanlanmış, dağlanmış 2 Pek muteessir, cok uzgun
DAİN (DAYİN): Borc veren, alacaklı
DAKİK: 1 İnce, ufak, nazik 2 Toz haline getirilmiş şey, un 3 Dikkatli olculu davranan titiz kimse
DALALATI BEŞERİYYE: İnsanlığın sapıklığı, beşeri sapıklık
DALALET: Hak yoldan sapma, sapıklık, azgınlık
DALALİ MUBÎN: Apacık sapıklık
DALL Bİ’LİŞARE: İşaretle delalet etme Sozun işaretle manaya delalet etmesi
DALL U MUDILLE : Doğru yoldan cıkanlar ve cıkaranlar, sapanlar ve saptıranlar
DALLÎN GURUHU: Sapıklar, azgınlar topluluğu
DALLİN: Doğru yoldan sapmış olanlar, azgınlar
DAR: Ev, yer, yurt, dunya
DARBEİ AZAB: Azap darbesi, azap verici vuruş
DARBI MESEL: Ata sozu
DAREYN: İki dunya: Dunya ve ahiret
DARI DUNYA: Dunya
DARI HARP: Muslumanlarla savaş halinde olan gayri muslim ulke
DARI İSLAM: İslam ulkesi
DARI KUFUR: Gayri muslimlerin ulkesi
DARI SAADET: Mutluluk yeri
DARI UHRA: Ahiret yurdu
DARÎRU’LBASAR: Kor, ama
DARU’NNEDVE: Mekke şehir meclisi
DARU’SSELAM: 1Selamet yurdu, cennet 2 Bağdat şehrinin unvanı
DARU’LHİLAFET: İstanbul
DE’Bİ KADÎM: Eski gelenek, eski usUl, eski adet
DEBUR: Batı ruzgarı, batı taraftan esen yel
DECCAL: Kıyametten az once cıkacak, insanlardan bir kısmını sapıtacak ve daha sonra Hz İsa tarafından oldurulecek olan şahıs
DEF’: Oteye itme, savma, savulma
DEFİ İHTİYAC: İhtiyacın giderilmesi, ihtiyacın karşılanması
DEFİ MAZARRAT: Zararı giderme
DEFİ MEFSEDET: Fesadı ortadan kaldırma
DEFTERİ A’MAL: Amel defteri, insanların dunyadaki hayır ve kotuluklerin kaydedildiği defter
DEHA: 1 Olağanustu zeka ve anlayış kabiliyeti 2 Olağanustu zeka sahibi kimse
DEHLİZ: Hol, koridor
DEHRİ: Dunyanın sonsuzluğuna inanıp ahireti inkar eden kimse Materyalist
DELALET: Yol gosterme, kılavuzluk etme
DELALETİ AKLİYYE VE MANTIKIYYE: Akıl ve mantık yardımıyla, akıl ve mantığın yola gostermesiyle
DELİL: 1 Kılavuz, yol gosterme 2 Kanıt
DELİLİ NAKLÎ: Nakli delil, Kitabi delil Kur’anı Kerim ve Hadisi şeriflere istinad eden delil
DELÎLİ ŞUUDÎ: Gorguye dayanan delil
DEM: 1 Kan, 2 Soluk, nefes 3 Zaman, an
DEM’: Goz yaşı, goz yaşı dokme, ağlama
DEMİ MESFUH: Dokulmuş kan
DENANET: Alcaklık, zillet
DENÎ: Alcak
DERMİYAN: Ortada
DERPİŞ: Goz onunde, en onde
DERSİ İNTİBAH: Uyandırma dersi
DERUN: İc taraf, dahil, kalp
DEVRİ CAHİLİYYE: Cahiliyye devri, İslam’dan onceki devir
DEVRİ SABAVET: Cocukluk cağı
DEYN: Borc
DEYYAN: Mukafatlandıran veya cezalandıran, hakim Allah
DEYYAR: 1 Manastır sahibi 2 Biri, bir kimse, fert
DÎBACE: Başlangıc, onsoz, mukaddime
DİĞERGAM: Başkalarını duşunen, bencil olmayan
DİLAVÎZ: Gonul ceken, cazip
DİLNİŞÎN: Hoşa giden, kalpte yerleşen
DÎN U DİYANET: Din dindarlık, din ve din duygusu
DÎNAR: Bir altın liranın dortte bir değerinde olan eski bir para
DÎNİ HAK: Hak din İslamiyet
DİRAYET: Zeka, iktidar, beceriklilik Akıl ve ilim yoluyla yapılan cozum
DİRHEM: 1 Okkanın dortyuzde biri olan eski ağırlık olcusu 2 Gumuş para
DİVAN: Arap şiiri, Divanı Arab, Arab’ın şiir kulliyatı
DUN: 1 Alcak, aşağılık 2 Aşağı 3 Altta
DUBBİ ASGAR: Kucuk ayı (yedili yıldız grubu)
DUBBİ EKBER: Buyuk ayı (yedili yıldız grubu)
DULDUL: Hz Muhammed (sav)’in Hz Ali’ye verdiği beyaz at
DUSTUR: Kanun, kaide, kural, esas
DAB: 1 Adalet, doğruluk, 2 İhsan, vergi
DABBE: Yuk ve binek hayvanı
DABBETU’LARZ: Kıyamet alametlerinden olup topraktan cıkan varlık
DADI HAKK: 1 Allah vergisi 2 Veriş, satış
DAFİ’: 1 Def’ eden, savan, savuşturan, iten 2 Cenabı Hak
DAĞDAR: 1 Kızgın demirle nişanlanmış, dağlanmış 2 Pek muteessir, cok uzgun
DAİN (DAYİN): Borc veren, alacaklı
DAKİK: 1 İnce, ufak, nazik 2 Toz haline getirilmiş şey, un 3 Dikkatli olculu davranan titiz kimse
DALALATI BEŞERİYYE: İnsanlığın sapıklığı, beşeri sapıklık
DALALET: Hak yoldan sapma, sapıklık, azgınlık
DALALİ MUBÎN: Apacık sapıklık
DALL Bİ’LİŞARE: İşaretle delalet etme Sozun işaretle manaya delalet etmesi
DALL U MUDILLE : Doğru yoldan cıkanlar ve cıkaranlar, sapanlar ve saptıranlar
DALLÎN GURUHU: Sapıklar, azgınlar topluluğu
DALLİN: Doğru yoldan sapmış olanlar, azgınlar
DAR: Ev, yer, yurt, dunya
DARBEİ AZAB: Azap darbesi, azap verici vuruş
DARBI MESEL: Ata sozu
DAREYN: İki dunya: Dunya ve ahiret
DARI DUNYA: Dunya
DARI HARP: Muslumanlarla savaş halinde olan gayri muslim ulke
DARI İSLAM: İslam ulkesi
DARI KUFUR: Gayri muslimlerin ulkesi
DARI SAADET: Mutluluk yeri
DARI UHRA: Ahiret yurdu
DARÎRU’LBASAR: Kor, ama
DARU’NNEDVE: Mekke şehir meclisi
DARU’SSELAM: 1Selamet yurdu, cennet 2 Bağdat şehrinin unvanı
DARU’LHİLAFET: İstanbul
DE’Bİ KADÎM: Eski gelenek, eski usUl, eski adet
DEBUR: Batı ruzgarı, batı taraftan esen yel
DECCAL: Kıyametten az once cıkacak, insanlardan bir kısmını sapıtacak ve daha sonra Hz İsa tarafından oldurulecek olan şahıs
DEF’: Oteye itme, savma, savulma
DEFİ İHTİYAC: İhtiyacın giderilmesi, ihtiyacın karşılanması
DEFİ MAZARRAT: Zararı giderme
DEFİ MEFSEDET: Fesadı ortadan kaldırma
DEFTERİ A’MAL: Amel defteri, insanların dunyadaki hayır ve kotuluklerin kaydedildiği defter
DEHA: 1 Olağanustu zeka ve anlayış kabiliyeti 2 Olağanustu zeka sahibi kimse
DEHLİZ: Hol, koridor
DEHRİ: Dunyanın sonsuzluğuna inanıp ahireti inkar eden kimse Materyalist
DELALET: Yol gosterme, kılavuzluk etme
DELALETİ AKLİYYE VE MANTIKIYYE: Akıl ve mantık yardımıyla, akıl ve mantığın yola gostermesiyle
DELİL: 1 Kılavuz, yol gosterme 2 Kanıt
DELİLİ NAKLÎ: Nakli delil, Kitabi delil Kur’anı Kerim ve Hadisi şeriflere istinad eden delil
DELÎLİ ŞUUDÎ: Gorguye dayanan delil
DEM: 1 Kan, 2 Soluk, nefes 3 Zaman, an
DEM’: Goz yaşı, goz yaşı dokme, ağlama
DEMİ MESFUH: Dokulmuş kan
DENANET: Alcaklık, zillet
DENÎ: Alcak
DERMİYAN: Ortada
DERPİŞ: Goz onunde, en onde
DERSİ İNTİBAH: Uyandırma dersi
DERUN: İc taraf, dahil, kalp
DEVRİ CAHİLİYYE: Cahiliyye devri, İslam’dan onceki devir
DEVRİ SABAVET: Cocukluk cağı
DEYN: Borc
DEYYAN: Mukafatlandıran veya cezalandıran, hakim Allah
DEYYAR: 1 Manastır sahibi 2 Biri, bir kimse, fert
DÎBACE: Başlangıc, onsoz, mukaddime
DİĞERGAM: Başkalarını duşunen, bencil olmayan
DİLAVÎZ: Gonul ceken, cazip
DİLNİŞÎN: Hoşa giden, kalpte yerleşen
DÎN U DİYANET: Din dindarlık, din ve din duygusu
DÎNAR: Bir altın liranın dortte bir değerinde olan eski bir para
DÎNİ HAK: Hak din İslamiyet
DİRAYET: Zeka, iktidar, beceriklilik Akıl ve ilim yoluyla yapılan cozum
DİRHEM: 1 Okkanın dortyuzde biri olan eski ağırlık olcusu 2 Gumuş para
DİVAN: Arap şiiri, Divanı Arab, Arab’ın şiir kulliyatı
DUN: 1 Alcak, aşağılık 2 Aşağı 3 Altta
DUBBİ ASGAR: Kucuk ayı (yedili yıldız grubu)
DUBBİ EKBER: Buyuk ayı (yedili yıldız grubu)
DULDUL: Hz Muhammed (sav)’in Hz Ali’ye verdiği beyaz at
DUSTUR: Kanun, kaide, kural, esas