Osmanli'da Ev Kulturu Osmanli'da Konut Kulturu Toplumun temel birimi olan ailenin yasadigi ev icin, dilimizde; hane, beyt, dâr, menzil, dam ve yerleşim gibi kelimeler de kullanilmaktadir Bu kelimeler icinde en fazla kullanilani meskendir Arapcada yerlesilen yeranlamindaki bu sözcük, dilimizde; rahat ve sukûnet icerisinde yasanilan yermânâsinda kullanilmaktadir Ecdadimizin yaptigi ve yasadigi evlere baktigimizda ise, ikâmetgâhkelimesinin anlaminin bu sekilde zenginlestirilerek kullanilmasinin altinda, tarihî bir gecmis ve gelenekle olusmus hakli bir gerekce bulundugunu goruyoruz Osmanli toplumunun yasadigi meskenlere uzaktan bakildiginda, bunlarin anında hepsinin bir avlu ve bunun bir kenarina yapilmis evden meydana geldigi gorulur Icinde yasayanlarin hususî dunyasini olusturan bu meskenlerin cephesi yola bakar Evsehir baglantisini saglayan bu yollar, ya bir caddedir ya da birkac evle son bulan cikmaz sokaklardir Cadde veya sokaga kenarlı olan bu evlerde ilk goze carpan öğe, etrafinin yuksek ve penceresiz duvarlarla cevrili olmasidir Ayni zamanda konut sahiplerinin mahremiyetini ve emniyetini saglayan, bir insan boyundan daha yuksek bu duvarlar, bu dunyanin gecit vermez sinirlari gibidir Bu duvarlarin caddeye bakan tarafina acilmis olan kapi, tek giris yeridir Osmanli evlerinin dis kapilarina dikkatlice bakildiginda, onlarda; bu milletin ahlâk, komsuluk ve orfâdet anlayislarini sekillendiren bir kulturu gormek mumkundur Ucuc bucuk metre genisliginde ve bir böylece da yukseklikteki kapi, onunde duranlari yagmurdan ve gunesten korumaya yarayan kucuk bir cati ile ortuludur Iki buyuk kanattan olusan bu ahsap kapilar, uc unsurdan meydana gelmektedir Iki buyuk kanat sadece evin avlusuna otomobil giriscikisinda acilir, diger zamanlarda arkadan acilabilen bir mekanizmayla kapali durur Kanatlardan birisi surekli değişmez iken, diger kanat, eve hayvan giriscikislarinda kullanilir Iste bu hareketli kanat icerisinden acilan daha kucuk bir kapi ise, halk müziği icindir Yerden 2530 santimetre dek yuksek ve insanin sigabilecegi buyuklukteki bu kapi, ama adim atilarak gecilebilecegi icin, avludaki kucuk cocuklarin kontrolsuzce disari cikmalarina mâni olur Yabancilar, Osmanli toplumunun ahlâk ve mahremiyet anlayisi cercevesinde, ev sahibinden izinsiz, bu kapidan giremezlerdi Kapidaki tokmaklar da, ayri bir kultur ve medeniyet ornegidir Kapidaki ic ice iki demir halkadan buyugu, daha tok ses cikarir, eve gelen kisi erkek ise, bu halkayi calar; icte olan halka ise, daha ince bir ses cikarir, bu eve gelen kadin ziyaretciler icindir Calan tokmagin sesine gore ev sahibi gelenin cinsiyetini anlar kapiyi acmaya ona gore birisi gider evdekiler gelene gore kendilerine cekiduzen verirler Kapidan evin avlusuna girilir Osmanli ailesinin devamli kullandigi avlu, OrtaAsya'da da yaygindir Avlunun bir kosesine yapilmis olan evden baska, burada; sakinlerin ihtiyaclarina ve mesguliyetlerine gore; ahir, samanlik veya pekmez yapilan b* kilim, kumaş dokuma atolyeleri de bulunur Ayrica geriye doğru kalan genis boslukta ocak, camasir tasi, dibek tasi, agaclar, cicekler, cesme veya kuyu, ark, firin vs vardir Arsasi genis olan evlerin avlusunun bir kenarinda sebze de yetistirilir Avlu, cogunlukla evde yer alan kadinin nefes almasi, dinlenmesi, calismasi, komsulariyla sohbet edebilmesi icin, uygun bir mekândir 1835'te Istanbul'a gelen Miss Julia Pardoe, bu avlular icin; Keske Shakespeare, Romeo ve Juliet'in bahce sahnesini yazmadan once buralari gormus olsaydidemistir Avlu, konut sahibi icin dis dunya ile sahsî dunyasi arasinda bir gecis alanidir Burada konut kiyafetiyle de dolasildigi icin, komsularin, baskalarinin avlularini gorecek sekilde ev yapmalari yasaklanmistir Avlunun uygun bir kosesine insa edilmis ev; tek ya da cift katli olup, komsuluk, güvenlik ve kible gibi faktorlere bagli olarak konumlanmistir azami dikkat edilen öğe ise, kible olmustur Cunku Musluman Osmanli ailesi icin bu böylece onemlidir fakat, yalniz ibadet ederken degil; yatarken, otururken, sokaga cikarken vs her hususta kibleyi hesaba katmak hayatin olmazsa olmazlarindandir Tek veya cift katli olan Osmanli evinin bir tarafi, çoğunlukla sokak ya da caddeye bakar Alt katta kisin oturulan bir oda, mutfak, kiler, ambar, firin dami bulunur Bu katin, güvenlik geregi disariya bakan penceresi olmaz veya cok kucuk olurdu Alt kattan ust kata gecis merenle saglanirdi Bu katta da, anhane (basoda), haremlik, selâmlik ve bazi evlerde de bir yaz odasi bulunurdu Merenle cikilan ve odalara gecisi saglayan genis mekânin olağan ise, sofadir Bu odalardan birisinin sokaga bakan ve kosk alışılagelmiş verilen bir cikmasi vardir Sokaga ayri bir goruntu kazandiran Osmanli evlerindeki bu cikmalar, hâne halkinin disariyi gorebilmesi icindir Ust katlardaki pencereler; cumbali olup, disaridan icerisi gorunmeyecek sekilde kafeslidir Ev sahibi buradan, kapiya gelenin kim oldugunu kendisi gorulmeden gorebilmektedir Odalarin derhal hepsinde isinmak, yemek yemek pisirmek ve hattâ aydinlanmak icin de kullanilan birer ocak vardir Odalarin en onemli ozelligi, yatak ve yorganlarin muhafaza edildigi ve bir kosesinin de banyo olarak kullanildigi yukluk bulunmasidir Bu yuklukler, evdeki butun esyalarin saklanmasini saglar Bir kosedeki banyo ise, çoğunlukla gusul abdesti elde etmek maksadiyla kullanilir Cunku bu donemlerde asil yikanma yerleri, sihhî oldugu da kabul edilen sehir hamamlaridir Odalarin; oturma, yatak, misafir, cocuk odalari gibi belirli isler icin ödev edilmemesi, Turklerin gocebe anlayisiyla ve gelenekleriyle dogrudan ilgilidir Cunku Osmanli ailesi ayni odada yemek yemek vakti yemek yer, sair zamanlarda oturur, gece olunca yataklari serip uyur, sabah olunca da sergileri kaldirip hayatina devam ederdi Evlerdeki dosemeler oldukca sade olup, mobilya yerine, pencere kenarinda an ve sekiler, yerlerde cogu vakit kilim, bazen hali ve yer minderleri bulunurdu Evlerin mimarî tarzlari kadar malzemelerinde de gocebeligin tesirini gormek mumkundur Agac, kirec, kerpic gibi dayaniksiz malzemelerden yapilmis evler, benzeri derhal goc edilecek hissi vermektedir Bu durum tamamen Osmanli halkinin dunya gorusuyle ilgilidir; cunku onlar, camilerini, vakif eserlerini ve yikilmamasini temenni ettikleri devletlerine ait kurumlari, saglamligin sembolu olan tas malzemeyle yaparken; evlerde dayaniksiz araç gereç kullanarak, bâkî olanin Allah oldugunu, kiyamete değin devam etmesi gerekenin de devlet oldugunu anlatmak ister gibidirler Bu evlere disaridan bakildiginda, zenginlerin evlerini, fakirlerinkinden ayirt etmek o kadar mumkun degildir Bu şart, müşterek degerlerin siniflar arasi farki olabildigince azalttigi bir sosyal yapiyi yansitir Osmanli evlerinde yalnızca yesillikle degil, hayvanlarla da ic ice yasanirdi Konut sahiplerinin; etinden, sutunden ve gucunden kullanmak uzere besledikleri evcil hayvanlarin yani sira, cati aralarinda kirlangiclar, bacalarda leylekler yasardi Kus yuvalarini parçalamak gunah sayilirdi Kumru ve guvercinler de, kendilerine yem bahşedilen ama kafese hapsedilmeyen diger konut ortaklariydi Meskenlerin ice donuk, disa kapali mekânlar olarak sekillenmesi, Islâmî aile yapisinin hassasiyetiyle alâkalidir Bu mekânlar; dis dunyaya kapali, fakat o donem ailesinin ihtiyaclarini karsilayabilecek fonksiyonlara sahiptir Insaat teknolojisi ve malzemelerinde, buyuk bir gelisme kaydedildi Lakin lüzum hizli nufus artisiyla ve sehirlesmeyle gelen problemler, gerek daha aşağı yapi yatirimlarinin yetersizligi, gerek maddî endiseler, gerekse de kultur degerlerinden uzaklasma sebebiyle insanî unsurlari on plâna cikarmayan bir mimarî yayginlasti Bu sebeple eski mimarimizin birer ornegi olan evler, bizler icin hâlâ bir nostalji unsurudur