iltasyazilim
FD Üye
Osmanlılarda Eğitim nasıldı
Osmanlı Devletinde Eğitim öğretim
Osmanlılarda Eğitim ve Öğretim nasıldı
Osmanlılarda Eğitim Öğretim
Osmanlı Eğitiminin Hedeflediği insan Tipi:
Klâsik dönemde Osmanlı eğitiminin hedeşediği insan tipinde aranan birincil nitelik, onun devlete ve yöneticilere itaatkâr olmasıydı Ulaşım ve haberleşmenin sınırlı olması, bireyi kendi grubu içinde ve doğduğu yerde aralıksız yaşamak zorunda bırakmıştı Bu bakımdan, dünyayı değerleme, topluma egemen olan düşünceleri ve farklı alanlara yönlendirilmiş bilgileri öğrenmeyi, kendi grubu içinde yapar, bu iş nesilden nesile devam ederdi Birey daha çok yaşayarak, yaparak öğrenirdiEdindiği bilgiler, çevresinin kendisini yönettiği ve çevrede geçerli ve yeterli olan bilgilerdi Okumayazma ahenkli bilgiyi kullanmak için gerekliydi Bu da ulemaya aitti
Bu çerçeve içinde eğitimin içerdiği konular aklî ve naklî bilimler diye iki grupta toplanmşıtı
Klâsik Dönem Osmanlı Eğitim ve öğretim Kurumları:
Klâsik dönem Osmanlı eğitim kurumları, devlet kadrolarındaki elemanları yetiştirenlerle, uyumlu bilimlerin öğretildiği medreseler ve asıl fonksiyonları yanında birer mektep rolü oynayan diğer sosyal kurumlardan oluşurdu Bunların içinde en önemlileri Enderun ve medreselerdi Enderun, klâsik dönemde padişah sarayının iç teşkilâtına verilen isim olup aynı zamanda bir tür saray okuluydu Okulun tarihi, II Murat dönemine değin uzamaktadırTam anlamıyla kuruluşu Fatih dönemindedir Uzun süre Osmanlı devlet hayatına komutan, artist ressam ve idareci yetiştiren bu kurum, 1909 yılında kapatıldı Enderun'a başlangıçta Devşirme sistemi ile toplanan Hristiyan çocukları alındı
XVIyüzyıl sonlarından itibaren Müslüman çocukları da alınmaya başlandı Devşirme işi, tesadüfen değil özel yasasında belirlenmiş kurallara tarafından toplanırdı Bu çocuklar, sıradan sekiz ile yirmi yaş arasında ailelerinden alınırdı Türkçe'yi Türk gelenek ve göreneklerini, islâm dinini öğrenmek üzere Türk ailelerin yanında verilirdi Bir vakit daha sonra ailelerden alınan çocuklar, Acemi Ocağı denilen yerlere gönderilir ve bir tür askerî eğitim görürlerdi Buradaki eğitimin sonunda yapılan seçme ile başarılı olanlar Enderun'a alınırdı
Enderun'da eğitim şu dört konu üzerinde toplanmıştı:
* Bedenî eğitim
* Fiilen yerine getirmek suretiyle saray işlerini öğrenme
* Yeteneğine yerinde bir sanat dalında ihtisas
* Teorik Öğrenimle islâmi bilgileri artırma
Eğitimöğretim birbirini izleyen yedi oda içinde verilirdi Odalara koğuş da denirdi Diğer devlet dairelerinde de sanatçıçırak anlayışı içinde çeşitli elemanlar yetişirdi Medrese, Osmanlı Devletinin dayandığı sistemlerin esas düşüncesini veren, çeşitli bilgileri öğreten en kayda değer eğitim kurumuydu Medrese teriminin sözlük anlamı ders okunan, ders bahşedilen yerdemektir Medrese, esas olarak üç bölümden oluşurdu Bunlar hâriç, dâhil ve şahın bölümleriydi Bu üç bölüm de kendi içinde daha alçak bölümlere ayrılmıştı Eğitimin birincil basamağı olan Medreselere, sıbyan mektebinden daha sonra başlanırdı Bunlara mahalle mektebi de denirdi Okumayazma bilen ve bu işe yerinde olduğu kabul edilen herkes sıbyan mektebinde öğretmen olabilirdi Okulun belirtilmiş sınışarı ve süresi yoktu Her öğrenci, öğretilen bilgiyi öğreninceye kadar okula devam ederdi ilk Osmanlı medresesi 1330 yılında iznik'te Orhan Bey göre kuruldu Daha öncelikle Bursa, Edirne ve istanbul edinmek üzere yaklaşık olarak her Osmanlı, şehrinde medrese açıldı Bu medreselerin içinde Fatih'in açtırdığı, Sahnı Seman ve Kanunî'nin açtırdığı Süleymaniye medreseleri en ünlüleridir Bir Takım medreseler Öğretim alanlarına tarafından uzmanlaşmışlardı Mesela, dârüttıp medresesi tıp eğitimi, Dârülhendese medresesi matematik ağırlıklıydı
Medreselerde geleneksel olarak eğitim ve öğretimi yapılan bilimler naklî yani islamî bilgilerdi Kur'an, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Arapça bunlardan bazılarıdır Bu bilimlerin yanında bazı uzmanlık medreselerinde artı bilimler de öğretilirdi Bunlar arasında kimya, matematik, astronomi, felsefe, tarih, coğrafya sayılabilir Devletin kuruluşundan Tanzimat'ın ilânına değin medreseler, bilim adalet ve idare hayatına egemen oldular Bu tarihten daha sonra ise gelişmeye engel kurumlar haline dönüştüler Kendini yenileyemediği için her türlü yeniliğe de karşı çıkan ve ülkeye hiçbir yararı kalmamış olan medreseler, 1924'de çıkarılan bir yasayla kapatıldı Kuruluş döneminde tez gelişen fetihler, Osmanlı devlet adamlarını askerî alanda yeni bir girişimde bulunmaya şevketti Bunun için Kapıkulu Ordusu denilen düzenli ve aralıksız bir ordu kuruldu ve atlı almak üzere iki ana bölümden oluşan bu birlikler devletin aylıklı ordusuydu Bu orduda hizmet verenler daha önce de anlatıldığı gibi Acemi Ocağı denilen yerlerde bir cins askerî eğitim görürlerdi Deneyimsiz Ocağı'nda dağıtılmış pratik ve teorik bilgilendikten sonradan Yeniçeri Ocağı'nda yalnızca pratik askerî eğitim verilirdi Ordunun yardım birlikleri durumunda olan topçu sınıfının top döküm ve yapım tekniğinin eğitimi Tophane denilen yerde yapılırdı Kılıçhane, tüfekhane, humbarahane, cebeci ocağı, lağımcı ocağı gibi yerler keza branşlarında imal yapan büyük birer atölye hem de aynı konularda eğitim ve öğretim yapan kurumlardı
Osmanlı Devletinde halkı bilgilendiren diğer yerler de var Camii, tekke ve zaviyeler, Devletin birincil üç yüz yılında sadece birer ibadet yeri yok, bununla beraber dinî, ahlakî öğütler verilen yerlerdi Çöküş döneminde camiler çoğunlukla sadece ibadet yeri, tekke, zaviye ve dergâhlar ise aidat ve askerlikten kaçanların sığındıkları yerler haline dönüşmüştür Osmanlı Devleti'nde esnaf teşkilâtı da birer eğitim yeri gibi kabul edilmelidir Bunlar arasında en yaygın olanı ve tanınanı Ahilik teşkilâtı'dır Burada eğitimöğretim tamamen artist çırak çerçevesi içindedir Osmanlı Devleti'nin birincil yarısında, eğitim kurumlarına girişte, bir sınıftan diğerine geçişte ve mezun olanların devlet hizmetine alınışında bilgi, maharet, yetenek ve dürüstlük temel alınmıştır Bu davranış, devletin eğitim politikasının da temelini oluşturmuştur Dinç bir eğitim sisteminin yürürlükte olduğu bu dönemlerde devlet şipşak büyümüş ve gelişmiştirXVII yüzyıldan sonradan parlak dönem, yerini duraklama , gerileme ve dağılmaya bırakmıştır Devletin ikinci yarısında rüşvet, ayrıcalık, önemli makamların parayla satılması, yasaların devlet adamlarınca çiğnenmesi, ülke dışıdaki gelişmelere ilgisiz kalma, kısacası birey çıkartanın, ülke çıkarlarından üstün tutulması yaygın duruma gelmiştir
* Değişmeler ve Gelişmeler Dönemi:
Osmanlı Devleti'ndeki bu çözülme ve gerilemenin giderilmesi için yeniliklere gereksinim duyulmuştur XVIIIyüzyıldan itibaren başlayan yenileşme ve reform hareketlerinde, cereyan konusuna öncelik verildiği görülmektedir Ilk Olarak medreseler edinmek üzere Osmanlı eğitim kurumlarının bundan böyle ayrıntılarıyla bozulduğu ve devir dışı kaldığını, eğitim reformuna bahşedilen öncelikten çakmak mümkündür Devlet, bilhassa ikinci Viyana Kuşatmasından sonra toprak kaybetmeye başlayınca, devleti içinde bulunduğu çöküntüden kurtarma yolları arandı Askerî, siyasî ve sosyal hayattaki yenileşme ve gelişmelerde batı daha fazla da Fransa Misal alındı I Mahmut ve IIIMustafa dönemlerinde askerî eğitim kurumları olan Humbaracı ve Topçu Ocakları Batı türünden teşkilâlandırıldı 1734 yılında açılan Hendesehane, 1773'de kurulan Mühendishane, Avrupalı uzmanların öncülük ettiği Batı tarzındaki birincil eğitim ve Öğretim kurumlandır III Selim'Ie birlikte devlet kurumlarındaki çağdaşlaşma hız kazandı Modern eğitim kurumları ilk olarak yalnızca askerî alanlarda açıldı II Mahmut dönemi modernleşmenin daha da arttığı bir dönemdir 1826'da askerî Tıp Okulu, 1834'de Meklebi Harbiye (Kara Harp Okulu) açıldı Bu dönemde öncelikle Avrupa'ya Öğrenci gönderildi Tanzimat'tan önce yapılan bu eğitim reformlarının tam başarılı olamamasının en kayda değer nedeni medresedir Medrese, geçen yüzyıllar içinde kendini yenileyemediği gibi, açılan çağdaş eğitim kurumlarına da karşısında çıkmıştır 1828 yılında kurulan Mektebi Rüşdiye Nezareti ile eğitimöğretim yeni boyutlar kazandı
1857 yılında kurulan Maarifi Umumîye Nezareti (Genel Eğitim Bakanlığı) çağdaş eğitim ve öğretim konusunda en kayda değer girişimlerden biridir Batı tarzındaki bu yeni okullar gitgide artarak arttı, ama devletin ihtiyacı olan eğitim düzeyine ulaşılamadı Görüldüğü gibi, modem anlamda açılan okullar genellikle askerî okullardır Bunların en önemlileri Mühendishanei Bahrii Hümâyun (Deniz Harp Okulu), Mühendishanei Beri Hümayun (Topçu Okulu) Mektebi Harbiye (Kara Harp Okulu) Mektebi Tıbbiye (Askerî Tıp Okulu)'dir Orta öğretim düzeyinde eğitim yapan idadi ve rüşdiye denilen askerî okullar da açılmıştır Bu son iki mektep ülke çapında sivil orta öğretim kurumları olarak açılmıştır Bunlara sultanî denilen bir cins liseler de eklenmiştir
ilköğretim kurumları olarak ibtidaiye Mektepleri açıldı Kayda Değer bir hareket olarak kız çocuklarının da okumaları öngörüldü ve kız okulları açıldı Bu sivil ve askerî okullarda ders verecek öğretmenleri yetiştirmek için öğretmen okulları kuruldu Bunlar iş okullarıydı Çeşitli düzeyde başka meslek okulkları da açıldı Veteriner Mektebi, Ziraat Mektebi ve Mülkiye Mektebi en tanınmışlardır Maalesef bütün bu gelişmeler bir dağınıklığı doğurdu Vakıf kuruluşları olan medreselerin yanında, ikinci bir grup olarak devlet yukarıda anlattıtğımız bu modem okulları açmıştı Bununla kalmadı, ülkede yaşamış azınlıklarla, bir takım tanıdık olmayan ülkeler
Osmanlı topraklarında pek fazla okul açtılar Böylece dört ayrı mektep grubu ortlaya çıktı Devlet oysa bunlardan birini yoklama edebiliyordu Azınlıklardan özellikle Rumlar Ermeniler ve Yahudiler kendi okullarını açmıştı Tanıdık Olmayan ülkelerden ABD, almanya, Rusya, ingiltere, Fransa, Avusturya ve italya'nın açtığı okulların sayısı ise bini geçmişti Üniversite eğitimi atamak amacıyla Darülfünun adında bir okul açıldı, lakin bu mektep hiçbir süre hakiki anlamda bir üniversite olamadı *
Osmanlı Devletinde Eğitim öğretim
Osmanlılarda Eğitim ve Öğretim nasıldı
Osmanlılarda Eğitim Öğretim
Osmanlı Eğitiminin Hedeflediği insan Tipi:
Klâsik dönemde Osmanlı eğitiminin hedeşediği insan tipinde aranan birincil nitelik, onun devlete ve yöneticilere itaatkâr olmasıydı Ulaşım ve haberleşmenin sınırlı olması, bireyi kendi grubu içinde ve doğduğu yerde aralıksız yaşamak zorunda bırakmıştı Bu bakımdan, dünyayı değerleme, topluma egemen olan düşünceleri ve farklı alanlara yönlendirilmiş bilgileri öğrenmeyi, kendi grubu içinde yapar, bu iş nesilden nesile devam ederdi Birey daha çok yaşayarak, yaparak öğrenirdiEdindiği bilgiler, çevresinin kendisini yönettiği ve çevrede geçerli ve yeterli olan bilgilerdi Okumayazma ahenkli bilgiyi kullanmak için gerekliydi Bu da ulemaya aitti
Bu çerçeve içinde eğitimin içerdiği konular aklî ve naklî bilimler diye iki grupta toplanmşıtı
Klâsik Dönem Osmanlı Eğitim ve öğretim Kurumları:
Klâsik dönem Osmanlı eğitim kurumları, devlet kadrolarındaki elemanları yetiştirenlerle, uyumlu bilimlerin öğretildiği medreseler ve asıl fonksiyonları yanında birer mektep rolü oynayan diğer sosyal kurumlardan oluşurdu Bunların içinde en önemlileri Enderun ve medreselerdi Enderun, klâsik dönemde padişah sarayının iç teşkilâtına verilen isim olup aynı zamanda bir tür saray okuluydu Okulun tarihi, II Murat dönemine değin uzamaktadırTam anlamıyla kuruluşu Fatih dönemindedir Uzun süre Osmanlı devlet hayatına komutan, artist ressam ve idareci yetiştiren bu kurum, 1909 yılında kapatıldı Enderun'a başlangıçta Devşirme sistemi ile toplanan Hristiyan çocukları alındı
XVIyüzyıl sonlarından itibaren Müslüman çocukları da alınmaya başlandı Devşirme işi, tesadüfen değil özel yasasında belirlenmiş kurallara tarafından toplanırdı Bu çocuklar, sıradan sekiz ile yirmi yaş arasında ailelerinden alınırdı Türkçe'yi Türk gelenek ve göreneklerini, islâm dinini öğrenmek üzere Türk ailelerin yanında verilirdi Bir vakit daha sonra ailelerden alınan çocuklar, Acemi Ocağı denilen yerlere gönderilir ve bir tür askerî eğitim görürlerdi Buradaki eğitimin sonunda yapılan seçme ile başarılı olanlar Enderun'a alınırdı
Enderun'da eğitim şu dört konu üzerinde toplanmıştı:
* Bedenî eğitim
* Fiilen yerine getirmek suretiyle saray işlerini öğrenme
* Yeteneğine yerinde bir sanat dalında ihtisas
* Teorik Öğrenimle islâmi bilgileri artırma
Eğitimöğretim birbirini izleyen yedi oda içinde verilirdi Odalara koğuş da denirdi Diğer devlet dairelerinde de sanatçıçırak anlayışı içinde çeşitli elemanlar yetişirdi Medrese, Osmanlı Devletinin dayandığı sistemlerin esas düşüncesini veren, çeşitli bilgileri öğreten en kayda değer eğitim kurumuydu Medrese teriminin sözlük anlamı ders okunan, ders bahşedilen yerdemektir Medrese, esas olarak üç bölümden oluşurdu Bunlar hâriç, dâhil ve şahın bölümleriydi Bu üç bölüm de kendi içinde daha alçak bölümlere ayrılmıştı Eğitimin birincil basamağı olan Medreselere, sıbyan mektebinden daha sonra başlanırdı Bunlara mahalle mektebi de denirdi Okumayazma bilen ve bu işe yerinde olduğu kabul edilen herkes sıbyan mektebinde öğretmen olabilirdi Okulun belirtilmiş sınışarı ve süresi yoktu Her öğrenci, öğretilen bilgiyi öğreninceye kadar okula devam ederdi ilk Osmanlı medresesi 1330 yılında iznik'te Orhan Bey göre kuruldu Daha öncelikle Bursa, Edirne ve istanbul edinmek üzere yaklaşık olarak her Osmanlı, şehrinde medrese açıldı Bu medreselerin içinde Fatih'in açtırdığı, Sahnı Seman ve Kanunî'nin açtırdığı Süleymaniye medreseleri en ünlüleridir Bir Takım medreseler Öğretim alanlarına tarafından uzmanlaşmışlardı Mesela, dârüttıp medresesi tıp eğitimi, Dârülhendese medresesi matematik ağırlıklıydı
Medreselerde geleneksel olarak eğitim ve öğretimi yapılan bilimler naklî yani islamî bilgilerdi Kur'an, Hadis, Fıkıh, Kelâm, Arapça bunlardan bazılarıdır Bu bilimlerin yanında bazı uzmanlık medreselerinde artı bilimler de öğretilirdi Bunlar arasında kimya, matematik, astronomi, felsefe, tarih, coğrafya sayılabilir Devletin kuruluşundan Tanzimat'ın ilânına değin medreseler, bilim adalet ve idare hayatına egemen oldular Bu tarihten daha sonra ise gelişmeye engel kurumlar haline dönüştüler Kendini yenileyemediği için her türlü yeniliğe de karşı çıkan ve ülkeye hiçbir yararı kalmamış olan medreseler, 1924'de çıkarılan bir yasayla kapatıldı Kuruluş döneminde tez gelişen fetihler, Osmanlı devlet adamlarını askerî alanda yeni bir girişimde bulunmaya şevketti Bunun için Kapıkulu Ordusu denilen düzenli ve aralıksız bir ordu kuruldu ve atlı almak üzere iki ana bölümden oluşan bu birlikler devletin aylıklı ordusuydu Bu orduda hizmet verenler daha önce de anlatıldığı gibi Acemi Ocağı denilen yerlerde bir cins askerî eğitim görürlerdi Deneyimsiz Ocağı'nda dağıtılmış pratik ve teorik bilgilendikten sonradan Yeniçeri Ocağı'nda yalnızca pratik askerî eğitim verilirdi Ordunun yardım birlikleri durumunda olan topçu sınıfının top döküm ve yapım tekniğinin eğitimi Tophane denilen yerde yapılırdı Kılıçhane, tüfekhane, humbarahane, cebeci ocağı, lağımcı ocağı gibi yerler keza branşlarında imal yapan büyük birer atölye hem de aynı konularda eğitim ve öğretim yapan kurumlardı
Osmanlı Devletinde halkı bilgilendiren diğer yerler de var Camii, tekke ve zaviyeler, Devletin birincil üç yüz yılında sadece birer ibadet yeri yok, bununla beraber dinî, ahlakî öğütler verilen yerlerdi Çöküş döneminde camiler çoğunlukla sadece ibadet yeri, tekke, zaviye ve dergâhlar ise aidat ve askerlikten kaçanların sığındıkları yerler haline dönüşmüştür Osmanlı Devleti'nde esnaf teşkilâtı da birer eğitim yeri gibi kabul edilmelidir Bunlar arasında en yaygın olanı ve tanınanı Ahilik teşkilâtı'dır Burada eğitimöğretim tamamen artist çırak çerçevesi içindedir Osmanlı Devleti'nin birincil yarısında, eğitim kurumlarına girişte, bir sınıftan diğerine geçişte ve mezun olanların devlet hizmetine alınışında bilgi, maharet, yetenek ve dürüstlük temel alınmıştır Bu davranış, devletin eğitim politikasının da temelini oluşturmuştur Dinç bir eğitim sisteminin yürürlükte olduğu bu dönemlerde devlet şipşak büyümüş ve gelişmiştirXVII yüzyıldan sonradan parlak dönem, yerini duraklama , gerileme ve dağılmaya bırakmıştır Devletin ikinci yarısında rüşvet, ayrıcalık, önemli makamların parayla satılması, yasaların devlet adamlarınca çiğnenmesi, ülke dışıdaki gelişmelere ilgisiz kalma, kısacası birey çıkartanın, ülke çıkarlarından üstün tutulması yaygın duruma gelmiştir
* Değişmeler ve Gelişmeler Dönemi:
Osmanlı Devleti'ndeki bu çözülme ve gerilemenin giderilmesi için yeniliklere gereksinim duyulmuştur XVIIIyüzyıldan itibaren başlayan yenileşme ve reform hareketlerinde, cereyan konusuna öncelik verildiği görülmektedir Ilk Olarak medreseler edinmek üzere Osmanlı eğitim kurumlarının bundan böyle ayrıntılarıyla bozulduğu ve devir dışı kaldığını, eğitim reformuna bahşedilen öncelikten çakmak mümkündür Devlet, bilhassa ikinci Viyana Kuşatmasından sonra toprak kaybetmeye başlayınca, devleti içinde bulunduğu çöküntüden kurtarma yolları arandı Askerî, siyasî ve sosyal hayattaki yenileşme ve gelişmelerde batı daha fazla da Fransa Misal alındı I Mahmut ve IIIMustafa dönemlerinde askerî eğitim kurumları olan Humbaracı ve Topçu Ocakları Batı türünden teşkilâlandırıldı 1734 yılında açılan Hendesehane, 1773'de kurulan Mühendishane, Avrupalı uzmanların öncülük ettiği Batı tarzındaki birincil eğitim ve Öğretim kurumlandır III Selim'Ie birlikte devlet kurumlarındaki çağdaşlaşma hız kazandı Modern eğitim kurumları ilk olarak yalnızca askerî alanlarda açıldı II Mahmut dönemi modernleşmenin daha da arttığı bir dönemdir 1826'da askerî Tıp Okulu, 1834'de Meklebi Harbiye (Kara Harp Okulu) açıldı Bu dönemde öncelikle Avrupa'ya Öğrenci gönderildi Tanzimat'tan önce yapılan bu eğitim reformlarının tam başarılı olamamasının en kayda değer nedeni medresedir Medrese, geçen yüzyıllar içinde kendini yenileyemediği gibi, açılan çağdaş eğitim kurumlarına da karşısında çıkmıştır 1828 yılında kurulan Mektebi Rüşdiye Nezareti ile eğitimöğretim yeni boyutlar kazandı
1857 yılında kurulan Maarifi Umumîye Nezareti (Genel Eğitim Bakanlığı) çağdaş eğitim ve öğretim konusunda en kayda değer girişimlerden biridir Batı tarzındaki bu yeni okullar gitgide artarak arttı, ama devletin ihtiyacı olan eğitim düzeyine ulaşılamadı Görüldüğü gibi, modem anlamda açılan okullar genellikle askerî okullardır Bunların en önemlileri Mühendishanei Bahrii Hümâyun (Deniz Harp Okulu), Mühendishanei Beri Hümayun (Topçu Okulu) Mektebi Harbiye (Kara Harp Okulu) Mektebi Tıbbiye (Askerî Tıp Okulu)'dir Orta öğretim düzeyinde eğitim yapan idadi ve rüşdiye denilen askerî okullar da açılmıştır Bu son iki mektep ülke çapında sivil orta öğretim kurumları olarak açılmıştır Bunlara sultanî denilen bir cins liseler de eklenmiştir
ilköğretim kurumları olarak ibtidaiye Mektepleri açıldı Kayda Değer bir hareket olarak kız çocuklarının da okumaları öngörüldü ve kız okulları açıldı Bu sivil ve askerî okullarda ders verecek öğretmenleri yetiştirmek için öğretmen okulları kuruldu Bunlar iş okullarıydı Çeşitli düzeyde başka meslek okulkları da açıldı Veteriner Mektebi, Ziraat Mektebi ve Mülkiye Mektebi en tanınmışlardır Maalesef bütün bu gelişmeler bir dağınıklığı doğurdu Vakıf kuruluşları olan medreselerin yanında, ikinci bir grup olarak devlet yukarıda anlattıtğımız bu modem okulları açmıştı Bununla kalmadı, ülkede yaşamış azınlıklarla, bir takım tanıdık olmayan ülkeler
Osmanlı topraklarında pek fazla okul açtılar Böylece dört ayrı mektep grubu ortlaya çıktı Devlet oysa bunlardan birini yoklama edebiliyordu Azınlıklardan özellikle Rumlar Ermeniler ve Yahudiler kendi okullarını açmıştı Tanıdık Olmayan ülkelerden ABD, almanya, Rusya, ingiltere, Fransa, Avusturya ve italya'nın açtığı okulların sayısı ise bini geçmişti Üniversite eğitimi atamak amacıyla Darülfünun adında bir okul açıldı, lakin bu mektep hiçbir süre hakiki anlamda bir üniversite olamadı *